YÜCEL TANYERİ

Ben, Yücel Tanyeri
Duydum ki merak ediyormuşsunuz,
Hususi hayatımı,
Anlatayım:
Evvela hekimim, yani
Büyücü falan değilim.
Burnum var, kulağım var,
Pek biçimli olmamakla beraber.
Lojmanda otururum,
Üniversitede çalışırım.
Ne başımda bulut gezdiririm,
Ne sırtımda mühr-ü nübüvvet.
Ne İngiliz kralı kadar
Mütevaziyim,
Ne de Celâl Bayar'ın
Sabık ahır uşağı gibi aristokrat.
Ispanağı çok severim
Puf böreğine hele
Biterim
Malda mülkte gözüm yoktur.
Vallahi yoktur.
Orhan Veli ile Melih Cevdet'tir
En sevdiğim şairler.
Bir kızım vardır,
İki de torunum pek muteber;
İsmini söyleyemem
Çiçekle uğraşanlar bulsun.
Ehemmiyetsiz şeylerle de uğraşırım,
Ne bileyim,
Belki daha bin bir huyum vardır.
Amma ne lüzum var hepsini sıralamaya.
Onlar da bunlara benzer...


Beni, benden iyi anlatan Orhan Veli'ye teşekkürlerimle...

29 Nisan 2014 Salı

KİRAZ AÇIM ŞENLİĞİ...


İzmir'de bahar gelmiş.
Çiçeklerimiz açmış.
Hatta çağla'larımızı bile yemiştik.
Washington'a hareket etmeden önce...

Kuzeyinden giriş yaptık.
Nisan başında.
Uçakla.
Amerika kıtasına...

Kötüydü manzara.
Uçaktan baktığımda.
Aşağılara.
Kanada
Labrador'unda...

Her yer bembeyazdı.
Toprak kar altındaydı.
Nehirler donmuştu.
Göller buzlarla doluydu...

"Gelmez" diye düşündüm.
"İlkbahar buralara".
"Haziran'a kadar".
"Kuzey Amerika'ya"...

İndik Washington'a.
Zemheri soğuğunda.
Koca koca ağaçların dallarında.
Hiçbir yeşerme yoktu daha...

Halbuki hayalini kurmuş. 
Plânımı yapmıştım.
Washington'un meşhur Şenliği'ne katılacaktım.
Kiraz ağaçlarının açımını fotoğraflayacaktım...

Havalar kâh açtı.
Kâh kapadı.
Sonunda birkaç gün ısındı.
12 Nisan'da gösteri başladı...

100 yıldan beri kutlanıyor.
Cherry Blossom denilen Festival.
Washington'da.
Potomac nehrinin kıyısında...

3000 kadar kiraz ağacı.
Dostluk anısı olarak gönderilmiş.
Tokyo Belediye Başkanı'ndan.
1912 yılında Washington halkına...

Bu ağaçlar dikilmiş.
Potomac nehri kıyısında.
Tidal Basin adında.
Yapay havuzunun kenarlarına...

100 yıldır açıyorlar.
Kiraz ağaçları her baharda.
Pembe-beyaz çiçekleriyle Washington'da.
Dostluk adına...

Ne kadar ağaç varsa.
Ne kadar çiçek açmışsa.
Bir o kadar da.
Görmeye gelen var etrafta...

Sıcak, güneşli bir hava.
Dalları göstermeyen çiçekler.
Gezinenler, gülenler, eğlenenler.
Bir de bu güzelliği görüntüleyenler...

İkinci baharımı yaşıyorum.
Son bir ayda.
Washington'da.
Kiraz ağaçları arasında...


Cherry Blossom Fotoğraflarım:


28 Nisan 2014 Pazartesi

WASHINGTON D.C...


Amerika Birleşik Devletleri'nin.
Başkenti.
Waşington.
Di Si...

1790 senesinde.
Potomac nehri sahilinde.
Kurulmuş 177 kilometre kare.
Küçüklüğünde bir arazide...

Su, 18 kilometrekaresi.
Bu arazinin.
% 20'si de.
Yeşillikler içinde...

Eyalet değil!
Amerika'nın 50 eyaletinden.
Birisi hiç değil...
Bağımsız bir bölge.

George Washington.
Belirlemiş yerini.
Virginia ve Maryland'dan almışlar.
Hibeyle şimdiki arazisini...

Nüfusu 650 bin kadar.
Kongre Binası.
Başkanlık Sarayı.
Yüksek Mahkeme burada...

Bakanlık binaları.
Büyükelçilik yapıları.
Birçok resmî-sivil kuruluşlar.
Burada toplanmışlar...

Birçok anıtlar.
Anıtsal binalar.
Müzeler, parklar.
Ulusal Mezarlıklar...

Görülecek yerlerin çoğu.
1.5 km boyunda.
Ve 120 m eninde.
The Mall denilen çimenliğin çevresinde...

