YÜCEL TANYERİ

Ben, Yücel Tanyeri
Duydum ki merak ediyormuşsunuz,
Hususi hayatımı,
Anlatayım:
Evvela hekimim, yani
Büyücü falan değilim.
Burnum var, kulağım var,
Pek biçimli olmamakla beraber.
Lojmanda otururum,
Üniversitede çalışırım.
Ne başımda bulut gezdiririm,
Ne sırtımda mühr-ü nübüvvet.
Ne İngiliz kralı kadar
Mütevaziyim,
Ne de Celâl Bayar'ın
Sabık ahır uşağı gibi aristokrat.
Ispanağı çok severim
Puf böreğine hele
Biterim
Malda mülkte gözüm yoktur.
Vallahi yoktur.
Orhan Veli ile Melih Cevdet'tir
En sevdiğim şairler.
Bir kızım vardır,
İki de torunum pek muteber;
İsmini söyleyemem
Çiçekle uğraşanlar bulsun.
Ehemmiyetsiz şeylerle de uğraşırım,
Ne bileyim,
Belki daha bin bir huyum vardır.
Amma ne lüzum var hepsini sıralamaya.
Onlar da bunlara benzer...


Beni, benden iyi anlatan Orhan Veli'ye teşekkürlerimle...

27 Haziran 2012 Çarşamba

ALİ PAŞA AĞITI...

Paşa giyer iki kürkü
Biri samur biri tilki
Ali Paşayı vurdular
Haraboldu Vanın mülkü

………………………

Yarımadanın hemen üzerindedir.
Hz. Hüseyin’in torunu.
Seyit Bilal’in Türbesi.
Sinop’ta…

Burada gömülüdür Seyit Bilal hazretleri.
Şehit edilmiştir Sinop’ta.
Giderken İstanbul kuşatmasına.
MS 675 yılında...

Sonradan bir türbe ve cami yapılır.
Buraya, Seyit Bilal tepesine.
Selçuklular döneminde.
1297 senesinde…

Çocukluğumuzda giderdik.
Seyit Bilal türbesine.
Gezerdik sessizce.
Ne olduğunu da fazlaca bilmemecesine...

Bir mezar vardı.
Buranın bahçesinde.
Van İlbay’ı.
Ali Paşa anısına…

Vali anlamınadır.
"İlbay".
Cumhuriyet döneminde.
Güzel Türkçemizle…

Oraya gömüldüğünü sanırdım.
Sinop’lu olduğu için.
Ermeniler tarafından öldürülen.
Ali Paşa’nın…

Öyküsünü yıllar sonra öğrendim.
Ali Paşa Ağıtı
Türküsünü dinlediğimde.
Modern Folk Üçlüsünün…

Büyük bir isyan hareketi başlatılır.
Ermenilerce, 1896 yılında.
Doğu Anadolu’da.
Osmanlı topraklarında…

Güvenlik sağlanamaz.
Uzun zaman aralığında.
Van’da, Kars’da.
Elazığ’da ve Ağrı’da…

Ali Paşa atanır.
1907 yılında.
Mart ayında.
Van mutasarrıflığına…

Ali Paşa düzeni sağlar.
Barış’a yol açar.
Sevgilisi olur kısa sürede.
Tüm halkın Van ve yöresinde…

Rahatsız olur Avrupa Devletleri.
Bu başarısından.
Ve plânlarını bozmasından.
Ali Paşa’nın…

Ali Paşa’nın görevden alınmasını isterler.
Padişaha ültimatom verirler.
Son verdirirler Valiliğine.
18 ay sonra, 1908 senesinde…

Van’dan Erzurum’a geçer gizlice.
Oradan Tiflis’e binbir güçlükle.
Tiflis’ten sonra Batum’a.
Ve gidecektir oradan da İstanbul’a…

Ama öldürülür hunharca.
Ermeni komitalarınca.
Tam gemiye bineceği sırada.
Batum limanında 1908 yılının son ayında…

Naaşı ayni gemiye yüklenir.
İstanbul’a gönderilecektir.
Ancak yolda güçlükler bitmez.
Gemi 14 günde Sinop limanına giremez.

