YÜCEL TANYERİ

Ben, Yücel Tanyeri
Duydum ki merak ediyormuşsunuz,
Hususi hayatımı,
Anlatayım:
Evvela hekimim, yani
Büyücü falan değilim.
Burnum var, kulağım var,
Pek biçimli olmamakla beraber.
Lojmanda otururum,
Üniversitede çalışırım.
Ne başımda bulut gezdiririm,
Ne sırtımda mühr-ü nübüvvet.
Ne İngiliz kralı kadar
Mütevaziyim,
Ne de Celâl Bayar'ın
Sabık ahır uşağı gibi aristokrat.
Ispanağı çok severim
Puf böreğine hele
Biterim
Malda mülkte gözüm yoktur.
Vallahi yoktur.
Orhan Veli ile Melih Cevdet'tir
En sevdiğim şairler.
Bir kızım vardır,
İki de torunum pek muteber;
İsmini söyleyemem
Çiçekle uğraşanlar bulsun.
Ehemmiyetsiz şeylerle de uğraşırım,
Ne bileyim,
Belki daha bin bir huyum vardır.
Amma ne lüzum var hepsini sıralamaya.
Onlar da bunlara benzer...


Beni, benden iyi anlatan Orhan Veli'ye teşekkürlerimle...

3 Ekim 2016 Pazartesi

MASULEH...


13 Eylül 2016, Anzali ve Masuleh

Hazer ölü bir göle benzer!
Uçsuz bucaksız başıboş tuzlu bir sudur Hazer!
Hazerde dost gezer,
Düşman gezer!
                                              Nazım Hikmet

………………..

Dilimde Nazım’ın mısralarıyla.
Anzali yakınında, Hazar Denizi kıyısında.
Geziyorum bulutlu bir havada.
Gün ışımadan daha…

Geniş bir sahil, ince kumlu.
Hazar bugün coşkulu.
Hazar dalgalı.
Ve hava oldukça kapalı…

Erkenden koyuluyoruz yola.
Önce Anzali Limanı’nda.
Kısa bir duraksama.
Şehirde küçük bir dolaşma...

Önemli bir Liman şehri.
Hazar Denizi kıyısında Anzali.
Buranın Şah dönemindeki ismi.
Bender Pehlevi

Kurulmuş Sefid (beyaz) nehri’nin Hazar denizine.
Anzali, tam açıldığı yerde.
Burası oldukça meşhur tüm dünyada.
Siyah havyarıyla…

Balıkpazarı’na gidiyoruz.
Hazar balıklarını inceliyoruz.
Balıkçı kardeşlerimizle dost oluyoruz.
Onlarla Türkçe sohbet ediyoruz…

235 km yolumuz var daha.
Ulaşmak için Zanjan’a.
Raşht’tan geçiyoruz.
Yemyeşil pirinç tarlaları kenarında ilerliyoruz…

Amacımız dağ köyü Masuleh’e ulaşmak.
Uneco Kültür Mirası’ndaki bu köyü gezmek.
Yemyeşil dağlık bir alana giriyoruz.
Orman içinde bin metre yükseliyoruz…

Buraları İran’ın kuzeyi ve sanki Doğu Karadenizi.
Çay, fındık yetiştiriliyor havası da yağışlı ve sisli.
Farsça’yı değişik lehçeyle konuşuyorlar, burunları oldukça iri.
Fıkralar anlatılıyor bunlar hakkında oldukça sevimli…

Masuleh, Elbruz sıradağlarında.
İki dağın arasındaki bir çağlayanın yanında.
Ama dağın bir yamacında.
Küçük bir köy aslında ormanlar arasında…

Masuleh, sahip çok ilginç bir yerleşime.
Dağın eğimi nedeniyle.
Bir ev.
Diğerinin üstünde…

Anlayacağınız.
Bir evin önündeki avlusu.
Bir alttaki evin.
Damı…

Evlerin dümdüz damları.
Ayni zamanda köyün sokakları.
Köyün sokaklarında geziyorsunuz.
Ama aslında evlerin damında yürüyorsunuz…

Köye otomobil giremiyor.
Daracık sokaklarda, damlarda, çarşısında.
Yürüyorsunuz insan kalabalığında.
Sırt sırta, omuz omuza…

Çeşitli hediyelik eşyalar.
500 yıllık yerel kıyafetli insanlar.
Kurabiyeciler, çörekçiler, tatlıcılar.
Ormanda ailece şeş kebap yapanlar…

Keyifle dolaşıyoruz.
Ardından tekrar yola koyuluyoruz.
Elbruz dağlarının zirveleririne.
Kıvrıla kıvrıla tırmanıyoruz…

Güzel dağ manzaraları arasında.
Zeytin bölgesi Rudbar’ı bırakıyoruz arkamızda.
Tam gün batımında.
Ulaşıyoruz konaklayacağımız Zanjan’a…

Anzali ve Masuleh Fotoğraflarım:
.