YÜCEL TANYERİ

Ben, Yücel Tanyeri
Duydum ki merak ediyormuşsunuz,
Hususi hayatımı,
Anlatayım:
Evvela hekimim, yani
Büyücü falan değilim.
Burnum var, kulağım var,
Pek biçimli olmamakla beraber.
Lojmanda otururum,
Üniversitede çalışırım.
Ne başımda bulut gezdiririm,
Ne sırtımda mühr-ü nübüvvet.
Ne İngiliz kralı kadar
Mütevaziyim,
Ne de Celâl Bayar'ın
Sabık ahır uşağı gibi aristokrat.
Ispanağı çok severim
Puf böreğine hele
Biterim
Malda mülkte gözüm yoktur.
Vallahi yoktur.
Orhan Veli ile Melih Cevdet'tir
En sevdiğim şairler.
Bir kızım vardır,
İki de torunum pek muteber;
İsmini söyleyemem
Çiçekle uğraşanlar bulsun.
Ehemmiyetsiz şeylerle de uğraşırım,
Ne bileyim,
Belki daha bin bir huyum vardır.
Amma ne lüzum var hepsini sıralamaya.
Onlar da bunlara benzer...


Beni, benden iyi anlatan Orhan Veli'ye teşekkürlerimle...

29 Ocak 2017 Pazar

ÇÖL KALELERİ...


16 Ocak 2017 Pazartesi

Sabah erkenden Salt Türk Şehitliği.
Ziyareti.
Ardından doğuya doğru yönelme.
Ve Çöl Kaleleri'ni gezme...

Amman'ın doğusunda.
Irak ve Suudi Arabistan sınırında.
Çöl Kaleleri adında.
Birçok yapı var antik ticaret yollarında...

Bir bölümü İslâm'ın ilk döneminden.
7. yüzyıldan.
Şam kökenli.
Emevi Halifeliği'nden...

Diğer kısmı da daha sonradan.
MS 800'lü senelerden.
Bağdat kökenli.
Abbasi Dönemi'nden...

Çölde yerleşik hepsi.
Ama kale değil tümü.
Kimisi Han, kimisi Hamam.
Kimisi de Kale ya da Korugan...

Qasr (Kasır) olarak anılıyor.
Bu yapılar.
Biz ancak üçünü gezebileceğiz.
Diğerlerini göremeyeceğiz...

İlk ziyaret yeri.
Qasr Kharana (Kharaneh) Kalesi..

Kale'ye benzer bir yapı aslında.
Amman'ın 37 km doğusunda.
Suriye sınırıyla.
Suudi Arabistan arasında...

Yüksek duvarlı.
İyi korunmuş bir yapı.
Andırıyor bir Han'ı.
Ya da Kervansaray'ı...

İçeride kare biçimli bir avlu.
İki katlı ve 60 odalı.
MS 710 yılı.
Halife I. Velid dönemi Emevi yapısı...

İkinci ziyaret yeri.
Qasr Amra kalesi.

Aslında burası.
Gerçek bir savunma yapısı.
Ama günümüzde tek kalanı.
Hamam binası...

Yapılmış 8. yüzyılın başında.
İslâm'ın ilk yıllarında.
723-743 yılları arasında.
Emevi Halifeliği zamanında...

İslâm sanatının önemli bir örneği.
Unesco Dünya Mirası sitesi.
Özellikle freskleri.
Çok değerli...

Vatikan'daki.
Sistine Chapel benzeri.
Duvarları ve tavanı.
Resimlerle kaplı...

İnsanlar, çalgıcılar, balıkçılar.
Krallar, meyvalar, hayvanlar.
Üzümler, şaraplar.
Ama en önemlisi çıplak kadınlar...

Hamamın kubbesinde de.
Gökyüzünün gece görünümü işlenmekte.
Zodiac'ın açısı doğru olarak belirlenmekte.
İlk kez içbükey bir yüzeyde görüntülenmekte...

Üçüncü ziyaret yeri.
Azraq Kalesi...

Gerçek bir kale burası.
Çölün ortası.
Ancak geniş bir vaha alanı.
Etraf yeşilliklerle kaplı...

