YÜCEL TANYERİ

Ben, Yücel Tanyeri
Duydum ki merak ediyormuşsunuz,
Hususi hayatımı,
Anlatayım:
Evvela hekimim, yani
Büyücü falan değilim.
Burnum var, kulağım var,
Pek biçimli olmamakla beraber.
Lojmanda otururum,
Üniversitede çalışırım.
Ne başımda bulut gezdiririm,
Ne sırtımda mühr-ü nübüvvet.
Ne İngiliz kralı kadar
Mütevaziyim,
Ne de Celâl Bayar'ın
Sabık ahır uşağı gibi aristokrat.
Ispanağı çok severim
Puf böreğine hele
Biterim
Malda mülkte gözüm yoktur.
Vallahi yoktur.
Orhan Veli ile Melih Cevdet'tir
En sevdiğim şairler.
Bir kızım vardır,
İki de torunum pek muteber;
İsmini söyleyemem
Çiçekle uğraşanlar bulsun.
Ehemmiyetsiz şeylerle de uğraşırım,
Ne bileyim,
Belki daha bin bir huyum vardır.
Amma ne lüzum var hepsini sıralamaya.
Onlar da bunlara benzer...


Beni, benden iyi anlatan Orhan Veli'ye teşekkürlerimle...

21 Aralık 2007 Cuma

UZUNGÖL GEZİSİ...


1998 yılı Temmuz ayında Samsun'dan 25 kişilik bir ekip, Cuma sabahı daha kuşlar uyanmadan otobüsle yola koyulduk. Küçük bir afacanın çişi gelmese ve de otobüsün lâstiği patlamasa şoförün mola vereceği yoktu. Neyse, plânlanmış ilk mola Akçaabat'ta "Nihatın Yeri"nde verildi ve Nihat Usta'nın nefîs Akçaabat köfteleri ve piyazları açık havada ve denize nazır bir yerde midelere indirildikten sonra binilen otobüste herkes öğlen uykusuna dalıp, akşama güç topladı. Çaykara dışında bir yerde otobüsten inilip, yol bozuk olduğu için iki minibüse transfer olundu ve 20 km. lik bozuk yol nefîs manzaralarla geçilip, Uzungöl'ün tarihindeki ilk büyük Alkol çıkartması ile Uzungöl'e girilip Keles Oteldeki yerlerimiz belirlendikten sonra kısa bir istirahat ve peşinden Haldizen deresi boyunca çevre gezisi ve ve ardından İnan Kardeşler lokantasında kuvvetli bir Alabalık ziyafeti ve ardından da TV'de maç seyirleri, kâğıt oyunları ve çok ilgi çeken kelime doldurma oyunlarıyla günün nasıl geçtiği anlaşılmadı.

Ertesi sabah yine İnan Kardeşler'de kaymaklı, kuymaklı, yağlı, ballı kuvvetli bir kahvaltıdan sonra bu kez hep beraber Uzungöl çevre gezisi yapılıp, konaklama tesisleri özel incelemeye alındı. Daha sonra grubun bir kısmı nefîs doğal parkurda trekking yaparak, bir kısmı ise minibüsle taşınarak Solaklı deresi civarındaki piknik alanına götürüldü ve burada hem piknik yapıldı ve hem de nefîs ızgara köfteler mideye indirildi. Yemek sonrası derede bulunan bir topla çoluk-çocuk, genç-ihtiyar, kızlı-erkekli bir futbol maçı organizasyonu yapıldı. Büyük heyecan, kavga, gürültü, patırtı arasında maç 2-2 berabere devam ederken topun tekrar dereye kaçması ile maç yarıda kaldı. Federasyon nezdinde yapılan itirazlar ve hakeme yapılan elle ve dille saldırılar işe yaramazken, aramızda Fair Play ödülüne lâyık oyuncu bulunmayışı da ayrı bir üzüntü kaynağı oldu. France 98 de neden bir Türk hakeminin görev almadığı konusu da M. Ali Saka'nın kötü yönetimiyle açıklığa kavuşmuş oldu. Sarı kartların havada uçuştuğu bu karşılaşmada, M. Ali'nin kırmızı kartını Samsun'da unutmuş olması da maça ayrı bir renksizlik kattı...

Maç sonrası yol boyu yürüyerek tekrar otele dönülürken toplanan minik dağ çilekleri ile güzel bir ziyafet çekilerek piknik hayırlısı ile tamamlandı. Gece İnan Kardeşler'de tekrar alabalık yenildikten sonra gece, otel lobisindeki eğlence ve oyunlarla sona erdi.

Pazar sabahı erkenden kalkılarak minibüslere binildi ve Çaykara'da tekrar otobüse transfer olduktan sonra Sumela Manastırı'na gelindi ve sisler arasındaki Sumela Manastırı görülemeden gezildi. Sumela dönüşü Coşandere Restoran'da serenti altında hazırlanmış masalarda kara lahana ve mısır çorbası, kara lahana dolması, mıhlama, ızgara köfte ve sütlâç'tan oluşan nefîs menü yenilip, öğleden sonra otobüste uyunularak geçirildi. Akşam yemeği için Mete Berk'in nazik davetleri reddedilmeyerek gece 20.30 da Terme'de Pideci'ye gelindiğinde burada bir sürpriz bizleri bekliyordu. Mete Bey oğlunu telefonla arayarak bizler için bir masa ayırtmış, çiçeklerle donatmıştı bile... Kaymaklı, çökelekli, pastırmalı, kıymalı, kaşarlı pideler birer birer neş'e içerisinde yenilirken Mete Bey'in kulakları sık sık çınlatıldı ve oğullarının konukseverlikte Mete Bey'i fersah fersah geride bıraktıklarına oy birliği ile karar verildi. Sonra hep birlikte yola devam edilerek bu neş'eli gezi saat 22.30 da Samsun'da sona erdi.

Ne diyelim. Gelemeyenler üzülsün...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder