YÜCEL TANYERİ

Ben, Yücel Tanyeri
Duydum ki merak ediyormuşsunuz,
Hususi hayatımı,
Anlatayım:
Evvela hekimim, yani
Büyücü falan değilim.
Burnum var, kulağım var,
Pek biçimli olmamakla beraber.
Lojmanda otururum,
Üniversitede çalışırım.
Ne başımda bulut gezdiririm,
Ne sırtımda mühr-ü nübüvvet.
Ne İngiliz kralı kadar
Mütevaziyim,
Ne de Celâl Bayar'ın
Sabık ahır uşağı gibi aristokrat.
Ispanağı çok severim
Puf böreğine hele
Biterim
Malda mülkte gözüm yoktur.
Vallahi yoktur.
Orhan Veli ile Melih Cevdet'tir
En sevdiğim şairler.
Bir kızım vardır,
İki de torunum pek muteber;
İsmini söyleyemem
Çiçekle uğraşanlar bulsun.
Ehemmiyetsiz şeylerle de uğraşırım,
Ne bileyim,
Belki daha bin bir huyum vardır.
Amma ne lüzum var hepsini sıralamaya.
Onlar da bunlara benzer...


Beni, benden iyi anlatan Orhan Veli'ye teşekkürlerimle...

19 Mart 2024 Salı

AMERİKAN POSTA MÜZESİ...

 

- 20 Ekim 2023, Washington DC -

Yapılan 1892 yılında.
Washington'un ilk Postane binasına.
Yer vermiştim Bloğumda:

Washington Posta Müzesi de.
Union Tren İstasyonu ile.
Ayni çizgide ve yan yana.
Her iki bina da.
Yapılmış ayni Mimarca...

Mimar Daniel Burnham burayı da.
Yapmış Beaux Art tarzında.
1914 yılında.
Şehir Postanesi amacıyla...

Postane olarak 72 yıl boyunca.
Hizmet yaptıktan sonra  bina.
1986 senesinde.
Dönüştürülmüş Posta Müzesi'ne.
Ve açılmış 1993'te...

Ulusal Posta Müzesi.
İki katlı, 35 dönüm alanlı.
Ve müthiş bir yapı.
Girişin altındaki katı.
30 m yükseklikte tavanı...

Yer verilmiş işte bu bölümde.
Amerikan Posta Tarihine.
Eski araç ve gereçlerle.
Çok sayıda eldeki belgelerle...

Orijinal üç Posta Uçağı.
Yüksek tavanda asılı.
1850'lerden yaylı Posta arabası.
1931 model Ford Posta kamyonu.
Ve bir de Posta Treni Vagonu...

Posta tarihinin en önemli.
Maskot Posta Köpeği.
Owney'in öyküsüne de.
Yer verilmiş bu bölümde...

Postanın yıllar boyu macerası.
Posta zarfları, posta pulları.
Postaların hazırlanması.
Posta çantaları. Posta kutuları. 
Postaların dağıtımı...

Bir üst katta da.
Yer verilmiş Pullara.
5.9 milyondan fazla Pulla.
En büyük dünyada.
Bir Pul Koleksiyonuna...

ABD ilk Posta İdaresi.
Başkanının ismi.
Benjamin Franklin adlı.
Bir mucit ve felsefeci...

Ayni zamanda bu kişi.
Amerikan Bağımsızlık Bildirgesini.
Hazırlayan kişi...


Washington Posta Müzesi Fotoğraflarım:

.

13 Mart 2024 Çarşamba

Dr. TAHSİN TUNCALI...

