PİLAVOĞLU HAN...

 

- 2 Eylül 2021, Ulus-Ankara -

Ankara, Cumhuriyet öncesi.

Küçük bir ticaret merkeziydi.

Ticaretin kalbi.

Ulus'ta Kale ve çevresiydi...

Ankara'nın yerleşim alanları.

Hamamönü, Atpazarı.

Ulus, Samanpazarı.

Cebeci ve İçkale gibi mekanlardı...

Ankara'nın Çarşıları.

Anafartalar, Samanpazarı.

Sobacılar-Demirciler Çarşısı.

Çıkrıkcılar yokuşunda bulunurdu.

Ve bunların genel mekânı Ulus'tu...

Alış-verişler Han'larda yapılırdı.

Taşhan, Çukurhan, Suluhan, Bala Hanı.

Çengelhan, Pirinçhan, Kıbrıs Hanı.

Kurşunluhan bunlardan bazılarıydı...

Bunların çoğu Osmanlı yapısıydı.

16-19. yüzyılları. 

Arasında yapılmıştı.

İki veya üç katlıydı...

Zemin katlar ahırdı.

Alt katlar dükkândı.

Üst katları.

Gece yatmak için kullanılırdı...

Bunlardan bir tanesi.

Pilavoğlu Han idi.

16-17. yüzyıl'da yapılmıştı.

İlk adı Ali Paşa Hanı'ydı...

Uzun yıllar Han olarak kullanıldı.

İki katlıydı.

Farkı, iki giriş-çıkış kapısı olmasıydı.

Ortasında geniş bir avlusu vardı...

Alt kat, dükkân ve işyeriydi.

Üst kat ise Han'ın misafirleri içindi.

Cumhuriyet sırasında bakımsızdı.

Başka amaçlarla kullanılmıştı...

Bir süre konaklama için kullanıldı.

Sonra Depo yapılmıştı.

Bir süre kadın çocuk Cezaevi yapıldı.

Sonraları kimsesizlerin yurdu oldu...

Han'ın 30-50 yıllık.

Yoksul konukları olmuştu.

Çoğunun ilginç yaşamları.

Ve öyküleri vardı...

Bu konuklardan küçük bir kısmı.

Konaklama ücreti veriyordu.

Olandan çok az alınırdı.

Olmayanın ise yeterliydi duası...

Örneğin, Cumali dayı.

Seyyar satıcıydı.

30 yıldan fazla.

Konaklamıştı bu Han'da...

İki kardeş ise 70-75 yaşlarında.

Bulgaristan'dan göç etmişti Ankara'ya.

Üç-beş kuruş kazanıyorlardı hamallıkla.

Birlikte 40 yıl kalmışlardı burada...

Pilavoğlu Han, 20. yüzyılın sonunda.

Kullanılmaya başladı ticari amaçlarla.

Hanın avlusunda sevimli bir Kafe'yle.

Ve iki kattaki renkli Atölyelerle...

Geziniyorsunuz bu tarihi ortamda.

Yeni şekliyle 20 yıl sonra.

Renklenmiş dükkânlarıyla.

Pilavoğlu Han'da...

Burası, Ressamı, Çinicisiyle.

Kumaşcısı, Keçecisiyle.

Tasarımcısı, Minecisiyle.

Camcısı ve Gümüşçüsüyle...

Pilavoğlu Han çevresiyle. 

Rengarenk el emeği eserleriyle.

Anıları ve renkli geçmişiyle.

Görülesi tarihi bir yöre...

Pilavoğlu Hanı fotoğraflarım:

https://photos.google.com/share/AF1QipPKnfY2X3aRFJNrY64NGCiXX3Ln3FsubPzcsoXnlJpPZBJJr8Ly_dBBR2q3EsHoHw/photo/AF1QipPfouxN50MB3Kl89FrRJzl8sLaWgBOiiGFwKfg9?key=T0hfdlVLVFkzbWU3ZnJGZGFrMzgzWHhIdWVBYnh3

.

ABANT...

- 13 Eylül 2021, Abant-Bolu - 

Sanki göl dışı çamlar nöbet tutan neferler 

Gölde soyunmakta bak sapsarı nilüferler... 

 Alper Kürük, Abant Gölünden Resimler şiirinden 

.................... 

İsterseniz Mudurnu'dan. 

Dilerseniz D-100 yolundan. 

Saptığınızda Abant yoluna. 

Oradasınız tam 22 km sonra... 

1350 m yükseklikte. 

18 m derinlikte. 

125 hektar yüzölçümüyle. 

Bir Milli Park statüsünde...

Abant, benzer bir cennete. 

Lacivert-mavi gölüyle. 

Tertemiz bir gökyüzüyle. 

Çevresindeki dağlarıyla. 

Ve yemyeşil ormanlarıyla... 

Göl çevresi 7-8 kilometre. 

Yürürsünüz iki saatte. 

Çam, kayın, gürgen ağaçlarıyla. 

Ve nilüferlerle göl kıyısında... 

İlk kez 1962 yılında. 

Bir Ağustos ayında. 

Gitmiştim Abant'a... 

Gece otobüsle yola çıkmıştık. 

Sabah erkenden ulaşmıştık. 

Ağustos sabahında üşümüştük. 

Bir soba karşısında ısınmıştık... 

Yazın sıcağında da güzeldir. 

Kışın soğuğunda da serindir. 

Ama en güzel mevsimi. 

İlkbahar ve Sonbahar'dır... 

Uzun sözün kısası. 

Abant'ın her mevsimi. 

Vivaldi'nin Dört Mevsim'i gibidir. 

Ilıktır, sıcaktır, serindir, güzeldir... 

4 Mevsim Abant Fotoğraflarım: 

https://photos.google.com/u/1/share/AF1QipNIsTFWZYrBHydT4drLCRkFuiLB8VkBAJkgYxvzaobtFlKrW62cUthm2sXXeL9i1A/photo/AF1QipM3VI0uF8kKV91l9PoqmpDcpTx56SZHqd26kvZ2?key=VFhvRzBiX3gxZWRGamZMT1ZnX1Ridnppci1WWkFB

MUDURNU...

 

- 13 Eylül 2021, Mudurnu-Bolu -

"Osmanoğulları'nın atası Ertuğrul bu kaleyi nice kere yağmalamıştır, ama sarp ve sağlam bir kale olduğundan, yerle bir olası küffarı bu kaleye sığındığından fethedilmesi nasip olmazdı. Sonunda 1322 tarihinde "Evvela Osman" lafzı tarihtir, Osman Gazi Rum diyarına sikke ve hutbe sahibi müstakil padişah olunca Bismillah ile ilk gazası bu Mudurnu Kalesi olmuştur"  

Evliya Çelebi, Seyahatname'den

....................

Mudurnu, adını.

Bursa Tekfurunun kızı.

Moderna'dan alsa da.

Osmanlı'nın ilk gazası burada...

Halâ.

Osmanlı'dan kalma. 

İzler var burada.

Mudurnu'da...

Taş döşeli, dar sokakları.

Bahçeleri, kaldırımları.

Çok katlı Osmanlı Konakları.

Eski Arastaları, Çarşıları...

173 tane eski yapısı.

Çeşme ve Hamamları.

700 yılı aşkın Camileri ile burası.

Bir Kentsel Sit Alanı...

Yapımı 1374 senesi.

Yıldırım Beyazıt Camisi.

Osmanlı'nın büyük kubbeli cami.

Mimarisinin ilk örneği...

Yapımı 1890 senesi.

Şeyh-ül Ümran Tepesi'ndeki.

Kare biçimli ahşap Saat Kulesi.

Mudurnu'nun en yüksek yeri...

Mudurnu'nun tam ortası.

Tarihi Orta Çarşı'sı...

Demircisi, Bakırcısı.

Terzisi, Kalaycısı.

Marangozu, Nalbantı.

Berberi, Sobacısı...

Semercisi, Hıdavatçısı, 

Saraçcısı, Fırıncısı. 

Burada Mudurnu kasabası.

Tüm Esnaf ve Zanaatkârı...

Tüm bu meslek erbabı.

700 yıldır her Cuma.

Salâ'dan hemen sonra.

Ahilik Bereket Duası yapmakta...

Katılıyorlar bu duaya.

Oturarak çalışanlar ayakta.

Çalışanlar da oturmakla.

Birbirinin işine saygıyla...

Mudurnu'da.

Yeni bir İşyeri açılacaksa.

Açılış mutlaka, her defasında.

Esnaf Duası'ndan sonra yapılmakta...

Mudurnu'da.

Ekim ayının ikinci haftasında.

Ahilik Kültür Haftası'nda.

Şeyh-ül Ümran günü kutlanmakta...

Tad alamadıysanız Mudurnu'dan.

Giriniz Abant yolundan.

Tadınız Fabrika yapımından.

Mudurnu'nun Saray Helvası'ndan.

Yok halâ tad alamadıysanız.

Yaptığınız bu seyahattan.

22 km daha gidiniz ormandan.

Kesin keyif alacaksınız Abant'tan...

 

Mudurnu fotoğraflarım:

https://photos.google.com/share/AF1QipNT5Hb9hB1GIhR1JT4CasWDWTf-oUgyJiYjP1Hewrx4TmHot4IBz6kw3CJeuBovyw/photo/AF1QipNRbpLwIsRaZobckenGMADMUzxHg7fyseykoSb6?key=R3dEd2g2SW56WGVVbktWVTlSdlJnNWlSR0JfSHh3

.

MARMARİS KALESİ...

 

- 21 Ekim 2021, Kale ve Müze, Marmaris -

"Taşlık ve dar yerde bulunmakla çepeçevre büyüklüğü dört yüz adım, bir küçük kaledir. Bir yüksek ve yalçın kaya üzerine dört köşe gayet sağlam ve müstahkem kaledir" Evliya Çelebi, 1671

....................

Marmaris'in önündeki göle.

Ve denize hakim bir yerde.

Küçük bir yarımada üzerinde.

Bulunur Kale-i Marmarisiyye...

Heredot'un yazdığına göre.

İlk önce.

MÖ 3000 senesinde.

Yapıldığı söylenmekte...

İyonlar döneminde.

Yeniden yapılmış MÖ 1000'erde.

Ve daha sonraki senelerde.

Onartmış burayı B. İskender de...

Evliya Çelebi'nin anlattığı.

Buranın son yapımı.

Kanuni S. Süleyman zamanında.

Rodos adasının fethi sırasında.

1522 yılında...

I. Dünya Savaşında.

Fransızların top atışlarıyla.

Biraz hasar alsa da.

Onlar da onarılmış daha sonra...

Minik mi minik.

Şirin mi şirin.

Küçük bir Kalecik burası.

Girişi de dar sokaklar arası...

Surlarına çıktığınızda.

Deniz ayaklarınızın altında.

Dağlar, ormanlar karşınızda.

Marmaris de yanı başınızda...

Kale açıktı yerleşime.

1980'lerde.

18 ev ve bir çeşme.

Vardı Kale içinde...

Bunlar kamulaştırıldı.

Evler yıkıldı.

Kale iskândan arındırıldı.

Restorasyon ve bakımı yapıldı...

Tabanı Zen stilinde düzenlendi.

Çin işi bir Bahçe inşa edildi.

Bitki ve çiçeklerle bezendi.

Jinjan Bahçesi adı verildi...

Kale içindeki odalar düzenlendi.

Çevreden tarihi eserler getirildi.

Bir bölümü bahçede sergilendi.

Kale 1991'de Müze'ye çevrildi...

Kale'nin kendisi gibi.

Sevimli bir Müze meydana getirildi.

Roma, Helen, Bizans, Osmanlı.

Eserleri sergilenmeye başlandı...

Gitmek için Kaleye.

Tırmanmaya gerek yok dağ-tepe.

Kale hemen Marmaris'in içinde. 

Yürümekle 3 dakika mesafede...

Daracık sokaklardan geçin.

Üç bin yıllık Kaleye girin. 

Yemyeşil bahçesini görün.

Tarihin içinde gezinin.

Masmavi denizi, dağları seyredin...

Yorulduğunuzda bir kafeye girin.

Çay-kahve, biranızı için.

Manzaranın tadını çıkartın.

Tarihin içinde keyfinize bakın...

Marmaris Kale ve Müze fotoğraflarım:

https://photos.google.com/u/1/share/AF1QipNfuTZZmwMQ3P1bCqph40snjioIALYnN47rL8U5NgnyQLQyjxvufi3MPqJvB1Dx-A/photo/AF1QipPY4BemYdxO3Yzv2rkB1ky6A2fUSVMsoqaMKBZb?key=dTljQUt2dW9kdjlxZTJ2TUFNNFFmWU9CTGJxQTBR

.

MARMARİS...

 

- 20 Ekim 2021, Marmaris-Muğla -

"Limanı bin parça gemi alır, sekiz rüzgârdan korunaklı güzel bir limandır. Limanın sağ tarafı daracık bir boğazdır. İnsan ayağını sığayıp, geçebilir". Evliya Çelebi, 1671

....................

Evliya Çelebi'den

300 yıl kadar sonra.

1969 yılında ilk defa.

Gitmiştim Marmaris'e...

Sakar geçidi tarikiyle.

İnmiştik Gökova Körfezi'ne.

Sonra da ağaçlıklı yolla.

Ulaşmıştık Marmaris kazasına...

Küçücük bir yerdi.

Köy benzeriydi.

Vardı bembeyaz taş evleri.

Bir de küçük Kale'si.

Sahilde de üç-beş de balıkçı teknesi...

Masmavi ve göl gibi.

Pırıl pırıl denizi.

Etrafta adaları, yüksek dağları.

Yemyeşil ormanları.

İle bir doğa harikasıydı...

Sonraki yıllarda da.

Defalarca geldim buraya.

Önce Sakar geçidi düzeldi.

Sonra Marmaris gelişti...

Güzel Oteller yapıldı.

Restoranlar, Kafeler açıldı.

Çevre düzenlemeleri yapıldı.

Yat Limanları hazırlandı...

Şehir çok büyüdü, gelişti.

Ama doğa çok kirletilmedi.

Elden geldiğince korundu.

Keyifle gezilen bir yer oldu...

Marmaris tarihi, oldukça eski.

Nimara Mağarası içindeki.

Tarihi eserlerin keşifleri.

Bunların bir belgesi:

https://yucel-tanyeri.blogspot.com/2020/11/nimara-magarasi.html

Burası, Karya'nın  Liman kenti.

Physkos (Fiskos) en eski ismi.

Anlamı, Karya dilindeki.

"Doğa Kenti"...

Mermeris sonraki ismi.

Yani bir mermer şehri.

Marmarice Latincesi.

Marmorice de İngilizcesi...

Yağmalar, işgaller.

Talanlar, depremler.

Doğal felaketler.

Geçen yüzlerce seneler...

Sonunda Menteşoğlu Beyliği.

1517, Mermeris nüfusu 24 kişi.

1520 senesi Kanunî'nin gelmesi.

Ve Rodos adasının fethi...

Ekim ayı içinde.

Marmaris'teydim yine.

5 gün kaldım burada.

Yürüdüm, dolaştım bolca...

Eskimeyen anılarla...

Marmaris Fotoğraflarım:

https://photos.google.com/u/1/share/AF1QipNbXNBjmrfV5JKlWNuL89193Oy0wBR1SzBcuOG77UCIpqpZb6w_ixxnIhQBaV1yVA/photo/AF1QipNQ3Satcu3kVs6DCNBb7d1rXha5wJHDKpNaauvc?key=U3RlQk1TVUZkdDlKMVE3SC1kYk56eW82aUFody1n

.

MEMDUH GÜPGÜPOĞLU...

 

- TC MB Başkanı M. Güpgüpoğlu imzalı 500 TL, 1974 -

Güpgüpoğlu Konağı'na.

Yer vermiştim son yazımda.

Bloğumda:

https://yucel-tanyeri.blogspot.com/2021/12/gupgupoglu-konagi.html

Güpgüpoğlu ailesi.

Kayseri'nin en eski.

Ve en köklü.

Ailelerinden birisiydi...

Ahmed Mithat Güpgüpoğlu.

1862 Kayseri doğumluydu.

1894'de Mülkiye'yi bitirmişti.

Kaymakamlık görevleri yapmıştı.

1931 yılında vefat etmişti...

Ahmed Mithat Bey'in torunu.

Memduh Güpgüpoğlu'ydu...

Memduh Güpgüpoğlu.

1921'de Kayseri'de doğdu.

Bitirdi Siyasal Bilgiler Okulu'nu.

1948 senesiydi. 

Merkez Bankası'na girdi...

Burada Müfettiş Yardımcılığı.

Müdür Muavinliği.

Genel Müdür Muavinliği.

Genel Müdürlüğü.

Başkan Yardımcılığı.

Görevlerini  yaptı.

1971 yılıydı.

Merkez Bankası Başkanlığı.

Görevine atandı.

Başarılı bir Başkan'dı.

1975'de görevinden ayrıldı...

Merkez Bankası Başkanları.

5 yıllığına  seçilirdi.

Başkanlığının 4. yılıydı.

Başbakan Sadi Irmak'dı...

Tedavüldeki para.

37-38 milyar TL kadardı.

Devletin paraya ihtiyacı vardı.

Benzin, Şeker ve Çay'a.

Zam yapılmaması amacıyla.

Acil ihtiyaç vardı 10 milyar'a...

Başbakan Sadi Irmak.

MB Başkanı Güpgüpoğlu'yla.

Görüştü telefonla.

Emretti 10 milyar basılmasına...

Güpgüpoğlu telefonda.

Anlattı nezaketiyle olduğunca.

Eğer 10 milyar TL basılırsa.

Enflasyonun artacağına.

Ve Devletin fukaralaşacağına... 

Başbakan çok kızdı.

Küplere bindi:

"Sen kim oluyorsun" dedi.

"Ben emrediyorum" diye ekledi...

Güpgüpoğlu bir anda kızdı :

"Ben bu parayı basamam".

"Sıkıysa gel, sen bas" dedi.

Ve telefon yüzüne kapandı...

MB Başkanı Sekreteri çağırdı:

"Kızım bana kağıt getir" dedi...

"TC Merkez Bankası

Genel Müdürlüğüne" diye başladı.

"44 yıllık görev verdiğim ve

Başkanı olduğum görevimden

istifa ediyorum" diye yazdı.

Ve MB Başkanlığından ayrıldı...

Sonrasında Numan Aksoy.

TC MB Başkan Vekili oldu.

Başbakan, 10 milyarı ona da

Bastırtamayacağını anlayınca...

Başbakan Sadi Irmak da.

Ayrıldı görevinden istifayla...

O zamanlarda.

70'li yıllarda.

Merkez Bankası Başkanları.

Böylesine kalıplı insanlardı...

Memduh Güpgüpoğlu.

10 Mart 1993'te.

Kayseri'de.

Kavuştu ebediyete...

- 20 TL üzerinde Başkan ve Yardımcısının imzaları -

(Bilgileri ileten arkadaşım sevgili Ali Akın'a teşekkürlerimle)

.

GÜPGÜPOĞLU KONAĞI...

 

- Kayseri -

Güpgüpoğlu ailesi.

Kayseri'nin en eski.

Ve en köklü.

Ailelerinden birisi...

Ailenin Konağı.

1419 yapımı.

Yani 600 yılı.

Aşmış tarihi bir yapı...

Yapımına 1419'da.

Başlanmış ama.

Tamamlanması da. 

80 yıl sonra.

1497 yılında...

Konaktaki eklemeler.

Ve değişiklikler.

18. yüzyıla kadar.

Devam edegelmiştir...

Konak, Kayseri'de.

Kentin en eski mahallesinde.

Melikgazi ilçesinde.

Geniş bir alan üzerinde...

1976'da kamulaştırıldı.

Kültür varlığı olarak anıldı.

1995'de Müze-Ev olarak açıldı.

1998'de Etnografya Müzesi oldu.

Bu görkemli Konak.

Selamlık ve Haremlik olarak.

İki bölümden oluşmakta.

Avlusu da surlarla komşulukta...

Selâmlık, yaslanmakta. 

Kale duvarına.

Alt kat ayrılmış hayvanlara.

Ve yiyecek depolanmasına.

Üst katı da yüksek tavanlarla.

Görkemli Salon ve odalara...

Haremlik kısmı da.

Ana yaşam alanı aslında.

Burada da Harem Odası, Sofa.

Tokana (Mutfak) bulunmakta...

Tüm bu odalarda.

Çeşitli eski eşyalarla.

Ve balmumu canlandırmalarla.

Eski yaşam ortaya konulmakta...

Konağın geniş avlusunda da.

Bulunan çeşmeler, havuzlarla.

Ve antik taş yapıtlarla.

Burası gerçek bir.

Etnografya Müzesi aslında...

Güpgüpoğlu Konağı fotoğraflarım:

https://photos.google.com/u/1/share/AF1QipNsWAhRxuRlzoJfiqYiCmxEUAFaVhO8IoiAcnmLjzFsMbiTH3rCiBCteWpebpnVDA/photo/AF1QipNlfFVBseVay_Y-mWyH2Z6MqYCR8EIBhUmXV0Ab?key=aFdTRVBIOXJOVXB5TjljU3ZwT1RjTWxtSGh0ZDZR

.

CSO MÜZESİ...

 

- 27 Kasım 2021, CSO-Ankara -

Yeni CSO Konser binasına.

Yer vermiştim Bloğumda.

Tam bir yıl önce 2020 yılında.

İlk açılışı yapıldığında :

https://yucel-tanyeri.blogspot.com/2020/12/yeni-cso-konser-binasi.html

Cumhurbaşkanlığı 

Senfoni Orkestrası.

Osmanlı zamanında.

Kuruldu 1826 yılında İstanbul'da.

Muzika-i Hümayun adıyla...

Cumhuriyet döneminde.

Atatürk'ün emriyle.

1924 senesinde.

Taşındı Ankara'ya Başkent'e.

Riyaset-i Cumhur Musiki Heyeti ismiyle...

İlk kuruluşunun üzerine.

Yaklaşık 200 sene eklendiğinde.

Ve günümüze gelindiğinde.

Anılar döndürüldü  bir Müze'ye.

CSO 1826 Sergi Alanı ismiyle...

Muzika-i Hümayun.

Riyaset-i Cumhur Musiki Heyeti.

Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası.

Dönemlerine ait görseller...

Değerli Belgeler, antik Objeler. 

