YÜCEL TANYERİ

Ben, Yücel Tanyeri
Duydum ki merak ediyormuşsunuz,
Hususi hayatımı,
Anlatayım:
Evvela hekimim, yani
Büyücü falan değilim.
Burnum var, kulağım var,
Pek biçimli olmamakla beraber.
Lojmanda otururum,
Üniversitede çalışırım.
Ne başımda bulut gezdiririm,
Ne sırtımda mühr-ü nübüvvet.
Ne İngiliz kralı kadar
Mütevaziyim,
Ne de Celâl Bayar'ın
Sabık ahır uşağı gibi aristokrat.
Ispanağı çok severim
Puf böreğine hele
Biterim
Malda mülkte gözüm yoktur.
Vallahi yoktur.
Orhan Veli ile Melih Cevdet'tir
En sevdiğim şairler.
Bir kızım vardır,
İki de torunum pek muteber;
İsmini söyleyemem
Çiçekle uğraşanlar bulsun.
Ehemmiyetsiz şeylerle de uğraşırım,
Ne bileyim,
Belki daha bin bir huyum vardır.
Amma ne lüzum var hepsini sıralamaya.
Onlar da bunlara benzer...


Beni, benden iyi anlatan Orhan Veli'ye teşekkürlerimle...

21 Aralık 2015 Pazartesi

MÜCTEBA BEY...


Mücteba, Arapça bir kelime.
Bir erkek ismi gerçekte.
Hz. Peygamber'in isimlerinden birisi.
Anlamı da "Seçilmiş" ya da "seçkin" kişi...

Mücteba Bey'i şimdiki gençler.
Pek bilmezler.
Hatta hatta.
Hiç tanımazlar...

Mücteba Bey
1950-1973 senelerinde.
Ankara'nın en tanınmış kişisi. 
Ve çok muhterem birisiydi...

Evlendirme Memuru'ydu.
Ankara'da tüm evlilikleri o yapardı.
O dönemde Belediye Başkanları.
Evlendirme işlerine hiç karışmazlardı...

Nikâhlar ve evlilik törenleri.
Gençlik Parkı'nda yapılırdı.
Her 15 dakikada bir.
Nikâh kıyılırdı...

O dönemlerde nikâh törenleri için.
Güzel elbiseler giyilirdi.
Gençlilk Parkı'na gidilirdi.
Parkın içindeki köprünün üstünden geçilirdi...

Bir önceki nikâhın bitmesi beklenirdi.
Önce Mücteba Bey gelirdi.
Özenle masasına oturur, evrakları incelerdi.
Gelin ve damat komparsita müziği ile içeriye girerdi...

Mücteba Bey kıvırcık beyaz saçlarıyla.
Ve elindeki mikrofonuyla.
Her defasında adayların gözlerine baka baka.
Şöyle başlardı konuşmasına:

"Birbirinizle evlenmek için vermiş olduğunuz kararınızı bize yazı ile bildirdiniz. 
Bu isteğiniz üzerine gerekli incelemeleri yaptık. 
Medeni durumlarınızı araştırdık. 
Evlenmenize herhangi bir maniniz yok. 
Kanunen evlenmeye ehil olduğunuz anlaşılmıştır. 
Şimdi bize yazı ile bildirmiş olduğunuz isteğinizi, benim ve şahitlerinizin önünde sözle de söyleyiniz.  Birbirinizle evlenmek istiyor musunuz..."

Önce gelin.
Ve sonra da damat adayı.
Yumuşak bir sesle "evet" diye yanıtlardı.
Ve ardından da bir alkış kopardı...

Mücteba Bey tekrar konuşurdu:

"Benim önümde ve şahitlerin huzurunda birbirinizle evlenmek istediğinizi söylediniz. 
Evliliğinizin kanunen akt edilmiş olduğunu haiz olduğum selahiyete binaen sizlere bildiriyorum. 
Evliliğinizi evlenme siciline tescil ettim. 
Nüfus kütüğüne de kaydedilmek üzere nüfus idaresine ayrıca bildireceğim. 
Hayırlı ve uğurlu olsun".

Bu konuşmadan sonra.
Gelin ve damat. 
Davet edilirdi imzaya.
Şahitlerin huzurunda...

İmzaların atılmasından sonra.
Mücteba Bey kalkardı ayağa.
Yeni evliler.
Ve konuklar da hep birlikte uyardı buna...

Mücteba Bey konuşmasını bu kez ayakta sürdürürdü:

"Bu tören ile şu dakikadan itibaren evlilik birliğiniz kurulmuştur. 
Birbirinize karşı bu birliğin devamını ve saadetinizi temin etmekle, karı koca yekdiğerine karşı sadakat ve müzaharetle mükellefsiniz. 
Çocuklarınızın iaşe ve terbiyesine beraberce özen gösterme sorumluluğunu taşıyacaksınız. 
Koca, birliğin reisidir. Kadın müşterek saadeti temin hususunda gücü yettiği kadar kocasının muavini ve müşaviridir. 
Eve kadın bakar. Birliği koca temsil eder. 
Evin daimi ihtiyaçları için koca gibi kadın dahi birliği temsil hakkını haizdir. 
Evlilik birliğinizin vücut bulduğu bu andan itibaren Medeni Kanunumuzun tahmil ettiği bu mükellefiyetleri sizlere hayatınız devam ettiği müddetçe uyulması lazım gelen vecibeler diye hatırlatır, sizlere sıhhat ve saadetler dilerim...

Sonrasında cüzdan damada verilir.
Tebrikler kabul edilir.
Takılar takılır.
Ve fotoğraflar çektirilirdi...

Mücteba Bey bir günde.
Belki de.
20 nikâh kıyardı.
Evlilikleri onaylardı...

O dönemlerde.
Mücteba Bey, Ankara'nın.
En tanınan, en sevilen.
Kişilerinden birisiydi...

O hep Mücteba Bey olarak bilinirdi.
Soyadı kimsenin aklına gelmezdi.
Yıllar sonra soyadının.
"Yetişen" olduğu öğrenilecekti...

23 senede çok tanınmıştı.
Muhterem ve sevilen bir zat'tı.
Ankara'da çok kişinin nikâhını kıymıştı.
13 Şubat 1973'de aramızdan ayrılmıştı...

Rivayetlere göre.
1970'li senelerde.
Fotoğrafı en çok çekilen.
Kişilerden birisiydi...

Hatta hatta o yıllarda. 
Fotoğraflarının Başbakan
Süleyman Demirel'den bile fazla.
Çekildiği söylenirdi... 

Gel gör ki günümüzde.
Arasanız da Google'da ya da İnternet'te.
Bir tane bile.
Rastlayamıyorsunuz Mücteba Bey'in resmine...


Mücteba Bey'in imzası, 16.7.1954
(Düşhekimi Yalçın Ergir'e teşekkürlerimle)

Mücteba Bey, arkadaşım Yalçın Özgül'ün Nikahında

Lütfiye ve Yalçın Özgül'ün evlenme cüzdanı ve Mücteba Bey'in imzası, 10.10.1970

Okul arkadaşım Nail Attila Renkmen'in Nikâh Töreni
.