YÜCEL TANYERİ

Ben, Yücel Tanyeri
Duydum ki merak ediyormuşsunuz,
Hususi hayatımı,
Anlatayım:
Evvela hekimim, yani
Büyücü falan değilim.
Burnum var, kulağım var,
Pek biçimli olmamakla beraber.
Lojmanda otururum,
Üniversitede çalışırım.
Ne başımda bulut gezdiririm,
Ne sırtımda mühr-ü nübüvvet.
Ne İngiliz kralı kadar
Mütevaziyim,
Ne de Celâl Bayar'ın
Sabık ahır uşağı gibi aristokrat.
Ispanağı çok severim
Puf böreğine hele
Biterim
Malda mülkte gözüm yoktur.
Vallahi yoktur.
Orhan Veli ile Melih Cevdet'tir
En sevdiğim şairler.
Bir kızım vardır,
İki de torunum pek muteber;
İsmini söyleyemem
Çiçekle uğraşanlar bulsun.
Ehemmiyetsiz şeylerle de uğraşırım,
Ne bileyim,
Belki daha bin bir huyum vardır.
Amma ne lüzum var hepsini sıralamaya.
Onlar da bunlara benzer...


Beni, benden iyi anlatan Orhan Veli'ye teşekkürlerimle...

29 Şubat 2016 Pazartesi

KEY OTOMOBİL MÜZESİ...


Torbalı.
İzmir'in bir kazası.
Oldukça gelişmiş tarımda.
Ve de sanayide ayni zamanda...

Önemli bir sanayi yatırımcısı.
Torbalı'da Özgörkey'ler grubu.
Tohumculuk, otomotiv, turizm ve gıda.
İlgi alanlarında...

Murat Özgörkey'in.
Ve Selim Özgörkey'in.
Kolleksiyonerlik hevesleri.
Doğurmuş KEY Otomobil Müzesi'ni...

Torbalı'da.
Geçen sene yani 2015 yılında.
Açıldı bu Müze.
7 dönümlük bir arazide...

Bu muhteşem Müze'de.
1885-2011 senelerinde.
Üretilmiş 130 otomobil ve.
40 motosiklet sergilenmekte...

Eski Ford'lar, Porsche'ler.
Cadillac'lar, Mercedes'ler.
Ferrari'ler, Bugatti'ler, BMW'ler.
Hepsi burada sergilenmekteler...

Muhteşem bir ortamda.
Güzel bir ışıklandırma altında.
Görüyorsunuz pırıl pırıl araçları.
Rengarenk inanılmaz otoları...

İzmir-Aydın otobanı geçiyor.
Torbalı'nın hemen dışından.
Her gün yüzlerce lüks otomobil.
Hızla geçiyor Torbalı'ya uğramadan...

Para kazanabilirsiniz.
Zengin de olabilirsiniz.
Ama zenginliğinizi güzel sergilemek de.
Biraz bilgi, kültür ve görgü gerektiriyor her halde...


KEY Otomobil Müzesi Fotoğraflarım:
https://photos.google.com/share/AF1QipNbhEsA2Nqf9IVpSaQBv-MUqbzFu1oCOREQoEX9tRH5RX5JPEPjONdJz07Qi29ABg/photo/AF1QipO6DpZr3uX31ASUBSBGFuYfmMyZMx5dyw3s7e7P?key=ejVXRHlLcy1VMlZ6MHEtcVFQV2FzUGMtdncyeEVn
.

25 Şubat 2016 Perşembe

BİR OTELDEN DAHA FAZLASI...


1964 senesinde.
İzmir'de.
Hizmete girdi.
Büyük Efes Oteli...

O yıllarda.
Bağlıydı Emekli Sandığı'na.
İstanbul Hilton'dan sonra.
İkinciydi Türkiye'de beş yıldızıyla...

Çok görkemli bir oteldi.
Dillere destandı güzelliği.
Fuar zamanında da.
Dolup taşardı yıldızlarla...

Ben de kalmıştım burada birkaç defa.
Hatta 1973 yılında.
İlk bilimsel sunumumu da yapmıştım burada.
Asistan iken daha Hacettepe KBB'da...

