YÜCEL TANYERİ

Ben, Yücel Tanyeri
Duydum ki merak ediyormuşsunuz,
Hususi hayatımı,
Anlatayım:
Evvela hekimim, yani
Büyücü falan değilim.
Burnum var, kulağım var,
Pek biçimli olmamakla beraber.
Lojmanda otururum,
Üniversitede çalışırım.
Ne başımda bulut gezdiririm,
Ne sırtımda mühr-ü nübüvvet.
Ne İngiliz kralı kadar
Mütevaziyim,
Ne de Celâl Bayar'ın
Sabık ahır uşağı gibi aristokrat.
Ispanağı çok severim
Puf böreğine hele
Biterim
Malda mülkte gözüm yoktur.
Vallahi yoktur.
Orhan Veli ile Melih Cevdet'tir
En sevdiğim şairler.
Bir kızım vardır,
İki de torunum pek muteber;
İsmini söyleyemem
Çiçekle uğraşanlar bulsun.
Ehemmiyetsiz şeylerle de uğraşırım,
Ne bileyim,
Belki daha bin bir huyum vardır.
Amma ne lüzum var hepsini sıralamaya.
Onlar da bunlara benzer...


Beni, benden iyi anlatan Orhan Veli'ye teşekkürlerimle...

24 Nisan 2011 Pazar

BİLİM ORMANI...


Lise’yi Ankara’da okudum.
1960-64 senesinde.
Yenimahalle'de.
Mustafa Kemal Lisesi’nde…

Çok sevilirdi.
Tüm öğrenciler tarafından.
Beden Eğitimi Hocamız.
Turgut Kurdaş

Yeni kuruluyordu.
O dönemlerde ODTÜ.
Rektörü Kemal Kurdaş idi.
Ve bizim Beden Hocamızın kardeşiydi…

Her sene ağaç dikmeye götürürdü.
Tüm okul öğrencilerini.
Belediye otobüslerine doldurarak.
Turgut Kurdaş Hocamız.
1960’lı yıllarda…

ODTÜ arazisi olduğu söylenirdi.
Gittiğimiz yerin.
Kocaman, bomboş bir alandı burası.
Kurak ve çorak…

Bizim için büyük keyifti.
Bir kaç gün dersleri asmak.
Buralara gelmek.
Ve ağaç dikmek…

Geçen gün öğrendim.
65 milyonu bulmuş.
Bugün ODTÜ ormanında.
Ağaçların sayısı…

İçim her defasında sevinçle dolar.
Ne zaman Eskişehir yolundan geçsem.
ODTÜ kampüsünden.
Bu yemyeşil alanın önünden.

"Bilim ağacı" anıtını görürüm.
Arkasında yemyeşil çam ormanını.
Ve ardındaki görkemli binalarını.
ODTÜ’nün…

3 gün önce aramızdan ayrıldı.
Turgut Hocamızın kardeşi.
Kemal Kurdaş.
ODTÜ’nün 8 yıllık kurucu Rektörü…

Maliye Bakanı
idi.
İsmini ilk duyduğumuzda.
ODTÜ Rektörlüğüne atanmıştı.
Bizlerin Lise’deki ilk yıllarımızda…

Koca bir orman bıraktı.
Ayrıca bir de bilim ormanı.
Giderken arkasında.
Kemal Kurdaş...

Öyle bir bilim ormanı ki…
Yaşayan bir ağaç gibi tek ve hür.
Ve bir orman gibi kardeşçesine…


Mekânı yemyeşil bir cennet olsun.
Kemal Kurdaş'ın...


ODTÜ Fotoğrafları :
https://photos.google.com/share/AF1QipPV5G53MdopOo47RhrvwewBAe4xTKkPLSuq3bvj0FjT8KgRCZpNbFBVb7NsI-sVdw/photo/AF1QipPKS7ka3cTgc6wXEh8E0a8zUcTJNVW_EWUK6y5j?key=QW1ya0huVm5YalRQVTYzTEUtS09GWGtFYTY5RENB

.

