YÜCEL TANYERİ

Ben, Yücel Tanyeri
Duydum ki merak ediyormuşsunuz,
Hususi hayatımı,
Anlatayım:
Evvela hekimim, yani
Büyücü falan değilim.
Burnum var, kulağım var,
Pek biçimli olmamakla beraber.
Lojmanda otururum,
Üniversitede çalışırım.
Ne başımda bulut gezdiririm,
Ne sırtımda mühr-ü nübüvvet.
Ne İngiliz kralı kadar
Mütevaziyim,
Ne de Celâl Bayar'ın
Sabık ahır uşağı gibi aristokrat.
Ispanağı çok severim
Puf böreğine hele
Biterim
Malda mülkte gözüm yoktur.
Vallahi yoktur.
Orhan Veli ile Melih Cevdet'tir
En sevdiğim şairler.
Bir kızım vardır,
İki de torunum pek muteber;
İsmini söyleyemem
Çiçekle uğraşanlar bulsun.
Ehemmiyetsiz şeylerle de uğraşırım,
Ne bileyim,
Belki daha bin bir huyum vardır.
Amma ne lüzum var hepsini sıralamaya.
Onlar da bunlara benzer...


Beni, benden iyi anlatan Orhan Veli'ye teşekkürlerimle...

30 Haziran 2024 Pazar

AŞŞAĞI KÜLLÜ...

 

- 2 Haziran 2024, Küllü, İncesu-Kayseri -

Kapadokya'da bir Pazar sabahı.
Hüseyin sözü aldı.
Sizinle bugün farklı.
Bir yere gidelim mi dedi...

Körün istediği bir gözdü.
Tanrı verdi birden iki gözü.
Gülmek istedik, gülmedik...

Başımızı yalancıktan öne eğdik.
Peki, gidelim dedik...

Kayseri yönüne yöneldik.
Az gittik, uz gittik.
Sola döndük.
Erciyes'i uzaktan gördük.
Küllü diye bir köye geldik...

Küllü, Kızılırmak yakınlarında.
Yazlık bir köy aslında.
Kayseri'nin zenginleri arsa almış.
Burada villalarla. 
Zengin, modern bir köy yaratmış...

Neyse, zenginin malı.
Çenemizi çok yormadı.
5-6 km daha yol gittik.
Kızılırmak kenarına ulaştık...

Kızılırmak kenarında.
Var bir köy daha.
Eski taş evler yıkık durumda.
Bir tek insan da yok burada...

Buranın da ismi Güllü'ymüş.
Kızılırmak kıyısında bir köymüş.
Evleri, mağaraları çok güzelmiş.
Pembe çizgili Patlıcanı meşhurmuş.
Bahaddin Çelebi bile.
1300'lerde burada yaşamış...

Zamanla seller oluşmuş.
Bir de yakında Baraj yapılmış.
Kızılırmak'ın suları yükselmiş.
Köy sular altıda kalmış...

1969'da köy boşaltılmış.
1975'te yukarıdaki yere taşınmış.
Yalnız başına kalmış.
Haliyle Aşşağı Küllü diye anılmış...

Muhteşem bir coğrafyada.
Kayalıklar, mağaralar arasında.
Yıkık dökük taş yapılı evler.
Kızılırmak suları ile iç içeler...

Ortalıklarda hiç kimse yok.
Zamanında insanların yaşadığı.
Köy terkedilmiş, yıkık, yaralı.
Issız, insansız çok acı...

Bu köyün biraz yukarısında.
Küllü'de zengin bir hayat yaşanmakta.
Aşşağı Küllü'de ise.
1968 yapımı sinema şaheseri.
Maymunlar Cehennemi'nin sanki.
Yaşanmakta aynen son sahnesi...


Aşşağı Küllü köyü Fotoğraflarım:


27 Haziran 2024 Perşembe

AŞIKLI HÖYÜK...