Daha sonra.
Otel boşaltıldı bir ara.
Uzun yıllar atıl kaldıysa da.
2008 yılında onarılarak açıldı bir daha...

Sahip değiştirmişti.
İsmi de değişmişti.
Artık SwissOtel Büyük Efes'di.
Ama yine İzmir'in göz bebeğiydi...

Dört yıldan beri.
Büyük Efes Sanat Günleri.
Düzenleniyor burada.
Yoğun sanatçı katılımlarıyla...

Dördüncüsü geçen hafta yapıldı.
Birçok sanatçı katıldı.
Eserler sergilendi, sergiler açıldı.
Paneller dinlendi, söyleşiler yapıldı...

Otelin güzelliğinin yanında.
Bir artısı da.
Galeri ve Sergi Salonları'yla.
Sanat'a verdiği değer aslında...

Otelin bahçesinde, salonlarında.
Kafe'sinde, koridorlarında.
Çok değerli sanatçılara.
Ait kalıcı yapıtlar yer almakta...

Otelde kalsanız da.
Kalmasanız da.
Ziyaret edip gezmeli, görmeli.
Bu güzelim sanat eserlerini...


B. Efes Sanat Günleri Fotoğraflarım:
https://photos.google.com/share/AF1QipMlk34E0GsMMpIxlMz2JtHARj-B7Zk8u9sfOXlocYNoprGTSvs0MM1zd2lpyuKJIA/photo/AF1QipNb6dcFz9-VH3odfgEmJ5vm-FfJj0INylOn965x?key=a21CQ094d0k4MmM5UEk3QWJSRV9WS0hXbUwxMGR3

B. Efes Sanat Günleri 2016 Etkinlik Programı:
http://buyukefessanat.com/tr/etkinlikler/buyuk-efes-sanat-gunleri-2016_4_2466.html

.

23 Şubat 2016 Salı

NİL'İN KAYNAĞINDA...


Günümüzde.
İnsan dediğin kuş misali.
Bir gün önce Nil'in kaynağında.
Ertesi gün Nil'in deltasında.
...............

Nil nehrinin kaynağına.
Gidecektim Uganda'da.
Son günümde Jinja'da.
Victoria Gölü kıyısında...

Jinja adlı kasaba.
80 km kadar uzaklıkta.
Başkent Kampala'ya.
Yolculuk 3 saat kadar sürüyor arabayla...

1862 yılı.
John Hanning Speke adlı.
Bir İngiliz subayı.
Keşfetmiş Nil'in kaynağını...

O zamanlarda.
Gölün ortasında.
Şelaleler varmış burada.
Kayaların arasında...

Sular kaynayıp, çağlayarak.
Kayaların arasında.
Karışıyormuş sonrasında.
Gölün sularına...

1954 yılında.
Bir baraj yapılmış buraya.
Gölün hemen çıkışına.
Elektrik üretimi amacıyla...

Gölün suları yükselmiş.
Haliyle birkaç metre.
Nil'in kaynağı da.
Kalmış tabiatıyla suların altında...

Gidiyorsunuz günümüzde.
Nil'in kaynağını görmeye.
Turistik kasaba Jinja'ya.
Victoria gölünün kıyısına...

Önce bir tekne kiralıyorsunuz.
Gölün kıyısında safari yapıyorsunuz.
Buluyorsunuz kendinizi yabanıl yaşamla.
Cennet gibi bir ortamda bir arada...

Yemyeşil kıyılar.
Pırıl pırıl durgun sular.
Rengarenk kuşlar.
Yanımızda sessiz sedasız dolaşan kayıklar...

Geliyorsunuz sonunda.
Nil'in kaynağına.
Gölün ortasında.
Hafif bir kıpırdanma durgun sularda...

Eskiden şelalenin olduğu yerde.
Kayaların üzerine yapılmış birkaç kulübe.
Kayıktan iniyorsunuz burada bir süre.
Bakıyorsunuz Nil'in çıktığı yere...

Nil çıktıktan sonra buradan.
Geçiyor Sudan ve Mısır'dan.
6853 km yol gidiyor.
Ve Akdeniz'e ulaşıyor...

Buradan çıkan sular.
Hesaplanmış.
Ancak 90 gün sonra.
Denize kavuşuyormuş...