19 Nisan 2011 Salı

GEZ KONYA'YI...


Gez dünyayı, gör Konya’yı” demişler.
Konya’yı çoğumuz görmüşüzdür.
Alâattin Tepesini, Mevlâna Müzesini.
Aziziye Camisini, Karatay Medresesini…


Konya eskiden beri dinsel bir yöredir.
İsmini “İkonium” ya da “İkonia”dan almıştır.
Kutsal tasvir” anlamında.
Antik dönemde…

En eski yerleşim alanlarındandır.
Burası.
Anadolu’nun.
Tarih öncesi çağlardan beri…

Örneğin Çatalhöyük Konya ili sınırlarındadır.
Geçmişi MÖ 7500’e dayanan.
Yaklaşık 10 bin yıllık bir geçmişi olan.
Ve insanlık tarihinin ilk yerleşim yeri olarak bilinen…

Bu topraklardan beslenmiştir.
Hititler, Frigler, Persler.
Romalılar, Bizanslar, Anadolu Beylikleri.
Türkler, Selçuklular, Osmanlılar…


Haliyle buradan gelişmiştir.
Çeşitli kültürler, dinler…

35 km. uzaklıktadır.
Karadağ, Karaman’a.
Karadağ görkemli ve volkanik bir dağdır.
2288 m. yüksekliğiyle…

Kutsal kabul edilmiştir bu dağ.
Hitit’ler tarafından…

Mahalaç Tepe’dir bu dağın en yüksek yeri.
Ve Hitit’ler bir yazıt bırakmışlardır burada.
Dağ Tanrısı'na.
Bir kaya bloğunda…

Dinsel önemini yine sürdürmüştür.
Konya.
Hıristiyanlığın ilk yıllarında da…

Anadolu’yu dolaştı.
Tarsus’lu Aziz Pavlus (St. Paulus).
Konya bölgesine de uğradı.
Hıristiyanlığı yaymak için…

Önemli bir merkez oldu.
Konya yöresi.
Hızla yayıldı Hıristiyanlık.
Onun bu gezileri sonrasında…

Konya ve Karaman’daydık.
Bizler bu hafta sonu.
40 kişilik ekibimizle.
Strabon gezi grubumuzla…

Önce “Sille”yi gezdik.
Konya’nın hemen yanı başında.
8 km. ötesinde.
Eski bir Rum yerleşim yerini…

Bir açık hava müzesi gibi Sille.
Yöresel taşlarla yapılmış köyün bütünü.
Büyük bir Rum yerleşim bölgesiymiş.
Burası 1924 mübadele’sine kadar…

Sonra Klistra’yı ziyaret ettik.
Kapadokya yöresinin coğrafyasını anımsatan.
Taş yapılı evlerden oluşan.
Günümüzün “Gökyurt” isimli köyünü…

Çok güzel yapıtlar görüyorsunuz.
Kayalardan oyularak oluşturulmuş.
Olağanüstü güzellikteki.
Kiliseleri, evleri, şaraphaneleri ile…

Sonra Dereköy’e gittik.
Karaman’ın hemen yakınındaki…

Fisandon camisi’ni gezdik.
9-10 yy.’dan kalma bir kilise’yi.
1600’lerde camiye dönüştürülen.
Ve çok yakın zamanda da yenilenen…

Ertesi gün 1001 kilise’yi gördük.
Karaman’a 35 km. uzaklıktaki.
Ve Karadağ volkanının hemen eteğindeki.
Madenşehir köyü yanındaki…

4-9 yy arasında oluşturulmuş.
Kesme taşlardan yapılı bu antik şehir.
Çok sayıda bazilika, şapel ve manastır var.
Bu köyde sayıları 48’i bulan…