Bu çimenliğin bir ucunda Kongre Binası.
Diğer ucunda ise Lincoln Anıtı.
Tam ortasında da.
169 m yüksekliğinde Washington sütunu...

Hiçbir yasa yokmuş.
Binalar bu sütunun yüksekliğini geçemez diye.
Ama hiçbir yapı yok.
Bundan daha yüksek, Washington içinde...

Buradayım 20 gün daha.
Görecek çok yer var Washington'da.
Bu küçücük alanda.
İnansanız da inanmasanız da...


Washington, DC Fotoğraflarım:
https://photos.google.com/u/0/album/AF1QipNu56v62XgQ5pLb7WO3qtFCcrVgU_bnL_Rin7S6/photo/AF1QipNBel5w143XwlT1z3EwNnALo46d7kUGoSnlOhF4
.

30 Mart 2014 Pazar

WASHINGTON'A...


Değerli Dostlar,

Yeni tamamlandı.
Orta Amerika notları.
Bu kez yolumuz Kuzey Amerika'ya.
Başkent Washington'a...

Yarın sabah yola çıkıyorum.
21 Nisan'da dönüyorum.
Seçim sonuçlarını.
Oradan izleyeceğimi sanıyorum...

Havası, suyu.
Bir de ince kabuklu.
Portakalı.
Meşhurmuş Washington'un...

20 gün kadar kalacağım.
Orada.
Washington'da.
Yeğenim Şebnem'in yanında...

Yok bir politik amacı.
Bu gezinin hemen seçim sonrası.
İcazet, micazet almayacağım.
Meraklanmayın yalnızca gezip, tozacağım...

Aksayacak yine yazılar.
20 gün kadar...

Lise arkadaşım.
Yük. Müh. Nejat Uğurlu.
Üşenmemiş, yerinmemiş.
Orta Amerika gezimi özetlemiş...

Gezdiğimiz yerleri.
Haritada bir bir işaretlemiş.
Sırayla ve kolay izlenebilir.
Bir hale getirmiş...

Ben yokken dilerseniz.
Tıklayın şu linki:
https://mapsengine.google.com/map/u/0/edit?mid=zh09BM39HJsg.kKd2VOX1UiPQ
İzleyin yeniden 
Doğu Amerika gezimizi...

Şimdilik hoşça kalın.

.

25 Mart 2014 Salı

ORTA AMERİKA'NIN ÇİÇEKLERİ...


Orta Amerika gezimizi
ilgiyle izleyen
ve
çeşitli kanallarla
teşekkürlerini ileten
tüm dost ve arkadaşlarıma
"Orta Amerika'nın Çiçekleri"
fotoğraflarımla
yürekten teşekkürler ediyorum.
Sevgilerimle...

Dr. Yücel Tanyeri


Orta Amerika'nın Çiçekleri fotoğraflarım:

.

24 Mart 2014 Pazartesi

VE DÖNÜŞ...

-2 Kasım 2013 Cumartesi-


Mexico'dan sabahın 08.00'inde.
United Airlines uçağı ile.
Benito Juarez Havalimanı'ndan.
Uçuyoruz Birleşik Amerika'ya...

4.5 saatlik bir uçuşla.
İniyoruz New York'a.
Güzel bir Manhattan dekorunda.
Newark Havaalanı'na...

Sonra Lufthansa.
A-380 uçağıyla.
İniyoruz Frankfurt'a.
Sabahın aydınlığında...

Sonrasında İstanbul'a.
Atatürk Havalimanı'na.
Ardından da kısa bir yolculukla.
İzmir Adnan Menderes Havaalanı'na...

10 Ekim 2013'te çıkmıştık yola.
Orta Amerika'ya.
Guatemala'ya, Honduras'a.
Belize'ye ve Meksika'ya...

Döndük buralardan Anavatan'a.
Tam 3 Kasım'da.
Güzel bir yolculukla.
Unutulmaz anılarla...

Tam 164 gündür anlatıyorum.
Orta Amerika'yı.
Yazılarımla, fotoğraflarımla.
Bloğumda...

Üç gün gitik.
Altı ay anlattık.
Abarttık da abarttık.
Ama işin sonuna geldik artık...

Biliyorum oldu "pehlivan tefrikası" gibi.
Birden 32 kısım hepsi.
İlginç bir bölgeyi çalıştım anlatmaya.
Her ne kadar tam anlatamadıysam da...

Eğer sabrınız halâ taşmadıysa.
Sıkılmadınızsa binlerce fotoğrafa bakmaya.
Son fotoğraflarım da yalnızca.
Ait bu yörenin güzel ve renkli insanlarına...


Orta Amerika'dan İnsan Manzaraları:
https://photos.google.com/share/AF1QipPbJU5KiPZJHvbRGF6_GnZtVR2rvW4gKMe40uCPp_r87k9yy3TaqiNQPAzYGHm7JQ/photo/AF1QipMDTBDnE3xfe-h_2UhCS5Kny2SeWfQcTyg5z-CI?key=cUpWamxGaEo0MjhlX05OVUVCazBDSXBpMDF5S2RR

.

