YÜCEL TANYERİ

Ben, Yücel Tanyeri
Duydum ki merak ediyormuşsunuz,
Hususi hayatımı,
Anlatayım:
Evvela hekimim, yani
Büyücü falan değilim.
Burnum var, kulağım var,
Pek biçimli olmamakla beraber.
Lojmanda otururum,
Üniversitede çalışırım.
Ne başımda bulut gezdiririm,
Ne sırtımda mühr-ü nübüvvet.
Ne İngiliz kralı kadar
Mütevaziyim,
Ne de Celâl Bayar'ın
Sabık ahır uşağı gibi aristokrat.
Ispanağı çok severim
Puf böreğine hele
Biterim
Malda mülkte gözüm yoktur.
Vallahi yoktur.
Orhan Veli ile Melih Cevdet'tir
En sevdiğim şairler.
Bir kızım vardır,
İki de torunum pek muteber;
İsmini söyleyemem
Çiçekle uğraşanlar bulsun.
Ehemmiyetsiz şeylerle de uğraşırım,
Ne bileyim,
Belki daha bin bir huyum vardır.
Amma ne lüzum var hepsini sıralamaya.
Onlar da bunlara benzer...


Beni, benden iyi anlatan Orhan Veli'ye teşekkürlerimle...

25 Temmuz 2014 Cuma

DATÇA AKTUR...


Marmaris-Datça yolu üzerinde.
Kurulu bir dinlence bölgesi.
Ak-Tur Tatil Sitesi.
Güzel bir dinlenme yeri...

Özer Türk yaratmış bu güzel siteyi.
Bodrum'daki Ak-Tur gibi.
Kuşadası'ndaki Kuş-Tur gibi.
Burhaniye'deki Ar-Tur gibi...

Çalışkan mı çalışkan.
Bir Kaymakam.
Özer Türk.
1960'ların sonunda...

Aklı fikri.
Turizm'in gelişmesi.
Bir öncü, bir turizm elçisi.
Kendisi...

Bir şirket kurar.
1971 yılında.
2500 ortakla.
Vali Özer Türk, Muğla'da...

Şirket ortaklarından.
1275 kişi Datça'da.
633 kişi de Bodrum'da.
Talip olurlar yapılacak konutlara...

Datça Ak-Tur tamamlanmış.
1980 öncesinde.
Çok güzel sahilleriyle..
Ak-Tur hakim iki farklı bük'e...

Hisarönü körfezinde.
Bozburun yarımadasında.
Kurucabük ve Çiftlik koylarında.
Yerleşimi iki ayrı konumda...

6 ayrı villa tipi var.
Çiğdem, Yasemin, Orkide.
Papatya, Nilüfer ve Menekşe.
Tümü de ayrı güzellikte...

Masmavi bir sahilde.
Sarıçam ormanı içinde.
Dağıtılmış bu evler.
Çok güzel bir biçimde...

Hepsi temiz.
Hepsi bakımlı.
Bahçeleri düzenli.
Çiçeklerle bezeli...

Her taraf temiz.
Her yer sessiz.
Her şey huzurlu.
Tatilciler mutlu...

Tertemiz sahili.
Mavi bayraklı denizi.
Devamlı esen imbatıyla.
İnsan çok güzel dinleniyor Ak-Tur'da...

Yıllardır giderim.
Datça Aktur'a
Mahir ağabeyime.
Ve Saliha ablama...

Ağırlarlar.
Koyacak yer bulamazlar.
Beslerler, yedirirler, içirirler, gezdirirler.
İkisine de sonsuz sevgiler, teşekkürler...


Datça Ak-Tur Fotoğraflarım: 
https://photos.google.com/share/AF1QipMAZSAiNJnp6SHitYLtPupqLfi886TKFgx0eoopNdo1TQPeMfS-zlyfyJbWupoItg/photo/AF1QipMGWBz767ZvKlro1dWZpxdZ0ao2WqOezb8yyoNT?key=RFVBSjk5aTZ3M1pKQXNESlE2UDlhRjdhRGxhN1ZR
.

