YÜCEL TANYERİ

Ben, Yücel Tanyeri
Duydum ki merak ediyormuşsunuz,
Hususi hayatımı,
Anlatayım:
Evvela hekimim, yani
Büyücü falan değilim.
Burnum var, kulağım var,
Pek biçimli olmamakla beraber.
Lojmanda otururum,
Üniversitede çalışırım.
Ne başımda bulut gezdiririm,
Ne sırtımda mühr-ü nübüvvet.
Ne İngiliz kralı kadar
Mütevaziyim,
Ne de Celâl Bayar'ın
Sabık ahır uşağı gibi aristokrat.
Ispanağı çok severim
Puf böreğine hele
Biterim
Malda mülkte gözüm yoktur.
Vallahi yoktur.
Orhan Veli ile Melih Cevdet'tir
En sevdiğim şairler.
Bir kızım vardır,
İki de torunum pek muteber;
İsmini söyleyemem
Çiçekle uğraşanlar bulsun.
Ehemmiyetsiz şeylerle de uğraşırım,
Ne bileyim,
Belki daha bin bir huyum vardır.
Amma ne lüzum var hepsini sıralamaya.
Onlar da bunlara benzer...


Beni, benden iyi anlatan Orhan Veli'ye teşekkürlerimle...

29 Aralık 2016 Perşembe

İRANLILAR...

.
İran, muhteşem uygarlığıyla.
85 milyon nüfusuyla.
1.5 milyon kilometrekare yüzölçümüyle.
Büyük bir ülke...

Bu ülke.
Hem etnisitesiyle.
Hem de dini yapısıyla.
Çok farklı bir konumda...

İran'da nüfusun % 50'si.
Farsî.
% 17'si.
Azerî...

Diğer büyük bir grup Kürtler.
% 8'i Lurlar ve Belucî'ler.
% 2'si Araplar.
Geri kalanı da Türkmen gruplar...

Toplumun % 90'ını Şiî Müslümanlar.
%  8'ini Sünnî Müslümanlar.
Geri kalanını da Hindular, Hırıstiyanlar.
Museviler, Yezîdiler, Zerdüştler oluşturmaktalar...

İran'da dinî azınlıkların inanç özgürlüğü.
Güvence altındadır.
Ortodokslara, Musevilere, Zerdüştlere.
Mecliste koltuk ayrılmıştır...

İnsanların takkelisi de var, başı açığı da.
Sakallısı da var, sakalsızı da.
Makyajlısı da, makyajsızı da.
Başörtülüsü de var, çarşaflısı da...

İran, farkı dinî gruplarıyla.
Bu karmaşık toplumsal yapısıyla.
Çarşıda, pazarda, kırda, sokaklarda.
Birlikte ve bir arada yaşamakta...

İran, sahip olduğu bu çeşitliliğiyle.
Camileriyle, türbeleriyle, minyatürleriyle.
Diliyle, şiiriyle, şairleriyle ve  bilimiyle.
Köklü kültürüyle varlığını hissettirmekte...


İran'dan insan manzaraları fotoğraflarım:

Vatanım İran videosu:


.

26 Aralık 2016 Pazartesi

FİRDEVSÎ...


17 Eylül Cumartesi,  Tus


Asıl adı; Ebu’l-Kasım Mansur denilir,
Yaşamı hakkında bilgiler yetersizdir,
Tus şehrinde soylu bir aileye mensuptur,
Farsça ve Arapçaya vakıf bir âlimdir.

Halk efsanelerini kapsayan eser yazmış,
Adını da “Şahname” olarak belirtmiş,
Eseri Gazneli Mahmud’a takdim etmiş,
Sultan Mahmud’un hayranlığını kazanmış.

Saraydaki vezir kıskanır bu şairi,
Yerine getirmemiş Sultanın emrini,
Sultan “Altmış bin beyite verin” der,
Vezir “Altın yerine gümüş verip” horlar Firdevsi'yi.

Onuru kırıldığını düşünüp ayrılmış,
Firdevsi, Herat ilinde dostuna sığınmış,
Sultana övgü yazıp camiye asmış,
Sultan Mahmud duyup altınları göndermiş.

Altınlar geldiğinde Firdevsi ölmüştü,
Ulak altınları onun kızına götürdü,
Firdevsi’nin kızı altını alınca ağladı,
Keseyi açmadan hayır kurumuna bağışladı.

