YÜCEL TANYERİ

Ben, Yücel Tanyeri
Duydum ki merak ediyormuşsunuz,
Hususi hayatımı,
Anlatayım:
Evvela hekimim, yani
Büyücü falan değilim.
Burnum var, kulağım var,
Pek biçimli olmamakla beraber.
Lojmanda otururum,
Üniversitede çalışırım.
Ne başımda bulut gezdiririm,
Ne sırtımda mühr-ü nübüvvet.
Ne İngiliz kralı kadar
Mütevaziyim,
Ne de Celâl Bayar'ın
Sabık ahır uşağı gibi aristokrat.
Ispanağı çok severim
Puf böreğine hele
Biterim
Malda mülkte gözüm yoktur.
Vallahi yoktur.
Orhan Veli ile Melih Cevdet'tir
En sevdiğim şairler.
Bir kızım vardır,
İki de torunum pek muteber;
İsmini söyleyemem
Çiçekle uğraşanlar bulsun.
Ehemmiyetsiz şeylerle de uğraşırım,
Ne bileyim,
Belki daha bin bir huyum vardır.
Amma ne lüzum var hepsini sıralamaya.
Onlar da bunlara benzer...


Beni, benden iyi anlatan Orhan Veli'ye teşekkürlerimle...

31 Temmuz 2019 Çarşamba

GÖKGÖL MAĞARASI...



- 27 Temmuz 2019, Gökgöl Mağarası, Zonguldak -

Gökgöl Mağarası.
Zonguldak-Ankara yolu başlangıcı.
4. kilometresinde.
Üzülmez bölgesinde...

Gökgöl Mağarası'nın bulunduğu dağa.
Göldağ ismi verilmiştir daha önceleri burada.
Bu bölgede kömür bulunduğunda da.
Fransız şirketi, ayırır bölgeleri "zon"lara...

Göldağ'ın olduğu bölgeye.
"Zon Göldağ" olarak başlar nitelendirilmeye.
Zon Göldağ zamanla "Zon Goldag" ve.
Sonunda da Zon Guldak olarak başlar söylenmeye...

Gökgöl mağarası keşfedilmiş 1975 senesinde.
Bir Türk ve iki İngilizle birlikte.
2001 senesinden itibaren de.
Açılmış turizme ve ziyaretçilere...

Uzunluğuna bakıldığında.
Türkiye'nin 10. mağarası konumunda.
Kızılelma mağarasından sonra.
Zonguldak'ta uzunluğuyla ikinci durumda...

Toplam uzunluğu kollarıyla birlikte..
3500 metre.
Ancak, yalnızca ilk 875 metresiyle. 
Açık gezmeye, görmeye...

Bu mağara Karbonifer dönemine.
Tarihlendirilmekte Jeoloji biliminde.
Tahminen de 350 milyon yaşında.
Olduğu sanılmakta...

Gezilmesi keyifli.
İçerisi oldukça serin, nemli ve renkli.
İçerisinde de var zaman zaman debisi.
Artan gürül gürül bir yeraltı nehri...

875 m boyunca.
Oldukça karanlık bir ortamda.
Geziniyorsunuz, sarkıtlar, dikitler, sütunlar.
Damlataşlar ve makarna sarkıtlar arasında...

Renkli ışıklandırmalar.
İle görüntüyü biraz fazla abartmışlar.
Daha sade bir ışıklandırmayla.
Gezmek daha güzel olurdu herhalde doğal ortamında...


Gökgöl Mağarası Fotoğraflarım:
.

29 Temmuz 2019 Pazartesi

AHMİCİ...



- 12 Temmuz 2019, Ahmici-BosnaHersek -

Ahmici, Bosna'da.
Bosna Hersek ülkesinin tam ortasında.
Vitez Belediyesi sınırlarında.
Günümüzde Cennet gibi küçük bir köy-kasaba...

Ama, 1993 yılında.
Bir bahar ayında.
16 Nisan Cuma sabahında.
Cehennem azabı yaşandı burada...

1993 senesinde.
1178 köylü vardı Ahmici'de.
592'si Hırvat hristiyan, 509 Boşnak müslüman.
Yaşardı birlikte 30 Sırp ve 47 de diğer insan... 