Ertesi sabah 04.30 da.
Yola koyulduk THY'la.
Gün doğarken Assuan Barajı'nda.
Nil'i gördük tekrar aşağıda...

Bir süre beraberdik kol kola.
Akıyordu kıvrıla kıvrıla.
Kaynağından ayrıldıktan tam 10 saat sonra.
Üzerindeydim Nil'in deltasında...

Saat 10.30'da indik İstanbul'a.
Biz oradayken gölden çıkan suyun.
En azından 90 gün vardı daha.
Akdeniz'e varmasına...


Nil Nehri kaynağından Fotoğraflarım:
https://photos.google.com/share/AF1QipOZ3DiQRH9aRvayEIrkoFwyt4-_8htLI74Ro7QG9sYJz0GFIGxar8IXlJEtJ5bVJw/photo/AF1QipNBVkAgBv0Z9EKQBbZj2s9DLb1-iPj0Ak9b4v9o?key=RlhaeC1zV2R3NXNpQU01REdENG5DVGRRdEhTRkJB

18 Şubat 2016 Perşembe

EKVATORDA...


Birkaç defa geçmiştim.
Ekvator'un üzerinden.
Havadayken.
Uçakla seyrederken...

Havada belgeleyememiştim.
Fotoğraf  çektirememiştim.
Ekvatoru geçerken.
Çok istememe rağmen...

Bu kez muradıma erdim.
Ekvator çizgisinden geçecektim.
Uganda'da Fort Portal'den.
Kampala'ya dönerken...

Ekvator çizgisi.
Kuzey ve Güney yarı küreleri.
Biri birinden ayıran.
0 derece enleminde hayali bir çizgi...

Uzunluğu 40 bin km kadardır.
Gün ışınlarını yılda iki kez tam dik açıyla alır.
23 Eylül'de ve 21 Mart'ta.
Diğer günler de dik'e çok yakın bir açıyla...

Ekvator üzerinde.
Gündüz ve gece.
Eşit sürelerde.
Yılın her gününde...

Ekvator'da sıcaklık 20 derecenin altına.
Düşmez tüm yıl boyunca.
Yağmurlu ve yağmursuz mevsim vardır.
O da yılda iki defa...

Dünyada.
On ülke vardır Ekvator hattında.
Maldivler ve Endonezya, Asya kıtasında.
Ekvador, Kolombiya, Brezilya ise Amerika'da...

Afrika kıtasında da.
Gabon, Somali ve Kenya.
Kongo ile Uganda.
Ekvator'daki ülkeler arasında bulunmakta...

İşte bu ülkelerden Uganda'da.
72 km uzaklıkta Kampala'ya.
Kayabwe isimli kasabada.
Ayağımızı bastık Ekvator hattına...

Kuzey ve Güney yarı küreler.
Burada birleşiyorlar.
Siz de resim çektiriyorsunuz sıfır enleminde.
Bir ayağınız kuzeyde, diğeri de güneyde...

Daha da ilginci.
Barış Manço'nun.
Yıllar önce TRT'de gösterdiği.
Ekvator'daki su deneyi...

Ekvator çizgisinin 1-2 m kuzeyinde.
Sular girdap yaparken saat yönünde.
Hemen 1-2 m güneyinde ise.
Sular dönüyor saatin tam aksi yönününde...

Tam ekvator'da.
Ne dönüyor soldan sağa.
Ne de sağdan sola.
Sular doğrudan dökülüyor aşağıya...


Uganda'da Ekvator çizgisinden Fotoğraflarım:
https://photos.google.com/u/0/share/AF1QipNyDePHNNyc4vcmZykGYVl-fksv38paWOI6MvuMDQ9OyZ158drp03fUQNKlstSlnQ/photo/AF1QipPlCr33cCafeW9cv0iUsbsoNTy7k66sHxZ9CkEx?key=YTdwZ0VacHFjakxsb1YyNFFRV2RoN0RVQ3FIV1Bn

Su Deneyi (Coriolis etkisi) videosu (interneten alınmıştır):
https://www.youtube.com/watch?v=hvYd_W4qmwM

.

