YÜCEL TANYERİ

Ben, Yücel Tanyeri
Duydum ki merak ediyormuşsunuz,
Hususi hayatımı,
Anlatayım:
Evvela hekimim, yani
Büyücü falan değilim.
Burnum var, kulağım var,
Pek biçimli olmamakla beraber.
Lojmanda otururum,
Üniversitede çalışırım.
Ne başımda bulut gezdiririm,
Ne sırtımda mühr-ü nübüvvet.
Ne İngiliz kralı kadar
Mütevaziyim,
Ne de Celâl Bayar'ın
Sabık ahır uşağı gibi aristokrat.
Ispanağı çok severim
Puf böreğine hele
Biterim
Malda mülkte gözüm yoktur.
Vallahi yoktur.
Orhan Veli ile Melih Cevdet'tir
En sevdiğim şairler.
Bir kızım vardır,
İki de torunum pek muteber;
İsmini söyleyemem
Çiçekle uğraşanlar bulsun.
Ehemmiyetsiz şeylerle de uğraşırım,
Ne bileyim,
Belki daha bin bir huyum vardır.
Amma ne lüzum var hepsini sıralamaya.
Onlar da bunlara benzer...


Beni, benden iyi anlatan Orhan Veli'ye teşekkürlerimle...

25 Nisan 2008 Cuma

HOTEL SACHER...


Viyana’yı sever misiniz bilmem.
Ben, tarihsel dekorla donanmış bu güzel sanat kentine bayılırım...

1996 yılı Eylül başında bir Kongre için birkaç günlüğüne Viyana’ya gitmiştim.
Hotel Sacher’de kalıyordum.
Sacher Oteli Viyana’nın merkezinde, Philharmonikerstrasse üzerindedir.
Viyana Operasının tam karşısındadır.
Fazla büyük bir otel değildir. 150 kadar odası vardır.
1876 yılında Eduard Sacher tarafından kurulmuştur.
Bu kişi, meşhur Sacher Pastası’nı (Sachertorte) ilk imâl eden kişinin oğludur.
Her gün birçok kişi, çikolatalı ve kayısı marmelâtlı bu keki yiyebilmek için otelin altındaki meşhur ama küçük Kafe’yi doldurur...

Hayli eski olmasına rağmen otelden çok bir müze görünümündeki bu yeri Viyana’ya gelen hemen tüm politikacılar, aristokratlar ve sanatkârlar konaklamak için tercih ederler.
Bu otelin zemin koridorlarında, bu otelde kalan meşhurların imzalı fotoğrafları sergilenir.
Kimlerin resmi yoktur ki bu galeride…

Örneğin Monako Prensi Rainer ve eşi Grace, John F. Kennedy,  İndra Gandhi, Kraliçe Elizabeth II, İran Şahı Rıza Pehlevi ve eşi Süreyya, Leonard Bernstein, Zubin Mehta, Herbert von Karajan, Ernest Hemingway, Rudolf Nureyev, Charlie Chaplin, Walt Disney, Orson Welles, Gilbert Becaud, Jose Carreras, Placido Domingo, Romy Schneider, Sharon Stone, Jane Fonda, Ricky Martin, Gloria Gaynor, Lech Walesa bu   otelde kalan isimlerden yalnızca birkaç tanesidir.

Neyse…
Bir sabah kahvaltı için salona indim.
Arkadaşlarımın masasında bir yer edindikten sonra yiyeceklerimi seçmek için açık büfeye yöneldim.
Biri birinden güzel hazırlanmış kahvaltılıklara dalmışken bir bayan yanlışlıkla omzuma çarptı.
Ne oluyor diye baktığımda benden yaşlı ve çok zarif bir hanımefendi mütebessim bir çehre ile bana dönüp “excuse me” dedi.
Hiç sesimi çıkartmadım.
Olanca nazikliğimle başımı hafifçe eğip tebessüm ettim.
Olur böyle şeyler” gibisinden...
Sonra da kahvaltılıklarımı seçip masama döndüm...

Arkadaşlardan bir tanesi “Yücel, bil bakalım kahvaltıda kim var” dedi.
Nereden tahmin edebilirdim kahvaltıda kim olduğunu.
Bilmediğimi söyledim.
Bak, Başkan Jimmy Carter var burada” deyip, arkamdaki masalardan birini gösterdi...

Döndüm, baktım.
Beyaz saçlı, biraz yaşlanmış olan fıstıkçı Carter’ı hemen tanıdım tabii...

Fakat benim için asıl sürpriz olan yanındaki eşiydi.
Carter’ın hemen yanındaki bayan, biraz önce açık büfede yiyeceklerimi seçerken bana çarpan zarif hanımefendinin ta kendisi idi.
Başkan Carter’ın yiyeceklerini almış, şimdi de ona servis yapıyordu...

Olayı arkadaşlarıma anlattım.
Biraz önce o hanımın bana omuz attığını söyledim.
Nereden bilebilirdim onun First Lady olduğunu…

İsminin Rosalyn Carter olduğunu da daha sonra öğrendim.
Bizim tanıdığımız Başbakanlar, Devlet Başkanları kahvaltıya inmezlerdi.
Bunların karınlarını nerede doyurduklarını da hiç bilmezdik.
Ama şimdi karı-koca gelmiş baş başa bizlerle kahvaltı ediyorlardı.
Kuşluklarını da kendileri seçiyorlardı üstelik…

Kahvaltı salonunda olağanüstü pek bir koruma önlemi de görünmüyordu.
Kahvaltı salonundan çıkarken kenarda-köşede sotalanmış iri kıyım siyahî korumaları fark ettim.
Minik kulaklıkları ile hepsi biri biri ile temasta idi.
Ya bir saat önce First Lady’ye “önüne baksana…” deyip biraz da dayılansa idim.

Sonrasında başıma gelecekleri ne siz ne de ben tahmin bile edemezdik herhalde…

Sacher Oteli ile ilgili diğer fotoğraflar için :