Ceset çürümeye başlamıştır.
Acele defnedilmesi lâzımdır.
15. gün cenazesi Sinop’ta gemiden indirilir.
Seyit Bilal türbesi bahçesine gömülür.

Kısaca öyküsü budur.
Sinop doğumlu olmayan.
Van İlbay’ı.
Ali Paşa’nın…

Ada başına çıkarsanız Sinop’a gittiğinizde.
Ziyaret edin kabrini Seyit Bilal türbesinde.
Göreceksiniz Ali Paşa’nın mezarını bahçesinde.
100 yılı aşkın zamandır orada yatan, huzur içinde…


Ali Paşa fotoğraflarım:

https://photos.google.com/share/AF1QipNLIWuvZlkWTENlMcoyM00KpLV50bqaPERrPl1P6EaUQ14mJoCPu0O7t8B_zoprrA/photo/AF1QipOqm4ZUUGX68yzxAxd6Lfs4IVV_C9-GntkKsfj0?key=c0pMQTRhbUh3VVFUTk1pTndiekcybnduWGJDUVNn

Ali Paşa Ağıtı (Modern Folk Üçlüsü):
https://www.youtube.com/watch?v=UU35zMuJ4ys

.

20 Haziran 2012 Çarşamba

FENERBAHÇE TOPUK YAYLASINDA...


Bir araya geliriz her sene.
Yurdun değişik bir yöresinde.
Uzmanlığını  alanlar.
Hacettepe KBB’de…

Alumni Toplantısı” diyorlar buna.
Ayni ocaktan eğitim alanlara.
Oluşan dost ve arkadaşlarla.
Samimi bir grup aslında…

28 yıldır her yıl toplanıyoruz.
Önce sarılıp, selâmlaşıyoruz.
Hâl, hatır soruyoruz.
Sonra da özlem gideriyoruz…

Yine geldik bir araya.
Bu yıl da.
Kaynaşlı’da.
Topuk Yaylası’nda…

Konakladık modern bir otelde.
1300 metre yükseklikte.
Bir gölet yanında, orman içinde.
Fenerbahçe Tesisleri'nde…

Burası çağdaş bir spor tesisi.
150 dönümlük bir arazide.
8 dönümlük kapalı alanda.
Otel ve spor yapılarıyla…

Öncelik verilmiş bir kamp alanına.
Fenerbahçe’nin sporcularına.
Ancak herkes konaklayabiliyor burada.
Hazırlık sezonunun dışında…

Gezebiliyorsunuz göl kenarında.
Kurbağa sesleri arasında.
Ve yürüyorsunuz yemyeşil ormanda.
Kuş cıvıltılarıyla, sessiz bir ortamda…

Hasılı güzel bir yer burası.
Daha da kalabalık olacaktı.
Hacettepe KBB Alumni Toplantısı.
Aramızda protestocu fanatik GS’lılar da olsaydı…


Fenerbahçe Topuk Yaylası Tesisleri fotoğraflarım:
https://photos.google.com/share/AF1QipM4sV-clSe0uvUgGS2tRBT92bky5mSh6w1J5pulc-UnE0S_deg6m7JLDnMs_CfXeA/photo/AF1QipO9ymDW3EMERuT95VQUjTjqxKXosZLzdEf-i0KO?key=N2tIeEVxQnJPR0hINHN2TVRZTjRTUHBhTHFmR253

.

13 Haziran 2012 Çarşamba

ERASLAN AKYOL...


Bir "çarşamba" grubumuz vardır.
Samsun'da...

Her Çarşamba akşamı toplanırız.
21 yıldan bu yana.
20 kişilik bir grup Samsun'da.
Bir lokantada...

Oturur yer ve içer.
Eğlenir, sohbet ederiz.
Oluşmuş renkli bir gruptur.
Samimi kişilerden, değişik mesleklerden...

Hayli neşeli olur.
Sözün özü.
Yapılır orada.
Sohbetin en koyusu...

Şiirler söylenir.
Şarkılar terennüm edilir.
Anılar dillendirilir.
Fıkralar anlatılır, gülünür...