Arplar, Kemanlar, Ziller. 

Klavsenler, Flütler, Klarnetler.

Bu alanda sergilenmekteler...

Konser dinlemeye gittiğinizde.

Gidiniz Konserden biraz önce.

Küresel bir evrende.

Ve dairesel bir çizgide. 

Bu Müzeyi gezin beğeniyle...

Sonra da Konseri izleyin keyifle.

Buranın tarihi öneminin bilinciyle...  

CSO Müzesi Fotoğraflarım:

https://photos.google.com/u/1/share/AF1QipMT2LPtvmgg2akDqiktvJiTFB_fu7D5frV51mHlxXJhG82S4jCtSm3RdulSRSkIIg/photo/AF1QipNMCmzVrJfp5KDBP032MEHrrlpREqGT6ROGw9Hd?key=N1FrTmRrV1RKWF9zNkRWTWdQVGVWTFZ1V2xYMFhn

.

İZMİR SULUBOYA...

- 12 Ekim 2021, İzmir -

İzmir Büyük Şehir Belediyesi.

Uluslararası Suluboya Derneği.

Bir araya geldi.

Bir Suluboya yarışması düzenledi...

Konu İzmir'di.

İzmir'in güzellikleri idi.

"Sanat yoluyla Sevgi.

Barış, Hoşgörü ve İzmir"di...

Yarışmanın ismi:

1. Uluslararası Altın Fırça.

Suluboya Yarışmasıydı.

Artık geleneksel yapılacaktı...

İlgi fazlaydı oldukça.

Yarışmaya çok sayıda.

Suluboya.

Resim sanatçısı katıldı...

40 Ressamın eserleri.

Çetin Emeç Sanat Galerisi.

Salonunda.

Sergilendi iki ay boyunca...

İzmir kenti.

Tüm güzellikleri.

Kültürü, insanları, tarihi.

Pastel renklerle sergilendi...

Türkiye, Hindistan, İtalya.

Nepal, Çin, İspanya.

Moğolistan, İran, Kanada.

Azerbaycan, Malezya, Bolivya.

Bulgaristan ve Ukrayna'ya.

Ait Sanatçıların 40 eseri.

Bu yarışmada sergilendi...

İki tane, birinci belirlendi.

İran'lı sanatçı "İzmirin Efesi".

Ukrayna'lı sanatçı da.

"Solmaz Nine" tablosuyla.

Yer aldılar ilk sırada...

Tayland'lı sanatçının eseri.

"İzmirde Yaşam" başlıklı idi.

Aysin Keskiner adında.

Bir Türk kadın sanatçı da.

Lâyık görüldü Mansiyon'a...

Altın Fırça Suluboya resimleri:

https://photos.google.com/u/1/share/AF1QipN1VAGZK2Ji-2SS76nb2lNZxyTE7C3Sl4g6nkLmioLpNJkqq3yT5VC91zCILeKYJQ/photo/AF1QipMKcfsIXzQyF9qak_HcjMjAVAEFff9S2Bqk5ijK?key=OUF6dzdVbTVUcmZiNkNtZ2hEVW9yVUlqVlJYNFd3
 

TANYERİ FONTU-2

2020 senesinde.

Bundan 1.5 yıl önce.

Bir Blog iletimimde.

Yer vermiştim.

Tanyeri Fontu öyküsüne:

https://yucel-tanyeri.blogspot.com/2020/03/tanyeri-fontu.html

Hacettepe Tıp Fakültesi.

Bir öğrencisi.

Ayşe Elif Erol isimli.

Bir Font üretmişti.

"Tanyeri Fontu" ismiyle...

Hacettepe amblemi ile.

Başlamıştı işe.

Her gün bir harf üretimiyle. 

Benzeyen Hacettepe amblemine. 

Harfler ortaya çıkmıştı nihayetinde...

Harfler çıkmıştı ortaya.

Ama bir Bilgisayarda. 

Font olarak kullanılmasına.

Çok zaman vardı daha... 

Boyutları, eğimleri.

Kalınlıkları, alt çizgileri.

Yazı tipi rengi.

Ve hatta alt-üst simgeleri.

Ayarlanıp, düzenlenmeliydi...

Ayşe Elif, Tıp öğrencisiydi.

Yoğundu stajları, dersleri.

Kısıtlıydı zaten vakti.

Bu arada bir de Pandemi. 

Devreye girdi...

Kolay değildi tabii.

Harflerin Font'a döndürülmesi.

ttf formatına çevrilmesi.

Ve kullanılır hale getirilmesi...

Ayşe Elif buna rağmen  çalıştı.

1.5 yıl çabaladı.

Tanyeri Fontu'nu tamamladı.

Ve geçen hafta bana ulaştırdı...

Bu Hacettepe amblemli yazıyı.

Dileyen kişinin kullanması.

Amacıyla ttf sürümünü ekte.

İletiyorum sizlere...

Son teşekkürüm de

Sevgili Ayşe Elif’e.

Üzerinden 50 sene geçse de

Hacettepe amblemi şekliyle.

Bu fontu Tanyeri ismiyle.

Bana armağan etmesine…

1 Mart 2020'de Instagram'da yayınlanan ilk harf

Tanyeri Fontu harf ve sayılar

Tanyeri Fontunu Bilgisayarınıza indirmek isterseniz:

https://drive.google.com/drive/folders/14ruVgVZ7Da1BcxDtPuaMmyPz33QyWhdU?usp=sharing

.

.

TAKILAR, AKSESUARLAR...

 

- 6 Kasım 2021, Yeşilyurt-İzmir -

Çok yakında.

Yeni bir Kültür Merkezi daha.

Açıldı İzmir, Yeşilyurt'ta.

Mustafa Necati adına...

