8849 metre yüksekliği ile dünyanın en yüksek dağı Everest'e tırmanan yeğenim Tunç
Fındık'ın Everest tırmanışı anılarını anlattığı "Tanrıların Tahtına Yolculuk" kitabı için yazdığım Önsöz :
...............
Gideceği
limanı bilmeyene, hiçbir rüzgar yardım etmez...
Montaigne
"Aslında,
Tanrıların Tahtına Yolculuk" 1980 yılının yaz aylarında
başlamıştı. O yıllarda henüz 8 yaşında olan Tunç ile birlikte
Samsun’un güneyinde ve 1000
m. yükseklikte, doğa harikası
bir yer olan Kocadağ’a birlikte küçük bir tırmanış yapmıştık. Bu tırmanışta Tunç’un gözündeki sevgiye ve duyduğu
heyecana yakından tanık olmuştum. Ertesi gün Tunç’un ısrarları ile o dağa
yeniden birlikte tırmandık. O tırmanışların 20 yıl sonra Tanrıların Tahtına
yapılacak uzun bir yolculuğun, kısa bir başlangıcı olduğunu kuşkusuz ikimiz de
bilmiyorduk.
Daha
sonraları Tunç’u uzaktan gözlemleme olanaklarım olmuştu. Attığı her adımı,
yaptığı her işi çok büyük bir ciddiyetle ve önemseyerek yaptığını izliyordum. “Cahil
cesurdur" derler. Ama bu her cesurun cahil olduğu anlamına da gelmez.
Yakından tanıdığım Tunç, aynen bir Bilim Adamı gibi, “bilgi sahibi olmadan,
fikir sahibi olunamayacağına” inanıyor, okuyor, planlıyor, kendinden
öncekilerin deneyimlerinden yararlanıyor, teorik olarak edindiği bilgileri
laboratuarı olan doğada defalarca deniyor ve en önemlisi de bunları yazarak,
bir yerlere kaydediyordu. Aralıklarla görüştüğümüzde de bunları bana büyük
ciddiyetle ve sanki önemli bir şey yapmamışçasına ve abartısız bir biçimde
iletiyor ve ben de onun fiziksel ve becerisel gelişmelerinin yakın bir tanığı
oluyordum. Dağcılık, artık onda Tanrısal bir içgüdü halinde kendini belli
ediyordu...
Yönetmen Eric
Valli’nin Himalaya filminde yaşlı ve deneyimli oba Reisi Timle,
genç ve deneyimsiz Karma’ya yola çıkış zamanının geleneklere
göre yıldızlara bakılarak belirleneceğini ve bu emrin tanrılardan
geleceğini anlatır. Dünyanın en yüksek noktasına tırmanmak için, bedenin
kuvvetinden daha güçlü olanın aklın gücü olduğunu bilen Tunç’a emir bir
yerlerden iletilmişti...
Zihinsel ve bedensel olarak hazırdı ve 7500 metrede önündeki tek engel artık doğa
koşullarıydı. Yıldızları izledi ve aldığı emri yerine getirdi...
20 yıl
önce Kocadağ'da çocukluk çağında minik adımlarla başlayan yolculuk, Tanrıların Tahtında
güçlü adımlarla sona ermişti...
Goethe, “düşünmek kolay, yapmak zordur. Ancak
dünyada en zor şey düşünüleni yapmaktır” der. Tunç yıllardır
düşlediği, planladığı bu zor olayın gerçekleşme öyküsünü, bu kitabında
sanıyorum sanki hiçbir şey yapmamışçasına ve çok mütevazı bir biçimde bizlere
sunacaktır. Sizler gibi ben de merakla bekliyorum Tanrıların Tahtına
Yolculuğu...
Bütün
girişimlerinde tüm tanrıların senin yanında, rotanın sürekli açık ve dağ
rüzgârlarının da sana
hep yardımcı olmasını dilerim.
Dr. Yücel Tanyeri, Dayın