İran tarihini şiirle anlatmıştır,
Bu eser çok yalın bir dille yazılmıştır,
Güçlü şairin güçlü şiiri denilmiştir,
Bir belge olarak bugüne ulaşmıştır. 

                                  Abdullah Yaşar Erdoğan


Siyasetname kitabının müellifi.
Selçuklu Devletinin Veziri.
Nizamül Mülk'ün doğum yeri.
Tus kenti...

Selçuklu Devleti'nin İslâm alimi.
Filozofu ve Müderrisi.
Al-Gazali.
O da Tus kentli...

En büyük askeri ve siyasi.
İlerlemeleri kaydetti.
Ve meşhur Abbasi Halifesi.
Harun Reşit de Tus'da vefat etti...

İran'ın millî şairi.
Firdevsî.
Onun da doğum yeri.
Tus kenti...

Meşhed'e.
22 km mesafede.
Yarım saat içinde.
Ulaşabiliyorsunuz bu kente...

Kentin en önemli yeri.
Firdevsî'nin kabri.
Koca bir park içinde.
Önemli bir mimari eseri...

Firdevsî.
İran edebiyatının.
En önde gelen.
Millî bir şairi...

60 bin beyitli.
Şahname adlı eseri.
Anlatıyor.
İran tarihini...

Firdevsî'nin bu eseri.
Arap-İslâm hakimiyeti.
Nedeniyle unutulmaya yüz tutmuş lisanı.
Yeniden canlandırmış Farsça'yı...

Okunur günümüzde bile.
Şahname.
Hanelerde, özel kahvehanelerde.
Gündüz-gece güzel sesli dervişlerce...

Yakındaki Harun Reşit dönemi.
Haruniye Medresesi'nin gezilmesi.
Ve Meşhed'e dönülmesi.
İle sona eriyor bu güzel  İran gezisi...

Havaalanına gidiyoruz.
Uçağımıza biniyoruz.
Şairleriyle, şiirleriyle kültürüyle.
Yaşayan bu ülkeye veda ediyoruz...

Tus şehri Fotoğraflarım:

Şahname Videosu Farsça ve Türkçe:
.



23 Aralık 2016 Cuma

HAYYAM'IN MEZARINDA...


16 Eylül 2016 Cuma,   Nişabur

Gitmeden önce İran'a.
Bir yazı yazmıştım bloğumda.
Gayret etmiştim onu anlatmaya.
"Ömer Hayyam'a" başlığıyla...

Meşhed, Nişabur'a.
125 km uzaklıkta.
Otobüsle.
1.5 saat mesafede...

Selçuklu İmparatorluğu burada.
Kurulmuş 1038 yılında.
Oğuzlar'ın Kınık boyundan.
Tuğrul Bey tarafından...

Nişabur günümüzde.
İki büyük şaire.
Ev sahipliği yapmakta
Hayyam'a ve Feridüddün Attar'a...

Feridüddün Attar, İran'lı.
Ünlü bir şair, hekim ve eczacı.
Mantıku't-Tayr başyapıtı.
4724 beyitli ünlü tasavvuf kitabı...

Ömer Hayyam'ın mezarı da.
Doğduğu kasabada.
Nişabur'da.
Bir parkda ağaçlar arasında...

Mezarı sekiz köşeli.
Kubbemsi bir sanat eseri.
Çevresi.
Hayyam'ın dizeleriyle döşeli...

Biliyorsunuz, Hayyam'ın babası.
Bir çadır yapımcısı.
O nedenle büyük şairin mahlası.
Hayyam, yani çadırcı...

Bu nedenle Hayyam'ın mezarı.
Uzaktan bakıldığında andırıyor bir çadırı.
Ayni zamanda bu görüntü sanki.
Tersine bir şarap kadehi...

Aslında bu mezarın simgesi.
Hayyam'ın astronomi. 
Bilimine ilgisi.
Görüntü sanki bir rasathane şekli...

Geziyoruz Nişabur'da.
Hayyam'ın anıt mezarında.
İki rübaisiyle veda ediyoruz sonunda.
Ömer Hayyam'a...