 

- 31 Mayıs 2024, Aşıklı Höyük-Aksaray -

Değinmiştim Kızılkaya'ya.
Ve onun muhteşem taş yapılarına.
Yapılan 1930-50 yılları arasında.
Son Blog yazımda:

İşte bu Kızılkaya köyüne.
Hemen 1-2 km mesafede.
Rastlıyorsunuz Aşıklı Höyük'e.
9-10 bin yıllık geçmişiyle...

Aşıklı Höyük de.
Aksaray ilimizde.
Onun Gülağaç ilçesinde.
Onun da yeni Kızılkaya köyünde...

MÖ 8000-5500 arasında.
Neolitik Çağ'a.
Ya da Cilalı Taş devrine.
Tarihlenmekte...

Mimarlık tarihinde.
9-10 bin yıl öncesinde.
Anadolu'nun bitişik düzende.
Dörtgen planlı kerpiç yapıları.
İle ilk yerleşim yeri burası...

Aşıklıda yerleşik yaşama.
Başlanmış MÖ 8000 yıllarında.
Tarımla da uğraşılmış. 
Bitki ve tahıl yetiştirilmiş.
İlk tarım da burada yapılmış...

Aşıklı Höyük, Hasandağ yakınında.
Melendiz suyu kenarında.
Yeni Kızılkaya yakınında.
1120 metre rakımda.
4 Hektar bir alanda bulunmakta... 

Dokuz bin senedir.
Toprağa yarı gömülü, oval kulübeler.
İlk yerleşik düzene geçenler.
Kerpici üretenler.
Tarımsal üretime geçenler.
Beyin ameliyatı gerçekleştirenler.
Hep Aşıklı Höyükteler...

20. yüzyılda.
İmar Bakanlığınca.
Uğramış iskana. 
Yeni Kızılkaya...

Aşıklı Höyük'ün şimdiki yapılarına.
Evlerine, konutlarına baktığınızda.
Çok daha basit kalıyor kanımca.
10 bin yıl öncekilerin yanında...


Aşıklı Höyük Fotoğraflarım:

.

23 Haziran 2024 Pazar

KIZILKAYA EVLERİ...

 

- 31 Mayıs 2024 Kızılkaya, Aksaray-

Kızılkaya.
Kapadokya'da.
Aksaray'a.
37 km uzaklıkta...

Eski bir köy Kızılkaya.
Melendiz suyu kenarında.
Adını da hemen arkasında.
Bulunan Kızıl kayalardan almakta...

Aksaray ilimizde.
Gülağaç ilçemizde.
1120 m yükseklikte.
Kızılkaya bir plato üzerinde...

Y. Sultan Selim döneminde.
1500'lü senelerde.
Tahrir defterlerinde.
28 hane ve 39 neferiyle.
Yine köy statüsünde...

Önceleri mağaradan bozma.
Evler varmış burada.
Kaya kovuklarında...

20. yüzyılda.
Özellikle 1930'lardan sonra.
Mağaraların önüne, yanına.
Çok güzel Taş evler, konaklar.
Yapılmaya başlanmış burada...

Muhteşem mimari yapılarla.
Güzel bir köy oluşturulmuş.
Kayalıkların altında.
Kızılkaya'da...

1945-50 yılları arasında.
Keyifle yaşanmaktaymış burada.
Ancak 1960'ların başlarında.
Yukarıdan düşen kayalarla.
Yaşamak zorlaşmış Kızılkaya'da...

1963 yılında.
İmar-İskan Bakanlığınca.
Kızılkaya, afet bölgesi ilan edildi.
Köyün doğuya kaydırılması kararı verildi.

Güzelim yapılar boşaltıldı.
Doğuda yeni yer ayarlandı.
50 tane iskan evi yapıldı.
Kızılkaya'nın adı aynen kaldı...

Son Kapadokya gezimizde.
Yoldaşım Murat Selam ile.
Dolaştık bu bomboş köyde.
Terkedilmiş eski yapıların içinde...

Eski Kızılkaya ev yapıları.
Kesme taştan ve 2-3 katlı.
Taş kemerli alt katları.
Üst katları hasır tavanlı.
Ahşap hatıllı, düz toprak damlı...