17 Temmuz 2014 Perşembe

WASHINGTON'UN ÇİÇEKLERİ...


Tüm meyve çiçekleri patlamıştı.
Portakallar, mimozalar çiçeklerini açmıştı.
Yaseminler, hanımeliler mis gibi kokuyordu.
İzmirMart ayımın sonunu yaşıyordu...

Dondum kaldım Nisan başında.
Kanada'ya ulaştığımızda.
Uçaktan aşağıya baktığımda.
Buzul çağını yaşıyordu halâ Amerika...

Aynisiydi, kaplı karla.
Michigan filân da.
Neyse ki göründü kara.
Gittiğimizde güneye biraz daha...

Washington'da kar yoktu.
Ama hava oldukça soğuktu.
Çiçekler açmamış.
Doğa henüz uyanmamıştı...

7-10 gün böyle geçti.
Sonra güneş yüzünü gösterdi.
Havalar ısındı.
Nisan ortasında doğa kıpırdadı...

Önce erikler açtı.
Sonra da kirazlar.
Ve ardından çiçekler.
Laleler, menekşeler, sümbüller...

Ağaçlar giydi gelinliğini.
Parklar takıştırdı çiçeklerini.
Bahçeler bezendi renklerini.
Ve çevre aniden güzelleşti...

Çektiğim ekteki çiçek resimleriyle.
Teşekkürler ediyorum sevgili Şebnem'e.
Beni yürekten ağırladığı için evinde.
Washington'da kaldığım 20 gün süresince...


Washington'un Çiçekleri Fotoğraflarım:
https://photos.google.com/share/AF1QipOqPJFAPPgJ385y_KTJKRTl9nAY4dOsletIIE4gDc_uHPriuVOrhhuP8sPy5iPV2Q/photo/AF1QipO_gms1jPTfX-oqaUiXwlqrQgE7J1Tgg8g6g_Oq?key=NmQ1eVVhUGlYOUNTOHBvZHF1WVRWNXZsQkJiZ2FB

.

16 Temmuz 2014 Çarşamba

PIMMIT HILLS...


Çoğunuz tanımazsınız.
Şebnem'i.
Şebnem benim yeğenimdir.
Ablamın kızıdır...

Dağcı Tunç Fındık'ın.
Kız kardeşidir.
Şebnem uzun yıllardır ABD'de dir.
Ve Washington'da ikamet etmektedir...

Son Washington ziyaretimde.
20 gün süresince.
Kaldım Şebnem'in evinde.
Hem de büyük bir keyifle...

Washington'un çok yakınında.
Yaşıyor Virginia'da.
Pimmit Hills mahallesinde.
Şebnem küçük bir evde...

Tarım arazisi.
Ve çiftlik alanı imiş.
Pimmit Hills bölgesi.
1940'ların bitiminde...

II. Dünya Savaşı.
Ve Kore Savaşı gazilerini.
Barındırmak amacıyla.
Tasarlanmış bu arazi...

Kocaman bir sahada.
Geniş bir alanda.
Ortalama birer dönüm bir bahçe.
Ve tüm evler 80 metrekare...

Evler küçük ebatta.
Tek katta.
İki oda.
Ve bir sofa...

1950 senesinde.
Yaklaşık 9 bin USD'ye.
Satılmış bu evler.
Savaş gazilerine...

Yapılanma benziyor biraz da.
Ankara'da.
1950 senesinde.
Kurulan Yenimahalle'ye...

Yenimahalle'nin aksine.
Çok fazla şekil değiştirmemiş.
Olduğu gibi korunmuş.
Bu mahalle...

Evler belki biraz genişletilmiş.
Bazılarına bir kat daha çıkılmış.
Ama ana plân hiç değişmemiş.
Ve olduğu gibi korunmuş...

