YÜCEL TANYERİ

Ben, Yücel Tanyeri
Duydum ki merak ediyormuşsunuz,
Hususi hayatımı,
Anlatayım:
Evvela hekimim, yani
Büyücü falan değilim.
Burnum var, kulağım var,
Pek biçimli olmamakla beraber.
Lojmanda otururum,
Üniversitede çalışırım.
Ne başımda bulut gezdiririm,
Ne sırtımda mühr-ü nübüvvet.
Ne İngiliz kralı kadar
Mütevaziyim,
Ne de Celâl Bayar'ın
Sabık ahır uşağı gibi aristokrat.
Ispanağı çok severim
Puf böreğine hele
Biterim
Malda mülkte gözüm yoktur.
Vallahi yoktur.
Orhan Veli ile Melih Cevdet'tir
En sevdiğim şairler.
Bir kızım vardır,
İki de torunum pek muteber;
İsmini söyleyemem
Çiçekle uğraşanlar bulsun.
Ehemmiyetsiz şeylerle de uğraşırım,
Ne bileyim,
Belki daha bin bir huyum vardır.
Amma ne lüzum var hepsini sıralamaya.
Onlar da bunlara benzer...


Beni, benden iyi anlatan Orhan Veli'ye teşekkürlerimle...

25 Kasım 2017 Cumartesi

MISIR'A...



Bu kez yolculuk Mısır'a Tempo Tur'la.
Yarın Ankara'dan İstanbul'a.
İstanbul'dan da atladık mı uçağa.
Ver elini Hurghada'ya...

Hurghada.
Mısır'ın Kızıldeniz kenarında.
Kahire'nin 600 km güneyinde.
Güzellikte yarışıyor Şarm el Şeyh'le...

Kalamayacağız burada.
Çok fazla.
Kahvaltı sonrasında.
Hareket ediyoruz otobüsle Luksor'a...

Dünya Kültür Mirası Luksor şehri.
El-Uksur bölgesinin başkenti.
Nil nehri kıyısında.
Dünyanın en büyük açıkhava Müzesi...

Luksor ve Karnak gezisi sonrasında.
Geçiyoruz Nil nehri kıyısına.
Biniyoruz teknelerimize.
Ve başlıyoruz Nil'de gezimize...

Ertesi sabah gidiyoruz Nil'in karşı sahilinde.
Krallar Vadisi'ne.
Birçok Firavun'un kabrine.
İlk kadın Firavun Hatşepsut'un Kraliçe vadisine...

4. gün gidiyoruz Nil'in batı kanadında.
Edfu Tapınağı'na.
Şahin başlı Tanrı'ya.
İthaf edilmiş olan Horus'a...

Sonrasında.
Duvarlarına.
Antik dönem Tıp aletlerinin işlendiği.
Gezilecek Kom Ombo antik Tıp Merkezi...

Burada tekneyle geziye devamla.
Gelinecek Aswan Barajı'na.
Feluka denilen yelkenlilerle.
Gidilecek renkli evleriyle Nubian Köyü'ne...

Sonrasında Aswan Barajı'nda.
Nil'in ortasında bulunan bir ada'ya.
Tanrıça İsis adına yapılan Agilica adasına.
Son Mısır Tapınağı, Philae Tapınağı'na...

Ertesi gün kahvaltı sonrasında.
Uçacağız Kahire Havaalanı'na.
SfenksKeops, Kefren ve Mikerinos Piramitleri.
Kahire Müzesi ve Khan el Khalili Çarşısı gezisi...

7. günün sonunda THY'la.
Ver elini Esenboğa'ya.
Güzel bir yolculuk sonunda.
Ehlen ve Sehlen güzel yurdumuza...


Mısır Fotoğrafları (Şimdilik İnternetten):
https://photos.google.com/share/AF1QipMRBA3vRRvsl3TzWHGFWib5Kj9SwrJnKV-gbEVGfJG3XXPZPWndk8ziOxBJaiO9Dw/photo/AF1QipMvzDuSiamhY2pRu_85MGv9AcNALH1gO6Gf6qOl?key=MXZsTm5jYmxndzZKbm1FbHBSWmdJYnNsdUMyQkN3
.

23 Kasım 2017 Perşembe

YEZD...