16 Şubat 2016 Salı

GERGEDAN SAFARİSİ...


Murchinson Parkı Safarisi'ni bitirmiştik.
Leopar, Fil, Buffalo ve Aslan.
Beş büyükten dördünü izlemiştik.
Bir tek Gergedan'ı görememiştik...

1000'den fazla.
Gergedan'ın yaşadığı biliniyor.
Uganda'da.
1970'li yıllarda...

İdi Amin zamanında.
Ülke içinde çıkan çatışmalarda.
Gergedanların tümü öldürülmüş Murchinson'da.
En sonuncusu da 1982 yılında...

Gergedan,  Rhinocerotidea familyasından.
Kökeni olan"Rhinoceros"u alıyor Yunanca'dan.
"Rhino" burun, "Ceros" ise boynuz anlamında.
Yani, boynuzumsu burun manasında...

Hiç yabancı bir kelime değil.
"Rhino" benim için.
Mesleğimiz sebebiyle.
Burun ile uğraşmamız nedeniyle...

Tıp'ta burun ile uğraşan Bilim Dalı'na.
"Rhinology" ya da Rinoloji deniliyor.
"Oto-Rhino-Laryngology" de aslında.
Kulak-Burun-Boğaz anlamında...

Serde Rinolog'luk olunca.
Haliyle Rhino'lar  da ilgi alanımızda.
Hani gelip de buralara.
Görmeden bir Rhino gitmek de olmazdı ya...

Tümünün öldürülmesi nedeniyle.
Görememiştik bir tek Rhino bile.
Murchinson Milli Parkında.
Yaptığımız safariler sırasında...

2005 yılında başlatılan bir programla.
Dört Rhino getirilmiş Kenya'dan.
İki Rhino da.
Orlando-Florida'dan...

Bunlar için 70 km kare
Bir yer ayrılmış doğanın içinde.
Kenarları çevrilmiş elektrikli tellerle.
Ve başlanmış Rhinolar bu barınakta üretilmeye...

Ziwa barınağında güzel ve bilimsel yöntemlerle... 
Tam on sene içinde.
Rhinoların sayısı bu yörede.
Çıkmış 6'dan tam 15'e...

Yol üzerinde uğradık bu barınağa.
Ziyaret ettik onları doğal ortamlarında.
Yürüyerek sokulduk ta yanlarına
Yanımızda silahlı korumalarla...

Aslında barışçıl yaratıklar bu Rhinolar.
İzleyip görüntüledik onları birkaç metre mesafeden.
Otları yeyip, karınlarını doyururken.
Sonra da yere kıvrılıp, yatıp uyurlarken...

Ziwa Rhino Barınağı.
Uganda'da şimdilik görebileceğiniz.
Tek yer bu devasa yaratıkları.
Gergedanları ya da Rhino'ları...

Umuyorum yakında.
Sayıları daha da çoğaldığında.
Yerlerini alacak onlar da. 
Murchinson Parkı'nda 4 büyüklerin yanında...


Ziwa Rhino Barınağı Fotoğraflarım:

.


13 Şubat 2016 Cumartesi

NİL'DE SAFARİ...


Safari.
Genellikle Afrikada yapılır.
Doğal ortamda, arabalarla.
Vahşi hayvanların arasında...

Eskiden silah kullanılırdı.
Fil, Aslan, Zebra, Çita.
Ne bulunursa.
Avlanırdı...

Fotoğraf makinası icat oldu.
Safari'nin düzeni de bozuldu...

Günümüzde yasak artık.
Safarilerde silahla avlanma.
İnsanoğlu biraz medenileşti galiba.
Silahın yerine fotoğraf makinası kullanmakta...

Yine Murchinson Parkı'ndayız.
Safari yapacağız.
Şelaleye kadar uzanacağız.
Ama bu kez tekne kullanacağız...

Dünyanın en büyük ırmağı.
Nil nehri ikiye bölüyor bu parkı.
Doğu'dan batı'ya uzanıyor.
Parkı kuzey-güney ikiye ayırıyor...

Teknemize biniyoruz.
Göl gibi durgun.
Nil nehrinin iki kıyısında.
Dingin bir ortamda ilerliyoruz...