1991 yılında ülkede etnik kargaşalar başlamıştı.
Hristiyan Sırplar'la, Müslüman Boşnaklar çatışıyordu.
Srebrenica katliamı henüz olmamıştı.
Orada 8372 kişi daha katledilmemişti...

Ahmici'de Hırvatlar çoğunluktaydı.
Hırvatlar Askeri bir örgüt kurmuşlardı.
İsmini de HVO olarak koymuşlardı.
Hazırlıklarını tamamlamışlardı...

16 Nisan 1993 Cuma sabahında.
Hırvat kuvvetleri ayni anda.
Telefonları kestiler, yolları kapattılar.
Sabah namazıyla 05.30'da taarruza başladılar...

Sivil müslümanlar hazırlıksızdı.
100 askerle operasyon başlatıldı.
Ahmici'de evler ateşe verildi.
116 müslüman feci şekilde öldürüldü...

Gün bittiğinde, 32'si kadın olmak üzere.
Birisi 6 aylık bebek, 11 çocuk ve
Toplam 116 Boşnak öldürülmüştü.
200 Boşnak evinden 180'i yakılmış, yıkılmıştı...

Olay, organize bir girişimdi.
Hırvatlar'ın bir düzenlemesiydi.
Politik Lider Dario Kordiç'ti.
Yargılandı, 25 yıl hapis cezası yedi...

Günümüzde.
Ahmici'yi ziyaret ettiğinizde.
Hiç bir kötü anı göremiyorsunuz geride. 
116 kişinin ismi yazılı bir mermerde sadece...

Bu 116 şehitten.
44 tanesinin soyadı Ahmiç.
16 Nisan 1993 tarihinde.
Gitmişler ebediyete, el ele...


Ahmici fotoğrafları:

Ahmici, 48 saat Kül ve Kan:
.

26 Temmuz 2019 Cuma

İNAT EVİ...

- 10 Temmuz 2019, Saraybosna-Bosna-Hersek -

1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı.
93 Harbi'dir diğer adı.
Berlin Kongresi toplanır bu savaş sonrası.
Ve terk eder Bosna'yı Osmanlı...

Bosna-Hersek Vilayetleri.
Avusturya-Macaristan İmparatorluğuna bırakılır.
Ağustos ayında küçük çatışmalar çıkar.
Ve 19 günde Saraybosna düşer...

Avusturya-Macaristan İmparatorluğu.
Sıvar kolları.
Gücünü göstermek ister.
Saraybosna'da görkemli binalar inşa eder...

En görkemli yapı.
Olacaktır bir Belediye Binası.
Yer seçilir.
Miljacka nehri kenarında yer belirlenir...

Her şey tamamlanır.
Kamulaştırmalar yapılır.
Yalnız bir sorun vardır.
Benderija isimli bir Boşnak evinden çıkmamaktadır...

Benderija, inadım inat bir adamdır.
Nuh demektedir, Peygamber dememektedir.
Evi için direnmektedir.
Evini boşaltmak istememektedir...

İmparatorluk yetkilileri.
Ve evin sahibi.
Benderija arasında müzakereler yapılır.
Sonunda bir torba dolusu altına anlaşılır...

Boşnak vatandaşın inadı inat'tır.
Bir kez daha dayatır.
Ev, Miljacka nehrinin kenarından alınacaktır.
Nehrin karşı kıyısında aynısı yapılacaktır...

Tuğlalar tek tek işaretlenir.
Nehrin karşı kıyısına getirilir.
Evin aynısı burada yeniden inşa edilir.
Ve inatçı Boşnak, Benderija'ya teslim edilir...

Evin ismi Slavca'da.
"İnat Kuca".
Olarak nam salar Saraybosna'da.
İnat Evi'dir artık nehrin karşı kıyısında...

İnat Evi'nin yerinde yapılan.
Belediye Binası.
Gerçekten çok görkemlidir.
1896 yılında yapımı tamamlanır...

Belediye Binası'nın yapımından 18 yıl sonra.
Avusturya-Macaristan İmparatoru.
Franz Ferdinand ve eşi Sofia.
Ziyaret için gelirler Saraybosna'ya...

Binayı ziyarete gelirken 28 Haziran 1914 tarihinde.
Belediye Binasının 100 m ilerisinde.
Latin Köprüsü üzerinde her ikisi de.
Kurşunlanarak can verir bir suikast ile...

Bu olayın hemen ertesinde. 
28 Temmuz 1914 tarihinde.
I. Dünya Savaşı başlar.
Ve tam 4 yıl sürer...

Savaşlara 65 milyon asker katılır.
Savaş sonrası 8 milyon kayıp vardır.
8.5 milyon insan ölmüştür.
Dünyanın sınırları ve düzeni bu savaşla değişir...

İnatçı Boşnak, inadında devam etse.
İnat Evi karşı kıyıya gitmese.
Belediye Binası oraya inşa edilmese.
Dünyanın düzeni değişmezdi belki de...


İnat Evi (İnat Kuca) ve Belediye Binası Fotoğraflarım:
.

24 Temmuz 2019 Çarşamba

TARIK HODZİÇ...



Tarık Hodziç futbolcu.
1952, Saraybosna doğumlu.
1981 yılında GS'a transfer oldu.
1983-84 yılında ülkemizdeki ilk yabancı Gol Kralı oldu...

Daha önce Belçika'da Liege takımında oynamıştı.
Galatasaray'a geldi.
Fatih Terim, Raşit Çetiner, Mustafa Denizli.
Ve Cüneyt Tanman takım arkadaşları idi...

GS formasını ilk kez 1982'de giydi.
İlk iki maçı Türkiye Kupası'nda FB ileydi.
Her iki maçta da gol attı.
GS'ın Kupa'yı almasını sağladı...

1983-84 sezonunda.
Tomislav İviç yönetimindeki GS'da.
16 gol atarak I. ligde.
İlk yabancı gol kralı oldu Türkiye'de...

Galatasaray'da 2.5 yıl top oynadı. 
66 maçta, toplam 28 gol attı.
Bir yıl da Sarıyer'de oynadı.
Sonra da futbolu bıraktı...

Galatasaray'ın sevilen bir futbolcusuydu.
Oynadığı dönemde Fenerbahçe'nin belalısıydı.
Fenerbahçe ile 6 maç oynadı.
Tam 7 gol attı...

Emekli olduktan sonra.
Yerleşti Saraybosna'ya.
Orada Başçarşı'da.
Açtı bir restoran  GS Cevabdzinica adında...

Tarık Hodziç şimdi burada.
Galatasaray anıları ile dolu Kebapcı dükkanı'nda.
Türkiye'den gelen sevdikleriyle, dostlarıyla.
Müşterileri ile sohbet edip, eski anılarını yaşamakta...

İyi bir insan, efendi bir sporcu.
Galatasaray sevgisi ile dolu.
"Cim Bom" diyor, "en büyük GS" diyor.
"Şampiyon" diyor, başka da bir şey demiyor...

Ziyaret ettik Tarık Hodziç'i.
Saraybosna gezimizde.
Bir Müze gibi iş yerinde.
Galatasaray anı objeleri içinde...

Bayraklar, flamalar, anılar.
Arslanlar, fotoğraflar, sarılar-kırmızılar.
Bu arada Fener'e attığı goller kadar.
Yediğimiz çok güzel kebaplar...


Tarık Hodziç Fotoğraflarım:

.

22 Temmuz 2019 Pazartesi

TRAVNİK...


- 12 Temmuz 2019, Travnik-BosnaHersek -

Cennet bahçeleri kadar güzel bir yer.
Evliya Çelebi, 1660

...............

Travnik kelimesi Slavca'da.
Otluk yer anlamında.
Gerçekten de iki dağ arasında.
Yemyeşil bir yer Travnik, akarsularıyla...

Saraybosna'ya 90 km mesafede.
160 sene süresince. 
Başkentlik yapmış Bosna eyaletine.
Osmanlı döneminde...

Travnik'in en önemli yeri.
Muhteşem manzaralı Kalesi.
İstanbul'un fethinden 10 sene sonra 1463'de.
F. Sultan Mehmet tarafından geçirilmiş ele...

