YÜCEL TANYERİ

Ben, Yücel Tanyeri
Duydum ki merak ediyormuşsunuz,
Hususi hayatımı,
Anlatayım:
Evvela hekimim, yani
Büyücü falan değilim.
Burnum var, kulağım var,
Pek biçimli olmamakla beraber.
Lojmanda otururum,
Üniversitede çalışırım.
Ne başımda bulut gezdiririm,
Ne sırtımda mühr-ü nübüvvet.
Ne İngiliz kralı kadar
Mütevaziyim,
Ne de Celâl Bayar'ın
Sabık ahır uşağı gibi aristokrat.
Ispanağı çok severim
Puf böreğine hele
Biterim
Malda mülkte gözüm yoktur.
Vallahi yoktur.
Orhan Veli ile Melih Cevdet'tir
En sevdiğim şairler.
Bir kızım vardır,
İki de torunum pek muteber;
İsmini söyleyemem
Çiçekle uğraşanlar bulsun.
Ehemmiyetsiz şeylerle de uğraşırım,
Ne bileyim,
Belki daha bin bir huyum vardır.
Amma ne lüzum var hepsini sıralamaya.
Onlar da bunlara benzer...


Beni, benden iyi anlatan Orhan Veli'ye teşekkürlerimle...

26 Aralık 2014 Cuma

HOCA ALİ RIZA...


Muallim'liğinden.
Yani, öğretmenliğinden kalma.
Hoca lâkabı.
Ressam Ali Rıza'nın...

1858 Üsküdar doğumlu.
Kuleli Askeri Rüştiyesi mezunu.
Mekteb-i Harbiye-i Şahane'de eğitim görmüş.
1884'te Teğmen olmuş...

Daha öğrenci iken Harbiye'de.
Resim yeteneği nedeniyle.
Ödüllendirilmiş Mecidiye Nişanı ile.
Sultan Abdülhamit Han'ın emriyle...

Fausto Zonaro ile tanışmış.
Birlikte resim çalışmaları yapmış.
Osmanlı Ressamlar Cemiyeti Başkanlığı yapmış.
Asar-ı Antika Müzesi'nin kuruluşunda çalışmış...

1911 yılında Yarbay rütbesiyle.
Askerlikten ayrılmış emekliye.
Tayin edilmiş Resim Muallimliği'ne.
Çamlıca Kız Lisesi'ne...

Karakalem ve suluboya tekniğiyle.
Hızlı çalışma yeteneğiyle.
İstanbul manzaraları çalışmış genellikle.
Ve tablolarının sayısı ulaşmış beş bin'e...

Çok güzel İstanbul manzaraları.
Yağlıboya tabloları.
Suluboya denemeleri.
Karakalem eskizleri...

Bunlardan 144 tanesi.
Sergileniyor iki aydır İzmir'de.
Arkas Sanat Merkezi'nde.
Kaçırmayın, bu sergi son üç gününde...


Hoca Ali Rıza fotoğraflarım:
https://photos.google.com/share/AF1QipN_zShq5lpw8JHid8mwLHTKW1wQtTCtP30IeoQlYszokU-TFr9zXdY3-NaRTSdvdw/photo/AF1QipOplfLiv3kyW0kzyqodGZQaDJm7du9zwhnWu7MM?key=UHV1am1RNXhMbkRwQUFtdjVSVnZJVXkwa2F4N3J3

.

22 Aralık 2014 Pazartesi

İFOD KUŞADASI GEZİSİ...


İFOD'a,
Ya da tam açılımıyla.
İzmir Fotoğraf Derneği'ne.
Üyeliğim yaklaşıyor neredeyse bir seneye...

Her Perşembe akşamı toplanılıyor.
Güzel aktiviteler yapılıyor.
Fotoğraf konusunda konuşuluyor.
Dost bir ortamda fotoğraf yaşanıyor...

Olduk yine bir arada.
Bu hafta sonunda.
Bu grupla Kuşadası'nda.
Ege Fotoğraf Dernekleri toplantısında...

Kuşadası'na girişte.
Gazibeğendi tepesinde.
Çektirdik bir selfie.
Atatürk'le birlikte...

Gazi Mustafa Kemal Paşa.
Refika-yı muhteremleriyle bir arada.
Teşrif buyurmuşlar Kuşadası'na.
1924 yılı 9 Şubat'ında...

Ayasuluğ harabelerini gezdikten sonra.
Halk, yol boyunca.
Tanımlanamaz bir sevinç ve coşkuyla.
Sevgi göstermiş Reis-i Cumhur'larına...