Dupdurgun sular.
Yemyeşil kıyılar.
Envai çeşit kuşlar.
Bir sürü yabanıl hayvanlar...

460 çeşit kuş türü.
56 tür yırtıcı kuş çeşidi.
Pabuçgagalı'sı, boynuzgagalı'sı.
Balıkçıl'ı, yalıçapkını, kartal'ı...

Uganda'nın en büyük.
Timsah kolonisi de burada.
Suaygırları da, buffaloları da.
Domuzları da, zürafaları da...

Filler, geyikler.
Leylekler, ördekler.
Timsahlar, domuzlar.
Hepsi bu sulak alandalar...

Değişik bir safari çeşidi.
Nil'deki bu nefis gezinti.
Hem yabanıl fotoğraf çekimi.
Hem de kuş gözlemi...


Nil'de Safari Fotoğraflarım:
https://photos.google.com/share/AF1QipPqjlHdtA8AwVJrP4z8QL49O-i43H3Etj9KKjzQQEeJ4_-Ty4F8UHJX7QmT4tN-zQ/photo/AF1QipMg3ZhqdVi4X-YxkAo_NVJ2NFeCKff0hddEYsq8?key=LVg5WUJmNlM0cEJrMG1jeV9QMEltM28yNTN4NTh3
.

11 Şubat 2016 Perşembe

LEOPARI HAVADA GÖRMEK...


Leyleği havada görmek.
Güzel bir deyiştir aramızda.
Bol bol gezeceğine inanılır.
Leyleği havada görenin her defasında...

Manda yuva yapmış söğüt dalına.
Sözü de kullanılır ara sıra.
Ya da Hamsi'yi çıkarırlar kavağa.
Trabzon'da...

Leyleği belki görmüşlüğüm vardır havada (!).
Ama ne gördüm bir Manda söğüt dalında.
Ne de gördüm bir Hamsi çıkmış olsun.
Herhangi bir ağaca...

Ama Uganda'da.
Murchinson Milli Parkı'nda.
Gördüm muhteşem bir Leopar ağaçta.
Hem de  ağacın dalında...

Bir Milli Park'ta.
Leopar görmek zordur doğada.
Hele onu görmek bir ağaçta.
Daha da zordur aslında...

Daha önce Ngorongoro'da.
Bir kez Leopar görmüştüm.
Jipimizin önünden.
Hızla geçmiş, gitmişti...

Gördüm onu son defasında.
Murchinson Milli Parkında.
Görüntüledim fotoğraf makinamla.
Ağaçta, dalların arasında...

Burası en büyük bir Ulusal Park Uganda'da.
İngilizlerce kurulmuş olan 1952 yılında.
Bulunur Uganda'nın kuzey-doğusunda.
Tam da Kongo sınırında...

Kampala'ya 311 km mesafede.
Yol otomobil ile 5-6 saat sürmekte.
Park 3840 km kare büyüklükte.
Ve tam ortasından da Nil nehri geçmekte...

Bu kez Safari için sabah gün doğumunda..
Geçtik Nil'i arabalarımızla.
Sonra dağıldık Nil'in kuzeyindeki topraklara.
Vahşi yaşamın ve hayvanların arasına...

Beş Büyük bu Milli Park'ta.
Ne Real Madrid, ne Barcelona.
Ne Bayern, ne Man-U ne de Roma.
İsimleri bile geçmez onların buralarda...

Beş Büyük bu coğrafyada.
Fil, Buffalo, Aslan.
Leopar ve Gergedan.
Bu sonsuz savanada...

Burası  antilop, bufalo, zürafa, aslan.
Leopar, geyik, çakal, maymun, ceylan.
Hipopotam, maymun, fil, babun, sırtlan.
Yaban domuzu gibi 76 memeli türüne vatan...

Beş Büyüklerden yalnızca.
Gergedan yok bu parkta.
Parkta olan 300 gergedan da.
Öldürülmüş tümüyle İdi Amin zamanında...

Gergedanları göreceğiz.
Dönüş yolumuzda, ayrı bir mekânda.
Şimdi burada doğal yaşamla.
Baş başayız vahşi bir ortamda...