Bunların yanında mağara düzenli.
Evler ki Ahırlı, Kilerli.
Birkaç küçük odası, Mutfağı.
Olan Samanlığı ve Ambarı... 

Tarih içinde geziniyorsunuz.
Bomboş evlere giriyorsunuz.
Pencerelerden manzarayı izliyorsunuz.
Anıları düşünüp üzülüyorsunuz...

Yukarıda kızıl kayalara  bakıyorsunuz.
Suçluları görüyorsunuz...


Eski Kızılkaya köyü Fotoğraflarım:

.

20 Haziran 2024 Perşembe

SELİME...

 

- 31 Mayıs 2024 Selime-Aksaray -

Giderseniz Kapadokya'ya.
Ankara'dan Aksaray yoluyla.
Buradan 35 km sonra.
Girersiniz Kapadokya'ya...

Karşılaşırsınız işte tam bu köşede.
Peri bacalarının ilk görüntüleriyle.
Mağaraları ve Taş evleriyle.
Selime Beldesinde...

1200 metre yükseklikte.
2000 nüfusuyla Selime.
Hasan dağı 3258 m.
Ve Melendiz dağı 2963 m.
Eteklerinde  kurulu bir belde...

MS 947 kayıtlarına göre.
İsmi Salamo olarak geçmekte.
1476 senesi kayıtlarında ise.
Selme veya Selime olarak bilinmekte...

Çok güzel Kapadokya görüntüleriyle.
8-9 yüzyıl arasına tarihlenmekte.
Olan müthiş Katedraliyle.
Görülmesi gerekli ilk yer Selime...

11. yy'da Selçuklu döneminde.
Onların hoşgörüsüyle.
Ihlara vadisi yakınında Selime'de.
Devam etmiş uzun süre.
Yaşamına bu Kilise...

En büyük Katedral Kapadokya'da.
Yüksek bir noktada.
Oyulmuş kayalara.
Birbirine bağlı onlarca oda.
Tünel ve kanallarla...

Hristiyanların bu bölgedeki.
En önemli dini merkezi.
Çok sayıda din adamı yetişmiş.
Kapadokya'da ilk yüksek sesli ayin.
Bu Katedralde yapılmış...

İki büyük dinsel holü.
Yanları kemerli ve sütunlu.
Var bir de piramit tavanlı.
Büyük bir Mutfağı...

Etrafı aydınlatmak amacıyla.
Kandil nişleri yapılmış.
Bağlantı için odalara da.
Dehlizler oluşturulmuş...

Dolaşın mağaralarında.
Ve keyifle Peribacalarında. 
Sanat eseri Taş evleri arasında.
Bu Kapadokya coğrafyasında...

Veda ederken de Selime'ye.
Uğrayın Selime'deki Türbesine.
Selçuklu komutanı Ali Paşa'ya.
Şehit olan burada.
Savaşırken Moğollar'la...


Selime Fotoğraflarım:

.

17 Haziran 2024 Pazartesi

ESBELLİ CAMİSİ...

 

- 1 Haziran 2024, Ürgüp-Nevşehir -

Esbelli.
Ürgüp'ün bir mahallesi.
Yukarıdan bakan Ürgüp'e.
Kadim bir mahalle...

Hüseyin Tokat isimli.
1811 Cave Hotel sahibi.
Arkadaşım Esbelli'li.
İshak onun da dedesinin adı.
Bir dönem bu Caminin imamı...

Esbelli Camisi de.
Şehre bakan bir tepede.
Yapılmış 1814'te.
Geçmiş 200'den fazla sene...

Yöresel sarı taş yapılı.
1893 yılı onarımlı.
Minik bir avlulusu ağaçlı.
Yazlık bir ibadet mekânı...

Girişi üç sütunlu.
İçerisi geniş kemerli.
Tek pencereli.
Tarihi bir Cami...

Dikdörtgen planlı.
Küçük bir cemaat alanlı.
Basit Minber ve Mihraplı.
Şirin mi şirin bir yapı...

Köşk Minarelerini anlatmıştım.
Kapadokyanın.
Değinmiştim özgün yapılarına.
Bloğumda son yazımda:

Esbelli Camisinin Ürgüp'te.
Minaresi de.
Köşk şeklinde.
Uyumlu yöresel mimari biçimiyle...