Prof. Dr. Tahsin Tuncalı, 1927-2019

1970 yılında Türkiye’de Üniversite sayısı, iki elin parmakları toplamından fazla değildi. O dönemlerde Ankara’da 3, İstanbul’da 2, İzmir ve Erzurum’da da bir tane Üniversite bulunuyordu. 1967 yılında Ankara’da Hacettepe Üniversitesi, Dr. İhsan Doğramacı tarafından büyük güçlükler ve uğraşılar sonrasında kurulabilmişti. Dr. Doğramacı, Hacettepe’nin kuruluşunu tamamladıktan sonra Üniversitelerin diğer illerde de kurulabilmesi için yoğun bir çalışma içerisine girdi. 1975 yılında Samsun’da “Ondokuz Mayıs” isminde bir Üniversite kurulması kararı TBMM’den geçti ve Resmî Gazete’de yayınlandı. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Pediatrik Kardiyoloji Bölümünden Prof. Dr. Mustafa Tahsin Tuncalı, Kurucu Rektör olarak atandı. 

Dr. Tahsin Tuncalı, 21 Ağustos 1927 tarihinde Samsun’da mübadil bir ailenin çocuğu olarak doğmuştu. İlkokul, Ortaokul ve Lise eğitimini de Samsun’da almıştı. Tıp Fakültesini İstanbul Üniversitesi’nde ve Devlet Tıp Talebe Yurdunda okumuş ve Tıp Doktoru olmuştu. Askerlik görevini Siirt Seyyar Jandarma Alayında yapmış ve 4 yıllık mecburi hizmetinin son yılını da yine Samsun’da Sıtma Savaş Tabipliğinde yapmıştı. Sonrasında ABD’e gitmiş ve orada 1956-1962 yılları arasında 6 yıl Pediatri ve Çocuk Kalp Hastalıkları konusunda Asistan olarak görev yapmış ve ”Yılın Asistanı” belgesini almıştı. 1962 yılında Türkiye’ye dönen Dr. Tuncalı, İhsan Doğramacı Hoca’nın teklifiyle Hacettepe Çocuk Hastalıkları Bölümünde işe başlamış, Doçent ve Profesör olduktan sonra 1973-75 yılları arasında Hacettepe Üniversitesinde Rektör Yardımcılığı görevinde bulunmuş, 1975-1980 yılları arasında da Samsun, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Kurucu Rektörlüğüne getirilmişti.

Hiçbir altyapının olmadığı kentte bir Üniversite kurulması çok zordu. Her şeye sıfırdan başlanması gerekiyordu. İlk 2-3 yıl, Samsun’da hazırlıkların yapılması, idari kadronun seçilmesi ve ilk Öğretim Üyelerinin belirlenmesi ile geçti. Kadıköy semtinde Göğüs Hastalıkları Hastanesinin bir bölümünün Tıp Fakültesi Hastanesi ve -o dönemlerde adı Matasyon olan- bölgedeki Öğretmen Okulunda da diğer Fakültelerin konuşlanması kararı verildi. O dönemler ülkenin 70 sente muhtaç olduğu senelerdi. Çok büyük zorluklara rağmen Üniversitenin ilk çekirdekleri Dr. Tahsin Tuncalı tarafından belirlendi ve büyük bir plânla bunlar başarıldı. Tüm mali imkansızlıklara rağmen, şehrin o zamanlar için çok ücra bir köşesinde Kurupelit’de orman içerisinde ve denizi yüksekten gören çok güzel bir konumda ve geniş bir arazi belirlenerek Üniversite yerleşkesi için alan seçildi ve hızla bu alanda Üniversite binalarının yapımına başlandı. Bu arada Üniversitenin idari ve akademik kadroları hızla belirleniyor ve Üniversite yavaş yavaş şekilleniyordu. Üniversitenin yapılanması açısından büyük adımların atıldığı bu dönemden sonra Dr. Tuncalı, beş yıllık Kurucu Rektörlük görevinden ayrılarak tekrar Hacettepe’ye döndü ve 1986 yılında da Emekli olarak Hacettepe’den de ayrıldı.