Swahili dilinde "yolculuk" anlamında.
"Safari".
Kökenini "safar" veya "sefer" kelimesinden alıyor.
Arap lisanında...

Dolaşıyoruz üstü açık arabamızla.
Sevinçle, keyifle güzel bir havada.
Filler, geyikler, zürafalar.
Buffalo'lar, aslanlar arasında...


Murchinson Parkı Safari Fotoğraflarım:
https://picasaweb.google.com/105371707000908378020/Safari1#6249321655079909298
.

9 Şubat 2016 Salı

MURCHİNSON ŞELALESİ...


Ve Durgun Akardı Don romanı.
İle Mihail Şolohov adlı Rus edebiyatçısı.
Kazanmıştır 1965 yılı.
Nobel Edebiyat Armağanı'nı...

Nil Nehri dünyanın en uzun akar suyudur.
Uganda'da Victoria gölü'nde doğar.
Akdeniz'e kavuşana kadar.
6853 km boyunca hep sakin akar...
https://yucel-tanyeri.blogspot.com/2016/02/nilin-kaynaginda.html

Jinja'dan yola çıktıktan sonra.
Victoria Nil'i adıyla.
480 km uzaklıkta.
Kavuşur Albert Gölü'nün sularına...

Nil'in tüm seyri içinde.
En hızlı aktığı bölüm de.
Victoria Nil'i ismiyle.
Burasıdır belki de...

Nehrin en eğimli.
En hızlı aktığı bu yerde.
Çıkar büyük bir eğlence.
Çoğu raftingcilere...

Nil nehri işte bu bölümün sonunda.
Murchinson Ulusal Parkı'nda.
Murchinson Şelalesi adıyla.
En büyük enerjisini toplar burada...

Karı ve koca İngiliz kaşifler.
Samuel ve Florence Baker'ler.
1862 senesinde ilk kez görürler.
Ve buraya Murchinson Şelalesi ismini verirler...

Bu şelale ismini, o dönemlerde.
Kraliyet Coğrafya Derneği'nin.
Başkanı olan.
Sir Roderic Murchinson'dan alır...

Müthiş coşkulu.
Yüksek debili.
Güzel seyirli.
Bir şelaledir...

Koca Nil nehri sıkışmakta burada.
7 metrelik dar bir aralığa.
Ve sonra büyük bir gürültüyle.
43 metre aşağıya dökülmekte...

Üç günlüğüne gittik.
Murchinson Ulusal  Parkı'na.
Burası Kampala'dan.
311 km uzaklıkta...

Önce yürüdük çağlayanın yukarılarına.
Sonra indik yanına.
Büyük gürültülü bir ortamda.
Oldukça ıslandık da...

Ertesi gün, bu kez de.
Kiralanan bir tekneyle.
Yakınına kadar gittik yine ayni şelaleye.
Nil nehri içinde muhteşem bir seyirle...

Bundan sonrasında Don gibi.
Durgun akmakta Nil nehri.
Tüm enerjisini burada toplamakta...
Sonrasında da yavaş yavaş Akdeniz'e kadar ulaşmakta...


Murchinson Şelalesi Fotoğraflarım:
https://photos.google.com/share/AF1QipOuvGUMwt7i2DwPXdbrNvly4Mv70nW2zbuDtOLTR9sX5WEwQwoH5tEIJneN9rbt1g/photo/AF1QipMhRToDCaKjTLkVjwb46IHJMSyYuPPLdGmGLO64?key=QU9neURqbUNHdEN0UV9LU19zT3QtSWdORTZ5RHZB
.

7 Şubat 2016 Pazar

UGANDALILAR...


Bugünkü Uganda.
Adını eski.
Buganda Krallığı'ndan.
Alır...

Buganda.
Bagandalar'ın yaşadığı.
Yerdir.
Aslında...

Buganda halkına.
Çoğul olarak.
Baganda denir.
Tekili de Muganda'dır...

19. yüzyılda.
Buralara geldiğinde Büyük Britanya.
Swahili dilinden "U" ön eki alarak.
Baganda, olmuştur bi güzel "Uganda"...

Baganda'lar, bugünkü Uganda'nın.
% 17'sini oluşturan.
En büyük etnik grubudur.
Ve de Luganda dili konuşur...