Ferman sende, ama güzel yaşamak bizde
Senden ayığız bu sarhoş halimizle
Sen insan kanı içersin, biz üzüm kanı
İnsaf be Sultanım, kötülük hangimizde?
                         .....
İçin temiz olmadıktan sonra
Hacı olmuşsun kaç para
Hırka, tespih, post, seccade alâ
Ama Mevlâ kanar mı bunlara...


Nişabur, Nişabur Fotoğraflarım:
.

19 Aralık 2016 Pazartesi

MEŞHED...


16-17 Eylül 2016,   Meşhed


Meşhed, kuş uçuşu Tahran'a.
900 km uzaklıkta.
Ülkenin en doğusunda.
Afganistan sınırına komşulukta...

İran'da.
Tahran'dan sonra.
İkinci kalabalık şehir konumunda.
Nüfusu 3 milyon civarında...

Meşhed.
Şehadet yeri anlamında.
Müslüman dünyası inananlarına.
Kutsal bir yer aslında...

Hz. Ali'nin soyundan gelen 12 İmam'dan.
Sekizincisi olan İmam Rıza.
818 yılında.
Şehit edilmiş burada...

Bu nedenle her sene.
Bu meşhed-i muqqaddes'e.
15-20 milyon kişi.
Meşhedî olmaya geliyor bu kutsal kente...

İmam Rıza'nın türbesi burada.
Burası, 75 hektar bir alanda.
Camiler, müzeler, altın kaplı kubbeleriyle.
Ve işlenmiş minareleriyle büyük bir külliye...

İran'dan, Irak'dan.
Yemen'den, Pakistan'dan.
Her gün binlerce Şii inananı gelmekte.
İmam Rıza'nın türbesine...

Her gün inanılmaz bir kalabalık.
Bu külliye'nin içinde.
Yas tutulmakta, namazlar kılınmakta.
İmam Rıza'nın türbesi ziyaret edilmekte...

Türbenin kubbesi 42 m çapında.
7 m yüksekliğinde.
İç yüzeyi aynalarla.
Dışı da kaplanmış altın'la...

Dolaşıyorsunuz geniş avlularında.
Çinili duvarlarla, aynalı salonlarda.
Muhteşem avizeler altında.
Omuz omuza kalabalık arasında hayranlıkla...

Her gün oteller dolup dolup taşıyor.
Meşhed'de "Meşhedî" olmak için gelenlerle.
Eğer dua etmek istiyorsanız birisine.
"Bir otelin olsun" deyin "Meşhed'de..."


Meşhed Fotoğraflarım:
https://photos.google.com/share/AF1QipMy8Ug48NLUiE_ziPpzjMxR7mnxz01EaVwcEfZw41z0oPA1SuYai3aFCVUPUurySA/photo/AF1QipNSIhQGNZCrInUg8qAkND0GsV_6OY41n8kwg7oh?key=cGduT081ZzhyVUs5UzlBMmlUNmh1T0pwSDM3cDZn&hl=tr
.

13 Aralık 2016 Salı

TAHRAN...


15 Eylül 2016 ,  Tahran

Tahran'a iki yıl önce gitmiştim.
Dört günde hemen her yerini gezmiştim.
Çok da etkilenmiştim.
İzlenimlerimi de bloğumda dile getirmiştim:

Öğlenden sonra Sultaniye'yi ziyaret etmiştik..
Olcaytu'nun Türbesini gezmiştik..
Sonrasında otobüsle 250 km daha gittik.
Özgürlük Anıtı'ndan Tahran'a girdik...

O gece bir Otelde konakladık.
Güzelce dinlendik.
Ertesi gün Tahran'ı gezecektik.
Önemli bir, iki yerini görecektik...

Sabah erkenden kentin merkezindeydik.
Müzeler açılana kadar kenti şöyle bir gördük.
Önce Arkeoloji Müzesi'ni gezdik.
Malik Kütüphanesi ve Müzesi'ni beğendik...

Ardından Gülistan Sarayı'ndaydık.
Çini panoların güzelliğine şaşırdık.
Aynalı sarayın ihtişamına.
Bir kez daha hayran kaldık...

Ardından kentin sokaklarında yürüyüş yaptık.
Kapalı Çarşı'ya girdik.
Ancak kalabalık içinde kaldık.
Pek de alış-veriş yapamadık...

Kentin merkezindeki.
Ulu Cami'ye gittik.
Bu muhteşem camiyi de gezdik.
Günü bitirdik...