Travnik, Osmanlı'nın batıya en yakın yüzüydü.
Burayı çok önemli Vezirler yönetiyordu.
1686-1851 yılları arasında.
165 yıl, Bosna Eyaleti Sancak Merkezi oldu...

Osmanlı bu şehri imar etti.
Camiler, çeşmeler, medreseler, köprüler, kuleler yaptı.
Bir zamanlar şehirde 41 cami vardı.
Yakın savaştan sonra 14 cami kaldı...

Stari Grada denilen.
Eski şehir'den.
Halâ önemli kalıntılar var.
Travnik'de...

Travnik Kalesi.
Kalenin içindeki.
Sultan II. Beyazıt Camisi.
Ve yangından sonra geriye kalan minaresi...

16. yüzyıl yapımı.
İki kez restore edilen.
Süleymaniye ya da Alacalı Cami.
Travnik'in en renkli eseri...

Travnik, ayrıca Nobel ödüllü yazar.
İvo Andriç'in doğum yeri.
Drina Köprüsü ve Travnik Günlüğü.
Başlıklı eserleri anlatmakta Osmanlı dönemini...

Travnik'e gelişimizin asıl nedeni.
Fatih'in Ahidnamesi'ni görmekti.
Bu Ahidname, Travnik'de değildi.
Çok yakınında Fojnika'da bir Müzedeydi...

Ahidname'yi görmek için çıktık yola.
Ancak önemli bir trafik kazası vardı yolda.
İki saat bekledik ama.
Trafik açılmadı, ulaşamadık Fojnica'ya...

Fatih Sultan Mehmet zaptettiğinde..
Bosna'yı 1463 senesinde.
Fojnica'daki Manastırın Rahiplerine.
Sunmuştu bir Ahidname...

Rahipler bunu 550 yıl'dan fazla.
Saklamışlardı Manastır'larında.
Özgürlük veren bu fermanı Rahiplere.
Ecdadımızın dinlere bakışının bir belgesi niteliğinde:

"Ben ki Sultan Mehmet Han'ım: Sıradan ve seçkin bütün insanlar tarafından bilinsin ki,bu padişah buyruğunu ellerinde bulunduran Bosna'lı ruhbanlara büyük bir lütufta bulunarak şunları buyurdum: Adı geçenlere ve kiliselerine hiç kimse engel olmayacak ve sıkıntı vermeyecektir ve onlara dokunulmaksızın ülkemde yaşayacaklardır. Ve kaçıp gidenler dahi güven içinde olacaklardır.  Gelip ülkemizde korkusuzca oturacaklar ve kiliselerine yerleşeceklerdir. Ne ben, ne Vezirlerim, ne kullarım, ne uyruklarım, ne de ülkemin bütün halkından hiç kimse adı geçenlere -kendilerine ve canlarına ve mallarına ve kiliselerine ve dışarıdan ülkemize gelenlerine- dokunmayacak, saldırıp incitmeyecektir. Yeri, göğü yaratan rızıklandırıcı adına ve Kur'an adına ve ulu Peygamberimiz adına ve yüz yirmi dört bin peygamber adına ve kuşandığım kılıç adına yemin ederim ki, bu kişiler emrime itaat ettikleri sürece, bu yazılanlara hiç kimse uymazlık etmeyecektir. Böyle biline!".


Travnik Fotoğraflarım:
.

19 Temmuz 2019 Cuma

NİKOLA TESLA MÜZESİ...


- 9 Temmuz 2019, Belgrad-Sırbistan -

"Ben ışığın parçasıyım. Işık benim 6 duyumu da harekete geçirir. Onu görürüm, onu duyarım, koklarım, dokunurum, onun hakkında düşünürüm. Onun hakkında düşünmek de altıncı his'dir". Nikola Tesla

...............

Miletos'lu Thales.
Benjamin Franklin.
Luigi Galvani.
Alessandro Volta...

Michael Faraday.
Thomas A. Edison.
Ne ise elektrikte.
Nikola Tesla da o işte...

Fazlası var.
Eksiği yok.
Onlardan elektriğe.
Yaptığı katkıda yeryüzünde...