Mustafa Necati Bey.

Deyince duracaksın.

Yaptıklarına bakacaksın.

Sonra da hayırla anacaksın...

1894'de doğdu İzmir'de.

1929'da öldü Başkentimizde.

35 yıl yaşadı.

Ama yapmadığı şey kalmadı...

Öğrenimini İzmir'de bitirdi.

İstanbul'a gitti.

Hukuk Mektebi'ne girdi.

Mezun oldu 1914'de.

Geri döndü İzmir'e... 

Atatürk'ün yakın arkadaşıydı.

Kuvayımilliye'ciydi.

İzmir'in işgaline karşı geldi.

Direnişi örgütledi.

İzmire Doğru gazetesini çıkardı...

İzmir'de azınlıklara. 

Üstünlüğü kanıtlamak amacıyla.

Kurdu Altay'ı 1914 yılında.

Ve getirildi kurucu Başkanlığa... 

Anzavur Çetesi. 

İle bölgede sıkı mücadele etti.

Bu sırada Balıkesir'de idi.

1920'de Balıkesir'den. 

Saruhan Mebusu seçildi...

Önce.

Sivas İstiklal Mahkemesi'nde.

Sonra da Sivas ve Amasya'da.

Atandı Mahkeme Başkanlıklarına...

TBMM II. Döneminde.

Mebus seçildi İzmir'de.

İmar-İskan ve Mübadele.

Bakanlığı yaptı 5 ay süreyle... 

1924 senesinde.

Kurulan 2. Hükümet'te.

Getirildi Adliye Vekilliğine.

Ve son verdi görev süresinde.

Şeriat Mahkemelerine.

İlk Anayasamız da 1924'de.

Yapıldı onun Vekilliği süresinde...

Sonra, 4 ve 5. Hükümetlerde.

Getirildi Maarif Vekilliği'ne.

Önem verdi Öğretmen eğitimine.

Ve Muallim Mekteplerine...

Öğretmen yetişmesi için.

Avrupa'ya öğrenci gönderdi.

İlkokul programları hazırlandı.

Ortaokul parasızlaştırıldı.

Okul kitapları ücretsiz bastırıldı...

Köy Öğretmen Okulları amaçlandı.

Köy Muallim Mektepleri açıldı.

Harf İnkilabı yapıldı.

Yeni harflerin öğretimi planlandı.

Millet Mektepleri kuruldu.

Okuma-yazma savaşı başlatıldı...

4 yılın sonunda 1929 senesinde. 

Apandisit nedeniyle.

35 yaşında aramızdan ayrıldı.

Atatürk çok etkilendi ve ağladı...

İşte bu büyük insanın adına.

Yapıldı bu modern bina.

Açıldı 15 Ekim 2021 tarihinde.

Mustafa Necati 

Kültür Merkezi ismiyle...

Yeşil alanlarıyla, kapalı otoparkıyla.

306 ve 58 kişilik iki Salonuyla.

Atölye, Kafeterya, Sergi alanlarıyla.

Burası anlamıyla yakışmakta. 

Bir Eğitim insanına...

Bu Merkezin ilk Sergisi.

"Cumhuriyet öncesi.

Ve sonrası.

Anadolu Kadınları.

Takı ve Aksesuar Sergisi"...

Sergide yer veriliyor başlangıçta

Anadolu Kadın Başlıklarına.

Hakkari, Afyon, Kilis, Şanlıurfa.

Adıyaman, Van, Karaman, Konya.

Balıkesir, Çanakkale, Antalya.

Gaziantep, Mardin, Kilis, Isparta.

İzmir ve Sivas'tan Kadın Başlıklarına...

İkinci kısımda da.

Yer verilmiş Takılar'a...

Bu bölümde de var.

Gümüşler, altınlar, boncuklar.

Gerdanlıklar, Alınlıklar.

Reşme (gümüş zincir), 

Şekke (altınlı baş süsü), 

Zülüflükler (saç takıları).

Hamayliler (muskalılar).

Tepelikler ve Kemerler...

İyi seyirler...

Anadolu Kadınları Takı Sergisi Fotoğraflarım:

https://photos.google.com/u/1/share/AF1QipMGvUxrIci3ZLwRoWPqCzIM-l0m7PXS3OtIKJ-JH-BkTkBQo0YIRqwtZqsug0JBNw/photo/AF1QipOYmI74iDtScD_R9ogI5beTgme10mNaAKZ6VIco?key=UlVWT1VBZEVuNk5HZjE2V2pob2FybmlPQmljc1hB

.

ŞUAYİP ŞEHRİ...

 

- 19 Eylül 2021, Özkent Köyü-Şanlıurfa -

Anlatmıştım Bazda Mağarasını.

Ve antik Taş ocağı'nı.

Son yazımda. 

Bloğumda:

https://yucel-tanyeri.blogspot.com/2021/11/bazda-magaralari.html

Buradan çıkartılan taşlarla.

MS 4-5 yüzyılda.

Roma İmparatorluğu dönemi.

Kurulmuş Şuayip şehri...

Şuayip Şehri, Harran'da.

Harran'a.

39 km uzakta.

88 km de Şanlıurfa'ya...

Şuayip Şehri.

Özkent köyü çevresi.

Büyük bir tepe üzeri.

Antik bir Roma kenti...

Şuayip şehri iki katlı.

Ve geniş bir alana yayılı.

Altta çok sayıda mağaralar.

Üzerinde yıkık, taş binalar...

Şehir taş surlarla kaplı.

Yapıların çoğu yıkık, hasarlı.

Binaların bu kesme taşları.

Bazda mağaraları kaynaklı...

Geziniyorsunuz.

Yıkık taş binalarla.

Kaya mezarları çok sayıda.

Ve yüzlerce mağara arasında...

