YÜCEL TANYERİ

Ben, Yücel Tanyeri
Duydum ki merak ediyormuşsunuz,
Hususi hayatımı,
Anlatayım:
Evvela hekimim, yani
Büyücü falan değilim.
Burnum var, kulağım var,
Pek biçimli olmamakla beraber.
Lojmanda otururum,
Üniversitede çalışırım.
Ne başımda bulut gezdiririm,
Ne sırtımda mühr-ü nübüvvet.
Ne İngiliz kralı kadar
Mütevaziyim,
Ne de Celâl Bayar'ın
Sabık ahır uşağı gibi aristokrat.
Ispanağı çok severim
Puf böreğine hele
Biterim
Malda mülkte gözüm yoktur.
Vallahi yoktur.
Orhan Veli ile Melih Cevdet'tir
En sevdiğim şairler.
Bir kızım vardır,
İki de torunum pek muteber;
İsmini söyleyemem
Çiçekle uğraşanlar bulsun.
Ehemmiyetsiz şeylerle de uğraşırım,
Ne bileyim,
Belki daha bin bir huyum vardır.
Amma ne lüzum var hepsini sıralamaya.
Onlar da bunlara benzer...


Beni, benden iyi anlatan Orhan Veli'ye teşekkürlerimle...

1 Nisan 2008 Salı

SAMSUN-ÇARŞAMBA TRENİ...



Çocukluğumuzda en keyif aldığımız olaylardan biri idi Çarşamba treni ile seyahat...
Genellikle Pazar günü İstasyon’dan binerdik bu dar hatlı trene.
Yaz aylarında bazen Derbent durağında bazen de Kirazlık durağında iner ve denize giderdik.
Samsun-Çarşamba arası tren ile 38 km idi.
Dümdüz bir hatta ağaçlar arasında seyahat edilirdi.
Çarşamba’ya kadar gittiğimiz ancak birkaç kezdir.

Okullarımızda birlikte okuduğumuz arkadaşlarımızın bir bölümü ise her gün bu trenle Çarşamba’dan okulumuza gelir ve akşam da ayni trenle geri dönerlerdi.
Ben bu trene çok sık binemediğim için onlara imrenirdim.
Kim bilir ne güzel yolculuklar yaparlardı.
Bu tren, kovboy filmlerindeki trenlerin aynısı idi.
Bacasından yoğun kara dumanlar çıkartırdı.
Koyu yeşil boyalı ahşap kaplamalı küçük vagonları vardı.
Kompartımanların içi dar, ancak sevimli idi.
Ahşaptan yapılmış dik ve sağlam banklara oturulurdu.
Trenin en arkasında açık bir vagon bulunurdu ve onunla yük taşınırdı.
Çarşamba köylüleri her Cumartesi günü bu trenle pazar yerine gelir ve burada yüklerini indirerek mis gibi kokulu meyve ve sebzeleri satışa sunarlardı.
Pazarda gezmek, onların getirdiği meyve-sebzeleri seçmek de büyük bir keyifti.
Annem beni her Cumartesi bu pazara götürür, doldurduğumuz fileleri taşımakta ona yardımcı olmamı isterdi.
Eve gidene kadar alınanların bir kısmını daha yolda iken mideme indirirdim.

Bu güzelim hat Cumhuriyetin yaptığı ilk demiryolu idi.
Atatürk bu yolun yapımı için bir gün önce Hamidiye Zırhlısı ile Samsun’a gelmiş, 21 Eylül 1924 de temelini atmış, iki yıl sonra da 1926 yılında tren hizmete girmişti.

Otomobillerin olmadığı, karayolunun pek kullanılmadığı dönemde çok büyük görevler yapmıştı.
1960 yılında Samsun’dan ayrılırken tüm gücü ile hizmete devam ediyordu.
19 yıl sonra Samsun’a döndüğümde ise hizmet dışı kalmıştı.
Kapatılmıştı...

Zaman zaman eskimiş, bakımsız kalmış, otlar tarafından sarılmış bu dar tren hattına bakar üzülürdüm.
Bir süre sonra nasıl olduysa hattın açılmasına karar verildi.
Yeniden geniş ve asrî bir tren yolu yapıldı.
Koca dizel lokomotifli, koca vagonlu hantal trenler sefere konuldu.

Ama karayolu ile rekabet edemedi.
Bir süre sonra tren hattı yeniden kapatıldı.
Şimdi 3 gidiş 3 gelişli beton asfalt Samsun-Çarşamba karayolunun üzerinde 110-120 km. süratle seyreden araçlarda bulunanlar, yeniden otlarla kaplanan yanlarındaki bu güzelim yolu görmüyorlar bile…

Samsun-Çarşamba Treni ek fotoğrafları için :