6500 kişi.
Yaşıyor.
Günümüzde.
Pimmit Hills'te...

Sakin, sevimli bir mahalle.
Bakımlı evleriyle.
Çiçekli bahçeleriyle.
Sevecen fertleriyle...

Yaşıyor Şebnem de bu mahallede.
Mütevazi bir evde.
İki köpeğiyle.
Ve de 4 kedisiyle...


Pimmit Hills evleri Fotoğraflarım:
https://photos.google.com/share/AF1QipMJr3W0NpUgl6RRCMH4gSTvpfgfqnTu-GS3d5PbhDB-3Sfu3_EVuN7Oc3vaqVU-ag/photo/AF1QipOyljQpY8QWZtonxJ_-EuSODDL4gsahBN7oGzDP?key=N0pUYmp2WDJ6UTFxMkVKOFNHVThGcHE4SE1zZXh3
.

15 Temmuz 2014 Salı

KORSANLAR...


Pittsburgh'da idik.
2 Nisan Çarşamba günü.
Bütün gün gezmiştik.
Gezilecek her yerini görmüştük...

Ziyaret etmiştik.
Andy Warhol Müzesini.
Günün sonunda.
Keyif almıştık oldukça...

Aheste aheste yürüyorduk.
Artık otele dönüyorduk.
Koca çelik bir stadyum.
Duruyordu sağ cenahımızda...

Önü hafif kalabalıktı.
Işıkları hafiften yanmıştı.
Seyirciler yavaş yavaş geliyordu.
Anlaşılan bir oyun başlayacaktı...

Sorduk, soruşturduk.
Beyzbol maçı varmış.
Bu akşam bu stadyumda.
Başlayacakmış saat  19.00'da...

Aklımızdan geçen bir şey değildi.
Bir beyzbol maçı izlemek.
Ama bir anda istedik.
O atmosferi yaşamak...

Beyzbol'u sevmezdim.
Kaidelerini de hiç bilmezdim.
Bir beyzbol maçı da.
Hiç izlememiştim...

"İlginç olur" diye düşündük.
Karar verdik.
"Hadi girelim" dedik.
Biletleri tedarik ettik...

Bir sürü kafe ve restoran var.
Stadyumun altında.
Oturduk birine.
Açlığımızı giderdik önce...

Pittsburgh Pirates.
Beyzbol takımının adı.
Pirates (korsanlar) ünvanı.
Sarı-siyah forması...

1882'de kurulmuş.
Beş kez Şampiyon olmuş.
Pittsburgh'lular tarafından.
Çok sevilen, çok da ilgi gören.
Bir Beyzbol takımı Pirates...

PNC Bankası tarafından yapılmış.
Çelik konstrüksiyon bir stad.
40 bin kişi kapasiteli.
İnanılmaz güzel Pittsburgh manzaralı...

Erkenden yerimizi aldık.
Bu güzel stadyumda.
Güzel bir havada.
Pittsburgh gökdelenleri tam karşımızda...

Kızlı, erkekli.
Yaşlısı, genci.
Yavaş yavaş geliyorlar.
Keyifle yerlerini alıyorlar...

Giderek kalabalık artıyor.
Tribünler yavaş yavaş doluyor.
Bağırmak, çağırmak yok.
Herkes işin keyfini çıkartıyor...

Ben tam bir şaşkınlık içindeyim.
İnanılmaz bir sevgi ortamındayım.
Stadyumun her köşesini geziyorum.
Gördüklerimi görüntülemeye çalışıyorum...

Oynayacaklar Korsanlar bu gece.
Chicago Cubs ile.
İki takım da iddialı herhalde.
Anlıyorum pek ilgilenmesem de...

Neyse.
Maç başlıyor hakemin düdüğüyle.
Benim gözüm değil yeşil çimlerde.
Tümüyle tribünlerde...