Dr. Tahsin Tuncalı, çok iyi bir Hekim, çok iyi bir eğitmen ve çok iyi bir idareci idi. Doğduğu ile büyük hizmetlerde bulunduktan ve doğduğu kente çok güzel bir Üniversite kazandırdıktan sonra, 13 Ocak 2019 tarihinde ve 92 yaşında aramızdan ayrıldı.

Dr. Tuncalı’nın yerini belirlediği bugünkü Üniversite kampüsü bittikten sonra, kentin gelişimi, bilinen yerinden Bafra istikametine doğru gelişerek geçen zaman içerisinde kentin yeni yerleşimi bu bölgeye kaydı ve yepyeni ve devasa boyutta bir kentsel alan ortaya çıktı.

Günümüzde Ondokuz Mayıs Üniversitesi; 18 Fakülte, 5 Enstitü, bir Yüksekokul, bir Konservatuar, 24 Araştırma Merkezi ve 2400 Akademik personeli, 4000 çalışanı ve 58 bin öğrencisi ile büyük ve köklü bir kuruluştur. Kuruluşundan bu yana geçen 40 yıl içerisinde 150 bin öğrencinin mezun olduğu bu Üniversite, Samsun doğumlu Prof. Dr. Tahsin Tuncalı’nın kentimize kazandırdığı önemli bir Eğitim yuvasıdır.

   Değerli Hocamız Dr. Tahsin Tuncalı’yı Tıp Bayramımızda bir kez daha rahmetle ve minnetle anıyorum.


Dr. Tahsin Tuncalı Fotoğrafları:

https://photos.google.com/share/AF1QipO3rdFmE8YszAGmVL1h2agSgMDFRtakm5eULr33kRvzLX-rNsXLWTbAIzYoZA2J4Q/photo/AF1QipMTleYMcY4RH1nFm-9yQoTSswbBGMofmfmzwKKx?key=Rzc1cDZYMHgyZ05mV2pkNUQtazgyRGozcnpyanRR

 .

9 Mart 2024 Cumartesi

ANTALYA ROMA HAMAMI...

 

- 17 Şubat 2024, Konyaaltı, Antalya -

Antalya'da.
Konyaaltı'nda.
Apartmanlar arasında.
Rastlarsınız antik bir Roma Hamamı'na...

Ne yakınında.  
Ne de uzağında.
Rastlamazsınız başka.
Hiçbir antik yapıya...

Bu antik Roma Hamamı.
MS 3. yy sonlarında yapıldı.
Yaklaşık 1800 yıllık bir yapı...

6. yüzyılda yangın geçirdi.
800 yıl değişimlere uğradı.
Yapısı değişti.
Fonksiyonları farklılaştı...

Yapı örme taşlarla yapılmıştı.
Duvarlar mermerle kaplanmıştı.
Tavan kısmı.
Muhtemelen kiremit kaplıydı...

Bir Roma Hamamıydı.
Farklı anlamlı odaları vardı.
Giriş kapısının hemen ardı.
Tabanı çakıl döşeli bir Avluydu.
Avlunun hemen arkası.
Yarım daire Havuz bulunuyordu...

Bunun hemen yanında Soyunma yeri.
Apodyterium vardı.
Yan odada Çeşme bulunmaktaydı.
Bu alanlar dik dörtgen biçimli.
Frigidarium'a geçişti...

Buradan da üç mekâna.
Ilık alanlara geçiş bulunmakta.
Tepidarium adı verilen bu alanların da.
Tabanı kaplıydı kiremit plaklarla...

Bunlara paralel sırada.
Dört bölüm yer almakta.
Apodyterium ve üç Caldarium'la.
Ocak ve Su deposu da bulunmakta...

Sıcak ve ılık alanlarda.
Alttan ve duvardan ısıtma.
Sistemi bulunmaktaydı.
Duvar içindeki sıcak hava dolaşımı.
Menfezlerle sağlanmaktaydı...

8-10 katlı apartmanlar arasında.
Yarı yıkık durumda.
Zamanımızda.
Bu Roma hamamının taş duvarları.
Ve yalnızca kemerli yapıları ayakta...
 