Daha sonra da Değle ören yerine geçtik.
Günümüzdeki ismi Üçkuyu bu köyün.
4 km. uzaklıkta burası.
Madenşehir’den…

Yine yüzlerce taş konutlar, manastır’lar.
Kaya mezarları, sarnıçlar, kiliseler.
Ve günümüze uyarlanmış köy evleri.
Bu antik yapıların temel taşlarından…

Dünyayı gezmeli gerçekten.
Konya’yı da görmeli.
Ama yalnızca etli ekmeğini yemek için değil.
Tadını çıkartarak, farkına vararak.
Konya’nın sahip olduğu diğer zenginliklerin de…


Konya gezisi fotoğrafları:
https://photos.google.com/share/AF1QipP0ApSGpERyx5Dz3yQL2Kd8zMyJ5RTxrbSMppTVOlfYeCwjmMrugB13mdqCPrZvKA/photo/AF1QipPuYfFIbHAMvpSKs9tW2sY-Tm-mMpLv13ygPvf6?key=Zi1Zdi1pcFZ1ZnRTSHQzN2VVN2NKUnlZYWVJelN3

.

14 Nisan 2011 Perşembe

RUM ORTODOKS KİLİSESİ...


İlkokulu Samsun’da okudum.
23 Nisan İlkokulu’nda.
1952-1957 yılları arasında...

Üç İlkokul yan yanaydı.
O dönemlerde Samsun'da.
İstiklâl caddesinde.
Ve ayni bölgede…

23 Nisan İlkokulu
.
Dumlupınar İlkokulu.
Ve Cumhuriyet İlkokulu

Yürüyerek gidip gelirdik.
Bu İlkokul'lara.
Siyah önlüklerimiz.
Ve beyaz yakalarımızla…

Hiç bilmezdik.
İlkokullarımızda öğrenim görürken.
Bir kilise olduğunu buralarda.
Bizden önceki yıllarda…

Zamanında bir kilise varmış.
Meğerse bu okulların yerinde.
1900’lü yılların başında.
Bu bölgede…

1872 yılında inşa edilmiş.
Şimdiki İstiklâl caddesinde.
Hem de çok güzel bir kilise.
Aya Triada ismiyle…

Rum azınlıklara aitmiş burası.
Üç’te bir’ini oluşturuyormuş.
Rum vatandaşlarımız Canik Vilayet’inde.
Samsun nüfusunun o dönemlerde…

Sinema’ya çevrilmiş burası.
1924’te mübadele’den sonra.
20 bin lira harcanarak.
Süreye Sineması adıyla…

Kâzım Paşa Sineması” olmuş.
Bir süre sonra.
Dönemin Vali’si.
Kâzım Paşa'nın ismini alarak…

Çok güzel bir sinema imiş burası.
Çift balkonlu, localı ve kaloriferli.
Tabanı halı kaplı, duvarları heykelli.
Ve de iyi bir ses düzenli…

Atatürk de bir film seyretmiş.
Kâzım Paşa sinemasında.
1930 yılında.
Samsun’u dördüncü kez ziyaretinde…

Sadece sinema da değilmiş burası.
Tiyatro gösterileri yapılırmış.
Operet oyunları da oynanırmış.
Burada zaman zaman…

Kültürel yaşamında önemli bir yermiş.
Kâzım Paşa sineması.
Cumhuriyet’in başlangıcında.
Samsun’un…

Sonra hasar görmüş bu sinema.
1939 Erzincan depreminde.
Üst kubbesi çökmüş.
Duvarlarda büyük çatlaklar oluşmuş.

Tümüyle yıktırılmış sonrasında.
Kocaman bir oyun alanı olmuş.
Çocukluğumda benim de bahçesinde oynadığım.
23 Nisan, Dumlupınar ve Cumhuriyet İlkokullarına…


Rum Ortodoks Kilise Fotoğrafları:
https://photos.google.com/share/AF1QipMIsZmCgKCoABbSZ8dveRkjjXEIjYagY5yplODcILizNMWPZFqMHL3sXqtAnb0Z1g/photo/AF1QipM4ZZp8ZpFEl3JgOVQ1aIqINSxIQluYRWE9K02P?key=NHFsUDJCR3ZqWEotWGJ5bmQ0YWYzNU5Mb0pfQVRn

3 Nisan 2011 Pazar

TEK BAŞINA AĞRI DAĞINA...