Caminin Minaresi de.
Girişin hemen üstünde.
Sevimli görünümüyle.
Yapının bir köşesinde...

Dört zarif sütunuyla.
Tek tavan taşıyla.
Ve üzerindeki alemiyle.
O da şirin bir Köşk Minare...


Ürgüp Esbelli Camisi Fotoğraflarım:

.

12 Haziran 2024 Çarşamba

KAPADOKYANIN KÖŞK MİNARELERi...

 

- Kapadokyanın Köşk Minareleri, Kapadokya -

Menâr ya da Menâre.
Arapça bir kelime.
İslam öncesinde Arapça'da.
"Fener kulesi" anlamında...

Bilal-i Habeşi.
İslam'ın ilk müezzini.   
Peygamber emretmiş.  
Yüksek bir yere çıkmış.
İlk Ezanı okumuş...

Ezan, uzunca bir süre.
Cami veya Mescitlerde.
Çıkarak okunmuş yüksek bir yere..
Daha sonra gündeme gelmiş Minare...

Minareler Camilerin.
Önemli unsurlarından birisi...

Mimari anlayışlarda.
Değişik malzeme kullanılmasıyla.
Farklı Minareler yapılmış.
İlerleyen zamanlarda. 
Değişken coğrafyalarda...

Bu nedenle ilerleyen yıllarda.
Ahşap, taş veya tuğlayla.
Silindirik, köşeli ya da.
Yivli veya burma tarzında.
Minareler çıkmış ortaya...

Değişken mimari biçimde. 
Farklı kültürlerde. 
Farklı biçimli Minareler.
Yapılmış İslam ülkelerinde...

Örneğin Kapadokya yöremizde.
Çok farklı bir biçimde. 
Yapılmış bu Minareler.
Köşk Minareleri ismiyle...

Köşk tipi Minarelere.
Kayseri ve Nevşehir'de.
Aksaray ve Niğde'de. 
Ürgüp, Gülşehir, Avanos'ta.
Çok sayıda rastlanmakta...

Bunların hemen hemen hepsi.
Biri birinin çok benzeri.
Uzaktan küçük bir Çan Kulesi gibi.
Minik ama zarif biçimli....

Tümü Caminin üstünde.
Duvar üstünde veya köşesinde.
Tabanı zeminden hafif yüksekte.
Küçük dört taş sütunlu...

Sütunların üstünde taş tabanlı. 
Bu tabanın üstünde de Külahı.
Külahın üstünde Alemi.
Olan görürsünüz Minareleri...

Küçük, yalın ve çok sade.
Ama sevimli görünümleriyle.
Sadece bu yöreye.
Özgün ve has bir Minare...

Uzun yıllar boyu bu yörede.
Bu Minare tipi kullanılmış.
Sonra tüfek icat olmuş.
Mimari teknik değişmiş...

Kapadokya'da 20. yüzyıla gelinmiş.
Yöresel mimari şeklinden vazgeçilmiş.
Köşk Minare yapılmaz olmuş.
Bildiğimiz minare formuna geçilmiş...


Köşk Minare Fotoğraflarım:

.

9 Haziran 2024 Pazar

KAPADOKYADA BAHAR...

 

- Kapadokya'da Bahar 1, 2, 3 Haziran Ürgüp -

"Ölmek zor" dediler Haziran'da.
Biz de arkadaşım Murat Selam'la.
Koyulduk yola Haziran'ın başında:

Bahar henüz bitmemişti.
Hava açık ve güneşliydi.
Şereflikoçhisar geçildi.
Tuz gölüne gelindi.
Kıraç yerler bile yemyeşildi...

Aksaray'dan dönüldü.
Hasandağı görüldü.
Tepesi bembeyazdı.
Karlıydı, bulutla kapalıydı.
Etekleri çimen kaplıydı...

Kızılkaya'da.
Verdik mola.
Dik kayalar önünde.
Yeşillikler içinde.
Morlarla, sarılarla birlikte...