Kuşadası'nı gördüğü yere.
Cumhur Reisi'nin Kuşadası'na ilk baktığı tepeye.
Kuşadalı'lar "Gazibeğendi Tepesi" ismini vermişler.
Ve oraya Ata'larının bir de güzel heykelini dikmişler...

Çayımızı yudumladık o tepede.
Ata'mızı andık hasretle.
Sonrasında Ege bölgesi Fotoğraf Dernekleri'yle.
Buluştuk eski Tabakhane'de...

Yörenin deri işleme bölgesi.
Tarihî Tabakhanesi.
Bakımsızlıktan, mezbelelikten kurtarılmış.
Muhteşem bir turistik tesise dönüştürülmüş...

Aslına sadık kalınmış.
Çalışanları, emekçileri unutulmamış.
İsimleri, resimleri konulmuş.
Çağdaş bir yapı oluşturulmuş...

Çayhaneler, pastahaneler.
Salonlar, barlar.
Lokantalar, kafeteryalar.
Hilton özeniyle sunuluyorlar...

Marmaris, Aydın, Muğla.
Kuşadası, Bodrum ve Bergama.
Fotoğraf dostlarıyla.
Toplandık Tabakhane'nin avlusunda...

Fotoğraf sergileri gezildi.
Güzel bir panel gerçekleştirildi.
Sorunlar ve çözümleri dile getirildi.
Her bir derneğin fotoğraf sunumları izlendi...

Pazar günü sabahı önce Kuşadası gezildi.
Öğlenden sonra Selçuk'a gidildi.
Bol bol fotoğraflar çekildi.
Güneş fotoğraf için mükemmeldi...

Gezinin sonuna gelinmişti.
Güneş de ufuk çizgisini terketmişti.
Dostlara veda edildi.
Güzel bir hafta sonu bitmişti...


Kuşadası Fotoğraf Birlikteliği'nden:
https://get.google.com/albumarchive/105371707000908378020/album/AF1QipNRwnLKznISX027_0ryMQ2CMyI5NV63hZpDAbrg/AF1QipMnBnluE-hX_I-DR7Fvp9VJD9CUg-fXqYzF4UgF
.

19 Aralık 2014 Cuma

LA PUERTA...


2012 yaz'ı.
St. Petersburg-Pekin arası.
Bir "Trans Sibirya" tren seyahatı.
Sırasında tanıdım Baran'ı...

Genç ve başarılı.
Sevimli ve saygılı.
Becerikli, akıllı ve sohbeti tatlı.
Candan bir arkadaşımızdı...

Gitmediği yer.
Görmediği ülke.
Kalmadı sonrasında.
Tüm dünyada...

Çok sevindim gerçekten de.
8 ay önce.
Baran'ın bir yer açacağını öğrendiğimde.
İzmir'de...

Bugün açıldı sonunda.
La Puerta.
Bar ve lokanta.
Alsancak'ta rengârenk bir binada...

"Giriş" anlamında.
Ya da "kapı" manasında.
İspanyolca'da.
La Puerta...

Gastro-Bar deniliyor.
Bu çeşit mekânlara.
Hem yemek yiyebiliyorsunuz.
Hem de içkinizi yudumluyorsunuz...

Çay-kahve, pasta da var.
Bira-salata da.
Et ve balık da.
Sabah kahvaltısı da...

Güzel bir mekân.
Şirin bir ortam.
Bir yandan kitabınızı okuyun.
Bir yandan da içkinizi yudumlayın...

İzmir'de ilk defa.
Bir Hostel düşünülmüş üst katta.
Sevimli 4 odasıyla.
Gezgincilere uygun fiyatla...

Sıcacık bir ortamda.
Sevdiklerinizle, dostlarınızla.
Günün tadına varın.
La Puerta'da bundan sonra...


La Puerta Fotoğraflarım:
https://photos.google.com/share/AF1QipOTCQzUMo72HYGxZ5gEPZ58N51wwkd19SNpdTxUJYIKXg6qWNqHBlQThQkFFSUhPQ/photo/AF1QipPNqPvB3-Dio5pKysxpgo_H8O6h56MnVx-Wvw-4?key=MmdjSFNJcFdwZ3MyQ2N3eklIN2NWcF9qRi1oRmVB

16 Aralık 2014 Salı

JAPON EL SANATLARI SERGİSİ...


Bir tekerlemedir.
Dilimize girmiştir.
"Çin işi, Japon işi.
Bunu yapan iki kişi..."

Nerede garip bir şey görsek.
Nerede güzel bir şey izlesek.
Bunu yapanın ya Japon.
Ya da Çinli olduğuna inanırız...

İnanmışızdır çok güzel şeyleri.
İnanılmaz eserleri.
Ya Çinliler yapar.
Ya da Japonlar...

