YÜCEL TANYERİ

Ben, Yücel Tanyeri
Duydum ki merak ediyormuşsunuz,
Hususi hayatımı,
Anlatayım:
Evvela hekimim, yani
Büyücü falan değilim.
Burnum var, kulağım var,
Pek biçimli olmamakla beraber.
Lojmanda otururum,
Üniversitede çalışırım.
Ne başımda bulut gezdiririm,
Ne sırtımda mühr-ü nübüvvet.
Ne İngiliz kralı kadar
Mütevaziyim,
Ne de Celâl Bayar'ın
Sabık ahır uşağı gibi aristokrat.
Ispanağı çok severim
Puf böreğine hele
Biterim
Malda mülkte gözüm yoktur.
Vallahi yoktur.
Orhan Veli ile Melih Cevdet'tir
En sevdiğim şairler.
Bir kızım vardır,
İki de torunum pek muteber;
İsmini söyleyemem
Çiçekle uğraşanlar bulsun.
Ehemmiyetsiz şeylerle de uğraşırım,
Ne bileyim,
Belki daha bin bir huyum vardır.
Amma ne lüzum var hepsini sıralamaya.
Onlar da bunlara benzer...


Beni, benden iyi anlatan Orhan Veli'ye teşekkürlerimle...

12 Mayıs 2015 Salı

KALKÜTA'DAN İNSAN MANZARALARI...


Meydanda bir kalabalık vardı, kardaşım, 
                    uyy... aman kalabalık!
Rüzgârlı bir orman gibi uğuldardı, kardaşım, 
                    bu yaman kalabalık. 
Kalkütalı tornacılar, Keşmirli dokumacılar, 
                                   Bombay gemicileri, 
yetmiş yedi denizin getirdiği 
                                   kum gibi
…  

Nazım Hikmet
“Benerci Kendini Niçin Öldürdü” romanından, 1932

…………….

Şairin dediği gibi.
Yetmiş yedi denizin getirdiği.
Kum gibi.
Kalabalıklar, insanlar…

Sokağı süpürenler, kürek çekenler.
Çişini edenler, parkta gezinenler.
Yemek yiyenler, dedikodu edenler.
Avare gezenler, okula yetişenler…

Otobüs bekleyenler, trene binenler.
Elbise dikenler, tavuk kesenler.
İbadet edenler, ortalık süpürenler.
Yolcu bekleyenler, bisikletle gezenler…

Oturanlar, konuşanlar, gezenler-tozanlar.
Çamaşır yıkayanlar, gazete okuyanlar.
Buz kıranlar, kaldırımda uyuyanlar.
Meyve satanlar, balık tutanlar…

Çöpleri ayıklayanlar, taş kıranlar.
Hamallar, yük taşıyanlar, sokakta traş olanlar,
Alıcılar, satıcılar, nehirde yıkananlar.
Bu insanların hepsi de Kalküta’dalar…


Kalküta’dan İnsan Manzaraları Fotoğraflarım:
.