Yezd, İran'ın merkezinde.
Binlerce yıllık dinsel tarihiyle.
Karakterize, tipik kerpiç evleriyle.
Ve bu evleri soğutan Badgir'leriyle...  

Burası yukarıdaki özellikleriyle.
Unesco Kültür Mirası listesinde.
Sıralamada 1. sırada Orta-Doğu'da.
Ve 11. sırada tüm Dünya'da...

Yezd kenti.
Zerdüşt Dini'nin.
İran'daki.
En önemli merkezi...

Zerdüştlük dini 3500 yıl öncesinde.
İran'da kurulmuş.
Ve MÖ 600-MS 650 yılları arasında.
Pers İmparatorluğu'nun Resmî dini olmuş...

Zerdüştlük dünyanın
İlk, tek Tanrılı dini.
Faravahar denilen kuş-adam çizimi.
Tanrı Ahura Mazda'nın simgesi...

Zerdüştlüğün temelinde de.
Felsefesinde de.
İyilik ve.
Kötülüğün çatışması yatar...

Tanrı Ahura Mazda.
Temsilcisidir aklın ve iyiliğin.
Ehirman ise simgesidir  kötülüğün.
Sorun  iyilik ile kötülüğün mücadelesidir...

Zerdüştler.
Dört doğal elementi.
Hava, toprak, su ve ateşi.
Kutsal bilirler...

Zerdüştler ateşe tapmazlar.
Işığı Ahura Mazda'nın temsil ettiğine inanırlar.
Ateşin iyi ile kötüyü ayıran güç olduğunu bilirler.
Ateşe, aydınlığa ve güneşe bakarak ibadet ederler...

Ateşgede denilen tapınaklarda.
Badem ve kaysı ağacı odunlarıyla.
Sürekli ateş yakarlar.
Ateşi söndürmenin günah olduğuna inanırlar...

Yezd'deki tapınakta bulunan kutsal Ateşgede.
MÖ 470 yılından beri yakılagelmekte.
Bu ateş Ardakan'daki ilk yerinden Yezd'e.
Nakledilmiştir 1940 senesinde...

Zerdüştler çevrenin temiz kalabilmesi nedeniyle.
Ölülerini bırakıyorlar Sessizlik Kuleleri'ne.
Terk ediyorlar böylece.
Cesetleri yaban hayvanlarının yemelerine...

MS 600'de İslamiyetin yayılmasına kadar.
Zerdüştlük devam etmiş İran'da.
Çok az sayıda Zerdüşte.
Rastlanıyor artık günümüzde Yezd'de...

Emir Çakmak külliyesiyle.
Kerpiç evleri ve Badgirler'iyle.
Ateşgede ve Sessizlik Kuleleri'yle.
İran'da görülmesi gerekli bir yer Yezd de...

Burada güzel bir otelde geceleyeceğiz.
Sabah Pasargade'ye gideceğiz.
Daha sonra Persepolis'i gezeceğiz.
Sonra da ver elini Şiraz diyeceğiz...


Yezd Fotoğraflarım:
https://photos.google.com/share/AF1QipNIEnn0O57RA9osna137c-eEF9oCxum6vSRBrcSTkrANRQBdmYQWmfj93mJM8rwWg/photo/AF1QipMRdi6amvJgLe7ePdzKdKFVb53y-jflwNsYv-4v?key=TnJYY25SYmNjNmgwMjM4dE1GdEdXQXlRZGhoTG9B


.

20 Kasım 2017 Pazartesi

NARİN KALESİ ve GÜVERCİN KULESİ...



- 31.05.2017, Çarşamba -

Bugün İsfahan'dan ayrılıyoruz.
Zerdüşt merkezi Yezd'e gidiyoruz.
324 km yol gideceğiz.
Yol ortasında Meybod'a uğrayacağız...

Meybod kenti.
İran'ın çok önemli bir şehri.
7000 senelik eski.
Narin Qal'eh ya da Narin Kalesi ile...

Narin Kalesiİran'ın en eski.
Kalelerinden birisi.
Kuleleri kerpiç biriketli.
Tuğlalarla bezeli...

Büyük bir yapı, 40 m yüksekliğinde.
Dört kulesiyle, kulelerinin güzelliğiyle.
Tarihi kapısıyla.
Ve ortada çok büyük avlusuyla...