10 Temmuz 1856 tarihinde.
Geliyor yeryüzüne.
Avusturya sınırındaki Smiljan köyünde.
Orthodoks Sırp bir aile içinde...

İlk, orta ve teknik öğrenimlerini de.
Tamamlıyor küçük yerlerde. 
Graz, Maribor ve Prag'da teknik öğrenimde.
Mühendislik atanması da Budapeşte'de....

1882'de Macaristan'da.
Magnetik alanlarda.
Keşfediyor Alternatif Akımın (AC) prensiplerini.
Ve de temellerini...

Sonrasında ABD'de yaşadı.
Dünyanın ilk indüksiyon motorunu yaptı.
Elektro Manyetik Motor üretti.
Tesla Coil denilen Rezonan Transformatörü yaptı...

Niagara Şelalesinde dünyada bir ilki gerçekleştirdi.
Yüksekten akan su ile Hidroelektrik enerjisi üretti.
Radyo teknolojisinin temellerini ortaya koydu.
1898 dünyada ilk kez uzaktan kumandayı kullandı...

Yüksek frekans akım deneyleri başlattı.
Hız ölçüm cihazları yaptı.
Radar ışınları konusunda çalıştı.
Helikopter ön çalışmaları yaptı...

1900 yılında.
Century Magazine dergisinde yayınlanan bir yazısında.
Gelecekte, telsiz iletişimle telefonlarla.
Mesaj, haber, müzik ve fotoğraf gönderileceğini yazdı...

1931 yılında 75. yaşını kutladı.
Telegeodinamik Prensiplerini otaya koydu.
Sovyetlerle gizli bir silah üzerine çalıştı.
1936'da trafik kazası geçirdi...

Öldü 1943 yılında.
86 yaşında.
Bir dolu yeni keşifle, buluşla.
Ve Fizik Bilimine yaptığı katkılarla...

Bu Bilim adamı, Nikola Tesla'nın.
Müzesini ziyaret ettik Belgrad'da.
Krunska Caddesi51 numarada.
Doğumundan bir gün önce 9 Temmuz'da...

Bir saat izin var dolaşmanıza bu Müze'de.
Belgrad Üniversitesi öğrencilerinin rehberliğinde.
Çeşitli bilgilendirmeler, interaktif deneyler.
Ve kalan zamanda bilimsel ve kişisel objeler...

5700 kadar kişisel obje.
160 bin kadar bilimsel belge.
Bulunuyor 1952 senesinde.
Kurulmuş bu Tesla Müzesi'nde...

Bilimsel belgeleri göremedik.
Bunlar için önceden izin almak gerekli.
Almış olsak da zaten izin'i.
Hiç birini anlamayacaktık belli ki...

Gezdiğinizde bu Müze'yi.
Anlıyorsunuz Tesla'nın değerini.
Müzeyi terk edip, cep telefonunuza kavuştuğunuzda.
AC, DC akım kimin umurunda...


Nikola Tesla Müzesi Fotoğraflarım:
https://photos.google.com/share/AF1QipM-tmHDtG7tqeNeosPRj-7hSbHgbNlastpoA-e0l6F-YFzwd0QpQpAIuaYY4O7KnA/photo/AF1QipNQeuHF3E55GnyE-pbRNxcdYuCLKy2chlAiDWY7?key=a0Y0YS1JZC1jTHhjZnJqWlR5OTFvN3JQZTgyMmJn
.

17 Temmuz 2019 Çarşamba

BELGRAD...


- 7-9 Temmuz 2019, Belgrad-Sırbistan -

"Belgrad kal'ası öyle bir yüksek yere kurulmuş ki Tuna nehri ile Sava nehrinin bir yerde toplandığı mahalde, bir kayalık burun ucunda bulunmaktadır. Sava nehri burada Tuna nehri ile adı geçen Belgrad dibinde karışıp, iki derya olur. Belgrad şehrinin kal'ası ve varoşu bu iki büyük nehrin burnunda, bir yüksek tepe üzerinde kurulmuş güzel bir kal'a'dır.   Evliya Çelebi"

...............

Belgrad kal'asından çıktım saat beş idi
Martinimle Kur'an bana eş idi...

...............


Beo, Slavca'da.
Beyaz anlamında.
Grad da şehir demek Slav lisanında.
Beograd da beyaz şehir anlamında...