Apartmanda oturanlar da.
Bu garip yapıya bakmakta.
Güneş enerjisi ile duşlarını.
Asrî banyolarında almakta...

Ve Romalıların bu yıkık binada.
Nasıl yıkandıklarına.
Nasıl temizlendiklerine.
Bir türlü akıl erdirememekte...
 

Antalya Roma Hamamı Fotoğraflarım:


5 Mart 2024 Salı

KONYAALTI CEMEVİ...

 

- 19 Şubat 2024 Konyaaltı-Antalya -

"Alem çiçek olsa, arı ben olsam
  Dost dilinden tatlı bal bulamam"
Pir Sultan Abdal 
....................

Antalya'lı hayırsever bir vatandaş.
Konyaaltı Belediyesine başvurmuş.
Bana bir arsa tahsis edin demiş.
Kültür-Sanat Merkezi yapacağını söylemiş...

Zamanın Konyaaltı Belediye Başkanı.
Muhittin Böcek'miş.
Vatandaşı dinlemiş, peki demiş.
Güzel bir arsa tahsis etmiş...

Modern bir plân yapılmış.
İnşaata başlanmış.
Yapıyı karkas haline getirmiş.
Ancak, bu arada parası da bitmiş.
Belediyeye gitmiş.
Yapıyı bitiremeyeceğini söylemiş...

Belediye yetkilileri bir araya gelmiş.
Ne yapalım diye düşünmüş.
Güzel bir fikir ortaya gelmiş.
Cemevi yapalım denilmiş.
Belediye işi üstlenmiş.
2016 yılında bina yapı bitirilmiş.
Alevi Bektaşi Derneğine tahsis edilmiş...

Son derece çağdaş bir yapı.
İki katlı, 1100 m2 kullanım alanlı.
İdari odaları, mutfağı, kafeteryası.
Sosyal alanları.
Ve 350 kişilik modern Salonu.
Alevi Kültürünü yaşatmak amaçlı...

Konyaaltı Alevi Bektaşi Kültür Derneği.
Üye sayısı 637.
Amacı inanç ve Kültür birliği.
Bir araya geldikleri bir Cemevi...

Toplantılar, Konuşmacılar, Sanatçılar.
Şiir günleri, Konferanslar.
Sazlar, Söylemler, Semahlar.
Aşureler, Lokmalar, Paylaşımlar...

Öğrencilere verilen Burslar.
Korolar, çeşitli Kurslar.
Dostluklar, Türküler, Birliktelikler.
Hepsi bu Cemevindeler...

 
Konyaaltı Cemevi Fotoğraflarım:

.

1 Mart 2024 Cuma

DÜDEN ŞELALESİ...

 

- Şubat 2024, Düden Şelaleleri, Antalya -


Çoğu kişi zanneder ki.
Antalya'daki.
Düden Şelalesi.
Bir tek Şelaledir sanki...

Halbuki iki ayrı Şelale var gerçekte.
Antalya'da bu isimde.
Düden çayı üzerinde.
Yukarı ve Aşağı Düden olmak üzere.

Son gelişimde Antalya'ya.
İnerken tam Havalimanına.
Fotoğrafladım uçaktan Düden Şelalesini.
Antalya'nın simgelerinden birisini...

Antalya'da sonraki günlerimde.
Gittim denizden tekneyle.
Karadan da otomobille.
Düden Şelalesi'ne...

Bu şekilde hem havadan.
Hem karadan.
Ve hem de denizden.
Görüntüledim Düden'i üç ayrı yerden...

Kelime anlamı olarak "Düden".
Suyu çeken, suyu yutan.
Delik anlamına gelen. 
Yeraltı nehirlerine verilen.
Gelmekte genel bir isimden...

Nehirler genelde.
Dağlardan gelen karların erimesiyle.
Bu çay ve derelerin birleşmesiyle.
Meydana gelmekte...

