YÜCEL TANYERİ

Ben, Yücel Tanyeri
Duydum ki merak ediyormuşsunuz,
Hususi hayatımı,
Anlatayım:
Evvela hekimim, yani
Büyücü falan değilim.
Burnum var, kulağım var,
Pek biçimli olmamakla beraber.
Lojmanda otururum,
Üniversitede çalışırım.
Ne başımda bulut gezdiririm,
Ne sırtımda mühr-ü nübüvvet.
Ne İngiliz kralı kadar
Mütevaziyim,
Ne de Celâl Bayar'ın
Sabık ahır uşağı gibi aristokrat.
Ispanağı çok severim
Puf böreğine hele
Biterim
Malda mülkte gözüm yoktur.
Vallahi yoktur.
Orhan Veli ile Melih Cevdet'tir
En sevdiğim şairler.
Bir kızım vardır,
İki de torunum pek muteber;
İsmini söyleyemem
Çiçekle uğraşanlar bulsun.
Ehemmiyetsiz şeylerle de uğraşırım,
Ne bileyim,
Belki daha bin bir huyum vardır.
Amma ne lüzum var hepsini sıralamaya.
Onlar da bunlara benzer...


Beni, benden iyi anlatan Orhan Veli'ye teşekkürlerimle...

19 Aralık 2015 Cumartesi

ANKARA'NIN GEZİNEN HEYKELİ...


Ankara'da çok kişi gelmiştir.
Hacettepe Hastanesi'ne tedaviye.
Bunların çok az bir bölümü de.
Gelmiştir Hacettepe Parkı'nı görmeye...

Hacettepe'de öğrenciliğimizde.
1964-70 senelerinde.
Bu Parkın içindeki.
Bir kafeteryada yerdik öğlen yemeklerimizi...

Kısa öğlen molasında.
Hızla giderdik bu Kafeterya'ya.
Karnımızı doyururduk. 
İki tost, bir ayranla...

Parkın kapısından geçerdik.
Yüksek ağaçların arasında yürürdük.
Küçük ve şirin Kafeteryamıza giderdik.
Sigara dumanı içinde sohbetimizi ederdik...

Parkın ortasında.
Büyük bir havuz vardı.
Havuzun ortasında da.
Bir heykel, alımlı mı alımlı...

O kadar güzel bir heykeldi ki.
Dört yanı güzel kızlarla çevrili.
Kaidesi de dört tane.
Eros heykeli ile süslü...

Bu kadar güzel bir heykel.
Ne arardı ve niçin dururdu.
Merak ederdim bu izbe ve yalnız parkta.
Gözden ırak, insanlardan uzakta...

İşe güce karıştık daha sonra.
Heykeli de unuttuk Parkı da...
Uzun bir zaman sonra.
Rastladım ona Tandoğan Meydanı'nda.

İnsanlarla daha iç içe.
Görünür ve kalabalık bir yerde.
Yerini bulmuş diye düşünsem de.
Heykel oradan da kayboldu birden bire...

Kentin yeni Şehreminisi.
Çok erotik bulmuştu heykeli.
Heykel, sökülmüş parçalanmıştı.
Ve bir depoya kaldırılmıştı.

En son onu gördüğümde.
Yeri yeniden değişmişti.
Heykel tamir edilmişti.
Ve CerModern'e yerleştirilmişti...

Aslında bu onun.
Üçüncü yeri de değildi.
Daha öncesinden de yeri.
İki kez değişmişti...

Cumhuriyet kurulduğunda.
1924 yılında.
Şehremini Asaf Bey.
İtalya'dan getirtmişti bu heykeli...

Herkes görsün amacıyla.
Oturtmuştu onu Kızılay Meydanı'na.
Riyaseti Cumhur Orkestrası da.
Konserler vermişti havuzun yanında...

1930'lu yıllarda.
Bu kez de konulmuştu.
Yeni yapılan. 
Gençlik Parkı'na...

Orada da.
20 sene kaldıktan sonra.
1950'li yıllarda.
Getirilmişti Hacettepe Parkı'na...

On senelik bir zaman aralığında.
Güzel anılarımız vardı.
Hacettepe'deki bu havuzun başında.
Ve de heykelin etrafında...

Bir süre de.
Anılar birikecek CerModern'de.
Heykel ayaklanacak yine.
Sanırım günün birinde...


Superisi Heykeli fotoğrafları:
.