Bu kale Sasani döneminden kalma.  
Buranın cinler tarafından yapıldığına inanılmakta.
Üzerine çıkıldığında da her doğrultuda.
70 km kadar uzağa bakılmakta... 

Bu kale eski yıllarda.
İpek yolunda.
Geçen karavanlara.
Koruma görevinde bulunmakta...

Narin Kalesi'ne.
Çok yakın bir mesafede.
Gidiyoruz otobüsümüzle.
Güvercin Kulesi'ne...

Bu da büyükçe. 
Silindir biçiminde.
Yine kerpiç briketlerle.
Örülmüş bir kule...

Dış görünüşü düz yüzeyli.
Yüksek ve silindir kalıplı.
İç yapısı ise çok farklı.
Bir mimari yapı...

Kule 3-4 katlı.
Güvercin yuvaları.
Çok güzel bir düzenle.
Yerleştirilmiş Kulenin iç yüzeyine...

Kerpiç merdivenlerle.
Çıkabiliyorsunuz en üst bölümlere.
Farklı görüntülerle.
Güvercin yuvaları muhteşem bir görünümde...

Bu kuş evlerinde.
Tüneyen binlerce güvercinlerle.
Geçmiş senelerde.
Toplanmış burada  tonlarca gübre...

Günümüzde.
Artık kullanılmıyor bu kule.
Bizim gibi gelip geçen turistlere.
Anı olarak gösteriliyor sadece...

Birazcık daha var yolumuz.
50 km bir yol alacağız.
Sonra Yezd'e ulaşacağız.
Orada Zerdüştleri tanıyacağız...


Narin Kalesi ve Güvercin Kulesi Fotoğraflarım:

.

18 Kasım 2017 Cumartesi

YÜZYILIN EN ŞIK LİDERİ...



Atatürk'ün kıyafetleri.
"Yüzyılın En Şık Lideri".
Başlıklı bir sergiyle.
Açıldı dün Güven Hastahanesi'nde...

Atatürk 1920'lerde.
Levon Kordonciyan'ı.
Göndermiş Paris'e.
6 yıl süreyle...

Levon Kordonciyan.
Paris'te kaldığı sürece.
Terzilik eğitimi almış.
Dönüşte Atatürk'ün elbiselerini tasarlamış...

Hazırlamış Atatürk'ün kıyafetlerini.
Redingot'larını, Smokin'lerini.
Pelerin'lerini, Bonjour'larını. 
Jaketatay'larını, Frak'larını...

Atatürk şık giyinen bir liderdi.
Sadece kendisi değil.
Korumalarını, yaverlerini.
Garsonlarının bile güzel giyinmelerini isterdi...

Levon Kordonciyan'ın oğlu.
Leons ve onun çocuğu.
İskender  ve onun da oğlu.
Levon Kordonciyan da Terzi...

Yani, Büyükbaba.
Dede, Baba.
Ve Oğul  Kordonciyan'lar.
4 nesildir Terzilik yapıyorlar...

Sean Connery, Al Pacino.
Bruce WillsMarlon Brando.
Harrison Ford, Robert de Niro.
Brad Pitt'in smokinleri hep bu aileden...

Tam 6 senedir.
Oscar Ödülleri Töreni.
Smokinlerini.
Çoğunu Levon Kordonciyan hazırlıyor...

İşe bu dördüncü kuşaktan Terzi.
Levon Kordonciyan.
Atatürk'ün Kıyafetlerini.
Ankara'da sergiledi...

Biri birinden güzel.
Pantolonlar, Smokinler.
Ceketler, Yelekler.
Gömlekler, Elbiseler...

Bunlar orijinal giysiler değil.
Orijinal kalıplarına göre.
Asıllarına benzer biçimde.
Yeniden dikilen kıyafetler...

Devrimleriyle, kıyafetleriyle.
Önder olan milletine.
Çağdaş bir görünüm kazandıran ülkesine.
Çok şey borçluyuz Atatürk'e...

Sergiyi geziyorsunuz, şık giysileri görüyorsunuz.
Ata'nın fotoğraflarına bakıyorsunuz.
Yeni giysilerle mukayese ediyorsunuz.
Atatürk'e bir kez daha hayran oluyorsunuz...