Antalya'da bulunan.
Düden akıntısını oluşturan.
Bu çeşit çay veya dereler.
Ortalıkta pek görünmezler...

Düden çayı gerçekte.
Antalya'nın 30 km kuzeyinde.
Pınarbaşı'nda "Kırkgöz" isminde.
Bir kaynaktan çıkmakta yüzeye...

Kırkgöz'den çıkan bu dere.
Birkaç kilometre ilerler güneye.
Ve Kırkgöz dökülgeninde.
Girerek kayalar arasına.
Kaybolur gözden bir anda...

20 km yer altında yol aldıktan sonra.
Kepez ilçe sınırında.
Tekrar çıkar ortaya. 
Bir obrukta Düdenbaşı'nda...

Yukarı Düden Çağlayanı.
Ya da Düdenbaşı.
İlk şelaledir burası.
20 metreden dökülür suları aşağı.
Seyredebilirsiniz şelaleyi arkadan.
Girerseniz içeri bir mağaradan...

Bu, Yukarı Düden Şelalesi.
Büyük İskender Şelalesi.
Olarak da bilinmektedir.
Burası, Lirboten Kome antik kentidir.
B. İskender, MÖ 334'de fethetmiştir.
Atlarını burada sulattığı söylenir...

Bu şelaleden dökülen sular.
Bir süre dar bir vadide köpürerek akar.
Karpuzkaldıran bölgesinde.
40 metre yüksekliğinde.
Bütün şiddetiyle yaparak bir Şelale.
Dökülür Akdeniz'e tüm görkemiyle... 

Burası da Düden çayında ikinci Şelaledir.
Aşağı Düden Şelalesi olarak bilinir.
Havadan da, denizden de, karadan da.
Seyri pek güzeldir...


Düden Şelaleleri Fotoğraflarım:
.

27 Şubat 2024 Salı

İSKELE CAMİSİ...

 

- 17 Şubat 2024, Kaleiçi-Antalya -

Dini süsleyen Hazret-i Sultan İkinci ‘Abdülhamîd’in
sayesinde Teke mutasarrıfı, Bedirhan Paşa oğlu 
Hüseyin Kenan Paşa ve sancak kadı naibi, 
faziletli Ahmet Şakir Efendi Hazretlerinin 
bizzat gayretleri ve  halkın sıkı yardımlarıyla, 
yüce Allah inşasına kolayca muvaffak etti.

 İskele Camisi Kitabesinden
H.11 Cemâziye’l-Evvel 1321/ M.1903-1904
....................

İskele Camisi.
Antalya'da Kaleiçi bölgesinde.
Surların hemen dibinde.
Ve Liman içinde.
İnşa edilmiş farklı bir biçimde...

Başlandı yapımına.
1900'lerin hemen başında.
Şakir Efendi ve Kenan Paşa.
Adında iki Antalyalıyla...

Oldukça küçük bir yapı.
İki katlı ve altıgen planlı.
Altı tane kemerle açık altı. 
Tabanı temiz su kaynaklı...

Bunun üstünde.
Dıştan çıkılan taş merdivenle.
Harim alanı yalnızca 46 m2.
Ve üzerinde de sade bir kubbe...

Toprağa gömülü olmayan.
Ve duvara bitişik başlayan.
Ters koni biçimli taş bir yapı.
Üzerinde ahşap bir Minare alımlı... 

Alt katı.
Kemerli ve açık bir yapı.
Burada bir kaynak suyu.
Bunun üzerinde altıgen yapılı.
Küçücük bir namazgâh alanı.
Geniş pencereleri deniz manzaralı.
Sıcak, sevimli.
Değişik ve zarif minareli.
Minarenin tepesinde şerefesi...

Antalya'nın en minik camisi.
Kaleiçi'ndeki tarihi.
İskele Camisi...