Venedikliler, Castelbianco.
Bizanslılar, Veligrad.
Osmanlılar, Dar'ül Cihad (savaş yeri).
Demişler Belgrad'a...

Aslında, çok da.
Masum ve beyaz bir şehir değil.
Maruz kalmış çok sayıda işgale, kuşatmaya.
Sırbistan'ın başkenti Beograd tarih boyunca...

1441 yılında.
II. Murad zamanında.
Belgrad kuşatılmış ama alınamamış.
6 ay boyunca...

Fatih Sultan Mehmet zamanında.
İstanbul'un fethinden 3 yıl sonra.
200 gemi ve 150 bin kişilik ordusuyla.
Belgrad uğramış ikinci kuşatmaya...

Uzun yıllar kale düşmemiş.
1521'de Kanuni Sultan Süleyman gelmiş.
Kalenin alınmasını emretmiş.
Bir ay sonra da kale ele geçirilmiş...

Osmanlı bu topraklarda uzun yıllar kaldı.
Belgrad, farklı zamanlarda 4 kez işgal edildi.
Ama her defasında geri alındı.
1878'de Sırbistan tam bağımsızlığına kavuştu...

İnerken uçakla daha.
Belgrad'a.
Fark ediyorsunuz güzelliğini, yeşilliğini.
Görüyorsunuz Sava ve Tuna nehirlerini...

Avrupa'nın iki önemli nehri.
Sava ve Tuna nehirleri.
Belgrad'da birleştikleri.
İçin stratejik önemli...

Günümüzde Osmanlı eserleri.
Tuna ve Sava nehirlerinin birleştiği.
Belgrad Kalesi'ndeki.
3-5 tarihi eser belki...

Bunların dışında Osmanlı'lar pek görünmüyorlar.
Belgrad'da tarihi binalar, yeşil parklar, geniş yollar.
Müzeler, heykeller, kiliseler, eski ama renkli tramvaylar.
Havuzlar, güzel restoranlar, çağdaş insanlar...

Son gün nehirde tekneye biniyoruz.
Sava ve Tuna nehirlerinde geziyoruz.
İki saat süreyle bir tur atıyoruz.
Kentin anatomisini daha iyi anlıyoruz...

Bu güzel şehire veda ediyoruz.
Otobüsle Drina nehri üzerinde sınırdan geçiyoruz.
Bosna-Hersek topraklarına giriyoruz.
Kendimizi sanki vatanımızdaymış gibi hissediyoruz...

Düşük giderli.
Bir Paris gezisi gibiydi.
Belgrad ziyareti.
Öylesine güzel, öylesine sevimli...


Belgrad Fotoğraflarım:
.

15 Temmuz 2019 Pazartesi

MAJORELLE BAHÇESİ...

- 6-7 Nisan 2019, Marakeş-Fas -

Marakeş şehrini.
Ve onun kırmızı rengini.
Anlatmıştım bloğumda.
Önceki yazımda:

Marakeş'e geldiğimizde.
Tichka isimli otelimize yerleştiğimizde. 
Otelde ilk dikkatimi çeken şey de.
Çivit mavisi rengin yoğunluğu olmuştu bu otelde...

Şehri gezdiğimizde.
Şehirdeki pembe-kırmızı rengi gördüğümüzde.
Bu kobalt mavisi rengin kırmızı ile.
Başlamıştım uyuşmazlığını düşünmeye... 

Sonradan öğrendim ki.
Jacques Majorelle isimli birisi.
Fransa resim sanatının önde gelen bir ismi.
Kullanmış yıllarca bu çivit mavisi rengi...

Jacques Majorelle, 1886 doğumlu.
Fransa'da almış sanat eğitimini.
Orientalist bir resim sanatçısı.
1923 senesinde Marakeş'e yerleşiyor...

Marakeş'de 4 dönümlük bir arsa alıyor.
Bahçesine özen gösteriyor.
Bir stüdyo tasarlıyor.
Ve burayı koyu mavi ile boyuyor...

Stüdyo ve bahçe çok ilgi çekiyor.
Ev ve bahçeyi çok ziyarete gelen oluyor.
J. Majorelle bu mavi'yi çok kullanıyor.
Majorelle mavisi, birden çok meşhur oluyor...

J. Majorelle, 1962'de Fransa'da ölüyor.
Ev ve bahçe bir süre bakımsız kalıyor.
Sonra otel yapılmak üzere satışa sunuluyor.
1980'de Yves Saint Laurent burayı alıyor...

YSL, 1936 doğumlu bir Fas vatandaşı.
Paris'te Christian Dior'un baş modacısı.
Pierre Berge de moda tasarımcısı.
Ve YSL'nin yakın erkek arkadaşı...

YSL ve Berge buraya yerleşiyorlar.
Bahçeyi elden geçiriyorlar.
Bu mekanı çok seviyorlar.
Binaları, stüdyoyu hemen yeniliyorlar...

YSL ve Pierre Berge.
Marakeş'de.
Cennet gibi bir bahçede. 
Çok güzel seneler geçiriyorlar birlikte...

2008 senesinde.
Yves Saint Laurent öldüğünde.
Külleri serpiliyor.
Majorelle'nin Bahçesi'ne...

Günümüzde gittiğinizde Marakeş'e.
Şehrin merkezindeki Majorelle Bahçesine.
Giriyorsunuz önce.
YSL Müzesi'ne...

Sonra dolaşıyorsunuz müthiş güzel bir bahçede.
135 farklı bitki türü olan cennet gibi bir yerde.
Güllerle, çiçeklerle, palmiyelerle, kaktüslerle.
Ve Ressam Majorelle'nin mavi renkleriyle birlikte...


Majorelle Bahçesi (Jardin Majorelle) Fotoğraflarım:
.

5 Temmuz 2019 Cuma

MARAKEŞ...


- 6-7 Nisan 2019, Marakeş-Fas -

Türkler, Marakeş.
Fransızlar Marrakech.
İngilizler Marrakesh.
Almanlar da Marrakesch diyor...

Kelime.
Büyük bir ihtimalle.
Beriberi dilinde.
Murakush'dan kaynaklanıyor...

Bizim "Fas" diye nitelendirdiğimiz ülkenin isimleri.
Morocco, Marruecos, Maroc veya Marokko.
Beriberi lisanındaki "Tanrının Ülkesi". 
Anlamındaki "Murakush" kelimesi...

El Magrib denilmiş buralara.
İslâm dünyasında.
Müslümanların en batıda yaşayanlarına.
Hatta Magrib-i Aksa (uzak batı) denilmiş  Fas'a...

MarakeşAtlas dağları'nın yakınlarında.
Fas'ın hemen hemen ortalarında.
Ülkenin kuzey sahilleri ile çöl arasında.
Kırmızı renkli evleriyle farklı bir şehir aslında...

İlk gördüğümüzde Marakeş'i.
Bizi şaşırtan ilk şey kırmızı evleri idi.
Kırmızı-pembe-turuncu pastel renkleri.
Bu evlerin en belirgin özellikleri...

Bodrum, nasıl bir Beyaz şehirse.
Mykonos, nasıl bir Mavi şehirse.
Marakeş de öyle.
Kırmızı bir şehir işte...

Kırmızı kum taşı duvarlı.
Marakeş'in bu eski evleri, binaları. 
Kızıl anlamlı.
El Hamra karşılığı...

Eski şehrin ortası.
Jemaa el Fna Meydanı.
Alış-veriş ve pazar mekanı.
Ve Unesco Dünya Mirası alanı...

Burası, özellikle akşam zamanı.
Kalabalığı, yüzlerce seyyar restoranı.
Satıcıları, yılan oynatanı, falcıları. 
Davulcusu-zurnacısı ile çok renkli bir yapı...

Ayrıca, Ali ben Youssuf Medresesi.
Majorelle Bahçeleri.
Koutoubia Camisi.
Ve Kalesi buranın meşhur yerleri...

Merakeş, sanki 19. yüzyılın başında. 
Medina'sıyla. Jemaa el Fna Meydanı'yla.
Kırmızı binaları, daracık ara sokaklarıyla.
Kalabalığı, pazarlar yerleri ve binlerce satıcısıyla...

Sözün özü.
Marakeş kenti.
İlginç bir şehir kırmızı rengiyle.
Kişilikli bir şehir, ilginç mimarisiyle...