(NOT: Sergi 26 Kasım'a kadar, Şimşek sokak
Güven Hastahanesi girişinde ziyarete açıktır)

Yüzyılın En Şık Lideri Atatürk Kıyafetleri Sergisi:

.

16 Kasım 2017 Perşembe

CUMA CAMİİ...



- 30 Mayıs 2017 Salı, İsfahan -

İsfahan'ın güzelliği.
Bir tane değil ki...
Cuma Camii.
Bunlardan yalnızca birisi...

Selçuklular 1051 senesinde.
Sultan Melikşah döneminde.
İsfahan'ı ele geçirdiğinde.
Çevirdi bu güzel yeri  Başşehir'e...

Selçuklular'ın üç Başkenti oldu.
Bunlar Rey, Nişabur ve İsfahan'dı.
Mimari ve Kültürel açıdan.
En güzeli idi İsfahan...

Burada Selçuklular'ın en önemli simgesi.
Ulu Cami.
Cuma Mescidi.
Ya da Cuma Camii idi...

Cami yapılmış 1072-1092 senelerinde.
Sultan Melikşah döneminde.
Selçuklu mimarisi özellikleriyle.
Günümüzde Unesco Kültür Mirası listesinde...

Bu Caminin yerinde.
Köhne Meydan'da 755 senesinde.
Abbasi Halifesi El Mansur döneminde.
Varmış kerpiçten küçük bir ibadethane...

Yapılmış Cuma Camisi.
Bu köhne Caminin yerinde.
Sonradan İlhanlılar ve Safeviler döneminde.
Büyütülmüş yapılan çeşitli eklentilerle...

Dört eyvanlı, büyük bir avlulu.
Kerpiç ve tuğla bir yapı.
Kubbeleriyle, bezemeleriyle.
Güzel bir yapı hatlarıyla, çinileriyle...

Ama her güzelliği.
Fotoğrafla göstermek mümkün olmuyor ki.
En iyisi.

13 Kasım 2017 Pazartesi

ODESA KATAKOMBLARI...



Katakomblar.
Koridorlar, odalar.
Ve boşluklar bulunduran.
Yer altındaki mezarlıklar...

Dünyanın çeşitli yörelerinde.
Çoğunlukla kiliselerde.
Rastlanır bu geleneklere.
Cesetlerin katakomblar'a terkedilmelerine...

Katakomb denilen yapılar.
Odesa'da da var.
Ama bunlar.
Mezar değil, başka amaçlılar...

İki kez gittiğim.
Ve de çok beğendiğim.
Odesadaki evlerin.
Fotoğraflarını sergilemiştim...

Çoğunlukla taş evlerdi bunlar.
Taş binalar.
Ve görkemli yapılar :
https://photos.google.com/share/AF1QipNX10bPg0rVzeXvpKMNHhQY2dtxcqRvBVIZeBvWI00Y3N2D-Qn0nzjjP6Hhb342ag/photo/AF1QipN40Geyt1yT198dTT4YdYX42DjaFlU3U5sJIEAQ?key=R0NPNExFMklwdXYtSE9oLUxnanRTUG44R2ZTdlBB&hl=tr

İşte şehirdeki bu binaların yapımında.
Kullanılan sarı kumtaşı bloklar.
Çıkartılmıştı Odesa'nın çok yakınından.
Nerubaiske topraklarından...

Bu taş çıkartılan tünellerin.
Ne zamandan beri kazıldığı tam bilinmiyor.
Ancak 1600'lü yıllara kadar gittiği sanılıyor.
18. yy'dan sonra daha da arttığı varsayılıyor...

Taş kanallar yerin altında.
60 m kadar iniyor aşağılara.
Uzunluğu ise inanılmayacak bir boyutta.
2500 km kadar uzunlukta...

Yüzyıllar boyunca kentin altında.
Bu tünellerden çıkartılan taşlarla.
İnşa edilmiş birçok bina.
Odessa'da...

Zamanla bu boşluklar.
Konakçı olmuşlar.
Birçok isyancılara, kaçakçılara.
Soygunculara, suçlulara, şarapçılara...

Ancak II. Dünya Savaşı sırasında.
Sovyet Partizanlar gizlice saklanıp 13 ay boyunca.
Bu labirent benzeri koridorlarda.
Savaşmışlar Alman ordularıyla...

Oldukça karmaşık bu katakomblar.
Buranın giriş kapısını kapalı tutuyorlar.
Ancak bir bilenin önderliğinde.
İzin veriyorlar küçük bir bölümünü gezmeye...

İçerisi oldukça karanlık.
Koridorlar çok karışık.
Bir kez kaybolursanız.
Çıkmanız da imkânsız...

Gizlice yaşanmış bu koridorlarda.
Mutfaklarda, okullarda, sağlık odalarında.
Birlikte olunmuş silahlarla, bombalarla.
II. Dünya Savaşında bağımsızlık kazanılmasında...

Katakomb görülecek bir yer Odesa'da.
Eğer tümü gezmeye kalkılsa.
Uzunluğu Odesa-Paris kadar bir yol aslında.
Tabii bu Katakomb size mezar olmazsa...


Odesa Katakomb Fotoğraflarım:
https://photos.google.com/share/AF1QipN4zaJYsq3-KyjVtCXh0LI391PEnT3rBwlTAhcIambmwXGxk9fgIrl-kWv87Unq3w/photo/AF1QipP6H7UgPSQ65HUQXOcnT8KW0miZa5LfPVMhPD-f?key=LTI4MGlkTmo3d3BMRDc1cnlqWWJxNkRIY1ZMTjFn

.

11 Kasım 2017 Cumartesi

BAHA KAPTANIMIZ...



Baha Arslan.
Futbolcu ve Kaptan.
Arkadaşımız gençlik çağımızdan.
Taa Lise yıllarından...

15-16 yaşlarında.
Başladı futbol oynamaya.
Hem Yenimahalle Ortaokulu'nda.
Hem de Yenimahalle takımında...

O kadar gençti, o kadar küçüktü ki.
Takımın büyükleri, ağabeyleri.
Onu hemen alırlardı omuzlarına.
Her gol attığında...

Kaliteli bir futbolcu olduğu belliydi.
Golcülüğüyle dikkati çekerdi.
Turgut Kurdaş Hocamız onu yönlendirdi.
Lise takımı Kaptanlığına getirildi...

Yenimahalle Erkek Lisesi, çoğu genç milli.
Futbolculardan oluşan Yıldırım Beyazıt Lisesi.
Futbol takımına finalde 2-1 yenildi.
Ve Liselerarası Şampiyonada 2.'lik elde edildi...

Birçok takımlar peşindeydi.
Baha'yı transfer etmek istiyorlardı.
BJK, Ankaragücü ve İzmir takımları.
Baha'yı almak için yarışıyorlardı...

Ankaragücü'ne transfer olacaktı.
Her şey tamamdı, 2500 TL'sını peşin almıştı.
Ancak bir sorun çıktı, Yenimahalle'de kaldı.
Veli Necdet Arığ'a geri verdi parayı.
O anda cebinde yalnızca 2.5 Lira vardı...

Can Bartu stilindeydi oyun tarzı.
Yıllarca amatör olarak oynadı.
Bir kez 5 TL aldı.
Çok sevindi...

Bu arada çağrıldı Ankara Karması'na.
Yusuf Tunaoğlu'nun oynadığı İstanbul Karmasını da.
Mersin'de yarı final'de 2-1 yendiklerinde.
Kaldılar grup maçlarında Final'e...

Grup Final'inde.
87. dakikada Baha'nın attığı golle.
Bolu Karması'nı 1-0 yendiklerinde.
Eriştiler Genç Karmalar grup birinciliğine...

Rize Karması 1. olmuştu diğer grupta.
19 Mayıs Stadyumu'nda.
Türkiye-Tunus Milli Maçının öncesinde.
Oynadılar Rize Karması ile Final'de...

O maçta Rize Karmasını da.
Baha'nın attığı 2 golle.
4-2 yendiklerinde.
Eriştiler Türkiye Genç Karmalar birinciliğine...

Ankara Karması bu başarısıyla.
Baha Kaptan da 5 takım arkadaşıyla.
Seçildiler Genç Milli Takım'a.
Sabri Kiraz'ın Antrenörlüğünde oynadı orada da...

Bu başarısıyla transfer oldu Ankara Demirspor'a.
Oynadı daha sonraları da.
Mersin İdmanyurdu'nda.
Konyaspor'da ve Petrolspor'da...