Ne yazık ki.
Gözden uzak da değil hani.
Ama gönülden uzak belli ki.
Ziyaretçisi de o kadar az ki...


İskele Camisi Fotoğraflarım:

.


14 Şubat 2024 Çarşamba

İNSAN DÜNYADIR SERGİSİ...

 

- 8.02-3.03.2024, İnsan Dünyadır, AAS/SM-İzmir -

"Birtakım romanları resimlemek, dünya edebiyatının bir geleneğidir ya, çağımız genellikle bu işi unutmuşa benziyor. Bu güzel gelenek sürdürülebilseydi edebiyat için de, resim için de iyi olurdu. Kadim çağlardan bu yana, taa mağaralardan beriye, bu iki görkemli sanat birbirini tamamlamıştır. Birçok duvar resminin kaynakları eski destanlar, efsaneler, masallar, türkülerdir. Homeros'un İlyada'sı Odyseia'sı çağlar boyunca resimlere heykellere kaynaklık etmiştir. Çağımızda da, yoğun olaraktan, bu iki sanatın birleşmesi, bütünleşmesi boşuna değildir. Sebebi de ortadadır ve açık seçiktir."

Yaşar Kemal
Binbir Çiçekli Bahçe, sayfa 185
....................

Bir Romanı.
Ya da bir Hikaye kitabını.
Elinize alırsınız.
Okumaya başlarsınız...

Kitabı sevmezsiniz.
Yarısında kapatırsınız.
Veya çok beğenirsiniz.
Sonuna kadar devam edersiniz...

Dr. Figen Gürsoy, İzmir'dendir.
Meslektaşımdır.
Minyatür çalışmaktadır.
Sergiler açmıştır.
Bu konuda Yayınları vardır.
Birincilik ödülleri almıştır...

2019 yılında İzmir'de.
Ahmet Adnan Saygun Sanat Merkezi'nde.
"Menazilname" isminde.
Ve Matrakçı Nasuh'un izinde.
İmza atmıştı yine bir Sergiye:

Yaşar Kemal bir Romancıdır.
Toplam 57 tane kitabı vardır.
Dr. Figen Gürsoy ayrıcalıklıdır.
Onun tüm kitaplarını okumuştur...

Okumakla da kalmamıştır.
Okurken notlar almıştır.
Kitapların birer birer. 
Özetini çıkartmıştır...

Her Romanını ve Hikayesini.
Olayların geçtiği yerleri.
Anlatımdaki kişileri.
Belirlemiş, çizmiştir eskizlerini...

O arada.
Tüm dünyada.
Çıkmıştır Covid-19 salgını.
Yasaklanmıştır dışarı çıkılması...

Dr. Gürsoy, kapanmıştır evine.
Yaşar Kemal'in tam 57 eseriyle.
Başlamıştır onun her hikayesini.
Birer Minyatür tablo ile resimlemeye...

Tam dört yıl süresince.
Göz nuru ve el emeğiyle.
Biteviye gündüz-gece.
Uğraşmıştır bu tabloları bitirmeye...

Sonunda ermiştir muradına.
Cumhuriyetimizin 101. yılında.
Yaşar Kemal ustanın 101. yaşında.
Ve O'nun her kitabına.
Yaptığı 57 Minyatür tabloyla.
Bir Sergi O'nun anısına...

Bu inanılmaz Sergi İzmir'de.
Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi'nde.
2024 senesinde 8 Şubat-3 Mart tarihinde.
Açık olacak izlenmeye...

Daha sonra da.
Yurdumuzun dört bir yanında.
Olacağız yine birlikte Yaşar Kemal'le.
Ve onun 57 Minyatürüyle birlikte...


"İnsan Dünyadır" Yaşar Kemal Minyatürleri:
(Fotoğrafları lütfen büyüterek inceleyiniz. 
Fotoğrafların yanında Minyatürün hangi romana ait olduğu yazılmaktadır)

.