Ardından Selime.
Katedralin pencerelerinde.
Pamuk bulutlar üstümüzde.
Yemyeşil çimenlerle...

Sonra Melendiz deresi.
Ihlara vadisi.
Cennet gibi. 
Bir doğa güzelliği...

Sonra Güzelyurt geçildi.
Derinkuyu'ya gelindi.
Çiçekli tepeler kaldı geride.
Nevşehir'den gelindi Ürgüp'e...

İki gece üst üste.
Bahar gibi bir gecede.
Birlikteydik Ahmed Arif'le.
Nazım ve Orhan Kemal ile...

Yaşamımda çok defa.
Gelmişliğim vardır.
Güzel atlar yurdu'na.
Kapadokya'ya...

Peribacaları, dağları, bağları.
Coğrafyası, sayısız mağaraları.
Göremesi, Zelvesi, Gomedası.
Sinasos'u, Avanos'u, Ihlara'sı.
İle şiir gibidir burada Bahar ayları...

Ölmek zor işte.
Haziran'da.
Bu güzel Coğrafyada.
Kapadokya'da...


Kapadokya'da Bahar Fotoğraflarım:

.

5 Haziran 2024 Çarşamba

HAZİRANDA ÖLMEK ZOR...

- 2-3 Haziran 2024, 1811 Cave Hotel-Ürgüp -

sokaktayım 
gece leylâk 
     ve tomurcuk kokuyor 
yaralı bir şahin olmuş yüreğim 
uy anam anam 
haziranda ölmek zor! 
....................  

Şair.
Hasan Hüseyin Korkmazgil'e.
Ait uzunca bir şiirin minikçe.
Bir bölümü yukarıdaki dizeler...

Edebiyat dünyamızda.
Üç çok önemli ozanımız da.
Ölmüşler Haziran ayında... 

Nazım Hikmet de.
Orhan Kemal'de.
Ahmed Arif'de.
Haziran'ın ikisinde, üçünde.
Veda ettiler bu evrene.
Farklı senelerde olsa bile...

Geçen hafta.
2-3 Haziran'da.
Bulunuyorduk Kapadokya'da.
Ürgüp'te.
1811 Cave Otel'de...

Haziranın hem ikisinde.
Hem de üçünün gecesinde.
Birlikteydik bir dost meclisinde.
1811 Cave Hotel'de.
Şiirli bir Konserde.
İsmail Hakkı Demircioğlu ile
Ve de Sabri Öziç'le birlikte...

Söyleşi iki gece devam etti.
İsmail Hakkı sazıyla çaldı, söyledi.
Sabri Öziç şiirlerle eşlik etti.
Üç şairimizi de tanıttı, anlattı.
Şiirlerini okudu onları yaşattı.
Gerçekten muhteşem bir programdı...

Orhan Kemal ve Ahmed Arif.
Ve Nazım Hikmet'in yanında.
Pir Sultan Abdal da.
Hasan Hüseyin ve Ruhi Su da.
Şeyh Bedrettin ve Dadaloğlu da.
Leyla Erbil, Karacaoğlan da.
Aşık Veysel ve Yahya Kahya da.
Bedrettin Cömert de Topal Yunus da.
Mustafa Suphi ve hatta.
Rus kızı Tanya da.
Bizlerle birlikteydi Salonda...

Ölmek zor aslında.
Haziran'da.
Şairseniz bir de Anadolu'da.
Havalar ısınmışsa.
Bir de çiçekler açmışsa.
Ölmek zor gerçekten Haziran'da...

Neyse, 
Bitirelim Orhan Kemal'den
Nazım Hikmet'e bir şiirle.
Bu güzel birlikteliğimizi de:

...Unutabilir miyim seni
Tahtakurusu ayıkladığımız hapishane gecelerini
Ve radyoda şark cephesinden haber beklediğimiz
Müthiş anların küfürünü
Radyonun yanındaki duvara
Kurşun kalemiyle abus insan yüzleri çizmiştin
Unutabilir miyim seni hiç?
Hala beton malta boylarında duyuyorum
Takunyaların sesini!
Unutabilir miyim seni?
Dünyayı ve insanlarımızı sevmeyi senden öğrendim
Hikâye şiir yazmayı
Ve erkekçe kavga etmeyi, senden! 