Davet ettim geçenlerde.
Toplantılarımızdan birine.
Vezirköprü'lü halk ozanı.
Arkadaşım Eraslan Akyol'u...

Geldi, konuğumuz oldu.
Söz aldı, saz çaldı.
Türküler, şiirler okudu.
Gecemize farklı bir renk kattı.

Bir mektup aldım.
Aşık Eraslan Akyol'dan.
İki günün ardından.
Aktarmıştı duygularını candan:



Yücel Hocam bizi mihman eyledi
Sazını, sözünü görelim diye
Gönül bahçesinde açılır güller
Açılmış gülleri derelim diye…

Hepsi kültür bahçesinde yetişmiş
Gönül bahçesinde meyvesin vermiş
Hepsi de çalışmış, menzile ermiş
İnsanlığa hizmet verelim diye…

Tek tek sordum, hepsi cevher satıyor
Sıra sıra şarkıları atıyor

O mecliste sanki bülbül ötüyor
Bülbül sedasına erelim diye…

Aslansütü geldi meydanda döner
“Can cana” diyip de mideye iner
Baktım, cümlesinin yüzleri güler
Kültür bahçesine girelim diye…

Gönül isterdi ki her dem ordolsam
Altın kadehlerle badeyi sunsam
Sazımla sözümle boşalsam, dolsam
Erler meydanına girelim diye…

Hepsi birbirine sadık yâr olmuş
Kültür badeleri saygıyla dolmuş
Aşık Aslan sizden çok ziyalanmış
Gerçekler yolunda gidelim diye…



.

7 Haziran 2012 Perşembe

VENÜS'ÜN GEÇİŞİ...


7 gök cisminden birisi.
Venüs.
Afrodit’ten almış ismini.
Eski Yunan mitolojisinde…

Zühre.
Çolpan, Tan yıldızı.
Ve Çoban yıldızı olarak da bilinir.
Venüs gezegeni güzel Türkçe'mizde...

İkinci gezegendir.
Güneşe en yakın olan.
Bu Çolpan.
Merkür’ün hemen ardından…

Yakın bir zamanda bildirmişti.
Amerika’da Astronomi ile de uğraşan.
Sevgili sınıf arkadaşım Dr. Timur Sümer.
Venüs’ün güneşin önünden geçeceğini...

Söylemişti.
Ne zaman geçeceğini.
Tarih bile vermişti.
Saatini de bildirmişti...

2012'nin 6 Haziran'ında.
Sabah, gündoğumunda…

1639 yılında geçerken gözlenmişti.
İlk kez bu Çolpan.
Dünya ile.
Güneş arasından…

6 kez gözlenmişti.
Venüs’ün güneşin önünden geçişi.
Son 400 senede.
Teleskop’un icadından sonraki gözlemlerde…

İkincisi  1761 ve sonra 1769.
Daha sonra 1874, 1882 ve son olarak da.
2004 yılında geçiş yapmıştı Çolpan.
Ayni koridordan…

Geçecekti 2012 yılında.
6 Haziran sabahında.
Yol alacaktı son defa.
Güneş ile Dünya arasında…

2117 yılında olacaktı.
Bundan sonraki geçiş.
Yani tam 105 yıl sonra.
Ve muhtemelen göremeyecekti.
Bu olayı şu anda yaşayanların hiçbirisi…

Bu fırsat kaçmazdı.
Nadir bir uzay olayıydı.
Bu nedenle bir gün önceden yaptım.
Tüm hazırlıklarımı…

Fuji SLR kameram hazırdı.
720 mm zoom objektifi.
Ve Rus’lardan aldığım Zenith filtreleri.
Polarize, sarı ve turuncu renkleriyle…

Sabah erkenden kalktım.
Karanlıkta Atakum sahiline indim.
Birkaç martı’yı yerinden ettim.
Tripodu hazırlayıp, kamerayı üzerine taktım…

Kimsecikler yoktu.
Ortalıkta.
Benden ve.
Birkaç başıboş köpekten başka…

Hava güzeldi.
Tam açıktı.
Bulut, pusu yoktu.
Güzel bir gündoğumu beni bekliyordu…