Yenimahalle'de tamamladı Lise eğitimini.
Bitirdi Ankara İktisadi Ticari İlimler Akademisi'ni.
Askerliğini.
Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'nda yaptı...

Henüz 27 yaşında geçirdiği bir sakatlıkla.
Veda etti çok sevdiği Futbola.
Çalıştı DMO'nde ve Türkiye Petrolleri'nde.
Başbakanlık'ta 2 yıl da yurtdışı görevde...

Yenimahalle sevgisiyle 1988'de.
Yenimahalleliler Birliği kurucu üyeliğiyle.
Amblemini de çizdiği bu Dernek'te.
Onursal Başkan olarak halen görevde...

Baha Arslan iyi bir Yenimahalle'li.
Çok iyi bir Aile Reisi.
Mükemmel bir Cumhuriyetçi.
Ve yürekten bir Atatürk sevgilisi...

Baha Kaptanımız Şiir yazıyor.
Boş zamanlarında Resim yapıyor.
Torunlarını ve Badem'i çok seviyor.
Okul arkadaşlarıyla sık sık beraber oluyor...

Biz onu çok seviyoruz.
Ona halâ Baha Kaptan diyoruz.
Aşağıda Baha Kaptanımız'ın.
"Eskiye Özlem" şiirini birlikte okuyoruz:

Evlerinin bahçesinde açar baharlar
Yeşil tarlalarda oğlanlar, kızlar
Pamuklu çiftliğinde kuşlar, tavşanlar
Ne güzel yerdin sen, Yenimahallem.

Gece gezintide ahbaplar, dostlar
Yazlık sinemalar, gitarlar, udlar
Sokakta çocuklar saklambaç oynar
Ne güzel yerdin sen, Yenimahallem.

Durak maçlarında ne güzel futbol
Coşar tüm seyirci, atılınca gol
Şimdi oldu bura pazar ile yol
Ne güzel yerdin sen, Yenimahallem.

İster tepede ol istersen bir'de
Sevgi, saygı, dostluk hepsi bizde
Yoktur bu kaynaşma başka bir yerde
Ne güzel yerdin sen, Yenimahallem...

                    Baha Arslan,  21.02.1990


Baha Arslan Fotoğrafları:
https://photos.google.com/share/AF1QipMkkSDYO31XIVOl15-THWAnCOAyztCBwyarHuTVPgY-e2NiYKMCsk8jLTyIwvP1zg/photo/AF1QipPJDFeAkj30Xjgv99gQXV9cHYVEXRdcTZvc2cJ_?key=cHVKYzc3Qnh1TFYySjlvUlVDNE10MWNEczRmVFlR

.

9 Kasım 2017 Perşembe

OLESKO KALESİ...



Olesko Kalesi.
Ve Şato'su.
Liviv'e. 
75 km mesafede...

Bir tepe üzerinde.
50 m yüksekliğinde.
Surları ve hendeğiyle.
Hakim çevresindeki düzlüğe...

Kalenin tarihine.
İlişkin ilk belge.
Ulaşıyor 1327 senesine.
Papa Boniface dönemine...

Olesko Kalesi.
Farklı zamanlarda.
Macaristan, Polonya ve Litvanya arasında.
Politik sınır olmuş 14. yüzyılda...

Kale'nin bizim için önemi.
Polonya Kralı.
III. Jan Sobieski'nin.
1629 yılında bu kalede doğması...

Leh Kralı Jan Sobieski'nin önemi.
Bilindiği gibi.
II. Viyana Kuşatması sonunda.
Osmanlı'yı bozguna uğratmasında...

1683 yılının 14 Temmuz'unda..
Merzifonlu Kara Mustafa Paşa.
Sobieski'nin 75 bin kişilik ordusunu durduramayınca.
Viyana Kuşatması sonuçlandı büyük bir bozgunla...

Osmanlı'nın bu hezimeti.
Avrupa'ya büyük bir sevinç getirdi.
Osmanlı gerileme dönemine girdi.
Ve sonraki yıllarda da topraklarını kaybetti...

Olesko Kalesinde, günümüzde.
Antik halılar, mobilyalar.
Tablolar, heykeller.
Sergilenmekte...

Bunların içinde en önemlisi.
Viyana Kuşatmasındaki.
Sobieski'nin zaferinin simgesi.
Bir salondaki dev duvar resmi...

