YÜCEL TANYERİ

Ben, Yücel Tanyeri
Duydum ki merak ediyormuşsunuz,
Hususi hayatımı,
Anlatayım:
Evvela hekimim, yani
Büyücü falan değilim.
Burnum var, kulağım var,
Pek biçimli olmamakla beraber.
Lojmanda otururum,
Üniversitede çalışırım.
Ne başımda bulut gezdiririm,
Ne sırtımda mühr-ü nübüvvet.
Ne İngiliz kralı kadar
Mütevaziyim,
Ne de Celâl Bayar'ın
Sabık ahır uşağı gibi aristokrat.
Ispanağı çok severim
Puf böreğine hele
Biterim
Malda mülkte gözüm yoktur.
Vallahi yoktur.
Orhan Veli ile Melih Cevdet'tir
En sevdiğim şairler.
Bir kızım vardır,
İki de torunum pek muteber;
İsmini söyleyemem
Çiçekle uğraşanlar bulsun.
Ehemmiyetsiz şeylerle de uğraşırım,
Ne bileyim,
Belki daha bin bir huyum vardır.
Amma ne lüzum var hepsini sıralamaya.
Onlar da bunlara benzer...


Beni, benden iyi anlatan Orhan Veli'ye teşekkürlerimle...

28 Aralık 2012 Cuma

YENİ YIL...



        Yeni bir merdiven basamağında hepinize
                          uzun soluklu, mutlu, umut dolu ve
                                                  sağlıklı bir yıl diliyorum...

                                                                  Dr. Yücel Tanyeri

Şiir: Ahmet Haşim,  Fotoğraf: Yücel Tanyeri
.

26 Aralık 2012 Çarşamba

İRKUTSK...


  "Tüm Sibirya şehirleri arasında en güzeli İrkutsk'tur.
İrkutsk muhteşem bir şehirdir. Olabildiğince de kültürel..."
A.P. Chekhov
............................................

5 ay önce bugünlerde indik.
25 Temmuz Çarşamba günü.
Transsibirya treninden.
İrkutsk'ta...

Angara
nehrinin iki kıyısında.
İrkutsk şehri.
Sibirya'
nın ikinci büyük kenti.
Nüfusu bir milyonun üzerinde belli...

Koca bir dere.
600 metre genişliğinde.
İrkutsk'tan geçen bu Angara.
Baykal gölünden çıktıktan 72 km sonra...

Tek nehir bu Angara.
Koca Baykal gölünün sularını boşaltan.
1779 km uzunluğunda.
Yenisey nehrine katılıyor daha sonra...

İrkutsk kuruluyor 1661 senesinde.
Bundan tam 350 yıl öncesinde.
Angara nehri çevresinde.
Rusya'dan Çin'e giden ticaret yolu üzerinde...

Kentin ana gelişimi 19. yüzyılın sonunda.
Transsibirya tren yolu buraya ulaştıktan sonra.
Güzel bir kent oluşuyor burada.
Ve Sibirya'nın Paris'i diye anılıyor halâ...

Sürgünler başlıyor sonra.
Soylular, sanatçılar, memurlar.
Sürülüyor Sibirya'ya ve buraya.
Ve dönüşüyor İrkutsk bir kültür ortamına...

Üç gün kaldık burada.
İrkutsk'ta, bu güzel ortamda.
Serin Angara nehri kıyısında.
Yazın bunaltıcı sıcağında...

En düşük ısı  -57.5 derece santigratla.
Ocak ayında ölçülmüş İrkutsk'ta.
Terledik, şortla dolaştık Temmuz ayında Sibirya'da..
Şaşıp kalıyorum bunu halâ hatırladıkça...


İrkutsk fotoğraflarım:
https://photos.google.com/share/AF1QipOqG2IYA-Av66dC6uQ4i7YfNs4XdvwO76nch8rjn4bl7u7hUv5DShCY9oHlMyldSA/photo/AF1QipOgC1G_bu5ZKVnQLadOvfbre1pgvW0eIoPQGG2Q?key=ZlBzeVlVZUpUUnE4djgycllEMnVvRkIxcU42YndB

.