Önce karanlık dağıldı.
Sonra tanyeri ağardı.
Sonra denizin karnı yarıldı.
Güneş olanca heybetiyle karşımdaydı…

Fotoğrafları çekmeye başladım.
Filtreleri değiştire değiştire.
Otomatik zaman ayarlayıcı ile.
Peş peşe…

Ameliyat günümdü.
Çarşamba günleri.
Hızlı çalışmalıydım.
Sabah 08.00'de ameliyathanede olmalıydım…

07.00 de işi sonlandırdım.
30-40 kare resim almıştım.
Çok da şüphede kalmıştım.
Acaba Venüs’ü iyi yakalamış mıydım…

Neyse, emekli oluyorum.
6 ay sonra.
Vaktim olacak biraz daha fazla.
105 yıl sonraki tutulmada…


Venüs geçişi fotoğrafları:
https://photos.google.com/share/AF1QipMjkBZYYItrWEYRYAqXoVwZXkiFH4eoKCpbC3siIsW2U0bOvcZC4H5vds4DI9_X3g/photo/AF1QipOVg71tEk9lJ_m-wGRbkHwxXMr1Ha-pOAZm7YNr?key=a2dNbmNLMmpPU3hSQ19ESDNta3NIR2kxbWhCTkRR

.

4 Haziran 2012 Pazartesi

KAPADOKYA KİLİSELERİ...


İlginç bir bölge.
Kapadokya.
Sadece coğrafi özelliği ile değil.
Dinsel açıdan da…

Hıristiyanlığı benimser.
Bölge halkı.
Roma döneminde.
MS 3. yüzyılda…

Ancak baskılar vardır.
İlk Hıristiyanların.
Dinsel eğitiminin.
Engellenmesi için…

Fakat ideal bir yerdir.
Kapadokya.
Vadileri ve kayalıklarıyla.
Gizlenmek ve sığınmak amacıyla…

Küçük kiliseler, manastırlar yapar.
Çok sayıda, Kapadokya halkı.
Gözlerden uzak.
Hıristiyan öğretiyi yaymak için…

Oyularak şekiller verilir.
Yumuşak kayalara.
Dönüştürülür buralar küçük mekânlara.
Kutsal alanlara…

Bezenir içleri.
Duvarları, kubbeleri.
Tonozları, apsisleri.
Rengârenk fresklerle, tasvirlerle…

En kolay anlatım yöntemi herhalde.
Dinsel olayları resimlerle.
Bu nedenle döşenmiş bu kiliselerin.
Dört bir yanı İncil’den sahnelerle…

Her bir kilisede geometrik motifler.
Renkli bezemeler.
Bitkisel, geometrik şekiller.
Ve en önemlisi azizler, havariler…

Anlatılıyor birer birer.
Dinsel öyküler, dinsel önderler.
Renklendirilmiş fresklerle.
Bir "Resimli Roman" izlercesine…

Dolaştık tam üç günde.
Kapadokya’da birçok kilise.
Başkent Üniversitesi, Sanat Tarihi Öğretim Üyesiyle.
Sayın Dr. Nilüfer Peker’le…

Tatlarin kilisesi, Keşlik kilisesi.
Aziz Georgios kilisesi, Pancarlık kilisesi.
Karşı kilise, Karabaş kilise
ve Yılanlı kilise.
Hocamız hepsini bir bir anlattı büyük bir keyifle…

İbadetlerini yaparlar rahatça.
Hıristiyanlar bu yapılarda 11. yüzyıldan sonra.
Selçuklular zamanında.
Ve Osmanlı İmparatorluğu sırasında…

Ayrılırlar bu bölgeden daha sonra.
Mübadele denilen bir anlaşmayla.
Rum vatandaşlarımız 1924 yılında.
Birçok kiliseyi bırakarak arkalarında…

Birkaç yüz kilise kalmış günümüzde geriye.
Çok  renkli anlatımlı freskleriyle.
Sahip çıkmalıyız bunlara hep birlikte.
Farklı inanışlardan olsak da, bu kültür eserlerine…


Kapadokya Kiliseleri fotoğraflarım:
http://picasaweb.google.com/105371707000908378020/KAPADOKYAKILISELERI#5746047362446924914

.