Bu kentin ismi:

"Şuayip Şehri".

Şuayip, ulu bir kişi.

Hz. İbrahim ile ilişkili...

Şuayip'in Tevrat'daki ismi.

Jethro, ya da Yitro İbranicesi.

Hz. Şuayip'in, Kuran'da.

Hz. İbrahim'in soyundan.

Geldiği yazmakta...

Şuayip'in yaşadığı alanda.

Putlara tapılmakta.

Hz. Şuayip onlara.

İnanmalarını söyler tek Tanrı'ya...

Hz. Şuayip'in inanılmakta.

Bu kentte yaşadığına.

Şehirdeki bir Mağarada.

Uzun yıllar boyunca...

Şuayip Peygamber'in kendisi.

Musa'nın Kayınpederi.

Yani, Şuayip Peygamber'in 

Öz kızı Tsipora isimli.

Musa Peygamber ile evli...

Hz. Şuayip, yaşamı boyunca.

Hep destek olmuş Hz. Musa'ya.

Hz. Musa onu hep saymış.

Ve önerilerine de uymuştur...

Hz. Musa'nın. 

Şuayip Peygamberin kızından.

İki oğlu olmuş.

Firavun'a gitmeden önce.

İki oğlu ve eşini de.

Bırakmış Şuayip Peygamber'e...

Şuayip Peygamber, kızı.

Ve torunları.

Daha sonra Mısır çıkışında.

Katılmışlar Musa'ya...

Günümüzde Şuayip şehri'nin.

Şuayip Peygamberin.

Yaşadığı mağara olduğuna.

Ve buluştukları Hz. Musa'yla.

Yer olduğuna inanılmakta...

Geldik bu yazımızla.

Peygamber ve Evliyalarla.

Dolu olduğuna inanılan Urfa. 

İle ilgili yazılarımızın sonuna...

Bu özellik kaynaklanmakta.

Sanırım MÖ 9600-7300 yıllarına.

Yani 11 bin yıl öncesine.

Göbeklitepe ve diğerlerine...

Şuayip Şehri Fotoğraflarım:

https://photos.google.com/u/1/share/AF1QipMdpQby2OVTuCXqGlaYdIWdnd6_lA5JbTmyqYdN2xs_i0sc1mJ6FTPvmoOOuNvwJw/photo/AF1QipPj8KuQisuJ15DxkoPrUopoxF1HioGQWqiqP3CG?key=eGx3UWE5UWxFcmlabGM2OXVVVVB2M3piaEgtOTV3

.

BAZDA MAĞARALARI...

 

- 19 Eylül 2021, Bozdağ-Harran -

Bazda Mağaraları olarak geçiyor.
Bazda Mağaraları diye biliniyor.
Ama bir mağara değil burası.
İnsan eliyle yapılmış bir taşocağı...

Bu taşocağının tarihçesi.

Gidiyor çok gerilere.

Yaklaşık 2000 yıl öncesine.

Roma Dönemine...

Harran'a 19 km uzaklıkta.

Bozdağ'da.

Bir köy filan yok etrafta.

Birkaç kerpiç ev yalnızca...

Roma Dönemi'nde gelmişler.

Bozdağ'ın içine girmişler.

Devasa kaya blokları kesmişler.

Galeriler meydana getirmişler...

Buradan kaya blokları almışlar.

Çevredeki ören yerlerine taşımışlar.

Orada kayaları işlemişler.

Mamur yapılar inşa etmişler...

Buradan çıkartılan kayaları.

Harran surlarında.

Şuayip Şehri'nin yapımında.

Ve Han el-Barur'da kullanmışlar...

Daha sonra.

13. yüzyıl'da.

Araplar tarafından da.

Kaya blokları çıkartılmış burada...

Yüzyıllar boyunca.

Kayaların çıkartılmasıyla.

10-15 m yükseklikte boşluklar.

Galeriler oluşmuş Bazda'da...

Her ne kadar Mağara.

Olarak adlandırılsa da.

Binlerce yıldır kullanılmakta.

Bir Taş Ocağı burası aslında...

Giriyorsunuz içine.

Şaşırıyorsunuz birden bire.

Dolaşıyorsunuz düzgün kesilerle.

Oluşturulmuş ilginç dehlizlerde...

Unesco Dünya Mirası.

Geçici Listesi'nde burası.

Harran ve etrafı. 

Taş yapıların çoğunun kaynağı...

Bazda Mağaraları fotoğraflarım:

https://photos.google.com/u/2/share/AF1QipNv7qO3LLaoJRW1GDhZdz9-AUlU-jvb4tyenw83AyVI0XG_eSF_3GVQllx4kgSFaw/photo/AF1QipPMNBGNuCDsFhpkkq9rrRi79QrH75ifZ7AxR2sy?key=cjItSkVVOWZDMGtLTmlHYnRfMUNybWFMN09UUlJB

.

HARRAN...

 

- 19 Eylül 2021, Harran-Şanlıurfa -

Harran ilçesi.

Herkesin duyduğu, bildiği.

Birçoğunuzun da gördüğü.

Şanlıurfa'nın bir ilçesi...

Harran, Suriye sınırına.

15 km uzaklıkta.

Yukarı Mezopotamya'da.

Geçmişi 5 bin yıla dayanmakta...

İsmi, Çivi yazısıyla.

Ha-ra-an veya Har-ra-na.

Ve Ha-ra-na olarak yazılmakta.

Bu isim Akatça'da.

Seyahat ve kervan anlamında.

Hara-nu'dan kaynaklanmakta... 

Adanan, Ay Tanrısı Sin'e.

Ve Güneş Tanrısı Şamas'a. 

MÖ 5. yüzyıldan kalma.

Ay Mabedi de burada...

