YÜCEL TANYERİ

Ben, Yücel Tanyeri
Duydum ki merak ediyormuşsunuz,
Hususi hayatımı,
Anlatayım:
Evvela hekimim, yani
Büyücü falan değilim.
Burnum var, kulağım var,
Pek biçimli olmamakla beraber.
Lojmanda otururum,
Üniversitede çalışırım.
Ne başımda bulut gezdiririm,
Ne sırtımda mühr-ü nübüvvet.
Ne İngiliz kralı kadar
Mütevaziyim,
Ne de Celâl Bayar'ın
Sabık ahır uşağı gibi aristokrat.
Ispanağı çok severim
Puf böreğine hele
Biterim
Malda mülkte gözüm yoktur.
Vallahi yoktur.
Orhan Veli ile Melih Cevdet'tir
En sevdiğim şairler.
Bir kızım vardır,
İki de torunum pek muteber;
İsmini söyleyemem
Çiçekle uğraşanlar bulsun.
Ehemmiyetsiz şeylerle de uğraşırım,
Ne bileyim,
Belki daha bin bir huyum vardır.
Amma ne lüzum var hepsini sıralamaya.
Onlar da bunlara benzer...


Beni, benden iyi anlatan Orhan Veli'ye teşekkürlerimle...

28 Ocak 2009 Çarşamba

CARNİVORE RESTAURANT...


Tanzanya'daki son günümüzde Manyara gölünde safari yaptık.
Etobur sayısız hayvanların içerisinde dolaşarak.

Öğleden sonra Tanzanya'dan ayrıldık.
Uzun bir yolculuktan sonra Kenya'ya ulaştık.
Başkent Nairobi'ye...
Nairobi, Afrika'daki son gecemizdi.
Kilimanjaro tırmanışımızı kutlamamız gerekiyordu.
Akşam "Carnivore Restaurant"da yer ayırttık.

"Carnivore" kelimesi et ile beslenen vahşi hayvanlar için kullanılıyor.
Son iki günümüzde karnivor'larla bol bol karşılaşmıştık.
Arslanlar, çakallar, sırtlanlarla bir olmuştuk.
Bu kez de onlar gibi beslenecektik.

Burası dünyaca meşhur bir et lokantası.
Dünyaca meşhur ilk 50 restoran arasında yer alıyor.
Burada yalnızca et yeniliyor.
Bizdeki Beyti Restoran benzeri bir yer burası.

Girişte metal bir çita heykeli karşılıyor sizi.
İçeriye adım attığınızda da kocaman, yuvarlak bir ocak.
Nar gibi kömür ateşi.
Ve üzerinde şiş'e geçirilmiş bir sürü et.
Sürekli kızartılıyor.

Servis 19.00 da başlıyor, 22.00 de de bitiyor.
Üç saat boyunca sürekli et yiyorsunuz.
Hem de ne etler...
Devekuşu'ndan zebra'ya, bizon'dan timsah'a...
Antilop'tan zürefa'ya olmadık etler.

Şişlere takılı et parçaları sırayla servis ediliyor.
Etler büyük bir kılıçla kesiliyor.
Kocaman bir dilim et, tabağınıza bırakılıyor.
Daha nefes almadan bir başkası geliyor.
"Aman bre, dur" diyemeden bir diğeri getiriliyor.

Masada herkesin önünde küçük bir bayrak var.
Onu dik tuttuğunuz sürece etler sürekli tabağınıza konuluyor.
Doyduğunuzda bayrağı devirmek gerekiyor.
Aksi takdirde sormadan etleri servis ediyorlar.

Dağda yeterince beslenememiştik.
Beş günün acısını burada çıkarttık.
Türlü çeşitli etleri tıka-basa mideye indirdik.

Kendisine carnivore denilen hayvanlardan özür dileyerek.
Ve de insanlığımızdan utanarak...