Herkes sakin.
Herkes ilgili.
Herkes neşeli.
Herkes çıkartıyor maçın keyfini...

Oyuncular topu atıyorlar.
Sopayla vuruyorlar.
Kaçıyorlar.
Topu yakalamaya çalışıyorlar...

Ne oluyor.
Puanlar nasıl alınıyor.
Bilgim yok.
Zaten ilgim de yok...

Güzel bir akşam geçiriyoruz.
Güzel bir stadyumda.
Yemyeşil bir sahada.
Nefis bir kent panoraması ile karşı karşıya...

Maç daha bitmeden.
Saat daha 23.00 olmadan.
Millet maçı heyecanla izlerken.
Biz ayrılıyoruz stadyumdan...

Gece.
Saat 01.00'de.
Bitmiş çekişmeli maç.
4-3 Korsanlar'ın galibiyetiyle...

Eğri oturalım.
Doğru konuşalım.
Oyundan pek tat almadım.
Ama orada olmaktan çok mutluydum...


PCN PARK Stadyumu Fotoğraflarım:
https://picasaweb.google.com/105371707000908378020/Pirates#6036018699682878354
.

13 Temmuz 2014 Pazar

ARLİNGTON MEZARLIĞI...


İyi tanınır ve bilinir de.
ABD'nin ilk Başkanı George Washington.
Eşi Martha Washington.
Pek tanınmaz ve bilinmez her nedense...

Martha Washington.
İlk "First Lady" sidir.
ABD'nin.
Gerçekten de...

Ama ilk evlenmesi değildir.
"First Lady" Martha'nın.
George Washington ile.
Yaptığı evliliği...

Martha evlenmiştir daha 18'inde.
Geniş arazilerin sahibi.
Zengin bir çiftçiyle.
Daniel Parke Custis ile...

7 yıl evli kalırlar.
4 çocukları olur.
Ama kocası dünyadan biraz erken ayrılır.
Ve Martha 25 yaşında dul kalır...

George Washington ile.
Mutlu bir evlilik yapar.
Martha.
Kocası öldükten 2 yıl sonra...

Hiç çocukları olmaz.
Martha ve George Washington'un.
Gözleri gibi bakarlar eldeki çocuklara.
Sonradan da torunlara...

İşte mirasla torunlardan birine.
Geçen Arlington arazisi'nin tepesine.
1818'de inşa edildi.
Arlington Evi...

Arlington Mezarlığı ise.
Washington'daki bu evin bahçesinde.
Kuruldu Amerikan İç savaşının ertesinde.
1864 senesinde...

Bu yıl kuruluşunun.
Tam 150. yıldönümü.
Arlington Ulusal Mezarlığı'nın.
2014'te gezdim burasını ben de...

Yapılmış bu Devlet Mezarlığı.
İç Savaş, I. ve II. Dünya Savaşları.
Kore, Vietnam ve Körfez Savaşları'nda.
Ölen askerlerin anısına...

Potomac nehri kıyısında.
253 hektarlık bir saha.
Ve yemyeşil, tepelik geniş bir alan.
Ayrılmış Arlington Mezarlığı'na...

Günümüzde 300 bin'den fazla.
Asker.
Ve Devlet adamı gömülü.
Bu Mezarlıkta...

John. F. Kennedy.
Ve William H. Taft dışında.
Amerikan Başkanı da yatmıyor.
Bu Ulusal Mezarlıkta...

Potomac Nehrinin iki kıyısını birleştiren.
Anlamlı bir Köprü var.
Arlington Mezarlığının tam karşısında.
Yapılan 1933 yılında...

İç savaş sırasında.
Kuzey ve Güney arasında.
Sınırmış.
Washington'daki bu Potomac Nehri...

Günümüzde anlamlı bir biçimde.
Güneydeki Arlington Evi ile.
Kuzeydeki Lincoln Anıtı'nı.
Birleştiriyor bu anıtsal köprü...