20 Aralık 2012 Perşembe

KULAK TANRISI İLE...

Kulak Hekimi idim.
40 yılı geçkin.
Çok hasta tedavi ettim.
Birçok kulak iyileştirdim...

Ama hiç işitmemiştim.
Hiç görmemiştim.
Kulağın tanrısı olabileceğini.
Hiç de düşünmemiştim...

Rastladım Katmandu'da.
İlginç bir tapınağa.
Geliyorlar kulak hastaları buraya.
Kupondol'a tedavi olmaya...

Kandevsthan.
Deniliyor buraya.
Kan, kulak anlamında.
Devsthan ise tapınak manasında...

Hindu'lar ibadet ediyorlar burada.
Kandevata denilen bir tanrıya.
Yarar sağlıyormuş inanalarına.
Buraya kadar gelen kulak hastalarına...

Ellerine bir kap pirinç alıp.
Kulak tanrısına geliyorlar.
Büyükçe bir çan'ı çalıyorlar.
Ona bir çift küpe sunuyorlar...

Kulak ağrısı için değil yalnızca.
Kulakla ilgili her çeşit hastalığa.
Kulak akıntısına, işitme kaybına.
Derman oluyor bu tanrıça...

40 yıldır uğraşıyorduk kulakla.
Sayılmaz mıydık acaba.
Bizler de birer tanrıça.
Kulak alanında kendi çapımızda...


Kulak Tapınağı fotoğraflarım:
https://photos.google.com/share/AF1QipOVpS_s2tw_PfH5XudOrvuKlQ2__DiH0ilIDTsvbEKZ9h8HEj2QjL-PDZ-K05BR2A/photo/AF1QipN_cITtym2bxuyRvc2YxswRDdGBgK-JW8ut0f8S?key=c1ZqVzh0ZXEtVkoyVTh0M2p4X1lwWGxhVmhrUVln

.

17 Aralık 2012 Pazartesi

HİMALAYALAR...


Kâbe'ye gidip de.
Hacı olamamak gibidir.
Nepal'e gidip de.
Himalayalar'ı görememek...

Ulaşmıştık gece geç bir vakitte.
Katmandu'ya tayyare ile.
Görememiştik haliyle.
Himalayalar'ı uzaktan olsa bile...

Oldukça kuytu.
Katmandu.
Çanak benzeri.
Dağlarla çevrili...

Göremedik Himalayalar'ı.
Bu nedenle.
Katmandu'da konakladığımız.
İlk dört günde...

Uçuşlar varmış meğerse.
Himalayalar'ın üzerinde.
İsteyen turistlere.
Ve 150 doları verenlere...

Hemen organize ettik.
Grubumuzu belirledik.
Sabahın erkeninde
Havaalanına gittik...

Uçacaktık Buddha Air ile.
Himalayalar'ın üzerinde.
Tam 34 kişi birlikte.
17'şer kişi sağ ve sol pencerelerde...

Uçuş erteleniyor.
Ertesi güne.
Eğer hava bulutlu ise.
Ve de görüntü iyi değilse...

Sema açıktı şansımıza.
Ulaşacaktık tüm Himalayalar'a.
Bu güzel havada.
Pervaneli bir uçakla...

Kalıyorsunuz yaklaşık 60 dakika.
Güzel bir havada, 4000 m irtifada.
Oluyorsunuz tüm görkemiyle birarada.
Ak zirveleriyle Himalayalar'da...

Bir ara davet edildik kokpit'e.
Teker teker pilot kabinine.
Himalaya'ları izledik pilot penceresinde.
Kadın pilotumuz da kaptan sandalyesinde...

Gerçekten çok görkemli.
Himalayalar'ın tüm tepeleri.
Ancak özellikle de.
Everest'in zirvesi...

Verdiler elimize bir belge.
Uçuşun hemen bitiminde.
Adımız, soyadımızla birlikte.
Everest'in üzerinde uçmuştur diye...

Yazıyor bu belgenin üstünde.
15 Kasım 2012'de
"Everest'e tırmanmadım,
fakat ona yürekten dokundum
" diye...

Yalnızca uçaktan gördük.
Tabii ki çıkamadık Everest'e.
Ama çıkanlara yürekten selam gönderdik.
"Helâl olsun size" diye...


Uçaktan Himalaya fotoğraflarım:
https://photos.google.com/share/AF1QipN6LRbdkhY5hyrywE8iP5XqI93uhPrlEbgI7IVrVCmaqxE4C9xAlerZ7wd-xDyHsg/photo/AF1QipPQDd5yLy4imCmIqT7UtPnXjLpHcyMYiRfQsqq0?key=eTJjbWVtNEZPV0JyOHRQQURBN0dyVEVObmwxVGNR

.

13 Aralık 2012 Perşembe

PASHUPATHİNATH...


En büyük ve en eski.
Hindu mabedi.
Pashupatinath.
Nepal'in...

Kökeni 5-6. yüzyıla dayanıyor.
Katmandu'nun doğusunda bulunuyor.
Kutsal Bagmati nehri kenarında yer alıyor.
Yüce Shiva'nın mabedi olarak biliniyor...

Bilinen efsaneye göre.
Tanrı Shiva bu bölgede yaşamıştır.
Mabedin iki katlı altın çatısı vardır.
Gümüşten kapısı her zaman açıktır...

Ancak izin verilmez.
Hiçbir kimsenin girmesine.
Bu tapınağın içerisine.
Hindu'ların haricinde...

Biz de yalnızca dışından izledik.
Tapınağın çevresinde gezindik.
Sadece kapısından bakabildik.
Altın boğa heykelini şöyle bir görebildik...

Esas ilginç tarafı.
Bizler açısından.
Burasının.
Ölülerin burada yakılması...

Ölüler gömülmüyor.
Hinduizm inanışında.
Yakılıyor.
Külleri de kutsal bir nehre dökülüyor...

Ganj
'ın bir kolu.
Kutsal Bagmati nehri.
İşte bu nehrin kenarında da.
Bulunuyor ölülerin yakılma yeri...

24 saat yakım işlemi var.
Burada, Pashupatinath'ta.
7
ölü yakılabiliyor ayni anda.
7 ayrı platformda...

Ölüler getiriliyor.
Bambu ağaç dalları üzerinde.
Turuncu ipek örtüleri üzerinde.
Göğsünde sarı çiçek kolyeleri ile...

Ölüler kaydırılıyor hafif bir eğimle.
Kutsal Bagmati nehrine.
Kutsanıyorlar son bir kez böylece.
Islatılarak ayak topukları hafifçe...

Ölü kişi daha sonra platforma konuluyor.
Altına üstüne odunlar yerleştiriliyor.
10-12 kg kadar yağ ve şeker ekleniyor.
Yakıt olarak petrol asla kullanılmıyor...

Sıkıca doldurulan samanlarla.
Yakma işlemine ağızdan başlanıyor.
Çünkü ağız'ın, kişinin en çok günah işleyen.
Yeri olduğuna inanılıyor...

En küçük erkek çocuğu başlatıyor.
Geleneklere göre ağızdan yakma işlemini.
4-5 saat kadar sürüyor.
Bu ölü yakma töreni...

İzlenebiliyor nehrin karşı sahilinde.
Ölülerin yakılması törenlerinde.
Dayanabilirseniz bu görüntüye.
Bir yoğun dumana.

10 Aralık 2012 Pazartesi

NEPAL'İN ÇOCUKLARI...


Dünyayı kardeşlik dallarında
Uçan kuşlar doldursun
Yaşamak gerekiyorsa eğer
Bir çocuk oyunu kadar renkli olsun...

Ceyhun Atuf Kansu


........

Çocuk.
Her yerde çocuk...

İngiltere'de de, Norveç'te de.
Şili'de de, Arjantin'de de.
Çin'de de, Türkiye'de de.
Bengladeş'te de, Nepal'de de...

Benziyorlar birkaç paydada.
Biri diğerine içtenlikte, saflıkta.
Sevgide, canlılıkta, oyunda.
Neşede, güzellikte ve mutlulukta...

Farkları hemen hiç yok temelde.
Bütün bu özellikleriyle.
Tüm çocukların Nepal'de de.
Kıyasla diğer ülkelere...


Nepal Çocukları fotoğraflarım:
https://picasaweb.google.com/105371707000908378020/NepalinCocuklari#5820201751551755474

.

7 Aralık 2012 Cuma

OM MANİ PADME HUM...



Anlaması da.
Anlatması da.
Zor bir mantra:
OM MANİ PADME HUM...

Önce, Sanskritçe bu cümle.
Anlaması zor bu lisanı bilmeyince.
Anlatması daha da zor.
İçine bir de felsefe girince...

A, U ve M harflerinin.
Birleşmesinden oluşan.
Bir ses.
OM...

Tüm sesleri kapsadığına.
Ve dünyada duyulan.
İlk ses olduğuna inanılıyor.
OM'un...

Budha'nın.
Bedenini, söylemlerini.
Ve fikirlerini temsil ettiğine.
İnanılır OM'un...

MANİ, mücevher demektir.
PADME ise nilüfer çiçeği'dir.
Temiz, saf bir çiçeği simgeler.
Çamurdan etkilenmeden yetişen...

Bölünmezlik, birlik anlamındadır.
Son hece olan HUM.
Erişileceğini anlatır bilgelik, olgunluğa.
Bu yöntemle ve de bu yolla...

"Budha'lığa ulaşmak için.
Gerekli olan cevher içinizdedir.
Nilüfer bile çamurda yetişir
" der.
"Om mani padme hum"...

Özetle böyle.
Anlatabildimse.
3-5 cümleyle.
Om mani padme hum'u sizlere...

İnsan kökenli bir tümce.
Om mani padme hum.
Değinir yetişeceğine çamurda bile.
Temiz ve iyi insanın, içindeki cevherle...

Karşılaştık iyi kimselerle..
Benzeyen nilüfer çiçeklerine.
Temiz ve saf kalmış onca yoksulluğun içinde.
Son Nepal gezimizde...

Sunmak istiyorum bu insanları sizlere.
Onlardan bir demet bilgilerinize.
Katmandu'da çektiğim görüntüleriyle.
Benzeyen çiçeklere, tüm saf renkleriyle...


Katmandu insanları portre fotoğraflarım:

https://photos.google.com/share/AF1QipMdD_kAMitIg13o619wQnlvJ_MqtqmehMypXPA395sRK_N07AClje6zli81XPwfdA/photo/AF1QipP8mufTGKzgnp8U6SgF7do8XjGOb3hi7RLaB6zf?key=NlBpTEIxZURTcTNrY1FFWUFlZjlqWENfbFVMdjJB

.

5 Aralık 2012 Çarşamba

DUA BAYRAKLARI...


İlk kez duymuştum.
Dua Bayrakları'nın varlığını.
Kitabında anlattığı.
Tunç Fındık'ın Everest'e ilk tırmanışını...

Dua bayrakları asmışlardı.
Tibet'li rahip Lama dualar  okumuştu.
Sonra da okunmuş pirinç serpilmişti.
Everest tırmanışı öncesi son kutsamalar yapılmıştı...

Oldukça önemli bu bayraklar Budist'lerce.
Her yerde asılı bunlar Nepal'de.
Damlarda, direklerde, yüksek yerlerde.
Evlerde, köprülerde ve hemen her köşede...

Dua bayrakları
nın kökeni.
Dayanıyor çok eskilere.
Belki bin yıl evveline.
Şamanizm dönemine, Budizm'in de öncesine...

Bu bayraklar dikdörtgen biçiminde.
Soldan sağa farklı beş ayrı renkte.
Sırasıyla mavi, beyaz, kırmızı.
Yeşil ve sarı renklerde...

Temel elementleri simgelemekte.
Bu beş ayrı renk de.
Mavi gökyüzünü, beyaz hava ve rüzgarı
Kırmızı ateşi, yeşil suyu ve sarı da toprağı...

Yalnızca basit ve renkli bayraklar.
Ya da amaçsız takılar değil bunlar.
Dinsel semboller, yazıtlar ve dualar.
İçeriyor bu bayraklar...