23 Mart 2014 Pazar

XOCHİMİLCO...

-1 Kasım 2013 Cuma-

Bütün gece mezarlıktaydık.
Geç saatlerde yattık.
Sabah 04.00 te kalktık.
Tekrar yollara koyulduk...

6 saat yol gideceğiz.
462 km yol katedeceğiz.
Doğal olarak herkes uykuda.
Otobüste tanyeri ağardığında...

Citlaltepetl volkanı.
Meksika'nın en yüksek dağı.
Gün doğumunda.
5636 m yüksekliğiyle hemen yanımda...

Sonra yeniden görüyorum.
5426 m'lik Popocatepetl volkanını.
Etekleri bulutlu.
Başı karlı ve de gazlı...

Öğlende Mexico'dayız.
Xochimilco'da.
Çok renkli bir yer burası.
Görmeye değer, kanalları ve kayıkları...

"Çiçek Tarlası" anlamında.
"Xochimilco", Aztek lisanında.
Sunî yapılmış birçok adalarıyla.
Ve de 18 km'lik kanallarıyla...

Boşaltıyor Xochimilco gölünün sularını.
Buradaki birçok kanalla.
Getirdiği alüvyonlu topraklarla.
Köylüler sunî adalar oluşturmuş burada...

Meksico'nun besin ambarı imiş bir zamanlar.
Bu verimli topraklar, bu bostanlar.
Günümüzde ise.
Adalar dolu tropik meyvelerle, çiçeklerle ve de turistlerle...

Geziliyor günümüzde Xochimilco'da.
Çok renkli kayıklarla.
Sayıları 200'ü aşkın Trajineras'larla.
Son derece renkli bir ortamda...

Keyifli, renkli bir gezi yaptık.
Bizler de bu kanallarda.
Birçok satıcı arasında.
Canlı Latin Müziği hemen yanımızda...

Akşam üzeri.
Mexico'da kısa bir gezinti.
Ardından son akşam yemeği.
Hep birlikte Pizza California'da yenildi...


Son gün fotoğraflarım:
https://photos.google.com/share/AF1QipMDe_qZcWb6LKNvjLO7yY4X9h6WJDZIIf5pF68qX4J6JOGG9v3kD51RYMGj7kZGKw/photo/AF1QipPx8POSW1FFP6EbVwo_u42LTtfWWLskBAU2LpnM?key=VUlsUUJxMTA1Q3laUHljckhwSU9mOENINTNvaTRn

.

22 Mart 2014 Cumartesi

ÖLÜLER BAYRAMI-2...

-31 Ekim 2013 Perşembe-

İkinci aşama.
Daha büyük bir anlamda.
Mezarlıklardaki kutlamalarda.
Ölüler Bayramı'nda...

Tüm ailece gidiliyor mezarlıklara.
Hava karadıktan sonra.
Elbirliğiyle hazırlıklar yapılıyor mezarlarda.
Çiçekler, yiyecekler ve mumlarla...

İnanılıyor ölenin ruhunun geri geleceğine.
O gece.
Hazırlıklar tamamlanıyor.
Bütün gece mezar başında bekleniyor...

Mumlar yakılıyor kabirler'de.
Gelecek ruh yolu bulsun diye.
Oturuluyor bütün gece.
Sohbetler ediliyor ailece...

Müzikler çalınıyor.
Danslar ediliyor.
Ölünün sevdiği yemekler yeniliyor.
Gelen ruhun şerefine kadehler kaldırılıyor...

Sandalyeler konuluyor.
Ailece oturuluyor, konuşuluyor.
Isınılıyor bütün gece.
Mezar başında yakılan ateşle...

Kalktık, gittik bizler de.
Kent dışındaki mezarlığa o gece.
Etraf tümüyle karanlık.
İğne atsan yere düşmez bir kalabalık...

Girişte müzikal oyunlar.
Dev ekranlardan canlı yayınlar.
Kurmuşlar bir orkestra.
Canlı müziklerin bini bir para...

Kalabalıktan korkumuza.
Sözleştik çıkış kapısında buluşmaya.
Başka türlü kaybolacağız burada.
Dağıldık mezarlığa en sonunda...

Ortam oldukça karanlık. 
İnanılmaz kalabalık bir mezarlık.
Ailelerden izin aldık her defasında saygıyla.
Görüntülemeye çalıştık onları loş ışıkta...

Hiç bir zorluk çıkartmadılar.
Hatta çok hoşgörülü davrandılar.
İnanarak yapıyorlar bu işi.
Gösterişte filân değil hiç biri...

Değişik duygularla, hislerle.
Döndük otelimize gecenin geç bir vaktinde.
Sabah yine erken kalkacağız.
Meksiko'ya doğru tekrar yola çıkacağız...


Ölüler Bayramı gece mezarlık fotoğraflarım:

.