Haziranda Ölmek Zor Fotoğrafları:

Sabri Öziç'ten Nazım Hikmet sunumu:

İsmail Hakkı Demircioğlu Video:
(Hüseyin Tokat'tan)




.

2 Haziran 2024 Pazar

ANKARA BİRASI...

 

- 29 Ekim 2023 -

Mustafa Kemal, 1917 senesinde.
Padişah Vahdettin ile birlikte.
Kaiser II. Wihelm'in davetiyle.
Giderler Almanya'ya ziyarete...

M. Kemal burada konakladıklarında.
Bir dinlenme sırasında.
Çok beğenmiştir daha ilk içiminde.
Paulaner Salvator isminde.
Siyah Birayı, doppelbock türünde...

Aradan uzun zaman geçmiştir.
Kurtuluş Savaşı bitmiştir.
Cumhuriyet ilan edilmiştir.
Ülke hızla gelişmektedir...

Ankara'da Orman Çiftliği kurulmuştur.
Modern tarım başlatılmıştır.
Sanayide ilk adımlar atılmaktadır.
Önemli Fabrikalar kurulmaktadır...

Yerli üretim desteklenmektedir.
Arpa üretimi gelişmesi düşünülür.
Tarım-Sanayi birlikte gelişmelidir.
Atatürk talimatını verir... 

Ankara'da Bira Fabrikası kurulacaktır.
Atatürk Orman Çiftliğinde yer ayrılır.
Alman Mimar Hermann Jansen ve
Avusturyalı Ernst Egli birlikte çalışır... 

1925 yılında işe başlanır.
Fabrika 1934'te kurulur.
Cihazlar Skoda Fabrikasından alınır.
Memur ve işçiler için konutlar yapılır.
Bir de Bira Bahçesi oluşturulur...

Burada "Ankara Birası" ismiyle.
Ve Doppelbock türünde.
Dört farklı biçimde.
Ve yılda beşyüz bin litre.
Üstün kalitede Bira üretilir.
Ülkenin dört bir yanına gönderilir...

Ankara'ya ayrı bir hava gelmiştir.
Atatürk Orman Çiftliğine gidilmektedir.
Bira Bahçesinde oturulmaktadır.
Kadın-erkek yan yana Bira içmektedir...

Her şey iyi gitmektedir.
1937 yılında fikir ayrılıkları gelişir
Atatürk ile İsmet İnönü arasında.
Gerginlik çıkar bu fabrika konusunda...

20 Eylül 1937 tarihinde bu nedenle..
İstifa eder İnönü Başvekillikten.
Bir ay sonra 25 Ekim 1937'de.
Celal Bayar getirilir bu göreve...

Ankara Bira Fabrikası, 1937'de.
Devredilir Orman Çiftliği ile  birlikte.
Önce Hazineye.
1939'da da İnhisarlar İdaresi'ne...

İstanbul'daki Bomonti Fabrikası.
İle birleşir Ankara Bira Fabrikası.
Üretilir "Tekel Birası" ismiyle.
Ve Bira üretimi durdurulur 1994'te...

İşte bu Ankara Birası, ayni yapımı.
Cumhuriyetin 100. yılında.
Anadolu Efes Fabrikası'nda.
Atatürk'ün anısına.
Ve "Sonsuz Mavi" adıyla.
Aynen üretildi 2023 yılında...

Benzeri şişelerde yapılmıştır.
Siyahtır, % 7.5 alkol oranlıdır.
Atatürk'ün sevdiği tattadır.
Yalnızca 1923 şişe hazırlanmıştır.

Bu şişeye sahip olanlar.
Ankara Birasını hatırlarlar.
Atatürk'ü saygıyla anarlar.
Ama açıp, onu tatmaya kıyamazlar...


Ankara Birası resimli hatıraları:
(fotoğraflar internetten alınmıştır)

.