Mantra'lar bulunduruyor.
Anlamlı ve büyülü sözler taşıyor.
Sevgi, iyilik, barış'tan bahsediyor.
Ve kutsal Budist öğretileri içeriyor...

Bu bayraklar önce dinsel kişilerce kutsanıyor.
Sonra yine dinsel törenlerle asılıyor.
Giysi olarak kullanılmıyor.
Ve bunlar asla yere de konulmuyor...

Pozitif, doğal bir enerji yayıyor.
Rüzgârda uçuşan, dalgalanan bu bayraklar.
Ve salınımlarıyla ortaya çıkan seslerin rüzgârda.
İnanılıyor Budizm öğretilerini dünyaya yaydığına...


Dua Bayrakları fotoğraflarım:
https://picasaweb.google.com/105371707000908378020/DuaBayraklari#5817621959325247650

.

3 Aralık 2012 Pazartesi

KUKUR TİHAR...


Nepal’de bayrama “Tihar”  deniliyor.
Tam beş gün kutlanıyor.
Bir festival halinde.
Hindu ve Budist’lerce tüm Nepal’de…

Kag Tihar” deniliyor.
İlk güne.
Karga’lar için yapılan festivale.
Tüm karga’lar onurlandırılıyor o günde…

Kukur Tihar” deniliyor ikinci güne.
Köpek demek kukur, Nepalce’de.
Köpekler onurlandırılıyor bu kez de.
Sevecen bir biçimde…

Üçüncü gün en önemlisi.
Kutlanıyor bu gün “Lakşmi Festivali”.
Gösterilirken bir yandan inek’lere sevgi.
Gece de evlerde bekleniyor tanrıça Lakşmi

Guru Tihar” deniliyor dördüncü güne.
Bu gün de ayrılmış öküz’lere.
Farklı kutlanıyor ayni gün Newari’lerce.
Çünkü onlar da giriyorlar yeni bir sene’ye…

Bhai Tika” deniliyor.
Son ve beşinci güne.
Ayrılmış bu gün de.
Yalnızca  kardeşlere…

Alınlarına  çok renkli tika’lar  sürüyor.
Kız kardeşler biraderlerine.
Onları donatıyor erkek kardeşleri de.
Renkli giysilerle…

Nepal'de karga, köpek, inek ve öküz’e tapınılır.
Ve Nepal kültürünün bir parçası olarak kutlanır.
Bayram,  insanların diğer yaşayan hayvanlarla,
Ve birlikteliğinin bir sembolü olarak doğada...

Köpek bulundurmak evlerinde,
Pek yaygın bir gelenek değil Nepal’de.
Başıboş köpekler var her yerde.
Havlamayan ve sakin yaratıklar genelde…

Bu köpekler kutsanıyor işte.
Bir gün bile olsa senede.
Kukur Tihar” deniliyor bu işe.
Köpekler  bu işten pek anlamıyor görünseler de…

Aracısı olduğuna inanılıyor.
Köpeklerin.
Ölüm tanrısı ulu Yamaraj’ın.
Budist öğretisinde…

Korunduğuna inanılmaktadır.
Bir köpek tarafından.
Ölüm dünyasının geçit kapısı.
Bir efsaneye göre…

At'ıdır ayni zamanda.
Köpek.
Çok korkulan afet tanrısı.
Bhairab’ın…

Ayrıca yakın ilişkisinden bahseder.
İnsanoğlu ile köpeklerin.
Hint epiği Mahabharata.
Ve eşlik etmiştir insana cennete ulaşma yolculuğunda…

Evlerini korudukları için.
Ölüm dünyasının kapısını bekledikleri için.
Onları felâketlerden uzak tuttukları için.
Şükran sunuluyor köpeklere Nepal’de…

Köpek
ler işte bu nedenlerle kutsanıyor.
Boyunlarına çiçekten kolyeler takılıyor.
Alınlarına tika denilen kırmızı bir boya sürülüyor.
Ve bütün gün lezzetli yemeklerle besleniyor…


Kukur Tihar fotoğraflarım:

https://picasaweb.google.com/105371707000908378020/KukurTihar#5816515621393525314

.