Resmin karşısında duruyorsunuz.
Ayrıntılara bakıyorsunuz.
Osmanlı'nın gerileme başlangıcını görüyorsunuz.
Üzülüyorsunuz....


Olesko Kalesi Fotoğraflarım:

6 Kasım 2017 Pazartesi

LİVİV...



Lviv, Liviv ya da İlbav.
Lehçesi Lwow.
Almancası Lemberg.
Rusçası  Lyvov...

Liviv, Ukrayna'nın batısında.
Galiçya'da.
Kiev'e 350 km uzaklıkta.
Polonya sınırına ise 50 km yakınlıkta.

Rus Kralı Daniyel kurmuş.
Liviv'e ilk oğlu Leo'nun adını vermiş.
Daniyel'den sonra da Leo başa geçmiş.
Şehri Başkent yapmış, güzelleştirmiş...

Kentin amblemi Aslan olmuş.
Her yer Aslan figürleri ile dolmuş.
Bugün kent dolu 4000 civarında.
Aslan heykeli ve kabartmasıyla...

Liviv, aradan geçen 760 yılda. 
Yaşamış Polonya, Avusturya.
Almanya ve Rusya.
Kültürleri arasında...

Bu kültürlerin etkisiyle.
Çok sayıda bina, müze, kilise.
Var Liviv'de.
Kentin içerisinde...

Liviv, Ukrayna'nın 7. büyük kenti.
Bu kentte yaşıyor 800 bin kişi.
Ukrayna'lı, Polonya'lı, Rusya'lı.
Var çeşitli kesimlerden bir halkı...

Pazar Meydanı, Belediye Binası.
Opera Binası, Çikolata Fabrikası.
Eczacılık Müzesi ve Üniversitesi.
Liviv'in başlıca gezilecek yerleri...

Lukasiewicz isimli araştırıcı.
Petrolden, gaz yağını damıtması.
Ve 1853 yılında Gaz Lambası'nı.
Liviv'de bulmuş bir bilim adamı...

Leopold Ritter von Sacher-Masoch da.
Liviv'li bir Tarih Profesörü aslında.
Ama Romanlarında yazdığı yazılarla.
Ünlenmiş Mazoşizm'in isim babası olmasıyla...

Liviv' in taş örgülü sokaklarında.
Geziyorsunuz Barok ve Gotik binalar arasında.
Yaşıyorsunuz geçmiş zamanda.
Büyük bir keyifle ve hayranlıkla...

18-19. yy'dan kalma binalarıyla.
Sokakları, parkları, meydanlarıyla.
Sıcakkanlı insanlarıyla.
Liviv, görülesi bir kent aslında...


Liviv kenti Fotoğraflarım:
.

3 Kasım 2017 Cuma

NAFİ ATUF KANSU...



"Yalnız şekli idaremizde, şekli hükümetimizde değil, 
bünye-i içtimaiyemizde, edebiyatımızda esaslı inkilâplar,
tekâmüller vücuda getirmekle nail-i hayat olacağız".

...............

Nafi Atuf, 1890 senesinde.
Babasının Hekimlik görevi yaptığı yerde.
Mekke'de.
Dünyaya geldi...

İlk tahsilini yaptı Edirne'de.
Yüksek öğrenimini ise.
Bitirdi 1910 senesinde.
İstanbul Mülkiye Mektebi'nde...

Tayin edildiği Edirne'de.
Nimet-i Hürriyet Mektebi'nde.
Müdürlük ve Öğretmenlik görevleriyle.
Gönül verdi genç yaşta eğitmenliğe...

Eğitimdeki eğilim ve düşüncelere.
Yer verdiği Sa'y ve Tetebbu (İş ve Düşünce) dergisi de.
Yine Edirne'de.
Başladı yayınına Nafi Atuf Bey ile...

1914 yılında İstanbul'da..
Başladı Darüşşafaka'da.
Öğretmenlik ve.
Müdür Yardımcılığı yapmaya...

Tayin edildi sonrasında.
Bursa Öğretmen Okulu'na.
Başladı ülkedeki ilk İzcilik çalışmalarına.
Uludağ Kamplarında...

