YÜCEL TANYERİ

Ben, Yücel Tanyeri
Duydum ki merak ediyormuşsunuz,
Hususi hayatımı,
Anlatayım:
Evvela hekimim, yani
Büyücü falan değilim.
Burnum var, kulağım var,
Pek biçimli olmamakla beraber.
Lojmanda otururum,
Üniversitede çalışırım.
Ne başımda bulut gezdiririm,
Ne sırtımda mühr-ü nübüvvet.
Ne İngiliz kralı kadar
Mütevaziyim,
Ne de Celâl Bayar'ın
Sabık ahır uşağı gibi aristokrat.
Ispanağı çok severim
Puf böreğine hele
Biterim
Malda mülkte gözüm yoktur.
Vallahi yoktur.
Orhan Veli ile Melih Cevdet'tir
En sevdiğim şairler.
Bir kızım vardır,
İki de torunum pek muteber;
İsmini söyleyemem
Çiçekle uğraşanlar bulsun.
Ehemmiyetsiz şeylerle de uğraşırım,
Ne bileyim,
Belki daha bin bir huyum vardır.
Amma ne lüzum var hepsini sıralamaya.
Onlar da bunlara benzer...


Beni, benden iyi anlatan Orhan Veli'ye teşekkürlerimle...

7 Aralık 2009 Pazartesi

OMÜ...


1974 yılında Hacettepe’de KBB Uzmanı oldum.
5 yıl sonra Samsun’a geldim.
OMÜ’de “Öğretim Görevlisi” olarak işe başladım.
14 Mart 1979’da, yani tam 30 yıl önce…

O yıllarda Ondokuz Mayıs Üniversitesi yeni kuruluyordu.
Temeli Doğramacı tarafından atılmıştı.
27 Mart 1976’da.
Ankara’dan otobüsle gelen küçük bir grup tarafından.

Hepsi Hacettepe’den hocalarımız olan Muvaffak Akman, 
Oğuz Kayaalp. Sevinç Oral, Tahsin Tuncalı, Doğan Karan ve
Cemil Şenvar’ın katılımlarıyla.
Başbakan Süleyman Demirel’in de onurlandırdığı bir törenle…

O zamanlar Hastanemiz şehir içerisindeydi.
Kadıköy mahallesinde.
Verem Hastanesinin bir bölümünde…

Çok az sayıda yatağımız vardı.
İki tane de ameliyathanemiz.
Öğretim kadromuz da fazla kalabalık değildi.
20-25 kişi kadar…

Çok az sayıdaki öğrencilerimizle iç içeydik.
Öğrencilerimiz temel eğitimlerini Hacettepe’de almıştı.
Klinik eğitimlerini usta-çırak ilişkisiyle bizden alıyorlardı.
Küçücük servislerde, polikliniklerde, soğuk odalarda.
Buna rağmen hepsi çok iyi yetişiyorlardı.

Hepimizde tatlı bir heyecan, büyük bir özveri vardı.
Bir şeyler yapmak, yoktan var etmek istiyorduk.
Ama memleket de 5 sente muhtaçtı.

Modern Hastanemizin inşaatı kentin dışındaydı.
Şehrin sayfiye yerinde, Matasyon denilen yerde.
O binaların bitmesini görebilir miydik, çok merak ediyorduk.
Şehir dışındaki bu binaya hasta geleceğinden de kuşkuluyduk.

Zaman hızla geçti.
1986’da yeni Hastanemize geçtik.
1000 yataklı modern bir hastaneydi.
Çok geniş bir Kampüs alanı içerisindeydi.
Müthiş bir manzarası vardı.
Denize hakim ve ormanlar içerisinde…

Şimdi bir Üniversiteye benzemiştik.
Hızla büyüdük, geliştik.
Yataklar ve ameliyat sayısı birden arttı.
Öğretim Üyesi sayısı hayli çoğaldı.
Belediye iyi bir ulaşım ağı kurdu.
Hastalar kolaylıkla ulaşabiliyorlardı.

Üniversite şehrin yapılanmasını da değiştirdi.
Kentin bu bölümünde yepyeni bir yerleşim yeri oluştu.
Matasyon’un ismi değişti.
Atakum ve Atakent ismiyle çağdaş beldeler ortaya çıktı.

Üniversitede öğrenci sayısı 33.000’e ulaştı.
Birkaç yıl önce başka Üniversiteler oluşturdu.
Amasya, Sinop ve Ordu Üniversiteleri kuruldu.

1976’da bir fidan dikilmişti.
30 yılda kocaman bir çınara dönüşmüştü.
Tohumlarından yeni fidanlar gelişiyordu.
İlk yıllarda yetiştirdiğimiz öğrencimiz Rektör'ümüz bile olmuştu.
Mutluyduk, gururluyduk.

Bu hızlı gelişmeye tanık olmaktan…


OMÜ eski ve yeni fotoğrafları için :
https://photos.google.com/share/AF1QipMQBDCuI2PStUaaAoutbDtyLfLFxz6RjKxKPWrjXS59yUIY3pyos4qKZa-npvpr4A/photo/AF1QipMB8Wvk5w0J_Zsvlmje9VAQ1JRR-KBKSONlJ3Wt?key=OVRfUTgxNW92eVRLZTFsaVpLZTY1ME93NFJ2MVVB
.