Hava kararmadan Mehrabad Havaalanı'na gittik.
Saat 19.30'da.
Mahan Airlines ile.
Meşhed'e hareket ettik...

Tahran 15 Eylül Fotoğraflarım:

Önceki gezimde Tahran izlenimlerim:
















9 Aralık 2016 Cuma

DÜNYA OKÇULUK MERKEZİ...


Okçuluk İl Temsilcisi'ydim.
1990'lı yıllarda.
Samsun'da...

19 Mayıs Stadyumu'nun altında.
Çok kötü şartlarda.
Çalışırlardı.
Samsun Okçuluk sporcuları...

Öncü oldum.
Bir Okçuluk Merkezi oluşturdum.
Samsun halkının katkılarıyla
Ve Resmî kuruluşların yardımıyla...

1999 yılında.
Açık ve kapalı alanlarıyla.
Çok güzel bir Okçuluk Merkezi vardı.
Artık Samsun'da...

O yıllarda yurdumuzda.
Okçuluk Federasyonu Başkanlığı koltuğunda.
Hacettepe'deki öğrencilik yıllarından arkadaşım.
Dr. Uğur Erdener bulunmaktaydı...

Sevgili Uğur.
Daha sonraları Hacettepe Üniversitesi Rektörü oldu.
Türkiye Olimpiyat Komitesi Başkanlığı'na getirildi.
Ardından Dünya Okçuluk Başkanlığı'na seçildi...

Geçen hafta 2 Aralık'ta.
15 dönümlük bir alanda.
İsviçre'de Lozan'da. 
Dünya Okçuluk Mükemmeliyet Merkezi açıldı...

Sevgili Uğur'un verdiği bilgiye göre.
Güneş ışığı termal panelleriyle.
Kendi elektriğini üreten.
Ve suyunu ısıtan çevre dostu bir tesis burası...

Yapılmış bu Merkez bir buçuk yılda. 
18 milyon İsviçre Frank'ına
Kanton idaresinin yardımlarıyla.
Ve sponsorların katkılarıyla...

Gerçekten mükemmel bir tesis burası Lozan'da.
Sevgili Uğur'un gönderdiği fotoğraflara baktığımda.
Açık bu güzel tesis Dünya Okçuluk sporcularına.
Bir mütevazi benzeri de var Samsun'umuzda...


Dünya Okçuluk Merkezi fotoğrafları:

Dünya Okçuluk Mükemmeliyet Merkezi Videosu:



6 Aralık 2016 Salı

SULTANİYE...


14 Eylül 2016 öğlenden sonra,  Sultaniye

Sabah Zanjan’ı gezmiştik.
Güzel yerlerini dolaşmıştık.
Bloğumda da anılarımızı yazmıştık:

Öğlenden sonra.
Düz, sapsarı ovaları aştığımızda.
Ulaştık kısa bir zaman aralığında.
Sultaniye isimli küçük bir kasabaya…

Sultaniye, 14. yüzyılda.
İlhanlı Devleti’nin Başkenti.
Olcaytu’nun tek amacı bu kenti.
Yapmak dünyanın en önemli şehri…

Sultaniye’deki.
1302-12 senesindeki.
İlhanlılar’ın en önemli eseri.
Hükümdar Olcaytu’nun Türbesi…

Bu Türbenin  mimarisi.
Özellikle de muhteşem kubbesi.
Ayasofya Kilisesi ve Floransa Katedrali kubbesiyle.
Mukayese edilmekte…

Sekizgen biçimli ve sekiz minareli.
Bu yapı sonraki İslâm anıtlarına.
Ahmet Yesevi Türbesi ve Taj Mahal’a.
Örnek olmuş güzel bir yapılanma…

Kiremit örgü kubbesi.
200 ton ağırlıktaki.
Ve 48 metre yüksekliğinde.
Dünyanın en büyüğü ölçeğinde…

Şii inançlı İlhanlı Hükümdarı.
Olcaytu Han bu muhteşem yapıyı.
Hz. Ali’nin mezarını.
Sultaniye’ye getirmek amacıyla yaptırdı…

Ancak ömrü yetmedi.
Arzusunu gerçekleştiremedi.
Sultaniye, şimdi bu Türbenin yanında.
Beş bin nüfuslu küçük bir kasaba…

Sultaniye Fotoğraflarım:
.