Arlington Ulusal Mezarlığı Fotoğraflarım:
https://photos.google.com/share/AF1QipO86fthGtxqYSVqxTHlxHKnQ0IxiTbF0IYVeNj12APu4bsO20rQKXSdsrB6trZ7GQ/photo/AF1QipOujNgylbAxEPOjtyh_9cW4rtnbEDg51_4gIY0V?key=TWkyODNiOWxOQ2kyLXI1eFJvbjFYa2pIeDVpa0tR

.

10 Temmuz 2014 Perşembe

MORTON MEDİKAL...


Bir Rahip'tir.
Joseph Priestley.
Azot Protoksit gazını.
Keşfeder 1772 yılında...

Neş'e verici ve güldürücü.
Bir gaz olarak kullanılır.
Azot Protoksit uzun yıllar sirklerde.
Ve partilerde...

Ağrı kesici özelliği.
Tesadüfen farkedilir.
Bu neş'e verici gazın.
1844'lerde...

Bir Diş Hekimidir.
William Morton.
Ve bu gazın.
Ağrı kesici etkisini farketmiştir...

Morton iddia etmektedir Massachussets Hastanesinde.
Cerrahi Şefi Dr. Warren Collins'e.
Ağrısız ameliyatlar yaptırabileceğini.
Azot Protoksit ile...

Dr. Collins denemeyi kabul eder.
Hasta bulunur.
Hazırlıklar yapılır.
Ameliyathane hazırlanır...

Ancak Morton o gün biraz gecikir.
Biraz sonra elinde.
Cam malzemelerle ve nefes nefese.
Morton girer Boston'daki ameliyathaneye...

Dr. Warren alaycı bir ifadeyle:
Der ki: "Hastanız sizi beklemekte".
Morton işe koyulur ve kısa süre geçtiğinde.
"Hastanız sizi bekliyor efendim" der.
 Dr. Warren Collins'e...

Yapılır cerrahi müdahele Dr. Warren'ce.
Çene altındaki kiste, kısa sürede.
Seyircilerin şaşkın bakışları altında.
Çıkartılır kist tümüyle hasta uyurken ağrısızca...

Tarih 16 Ekim 1846'dır.
Ve Cerrahi'de yeni bir sayfa açılmıştır.
Ameliyatlarda artık Anestezi başlamıştır.
Bir Diş Hekimi olan  Morton bunu başarmıştır...

Anestezi'de kullanılan.
Malzemeleri üreten.
İzmir'de bir firma.
MORTON Medical...

40 yıllık arkadaşımdır.
Samsun'dan Abit Beşer.
Tanıdım kardeşi Hasan Beşer'i de.
Bir yıl önce İzmir'e geldiğimde...

Teknik ve mekanik açıdan.
Kafası çok çok iyi çalışan.
Genç bir adam.
Hasan Beşer...

Tıbbi ürünler tasarlamak.
Ve üretmek amacıyla.
Hasan Beşer tarafından 1990 yılında.
Kurulmuş bu Morton Medikal isimli firma...

Ve geçen 24 yılda.
Morton sahip olmuş.
Geniş bir.
Ürün kataloğuna...

Anestezi, ventilasyon ve re-animasyon'da.
Tek ya da çok kullanımlık ürün ve ekipmanlarla.
Üretimler tümüyle kontrol altında Morton'da.
ISO ve CE standartlarıyla...

Burada son derece kaliteli.
Tıbbî malzemeler üretiliyor.
Ve Arjantin'den Japonya'ya.
Tam 54 ülkeye ihraç ediliyor...

Hasan ve eşi Hale Beşer.
El ele vermişler.
Tırnaklarıyla kazıya kazıya.
24 yılda ulaşmışlar bu başarıya...

Yukarıda anlattığım hikâyeyle.
Anestezi tarihçesi ve.
Diş Hekimi Morton ile.
Hiçbir ilgisi yok Morton Firmasının ismiyle...