1914-18 seneleri arasında.
Bursa Kız Sanayi Darüleytamı'nda.
Ve İstanbul Kadıköy Erkek Darüleytamı'nda.
Öksüz öğrencilere Müdür olarak görev yaptı...

1921 yılında.
Kurtuluş Savaşının ilk günlerinde.
Milli Mücadele'ye katılmak üzere.
Göç etti Ankara'ya...

Ankara'daki görevine.
Hakimiyet-i Milliye.
Gazetesi Yazı İşleri.
Müdürlüğü ile merhaba dedi...

Milli Mücadeleye.
Eğitim cephesinde.
Ankara Taş Mektep'te ve Kayseri Lisesi'nde.
Devam etti Müdürlük görevleriyle...

1924-1927 yılları arasında.
Cumhuriyetimiz kurulduğunda.
Eğitim alanında.
Getirildi ilk Maarif Müsteşarlığı'na...

Nafi Atuf Bey, 1927 senesinde.
Mücadele-i Milliye'de fedakârlığı nedeniyle.
İstiklâl Madalyası verilmekle.
Ödüllendirildi TBMM'ince...

Nafi Atuf Bey1928 senesinde.
Atatürk'ün tavsiye ve himayesinde.
Türk Maarif Cemiyeti'ni (günümüzde TED) kurdu.
9 yıl bu Derneğin kurucu Başkanlığını yaptı...

Halkevleri teşkilatı onun zamanında.
Kuruldu ve gelişti 1932 yılında.
Ankara Halkevi Başkanlığı yaptı.
Halkevleri'nin yayın organı Ülkü Dergisi'ni çıkarttı...

Nafi Atuf Bey1927-1949 yılları arasında.
Erzurum, Giresun, Kırklareli Mebusluklarıyla.
Görev yaptı aralıksız geçen 22 yılda.
TBMM'deki çalışmalarıyla...

Yeni Mektepte (1912)
Vatanım Coğrafyası (1914)
Fenn-i Terbiye (Pedagoji) Tarihi (1916)
Tolstoy, İptidai Muallimi (1919)

Türkiye Maarif Tarihi (1930)
Türklerin Terbiyeye Hizmetleri (1932)
İlk Kültür İzleri ve Nakil Vasıtaları (1933)
Nafi Atuf Bey'in yayınlanmış bazı kitapları...

1934 yılında çıkan Soyadı kanunuyla.
"Kansu" soyadını Atatürk'ten aldı.
28 Ekim 1949 günü Ankara'da.
Aramızdan ayrıldı 59 yaşında...

Eğitmen Nafi Atuf Kansu;
Şair Ceyhun Atuf Kansu, Mimar Tuğrul Atuf Kansu.
Ve Arkeolog Arman Atuf Kansu'nun pederidir.
Prof. Şevket Aziz Kansu'nun da ağabeyidir...

Nafi Atuf Kansu.
Bu büyük eğitim insanı.
Hacettepe'den 50 yıllık sınıf arkadaşımın.
Prof. Dr. Emin Kansu'nun büyük babası...

Dün Ankara'da
Nafi Atuf Kansu.
Eğitbilim Araştırmaları.
Ödül Töreni vardı...

Ankara Üniversitesi'ndeki bu toplantı.
İle Nafi Atuf Bey tanıtıldı ve anıldı.
Genç Bilim insanları.
Çeşitli Eğitim Araştırma Ödülleri aldı...

Cumhuriyet'in başlangıç döneminde.
Eğitim sistemimiz düzgün idiyse.
Bunun gerçek sebebi.
Nafi Atuf Bey gibi aydın eğitimcilerimizdi...

"Ondaki inkilâpçı ve ileri milliyet anlayışını
daima muhabbet ve hürmete anacağım".
Şubat 1950, Hasan Ali Yücel


(Nafi Atuf Kansu ile ilgili bilgiler 
http://www.nafiatufkansu.org 'dan alınmıştır)

Nafi Atuf Bey ile ilgili fotoğraflar:
https://photos.google.com/share/AF1QipO46H4dlyaxZmosGez0wCLGS-EySJq7VFnG9yz0fhjOCDhwgPzvIz_P3r_v0xeByg/photo/AF1QipP8rJJoFGdOskbGfeou3aZ5NyWqjda8tT5vcIlc?key=bnlUdTlndnExem5jaGpZWHlReEZvSlF4c29UWUV3
.