Yapılmış Romalılar'ca.
Kara bazalt kayalarla MS 3. yy'da.
Kullanılmış sonra da.
Emeviler ve Bizanslılarca...

16. yy'da Osmanlıların kalesi olsa da.
Lawrence of Arabia, 1917 yılında.
Arap İsyanını yönetmiş buradan.
Qasr Azraq'ın bir odasından...


Çöl Kaleleri fotoğraflarım:

.

26 Ocak 2017 Perşembe

ÜRDÜN BAYRAĞI...


Girmişiz Arap topraklarına.
Mercidabık Savaşı'yla.
1516 yılında.
Yavuz Sultan Selim zamanında...

22 Ocak 1517 tarihinde.
Ridaniye Zaferi ile de.
Son vermişiz
Mısır'daki  Memlûk egemenliğine...

Bu zaferle birlikte.
Tüm Arap toprakları.
Geçmiş Osmanlı hakimiyetine.
Ve Halifelik de Devlet-i Osmaniye'ye...

Kalmışız bu topraklarda.
Tam 400 yıl boyunca.
Ayrılmak zorunda kalmışız sonunda.
I. Dünya Savaşı'nda 1918 yılında...

Ürdün'deki.
Emad Zyadat isimli Gezi Rehberi.
Ürdün'ü tanıtırken bilgi vermişti.
Ve anlatmıştı Ürdün Bayrağı'nın özelliklerini...

Siyah, Beyaz ve Yeşil renkte.
Bir de Kırmızı üçgenle.
Simgelenmekte.
Bu bayrak Ürdün'de...

Üçgenin ortasındaki.
Yıldız yedi köşeli.
Simgeliyor Kuran-ı Kerim'deki.
İlk 7 ayet'li Fatiha suresini...

Yahut da simgesi. 
Başkent Amman kentini.
Ve üzerinde kurulu olduğu.
7 tepe'yi...

Üç yatay çizgili.
Ve de siyah, beyaz, yeşil renkli.
Bu bayrak Ürdün'ün değil sadece.
Simge hemen hemen tüm Arap aleminde...

Günümüzde bayraklarında bu simge.
Kullanılıyor Irak, Kuveyt, Suriye.
Libya, Mısır, Sudan, Yemen'de.
Filistin ve Birleşik Arap Emirlikleri'nde...

Siyah renk Abbasileri.
Beyaz renk Emevîleri.
Yeşil renk Fatımîleri.
Ve Kırmızı da simgeler Haşimîleri...

Yani.
İlk üç rengin simgesi.
Temsil eder üç Hilafet Devletini.
Kırmızı da Arap isyanının başı Haşimîleri...

Bu bayrak I. Dünya Savaşı'nda.
Osmanlı'ya karşı Arap İsyanı sırasında.
İngiliz Sir Mark  Sykes'ca.
Oluşturulmuştu Arap bilinci yaratmak amacıyla...

Sonuçta.
1517 yılında girdiğimiz topraklara.
Veda ettik tam 400 yıl sonra.
1918 yılında...

Bakıp bu bayraklara.
Anlamlarını anlamasalar da.
Ve hilafete özenenler varsa halâ.
Düşünsünler derim bir kere daha...


Arap Devletlerinin bayrakları :
.

24 Ocak 2017 Salı

SALT TÜRK ŞEHİTLİĞİ...


Girmişiz Ürdün topraklarına.
Mercidabık ve Ridaniye Savaşları'yla.
1514 yılında.
Yavuz Sultan Selim zamanında...

Kalmışız bu topraklarda.
Tam 400 yıl boyunca.
Ayrılmışız sonunda.
1918 yılında...

"Salt" ya da "As-Salt" şehri.
Antik ismiyle "Saltus" kenti.
Amman'ın 30 km batısında.
Kudüs-Amman yolu arasında...

Savaş vardır Osmanlı topraklarında.
24-26 Mart'ta.
1918 yılında.
As-Salt'da...

Şeria nehri ve Yuşa vadisi.
Yoluyla gelen İngiliz askerleri.
Salt Kalesi'nde.
Durdurulurlar bir süre...