Bir sergi açıldı geçenlerde.
İzmir'de.
Ahmet Adnan Saygun.
Sanat Merkezi'nde...

Serginin adı.
"Materyellerle Diyalog" başlıklıydı.
Oluşturulmuş bu sergi çeşitli materyellerle.
Japon sanatçıların eserleriyle...

Metal, kağıt, lake. 
Tekstil ve vernikleme.
Ağırlık pek tabii ki.
Seramiklerde bu sergide...

Biliyorsunuz Çinlilerin.
Ve de Japonların.
4. yüzyıldan beri geleneksel sanatı.
Seramik yapımı...

Çay törenleri malzemeleri.
Çay demliği ve kaseleri.
Göz nuru, el emeği.
Ve bunlar Japonya'da birer sanat eseri...

Çeşitli el sanatları sunulmakta.
Ahmet Adnan Saygun'da.
Geleneksel ve çağdaş anlamda.
Japon sanatçılarının katkısıyla...

İki gün önce bitti.
Bu güzelim el sanatları sergisi.
Çin işi, Japon işi.
Bunu yapan tam 28 kişiydi...


Japon El Sanatları Sergisi Fotoğraflarım:
https://picasaweb.google.com/105371707000908378020/Japonseramik#6093174109015792418

.



2 Aralık 2014 Salı

ANKARA AMATÖR ATLETİZM KULÜBÜ...


Ekrem Koçak, Mehmet Tümkan, Muharrem Dalkılıç, Şükrü Saban, İsmail Akçay, Hüseyin Aktaş, Hamza Canavar, Tahsin Albayrak, Işıl Özışık, Aşkın Tuna, Aycan Önel, Aydın Onur, Çetin Şahiner, Cahit Önel, Nurullah Candan, Ersin İstanbulluoğlu, Mehmet Terzi, Gül Çiray, Fahir Özgüden, Hüseyin Topsakal, Mehmet Yurdadön, Osman Karol  

..........

Yeni gençler.
Pek bilmezler.
Bu isimleri.
Atletizm'imizin bu değerlerini...

1960 ve 1970'li yılların.
Efsane isimleridir.
Hepsi gerçek bir atlettir.
Türk Atletizm'inin göz bebekleridir...

1952 yılında.
Bir kulüp kurulur Ankara'da.
Ankara Amatör Atletizm Kulübü'dür adı.
Atletizm yaptırmaktır kuruluş amacı...

Akın Altıok, Cüneyt Koryürek.
Avni Bulduk, Ayhan Barmek.
Aycan Onur, Naili Moran.
Kurucularıydı atletlerden oluşan...

Kurucuların tümü amatördü.
Hepsi sporu seviyordu.
Atıyor, atlıyor, koşuyordu.
Pistlerde birbirleri ile yarışıyordu...

Bizler 1960'tan sonra.
Lise yıllarımızda tanıştık  bu sporcularla,
19 Mayıs Stadı'nın dışında.
Müstakil Atletizm Pisti kenarında...

Maçlardan önce giderdik.
Çalışmalarını seyrederdik.
Çalışırlardı basit, toprak bir alanda.
Sözüm ona düzgün bir sahada...

Maçların devre arasını boş geçirmezdik.
Yenimahalle tarafındaki.
Saatli kale arkasından.
Yine çalışmalarını izlerdik...

Stadyumdaki maçların devre aralarında.
Kısa yarışmalar yaparlardı.
Heyecanla izlerdik.
Birinci gelenleri alkışlardık...

Bir de Balkan Şampiyonası.
Ankara'da yapıldı.
1962 yılında.
19 Mayıs Stadında...

Renkli eşofmanları, düzgün vücutları.
Ve de sportmence yarışmaları.
İle çok güzel gelmişti.
O dönemde biz gençlere...

Fahir Özgüden'ler, Çetin Şahiner'ler.
Muharrem Dalkılıç'lar, Veli Ballı'lar.
İsmail Akçay'lar, Şükrü Saban'lar.
Çok sevdirmişti bize Atletizm'i bu sporcular...

Onların başarılarını gazetelerden takip ederdik.
Yarışma sonuçlarını radyodan dinlerdik.
Bizler de onlar gibi olmaya özenirdik.
Ama hiçbir zaman onlar gibi olamayacağımızı da bilirdik...


Ankara Atletizm Fotoğrafları: 
https://picasaweb.google.com/105371707000908378020/Atletizm#6088060573816826674 (NOT: Fotoğraflar, Alkan Atletizm Altan Öral'ın Facebook'daki sayfasından alınmıştır:  https://www.facebook.com/al.kan.96?fref=ts)

.