Morton Firması kurulmadan önce.
1980'li senelerde.
Beşer ailesi.
Kavuşmuşlar tek kızları Deniz'e...

Konuşmaya başladığında.
İlk söylediği şey.
"Morton" olmuş Deniz'in.
Babasına...

Ondan sonra da.
Herhangi bir zamanda.
"Baba" dememiş.
Hep "Morton" demiş Deniz, babasına...

İsim aranırken Firma'ya.
"Morton" kelimesi gelmiş.
Sevgili Hale ve Hasan'ın akıllarına.
Deniz'in her zaman söylediği söz babasına...

Bugün kaliteli bir Firma.
Morton Medikal Anestezi alanında.
İsmini William Morton'dan almasa da.
Adını almış Deniz'in babasına söylediği lâfla...

Deniz de büyüdü geçen yıllarda.
Şimdi o da yönetimin başında.
Deniz artık "Morton" demiyorsa da babasına.
Şimdi Hasan'a "Morton" deme sırası torununda...


Morton Medikal fotoğraflarım: 

5 Temmuz 2014 Cumartesi

NATİONAL GEOGRAPHIC MERKEZİNDE...

Genel Merkezi.
Washington'da.
National Geographic.
Society'nin...

125. kuruluş yıl dönümünü.
Kutluyordu neşeyle..
National Geographic.
Ben Washington'a gittiğimde...

13 Ocak 1888 tarihinde.
"Coğrafi bilgiyi arttırmak" gerekçesiyle.
Gezgin tam 33 erkekle.
Bir araya gelmişler bu cemiyette...

Gardiner Greene Hubbard.
İlk Başkanı olmuş 1888'de.
Ve damadı Alexander Graham Bell de.
Başkan seçilmiş ondan sonraki dönemde...

Graham Bell'in damadı.
Gilbert Hovey Grosvenor de.
Getirilmiş NG Dergisi yönetmenliğine.
Ve hizmet görmüş tam 55 sene...

Ana konusu coğrafya tabii ki.
Ancak dünya kültürü, arkeoloji.
Tarih ve doğa bilimleri de.
Anlatılıyor bu 125 yıllık dergide...

Günümüzde tam 39 dilde.
Her ay birer dergiyle.
8 milyon takipcisiyle.
NG Dergisi ulaşıyor 60 milyon kişiye...

Cemiyet kurulduktan.
Tam 9 ay sonra.
1888'in Ekim ayında.
İlk NG dergisi çıkmış yayına...

Çok farklı bir formatta.
Bu ilk dergi ilk sayısında.
Hiç fotoğraf bulundurmasa da.
Günümüzdeki biçimine kavuşuyor 1910'da...

NG dergileri var çok sayıda.
Kendi kütüphanemin raflarında.
108 yılın tüm dergileri de.
Duruyor CD'lerde yine kütüphanemde...

Bu derginin dışında turistler, gezginler.
Çocuklar ve meraklılar için.
Haritalar, atlaslar, kitaplar çıkartıyor.
TV'larda belgeseller yayınlıyor bu dernek...

Tüm bu yayınlar.
Bir ayda.
500 milyondan fazla.
Kişiye ulaşıyor tüm dünyada...

İşte böyle bir kuruluşu.
Ulusal Coğrafya Derneği'nin binasını.
Ziyaret ettim Washington'da.
Hem de kuruluşunun 125. yılında...

Sokmuyorlardı bürolarına da ofislerine de.
Göremedim bu nedenle.
Onların nasıl çalıştıklarını.
Çok merak etsem de...

Yetindim sadece.
Alt katını gezmekle.
Müzesini ziyaret etmekle ve de.
Sinemada birkaç belgesel seyretmekle...


