YÜCEL TANYERİ

Ben, Yücel Tanyeri
Duydum ki merak ediyormuşsunuz,
Hususi hayatımı,
Anlatayım:
Evvela hekimim, yani
Büyücü falan değilim.
Burnum var, kulağım var,
Pek biçimli olmamakla beraber.
Lojmanda otururum,
Üniversitede çalışırım.
Ne başımda bulut gezdiririm,
Ne sırtımda mühr-ü nübüvvet.
Ne İngiliz kralı kadar
Mütevaziyim,
Ne de Celâl Bayar'ın
Sabık ahır uşağı gibi aristokrat.
Ispanağı çok severim
Puf böreğine hele
Biterim
Malda mülkte gözüm yoktur.
Vallahi yoktur.
Orhan Veli ile Melih Cevdet'tir
En sevdiğim şairler.
Bir kızım vardır,
İki de torunum pek muteber;
İsmini söyleyemem
Çiçekle uğraşanlar bulsun.
Ehemmiyetsiz şeylerle de uğraşırım,
Ne bileyim,
Belki daha bin bir huyum vardır.
Amma ne lüzum var hepsini sıralamaya.
Onlar da bunlara benzer...


Beni, benden iyi anlatan Orhan Veli'ye teşekkürlerimle...

25 Şubat 2008 Pazartesi

YERLİ MALI, YURDUN MALI...


2007 yılının Temmuz sonunda Trans Aladağlar geçişi yaptık.
7 gün süren zorlu bir yürüyüştü.
Bu yürüyüşün daha henüz başlangıcındaydık.
Ankara’dan otobüsle yola çıkalı birkaç saat olmuştu.
Hava hayli sıcaktı.
Son alış-verişleri yapmak için Niğde'de duraklamıştık.
Sıcak nedeniyle hayli susamıştım.
Grubumuzun genç ve hayli entelektüel üyeleri Pepsi Cola, Nestea, Sprite gibi serinleticilere yönelmişlerdi.
Benim gözüme, bir Bakkalın vitrininde “Niğde Gazozu” diye iddiasız bir yazı göründü.
Gazoz içmeyeli yıllar olmuştu.
Şimdi Coca Cola, Seven Up gibi Amerikan içecekleri varken nereden de çıkmıştı bu Niğde Gazozu...

Ama aklıma düşmüştü bir kez.
Ne yapıp edip içmeli ve çocukluk, gençlik anılarımı yad etmeliydim.
Girdim bakkala ve çok ucuz bir ücret karşılığı bir şişe Niğde Gazozu aldım.
Ama genç grup beni Gazoz içerken görürlerse ayıplayabilirlerdi.
Gözlerden ırak bir yeri gözüme kestirdim.
Bir dikişte içmiştim.
Kesmemişti. Bir şişe daha istedim.
Ohhh. Be! Ferahlamıştım.
Tadı nefisti...
Eski çocukluk günlerine gitmiştim.
İçinden binlerce minik gaz kabarcığının biri biriyle yarışırcasına yukarıya çıktığı, içerken yüzünüze yanağınıza çıtır çıtır sesleriyle serin öpücükler bıraktığı duyuyu hatırlamış, çocukluğumdaki o nefis gazoz lezzetini tekrar yakalamıştım.
"Her halde çok susamıştım ondandır..." diyip üzerinde fazla durmadım.
Aladağlar dönüşümüzden sonra İnternet’ten bu gazoz hakkında biraz bilgi edineyim istedim.
Niğde Gazozu, İsmet Olcay tarafından 1962 yılında 44 metrekare’lik bir alanda “Niğde Gazozu İmalathanesi” adıyla kurulmuş. Niğde Organize Sanayi Bölgesinde bulunup 15 kişiye iş imkânı sağlıyormuş. Niğde gazozunun formülü, uzun uğraşlar sonunda bulunmuş. İhracatçı bir firma aracılığıyla, 2002 yılında Amerika'ya 51.600 şişe gazoz ihraç etmişler. Yıllık kapasiteleri 8 milyon şişe imiş. 1967 yılında, ülkemizde 1000 civarında yerli gazoz üreticisi var iken Amerikan içeceklerinin Türkiye’ye girmesiyle, bu sayı bugün için maalesef 50'ye düşmüş. Böyle giderse, onlar da tarihe karışacaklarmış.
Niğde Gazozuna maalesef her yerde rastlayamıyorum.
Ama her gördüğüm yerde içeceğim onu.
Hem de keyifle…
Söz.