Tevrat'ta Haran olarak geçer.

Hz. İbrahim burada ikamet eder.

Harran'a bu nedenle.

Denilir, Hz. İbrahim şehri de...

Hz. Ömer döneminde.

Fethedilen  640 senesinde.

Ve 744-750 seneleri içinde.

Ay Mabedi kalıntısı üzerine.

Yapılmış Ulu Cami de.

Kare biçimli minaresiyle.

Yine bu beldede...

Harun Reşit zamanında yapılmış.

Moğol istilası ile tümü yıkılmış.

Dünyanın ilk Üniversitesi de.

Harran toprakları içinde...

Osmanlı döneminde.

1700'lü senelerde.

Arap aşiretleri buraya getirilir.

Ve Harran'a yerleştirilir...

Bu nedenle hala.

Günümüzde Harran'da.

Arapça da kullanılmakta.

Arap Kültürü etkisi görülmekte...

Bunlardan birisi.

Hepinizin bildiği.

Mezopotamya kökenli.

Harran'ın Kubbe Evleri...

Bu evler genellikle.

Kare biçimli bir avlu çevresinde.

Çok sayıda. 

Kare biçimli odalarla.

Üzerinde kubbelerden oluşmakta...

Evlerin duvarları.

Ve konik biçimli kubbeleri.

Toprak, saman, yumurta akı.

Karışımlı kerpiç yapılı...

Avlunun etrafında.

15-20 tane kare formunda.

Odalar bulunmakta.

Ve bu odaların biri biriyle.

İçeriden bağlantısı olmakta...

Her odanın üzerinde.

4-5 metre yüksekliğinde.

Konik bir kubbe bulunmakta.

Ortasında da baca deliği olmakta... 

Bu baca sayesinde.

Hem odaya ışık girmekte.

Havalandırma temin edilmekte.

Hem de.

Sıcak hava buradan dışarı çıkmakta.

Oda oldukça serin tutulmakta...

Bu kubbelerin yapımında.

Dört köşede de 4 taş bulunmakta.

Bu taşlardan birini çektiğinizde.

Yıkılmakta kubbe tümüyle...

"Evini başına yıkarım" 

Denilen sözcük var ya.

İşte bunun da.

Bu kilit taşın kaldırılmasıyla.

Ortaya çıktığına inanılmakta...

Harran Fotoğraflarım:

https://photos.google.com/u/2/share/AF1QipNtoZlhz3YvcJjxqG7HzEU0jJQmhyOj3isPJ7_vEDU2jQQ07533pF6G4laVc-D0qQ/photo/AF1QipNy6I8NqyHcy8KSjtlwUKuGzBgGaVxxD_uk7bXR?key=akQ5N2hnUk1LR29jQ2swZFM0cWk3OGdNTktEQ05B

.

EDESSA NEKROPOLÜ...

 

- 20 Eylül 2021, Şanlıurfa -

Şanlıurfa'da.

Görülecek her şey bir arada.

Edessa Kalesi de.

Halilülrahman gölü de...

Muhteşem Müzeleri de.

Roma Nekropolü de...

Toplanmışlar bir bölgede.

Gezebilirsiniz hepsini bir günde.

"Nekropol" kelimesi.

İki kelimenin bileşkesi.

Nekroz = Ölü

Ve Polis = Şehir kelimeleri...

İkisi birleşince.

Dönüşüyor Nekro-Polis'e.

Kısaca Nekropol = Ölüşehri'ne.

Bizdeki Mezarlık kelimesine...

Burası Yakubiye mahallesinde.

Kale Eteği bölgesinde.

Yani surların hemen ötesinde.

Edessa şehrinin dışında bir bölge...

Kale Eteği bölgesi.

Gecekondularla dolu bir yerdi.

2012 senesiydi.

Buradan bir yol geçirilecekti...

Belediye kazılara başladı.

Kaya Mezarlarına rastlandı.

Burası bir Nekropol alanıydı.

Alanın temizlenmesi 5 yıl  aldı...

Burası bir iskân sahasıydı.

Bu mezarlarda yaşanıyordu.

659 ev ve dükkan yıkıldı.

Alan tümüyle temizlendi, açıldı.

103 tane Mezar Odası.

Ortaya çıkartıldı...

Alan kireçtaşı kayalıklarıydı.

Mezarlar kayalara oyulmuştu.

Her mağara bir aile mezarıydı.

Mezarlar 1600-1800 yıllıktı. 

MS 2-4. yy arasında yapılmıştı.

Helen ve Roma kalıntılarıydı...

Bu Kaya Mezarları.

Kayaya oyularak yapılmıştı.

Tarihi değerleri vardı.

Ama yıllar boyu.

Hor kullanılmış, harap olmuştu...

Kızılkoyun Kaya Mezarları.

Arkeoloji ve Mozaik Müzesinin.

Hemen yanında, Şanlıurfa'da.

Burası da.

Bir Açıkhava Müzesi aslında...

Binlerce yıldan fazla.

Ölüler yatmıştı bu Mezarlıkta.

Yüz yıl kadar da.

İnsanlar yaşadı bu kovuklarda.

Bomboş artık, 21. yüzyılda.

Açık tutuluyor yalnızca.

Günde birkaç sayıda.

Meraklının dolaşımına...

 

Kızılkoyun Nekropolü fotoğraflarım:

https://photos.google.com/u/2/share/AF1QipMxY0GwlqV9h_G_xWNq9jW5T3H4S8BjvCjWhzXGGtghU9zQrateg0hl9PjjXJfkIQ/photo/AF1QipPJtKIzE9FoLwkOCHtoaCKG5rrOrVPR7kvjScEy?key=allZOHpONmMtbUNQT3VKOW9Oa09SQTdMNnF1djhB

.