National Geographic Fotoğraflarım:
https://photos.google.com/share/AF1QipMNbBWLIrFx9UyOztLiMNwY5CW3Ot_h5ZuWSsbq3U07N4q1oauHcb48zu41uXhSvA/photo/AF1QipMOQiMGrP2YVRokRLRWyadzx8ap-8SNNOcwzkHo?key=djdRVEcyZlhIVTBjTjRkMHdWUWhLRFp0Rld1Ty1R
.

3 Temmuz 2014 Perşembe

KONGRE KÜTÜPHANESİ...


Gerçek bir bilgi hazinesi.
Kongre Kütüphanesi.
Washington'da.
Kongre Binası'nın hemen karşısında...

Kongre Binasından çıkıyorsunuz.
Yolu geçiyorsunuz.
Dışı biraz daha az gösterişli belki.
Ama içerisi olağanüstü etkileyici...

Müthiş bir mimari yapı.
Salonlar, odalar, sütunlar.
Mermer döşemeler, freskler, renkli tavanlar.
Saray benzeri iç yapılar...

En önemli Kültür Enstitüsü.
Bu yapı Federal Devletin.
Günümüzde ise.
Tüm dünyanın en önemli Kütüphanesi...

Kurulmuş Philadelphia'da.
Amerikan Hükümetince 1800 yılında.
Tüm kitaplar yakılmış ama.
İngilizler'ce iç savaş sırasında 1814 yılında...

Hemen sonrasında 1815 senesinde.
Thomas Jefferson bağışlamış.
6478 kitabının tümünü.
Washington'da kurulan yeni Kütüphaneye...

Bu kez Washington'da.
1851'de çıkan ikinci bir yangınla.
Jefferson'un kitapları da içinde.
Yeniden harap olmuş bu Kütüphane...

1888-1894 arasında.
Yeni bir mimari anlayışla.
Kütüphane kavuşmuş yeni yapısına.
Kongre Binası'nın tam karşısında...

Tam 155.3 milyon nesne.
Ve belge.
Günümüzde Kongre Kütüphanesinde.
Muhafaza edilmekte...

1349 km raf uzunluğuyla.
Kitapların sayısıyla dünyada bir numara.
British Library ise bu sıralamada..
624 km ile ikinci sırada bulunmakta...

Kolleksiyonunda 470 dilde.
35 milyondan fazla kitap.
61 milyon el yazması.
Bir milyon üzerinde Hükümet belgesi...

Bir milyon gazetenin arşivi.
33 bin ciltlenmiş gazete sayıları.
500 bin mikrofilm ile.
6 bin'den fazla karikatür dergisi...

Dünyanın en büyük Hukuk Belgeleri kolleksiyonu.
14.7 milyon fotoğraf.
5.3 milyon harita.
6 milyon müzik kaydı bulunmakta...

Yalnızca salonlarını gezebiliyorsunuz.
Bu güzelim yapının.
Biraz daha zor bireysel olarak.
Kütüphanesine girmek ve okumak...

Ama bu bile.
Bilgi veriyor bize.
Olayın boyutunu.
Ve "bilgi"nin ne kadar önemli olduğunu...

"Bana bir kaldıraç".
"Ve bir destek noktası verin".
"Dünyayı yerinden oynatayım".
Demiş yıllar önce Arşimet...

Günümüzde kaldıraç da.
Destek noktası da.
Bilgi ve Bilim.
Kitap ve Kütüphane...

Sahip olan yeryüzünde.
Böyle bir hazineye ve desteğe.
Sahibi oluyor herhalde.
Yer küreye de, gök küreye de...


Kongre Kütüphanesi Fotoğraflarım:
https://photos.google.com/share/AF1QipPDsGua5kTu7sW4r2OCR-9ohVoXtBoARZJQGr4U9erS44U8b6cXKkxLTUpH_DULcw/photo/AF1QipNamAQQb7R0LgAHl-cKh0iBQecHNdDLR2mSMnMg?key=dkQxYWZKaXh5QTVLTXhRekppZkMyaFFPVmo4MnFn

.