Üstün sayıdaki İngilizler.
Son bir hücum denerler.
Osmanlı askerleri bir mağara yakınına çekilirler.
Ancak tümü 3 gün içinde maalesef şehit edilirler...

4. Ordu'nun 48. Tümen'i.
143., 145. ve 191. Alay'ının hepsi.
Subay, Astsubay ve Erleri.
Şehit olmuştur burada 300 Türk askeri...

Bu mağaranın çevresi.
Ve şehitlerin bulunduğu yerin ismi.
Günümüzde "Wadi Rimem"dir.
Yani "Cesetler Vadisi" olarak bilinir...

Şehitler İngilizler tarafından toplanırlar.
Üst üste, mağaranın içine konulurlar.
Mağaranın girişini taşlarla kapatırlar.
Ve Şehitlerimiz orada unutulurlar...

1973 yılında.
Savaştan 55 sene sonra.
Tesadüfen bulunur mağara.
İçinde 300 topluca yatanıyla...

Devletimiz ve Amman Büyükelçiliğimiz.
Harekete geçerler.
300 şehidimizi.
Özenle yerlerine yerleştirirler...

Mağaranın tabanı kapatılır.
Üzerine büyük bir anıt mezar yapılır.
Ay-Yıldızlı bayrağımızla kapatılır.
Önüne de El Fatiha levhası konulur...

Amman'da ilk günümüzde.
İlk işimiz sabahın er vaktinde.
Topluca gittik Salt Türk Şehitliği'ne.
Dualar ettik bir Asır önceki 300 şehidimize...


Salt Türk Şehitliği Fotoğraflarım:
https://photos.google.com/share/AF1QipM42TCktfmuWGA4sxmSGU4S4fFfVhBLfMWBf17B5aX3QkN2bAce0PZm9sk7emwb7w/photo/AF1QipOxdqa6vOhe4JwDSKMWWYZZLxNVViujgDHN6ow5?key=T01tWk80cDlObUFvYTN5elhMSzhCRk03bC0yWlZB&hl=tr
.



22 Ocak 2017 Pazar

AMMAN'A GİDİŞ...



15 Ocak 2016

Pazar günü öğlen vaktinde.
Havalandık Ürdün'e.
Uçakta bir süre geçtiğinde.
Gelmiştik Antalya üzerine...

Uçuş rotamız benim düşüncemle.
Ankara-Antakya-Suriye.
Ve sonrasında Ürdün'ün başşehrine.
Kuşuçuşu olmalıydı Amman'a kanaatimce...

Uçak ekranına.
Bir süre sonra baktığımda.
Gördük  uçağımızı Kıbrıs'ın batısında.
Sonrasında da İskenderiye açıklarında...

Kahire ve Nil üzerinden geçtik.
Kızıldeniz'e geldik.
Süveyş Kanalı ve Sina Çölü'nü geçip.
Akabe Körfezi'ni dönüp Amman'a indik...

Ortadoğu savaşları nedeniyle.
Ve de İsrail'in izin vermemesiyle.
Yolu uzatıp, ters bir "J" çizimiyle.
Sonunda ulaştık Ürdün'ün başkentine...

Uçaktan iniş.
Pasaport kontrolünden geçiş.
Bavulları bekleyiş.
Epeyce vakit kaybediş...

Amman önceleri kuruluymuş 7 tepe üzerine.
Şimdi ise tepelerin sayısı ulaşmış 17'ye.
Nüfusu 4 milyon günümüzde.
Damsız evler de biri birinin üstünde...

Vaktimiz yok fazla.
Güneş batacak kısa zamanda.
Hızla çıkıyoruz 7 bin yıllık  Qala'ya.
Amman'ın tarihi mekânına şöyle bir bakmaya...

Roma dönemi Herkül Mabedi.
Küçük bir Arkeoloji Müzesi.
Umayyad Sarayı 661-700 senesi.
Su Sarnıcı ve Bizans Kilisesi...

Hava karardı, kale kapıları kapandı.
Artık ilk hedefimiz Habibi Tatlıcısı.
Çok meşhur buranın Künefe'si ve Baklava'sı.
Özellikle de sokakta ayaküstü atıştırması...