Tunç Fındık yeğenimdir.
Profesyonel dağcıdır.
8000 m. üzerinde birçok dağa tırmanmıştır.
Bunlara iki kez Everest tırmanışı da dahildir.

Geçen hafta Tunç’un doğum günü idi.
Doğum gününde herkes birilerinden hediye alır.
Bu kez Tunç, kendisine doğum günü hediyesi verdi.
Kışın ortasında yalnız başına Ağrı’ya tırmanarak…

Tunç için en büyük zorluk, izin almak oldu.
Ağrı’da, Jandarma’dan…
Çünkü deli gözüyle bakılıyordu.
Kışın, yalnız başına koca dağa tırmanmaya niyetlenenlere…

Önce 2000 m.'ye kadar minibüsle çıktı.
Sonra 20 kg.lık sırt çantasını yüklendi.
3 saatlik bir yürüyüşle 3200 m.’ye ulaştı.
Soğuk ve rüzgârlı bir gece geçirdi burada…

Ertesi gün yine 3 saatlik bir tırmanış yaptı.
4200 m.'deki 2. kampa ulaştı.
Çadırını kurdu, -30 derecede.
Geceyi geçirdi derin dondurucu gibi bir çadırda…

Ertesi sabah güneşi bekledi.
Rüzgârın dinmesini istedi.
Kramponlarını ayağına geçirdi.
Sert karda ve buzulda 3 saat ilerledi…

Saat 12.00'de 5167 m.'lik zirvesindeydi.
Ağrı dağı’nın.
Koca dağda başka bir Allah’ın kulu daha yoktu.
Tunç’tan başka…

Ağrı dağı doğum gününü kutluyordu.
Öğlende Tunç’un.
Kuvvetli bir rüzgârla.
Ve de güzel bir havayla…

Sonrasını uydudan izledim.
Topografik kayıtlarla, uydu görüntüleriyle.
Olağanüstü bir hızla iniyordu zirveden.
5 saat sonra Eli köyündeydi…

Akşam doğum gününü kutluyordu.
Sevgili Tunç yalnız başına.
Doğubeyazıt’ta bir pidecide.
Saat 18.00’de telefon ettiğimde…

Amaç doğum günü kutlaması filan değildi.
Kışın ortasında Ağrı’ya tırmanmaktı…

Tunç bu akşam Katmandu’ya gidiyor.
Nepal’in başkentine.
Orada Kanchenjunga dağına tırmanacak.
Dünyanın 3. yüksek dağına, 8586 m. lik zirvesine…

14X8000 m. projesinin bir ayağı bu tırmanış.
Sevgili Tunç’un.
Biliyorsunuz 14 tane zirveye tırmanma amacı var.
8000 m.'nin üzerinde tüm dünyada…

Bir ön hazırlıktı.
Bu tırmanışa hazırlanmak için.
Ağrı dağına solo tırmanış.
"Aklimatizasyon" diyorlar buna dağcılar…

Yani vücutlarını alıştırıyorlar.
O yüksekliklere.
Böyle tırmanışlar yaparak.
Yani bir çeşit antrenman…

Üç aylık bir tırmanış olacak.
Kanchenjunga dağı tırmanışı.
Yolu açık olsun sevgili Tunç'un.
Bütün dağ rüzgârları da yanında...


Ağrı dağı solo tırmanış fotoğrafları:

https://photos.google.com/album/AF1QipOKvbm9d4rJ28ePFleIk-GpfdgzCXFHA8BOko0D?hl=tr
.