YÜCEL TANYERİ

Ben, Yücel Tanyeri
Duydum ki merak ediyormuşsunuz,
Hususi hayatımı,
Anlatayım:
Evvela hekimim, yani
Büyücü falan değilim.
Burnum var, kulağım var,
Pek biçimli olmamakla beraber.
Lojmanda otururum,
Üniversitede çalışırım.
Ne başımda bulut gezdiririm,
Ne sırtımda mühr-ü nübüvvet.
Ne İngiliz kralı kadar
Mütevaziyim,
Ne de Celâl Bayar'ın
Sabık ahır uşağı gibi aristokrat.
Ispanağı çok severim
Puf böreğine hele
Biterim
Malda mülkte gözüm yoktur.
Vallahi yoktur.
Orhan Veli ile Melih Cevdet'tir
En sevdiğim şairler.
Bir kızım vardır,
İki de torunum pek muteber;
İsmini söyleyemem
Çiçekle uğraşanlar bulsun.
Ehemmiyetsiz şeylerle de uğraşırım,
Ne bileyim,
Belki daha bin bir huyum vardır.
Amma ne lüzum var hepsini sıralamaya.
Onlar da bunlara benzer...


Beni, benden iyi anlatan Orhan Veli'ye teşekkürlerimle...

7 Aralık 2007 Cuma

KAÇKARLARIN ZİRVESİNDE...

Dr. Füsun Sayek, benim Hacettepeden 40 yıllık sınıf arkadaşımdı. İçinde insan ve doğa sevgisi olan, etrafına her zaman neşe saçan, yüzünde gülücükler ve yakasında çiçek hiç eksik olmayan bir arkadaşımızdı ve yine bir sınıf arkadaşımız Dr. İskender Sayek'in eşi idi. Onu 2006 yılında kaybettik. Aramızdan ayrıldığında iki güzel kızın annesi ve Türk Tabipler Birliği Başkanı idi.

Füsun, 10 Ağustos doğumlu idi. 2007 yılı Temmuz ayı sonlarında bir trans Kaçkar yürüyüşümüz olacaktı ve planımıza göre Kaçkar zirvesi denememiz Füsun'un doğum gününden bir hafta öncesine denk geliyordu.

6 günlük dağ, tepe, mezra, yayla yürüyüşlerinden ve Füsun'un çok sevdiği sayısız rengârenk kır çiçekleri arasından geçtikten sonra son kampımız olan Dilberdüzü Yaylası'na ulaştık. Bu yürüyüşümüzün benim açımdan başka bir amacı vardı. 30 yıldır yaşadığım Karadeniz yöresinin en yüksek yeri olan Kaçkar Dağları'nın bu 3937 metrelik doruğuna Füsun'un anısına tırmanmak istiyordum.

Tüm dağ tırmanışlarında, dağcıların inandıkları bir prensip vardır: "Dağa, ancak dağ izin verirse çıkabilirsiniz". 3 Ağustos günü sabah saat 02.30 da uyandık. Hava kapalı ve yer yer şimşekler çakıyordu. Bir saat kadar havayı gözlemledik. Meteorolojik koşullarda bir miktar düzelme fark edince saat 03.30 da baş lambalarımızın ışığında yürüyüşe başladık. 1100 m. lik dik ve zorlu bir tırmanışımız olacaktı. Bir gün önce yağan kar ve dolu sonrasında sanki kış tırmanışı yapıyormuşuz gibi yerdeki yoğun kar tabakası üzerinde yürüyüşümüzü sürdürdük. Bu arada bir sürü yağmur ve dolu yedik. Öğlen saat 12.00 de Kaçkar dağlarının 3937 m lik zirvesinde idik. Kısa bir soluklanmadan sonra zirve defterini buldum ve bu tırmanışı "Füsun'un Hacettepeden sınıf arkadaşları adına ve Füsun'un anısına" yaptığımı zirve defterine yazarak belgeleştirdim.

Değerli bir Bilim insanı ve Yönetici olan sevgili Füsun için çok daha iyi şeyler yapmayı dilerdim ama ne yapalım ki "adımız Hıdır'dı ve elimizden gelen de buydu..."

Bu etkinliğimizin Füsun katında kabulünü dilerim.