Şimdi Otel Geneva'ya gidip yatacağız.
İyice uyuyacağız.
Sabah erken kalkacağız.
Yola erken koyulup, yol alacağız...


Amman'a gidiş ve Amman Fotoğraflarım:
.

14 Ocak 2017 Cumartesi

ÜRDÜN'E DOĞRU...


10 sene önce.
Ocak 2007'de.
Gitmiştik Afrika'nın en yüksek yerine.
5895 m yükseklikte Uhuru zirvesi'ne...

10 yıl sonra.
2017 yılının yine Ocak ayında.
Gidiyoruz bu kez yeryüzünün en derin yerine.
Deniz seviyesinden 422 m aşağısında Lut Gölü'ne...

Pazar sabahı çıkıyoruz yola.
Ankara Kültür Gezginleri grubuyla.
Aykut Mısırlıgil başkanlığında.
20 kişiyiz toplamda...

Esenboğa'da veda edip Ankara'ya.
2 saat 45 dakika sonra.
İniyoruz Ürdün'ün başkenti Amman'a. 
Kraliçe Alia Havaalanı'na...

Öğlenden sonra Amman'ı gezeceğiz.
Ertesi gün kuzey'e gideceğiz.
Çölü geçeceğiz.
1000 sütunlu Jerash'ı göreceğiz...

3. gün gezegenin en düşük seviyesindeki.
Ziyaret edeceğiz Ölü Deniz'i.
Nebo dağı, Madaba Roma antik kenti.
Ve göreceğiz ünlü Kerak Kalesi'ni...

4. gün Petra'dayız.
500 yıl Nebatiler'e Başkentlik yapmış.
Kayaların içine oyulmuş.
Muhteşem yapılarla iç içe olacağız...

5. gün kıpkırmızı bir çöldeyiz.
Wadi Rum içindeyiz.
Akabe körfezi.
Ve Kızıl Deniz'i göreceğiz...

6. gün yine Amman'da olacağız.
Sabah kısa bir gezinti yapacağız.
Sonra uçağımıza bineceğiz.
Tekrar Ankara'ya döneceğiz...


İnternet'ten Ürdün Fotoğrafları:

ÜRDÜN video:

10 Ocak 2017 Salı

KİLİMANJARO TIRMANIŞIMIZ...


10-11 Ocak 2007, Kilimanjaro-Tanzanya

Bundan tam 10 yıl önceydi.
2007 senesiydi.
1907'de kurulan Fenerbahçe'nin kuruluşunun 
100. senesi idrâk edilecekti...

Yeğenim Tunç Fındık dağcıydı.
Fenerbahçe'nin bayrağını.
Beş kıtanın en yüksek zirvelerinde.
Dalgalandırmayı plânlamıştı 2007'de...

İlk ayak Afrika'ydı.
Kilimanjaro dağıydı.
Yüksekliği 6000 m kadardı.
Bu yüce dağa çıkacaktı...

Hemen atıldım.
Yıllık iznimi aldım.
Gerekli hazırlıkları yaptım.
Ve ekibe katıldım...

Önce uçtuk Kenya'ya.
Sonra geçtik otobüsle Tanzanya'ya.
En yakın kasaba Arusha'ya.
Kilimanjaro'ya tırmanmaya...

19 kişilik ekiple.
Doluştuk bir minibüse.
İki saatlik bir sürüşle.
Vardık Machame Gate'e...

İlk gün, buradan başlayacağız.
Önce 10 km yürüyeceğiz.
1200 m kadar yükseleceğiz.
Machame kampında 3000 m.'de geceleyeceğiz...

İkinci gün, sabah erken kalkılacak.
7 saat kadar yürünecek.
840 m kadar yükselecek.
Ve 3840 m'de Shira kampına gelinecek...

Üçüncü gün, uzun bir yürüyüş.
İniş, çıkış yine çıkış yine iniş.
Ancak 110 m kadar yükseliş.
Barranco kampında 3950 m'de geceleyiş...

