YÜCEL TANYERİ

Ben, Yücel Tanyeri
Duydum ki merak ediyormuşsunuz,
Hususi hayatımı,
Anlatayım:
Evvela hekimim, yani
Büyücü falan değilim.
Burnum var, kulağım var,
Pek biçimli olmamakla beraber.
Lojmanda otururum,
Üniversitede çalışırım.
Ne başımda bulut gezdiririm,
Ne sırtımda mühr-ü nübüvvet.
Ne İngiliz kralı kadar
Mütevaziyim,
Ne de Celâl Bayar'ın
Sabık ahır uşağı gibi aristokrat.
Ispanağı çok severim
Puf böreğine hele
Biterim
Malda mülkte gözüm yoktur.
Vallahi yoktur.
Orhan Veli ile Melih Cevdet'tir
En sevdiğim şairler.
Bir kızım vardır,
İki de torunum pek muteber;
İsmini söyleyemem
Çiçekle uğraşanlar bulsun.
Ehemmiyetsiz şeylerle de uğraşırım,
Ne bileyim,
Belki daha bin bir huyum vardır.
Amma ne lüzum var hepsini sıralamaya.
Onlar da bunlara benzer...


Beni, benden iyi anlatan Orhan Veli'ye teşekkürlerimle...

27 Mayıs 2024 Pazartesi

KONSTANTİN ve TAHSİN...

 

Verba volant, Scripta manent
Söz uçar, Yazı kalır
....................

Stuttgart, 1964 senesi.
Hohenheim Ziraat Fakültesi.
İran, Ürdün, Irak, Fransa'dan.
Vietnam, Mısır ve Gana'ya.
Birçok öğrenci burada...

Tahsin Akşen.
Arkadaşım Lise'den.
O da gelmiş buraya.
1964'de Üniversitede okumaya...

Bir öğrenci daha var burada.
Konstantin Karras adında.
Yunanistan'dan gelmiş o da.
Buraya okumaya...

Konstantin, yaşamında. 
Karşılaşmaktadır ilk defa.
Bir Türk ile.
Yaklaşırlar birbirine sevgiyle...

Konstantin ve Tahsin tanışırlar.
Arkadaş olurlar.
İyi bir bağ kurarlar.
Güzel bir dostluk oluştururlar...

Zamanla.
Gelişir dostlukları da.
Kardeşleriyle de. 
Sonrasında eşleriyle de...

Uzun yıllar dost kalırlar.
Arada bir buluşurlar.
Eski günleri hatırlarlar.
Gülerler, konuşurlar...

Konstantin, Hohenheim Üniversitesi'nde.
Çalışır Genetik Bölümünde.
Araştırma Görevlisi olur önce.
Sonra da getirilir Öğretim Görevli'liğine.
Popülasyon Genetiği Bölümünde...

Tahsin'in söylediğine göre.
Konstantin'in tüm isteği de.
Anlatmaktır hepimize.
Ve Türk-Yunan gençliğine.
Ayni olan kökenimizle.
Düşmanlıkların bitmesine...

Sevgili Konstantin bu amaçla.
Ve tüm Bilimsel inancıyla.
Yazar kapsamlı bir kitap.
"Genetik ve Toplum" başlığıyla...

Tam 166 sayfa.
Herkesin anlaması amacıyla.
Yan yana üç dilde hem de.
Yunanca, Almanca ve Türkçe...

Başlangıçta Epigenetik ile başlıyor.
Genleri kontrol edebiliriz diyor.
Gazze'deki drama değiniyor.
İki toplumu da suçlayamayız diyor...

Çocuklar, nefret olmadan doğarsa.
Ve bu, yaşadığımız toplumlarda. 
Eşitsizlikler ortadan kalkarsa.
Zincir kırılabilir diye bitiriyor...


Bu Kitabın çok çok kısa bir Özeti:

.

9 yorum:

  1. Cok cok guzel vede anlamli bir calisma tesekkurler. Yucelim
    Aytac

    YanıtlaSil
  2. Yalçın Ergir28 Mayıs 2024 07:52

    Çok değerli bir kitap. Kitap kapağındaki görsel nedeniyle, Stuttgart - Killesberg Park'taki Killesbergturm gözlem kulesinin öyküsünü de okudum. Tasarımcısı Jörg Schlaich'ın, Konstantin Karras'ın kuleyi DNA sarmalı gibi göreceğinden haberi olmamıştır kesin. (Jörg Schlaich'ın Münih olimpiyat stadyumunda da imzası varmış)

    YanıtlaSil
  3. Bakmak başka, görmek başka, yorumlamak daha başka bir şey...

    YanıtlaSil
  4. Hedef küresel vatandaş.Neden mi ?Çünkü hepimiz birbirimize aitiz ve çöküşümüzü engellemenin tek yolu bu olabilir .Ne NATO'nun ne de başka askeri bir örgütün düşmansız ve küresel olarak birleşmiş bir dünyada yeri yoktur.ÖZETLE SUNDUKLARI BU GÜZEL FİKİRLERİN PEŞİNDEN GİTMELİYİZ.ÖNCELİKLE AMERİKANIN BUNU DESTEKLEMESİ İLK ŞART !

    YanıtlaSil
  5. Kıymetli Kardeşim Yğcel, Konstantin ile dostluğumu ve onun 'Genetik ve Toplum' adlı kitabını Blog' unda tanıttığın için çok teşekkür ederim.
    Not:
    1971 de Konstantin evlenirken benim ve eşimin şahitlik yapmamızı arzu etti ve bizde severek kabul ettik.

    YanıtlaSil
  6. Ne güzeldir eski dostluklar Tahsin...

    YanıtlaSil
  7. Çok sevgili Yücel, bu kitabın ISBN (International Standart Book Number) Uluslararası Standart Kitap Numarasını verebilir misin? Çok çok sağolasın...

    YanıtlaSil
  8. ISBN numarası maalesef yok bu kitabın. Özel bir basım. Yalnızca arkadaşlarına gönderilmiş. Satışta olan bir kitap değil. Bana da Tahsin Akşen arkadaşım göndermişti. İkinci baskıya hazırlanıyorlarmış. Belki o zaman satışa sunulmuş olabilir.

    YanıtlaSil
  9. Bir anımı paylaşarak bu konuya destek vermek istiyorum. Yunan adaları gezimiz sırasında Rodos’ta bir mağazadan şapka alırken satıcının Türkçe konuşması üzerine Türkiye’den kaçan Rumlardan birisi olduğunu öğrendik. Bize çok iyi davrandıktan sonra “Bizim sizlerle hiçbir sorunumuz yok. Sizin de olmadığını biliyorum. Ama bu siyasetçiler yok mu? Onlar bizi birbirimize düşman birbirimize yaptılar. Mustafa Kemal olsaydı, bunlar olmazdı” Deyince, kendisi ile sarılıp dakikalarca sohbet ettik. Sadi Subaşı, Samsun

    YanıtlaSil