- 2-31 Aralık 2025, Ankara -
İbrahim Çallı.
Bir Osmanlı Ressamı.
Doğdu 1882 yılında.
Denizli'nin Çal kasabasında...
Babası onu gönderiyor İstanbul'a.
Parasız kalmasıyla.
Başlıyor Yeni Cami'de arzuhalciliğe.
Orada tanıştığı Hoca Ali Rıza ile.
1906 senesinde.
Girer Sanayi-i Nefise Mektebi'ne.
Oradaki eğitiminde.
Şevket Dağ ve H. Avni Lifij ile.
Üye oldu 1909 senesinde.
Osmanlı Ressamlar Cemiyeti'ne...
Paris'e gönderildi 1910'da.
Dört yıl kaldı burada.
Ecole des Beaux-Arts'da.
Çalıştı Fernand Cormon'la...
Sonra döndü İstanbul'a.
I. Dünya Savaşı'nın başlamasıyla.
Sergiler açtı İstanbul ve Viyana'da.
1914 ressamları anıldı Çallı kuşağı adıyla...
İyi bir ressam ve öğretmendi.
Şeref Akdik, Elif Naci.
Zeki Kocamemi, Bedri Rahmi.
Muhittin Sebati, Avni Çelebi.
Onun yetiştirdiği öğrencilerdi...
1919 senesinde.
Kurucu üyesiydi.
Türk Ressamlar Cemiyeti'nde.
Yaptı natürmortlar, nüler.
Çiçekler, camiler, çeşmeler...
65 yaşındaydı, 1947 senesiydi.
Akademi'den emekli edildi.
"En verimli
zamanında çocuklarımdan ayrılmam nedeni
ile sahiden müteessirim" demişti...
22 Mayıs 1960'da.
Bir mide kanaması sonucunda.
Veda etti renkli dünyasına.
İstanbul'da...
Aralık ayında Ankara'da.
Rengin Hafızası, Fırçanın Ruhu başlığıyla.
Çağdaş Sanatlar Merkezi'ndeki sergisinde.
Birlikteyiz İbrahim Çallı sergisinde.
Onun 67 eseriyle...
İstanbul’da Yeni Cami avlusunda arzuhalciler var. Onların yanına gidiyor, selamlaşıyor, "ben de yanınızda ekmek paramı kazanmak istiyorum, bana fırsat verir misiniz" diyor. O zamanlar 17-18 yaşlarında. Arzuhalci "senin okuman yazman var mı" diyor, İbrahim "tabi var" diyor. Bir kağıt veriyor ve denemesini istiyor. O kağıda bir şeyler yazıyor, arzuhalci bakıyor, kaligrafisi çok güzel. Arzuhalci hayret ediyor. Elindeki bir tomar kağıdın yarısını ona veriyor, "mürekkebi beraber kullanırız’" diyor. O zaman tabii ki masa falan yok. Perşembe Pazarında portakal sandıkları varmış. "O portakal sandıklarından 2 tane al gel. Birine oturacaksın, birini masa yapacaksın" diyor ona. Orda herkes öyle yapmış tabi. "Ama sen arzuhalcilik yapma, sen mektupçuluk yap" diyor. İbrahim orada mektupçuluk yapıyor.
Bir gün kendini işe alan yaşlı arzuhalcinin kurşun kalemle resmini yapar. Sonra o resmi onun kasasına raptiyeler. Gelip geçenler resmi kimin yaptığını sorar, arzuhalci de İbrahim'i gösterir.
Sokakta resim yapan Rupen isminde yabancı bir ressam var. Arzuhalci onu çağırıyor, İbrahim ile tanıştırıyor, onun gibi resim yaptığını söylüyor. O ressam ile resim çalışmaya başlıyorlar. Rupen, onu Hoca Ali Rıza’nın oğlu ile tanıştırıyor, yaptığı resimleri götürüyor, gösteriyor. Hoca Ali Rıza onu Sanayi-i Nefise’ye, Güzel Sanatlar Akademisine yazdırıyor. Sonrasında ise hepimizin bildiği gibi ünlü bir ressam olur.
(İbrahim Çallı'nın torunu Yaşar Çallı'dan)
İbrahim Çallı Sergisi Fotoğraflarım:
.


Çok güzel be akıcı yazmışsınız sayın Yücel hocam. Çok tebrikler 👏👏👏 Meltem Yılmaz
YanıtlaSilMuhteşemdi yine....A.T.A.
YanıtlaSilEmeginize saglik, ozlu ve akici anlati.iniz harika...
YanıtlaSilToplumsal dayanışma ne kadar ilginç hocam o günlerde. İstifade ettik, teşekkür ederim
YanıtlaSilİlginç tesadüfler
YanıtlaSilHocam teşekkürler sağlığınıza dikkat edin çoktandır görüşemedik sizin çalışmalarınıza ihtiyacımız var İYİ DİLEKLERİMİZLE CEMİL PİRDAL VE AİLESİ SAMSUN
YanıtlaSilYetenek başka birşey müthiş çalışmalar bizimle paylaştığınız için de çok teşekkürler
YanıtlaSilHocam elinize sağlık sayenizde güzel bilgiler ediniyoruz ufkumuz genişliyor,,,
YanıtlaSilKıymetli Hocam o kadar güzel anlatmışsınız ki sanki o hayatın bire bir içine giirip hayal edebiliyorum . Bizleri aydınlattığıniz için çok teşekkür ederim Sevgi ve saygılarımla Nihal
YanıtlaSil