Dördüncü günde.
Çok uzun bir yürüyüşle.
750 m yükseltiyle.
Ulaşacağız Barafu'da 4700 m'ye...

Kampta erken yatacağız.
Gece saat 24.00'de uyanacağız.
01.30'da yola koyulacağız.
Gecenin içinde baş lambalarımızla yol alacağız...

Beşinci gün, 7 saat karanlıkta tırmanıyoruz.
5-6 km kadar yol alıyoruz.
- 15 derece soğukta donuyoruz.
Gün ışırken çocuklar gibi seviniyoruz...

Kilimanjaronun karları üzerinde yürüyoruz.
1286 m birden yükseliyoruz.
Sonunda 5986 m'de bir düzlüğe geliyoruz.
9 saat sonra Uhuru zirvesine varıyoruz...

Ay-yıldızlı bayrağımızı çıkartıyoruz.
On gün önce Demirkazık'ta ölen.
İki dağcımız için saygı duruşu yapıyoruz.
Ardından İstiklâl Marşı'mızı coşkuyla söylüyoruz...

Fotoğraflar çekip, inişe geçiyoruz.
Sonra koşa, oynaya iniyoruz.
Yeniden Barafu kampımıza geliyoruz.
Çadıra kendimizi zor atıp, bir güzel uyuyoruz...

6. gün, sabah dost Jambo'larımızla.
Hakuna Matata'yı birlikte söyleyerek.
Kilimanjaro tırmanışımızı kutluyoruz. 
Son hazırlıkları yapıp kamptan ayrılıyoruz...

Mweka Kapısı'na kadar 7 saat yürüyoruz.
12 km kadar yol alıyoruz.
Bir anda 3096 m'ye iniyoruz.
Tekrar bizi bekleyen Minibüs'ümüze biniyoruz...

Yorgun, argın ve kir içinde.
Geliyoruz Arusha'daki Otelimize.
Öncelikle giriyoruz sıcak bir küvete.
Sonra da gidiyoruz güzel bir yemeğe...

Bugün tam onuncu yıl dönümü, 6000 metrelik bu güzel Kilimanjaro tırmanışımızın  Eksplorer firması ve onun yöneticisi sevgili Ertuğrul Melikoğlu önderliği, Tunç Fındık ve Mustafa Kalaycı gibi profesyonel dağcıların rehberliğiyle yapmıştık bu gezimizi. Dostluk, sevgi, beraberlik, huzur ve büyük bir disiplin içerisinde geçmişti bu gezimiz. Döndükten sonra izlenimlerimi şöyle dile getirmiştim:

“Uzaktan her dağ herkese çok güzel görünür. 
Sıradan bir insan olarak etkilenebilirsiniz. 
Hatta onu uzaktan çok da sevebilirsiniz. 
Ancak, onun zirvesine ulaşmanın getirdiği duygu farklı oluyor. 
3-5 gün o yüce dağın sinesinde kaldığınızda, onunla iç içe oluyorsunuz. 
Girdisini çıktısını, iyi ve kötü yönlerini gözlemliyor, onunla bütünleşiyorsunuz. 
Sonunda zirveye vardığınızda artık onunla el sıkışıp, dost oluyorsunuz. 
Kendinizi onun dostluğunu kazanmış hissediyorsunuz. 
Artık, o sizin bir kardeşiniz, bir yakınınız gibi oluyor.

Hele de dağdan inip onun görkemli görüntüsünü bir kez daha gördüğünüzde, o arkadaşınızla artık gurur duyuyor, onun büyüklüğünü gördükçe "ben artık bu dağın arkadaşıyım" diye içten bir sıcaklık hissediyor ve onunla övünüyorsunuz.

Belki o dağı bir daha hiç görmüyorsunuz ama biliyorsunuz ki sizin tanıdığınız, güvenebileceğiniz bir kişilik hala orada bütün heybetiyle durmakta. 

Ve belki de sizi yeniden kucaklayabilmek için yolunuzu gözlemekte...”


Kilimanjaro Dağı tırmanış fotoğrafları:

https://goo.gl/photos/8eJMrVixRmZ6ChDE9
.