Buganda, Uganda.
Baganda, Muganda.
Luganda ve Maganda arasında.
Kafanız karıştı anladığım kadarıyla...

Unutun.
Günümüzde Uganda'da.
40 milyon dolayında.
İnsan yaşamakta...

53 kadar da.
Etnik grup var buralarda.
İsimlerini yazsam sırayla.
Kafanız karışacak biraz daha...

Tümü siyah derili.
Ve anadili.
Luganda olan bu insanlar İngilizce konuşmakta.
Pek iyi anlaşılmasa da...

Çok genç bir nüfusa.
Sahip Uganda. 
Ülkenin sadece % 2'si.
65 yaşın üzeri...

Fakir bir ülke Uganda.
Dünyanın en fakir ülkeleri arasında.
Millî gelir buralarda.
Kişi başına ayda 40 dolar civarında...

Fakirler.
Ama güzeller.
Sakinler, sevimliler
Ve kendileriyle barışık kişiler...

Çoğunun büyük bir beklentisi yok.
Günde iki şey satsınlar.
Günlük geçimini sağlasınlar.
Başka şey istemiyorlar...


Ugandalılar Fotoğraflarım için:
https://photos.google.com/share/AF1QipOzVNqJpSwP9X_dl-GVFVT93YS9eSvNtsnknyZCLeJrJdtwAHKinkMVhO1T1Jfz7g/photo/AF1QipMEdQWRX4MTSLj31sCiV0kFpYvvp5R7VlrAHtQY?key=VW12U2hkTXU0UnZuVnM2QUZpbDdtX0tJY0hRN213
.

5 Şubat 2016 Cuma

KAMPALA...


İstanbul'dan havalandık.
6.5 saat uçtuk.
Kampala'ya ineceğimizi sanıyorduk.
Gecenin 02'sinde Kigali'ye indik...

Meğerse Kigali.
Ruanda'nın başkenti.
Orta Afrika'nın.
Bir diğer ülkesi...

Uçaktan çıkmadık.
Ruanda Millî takımı.
Futbolcularını aldık.
Yarım saat sonra Entebbe'ye vardık...

Samsun'dan Tuncer ağabeyin oğlu.
Buğra Üçüncüoğlu karşıladı.
Karanlıkta bir saat yol aldık.
Sabahın 05.00'inde otele vardık...

Bir bölümünüz hatırlayacaktır.
Majid Musisi'yi.
1994-2000 yıllarında.
Bursaspor'da top koştururdu...

Musisi, Baliç ve Gantchev ile.
Birlikte top oynamıştı.
Bursaspor'un ünlü.
Timsah yürüyüşünün yaratıcısıydı...

Sonra yurdumuzdan ayrılmıştı.
AİDS'e yakalanmıştı.
2005 yılında da.
Bu hastalık nedeniyle aramızdan ayrılmıştı...

İsminin verildiği yokuşta.
Musisi'nin eski villasında.
Cafe ve Otele çevrilmiş yapıda.
Kalacağım 10 gün boyunca...

Vaktim az Kampala'da.
Geziler daha çok kırsal alana.
Hemen çıktık Buğra'yla.
Kampala'yı dolaşmaya...

Ben böylesine kötü yapılanmış.
Karmakarışık ve kalabalık.
Gürültülü ve de kirli.
Çok az kent gördüm...

Kendinizi albino gibi hissediyorsunuz.
Bunca siyah derili adam arasında.
Ama hepsi de iyi insanlar.
Aslında...

Şehirde yol almanın.
En kolay ve ucuz yolu.
Boda denilen motor kiralamak.
Arkasına oturup keyfinize bakmak...

Öyle yapıyoruz Buğra'yla.
Şehri geziyoruz hızla.
Kiraladığımız Voda'larla..
Dura kalka...

Görecek fazla bir şey yok temelde.
Kötü bir Müze, Kaddafi Camisi.
Dünya Mirası Kasubi Anıtı.
Bir de Bahai Tapınağı...

Fakirlik diz boyu, herkes geçim derdinde.
Eline geçirdiği bir şeyi satmak peşinde.
Tüm yollar, kaldırımlar.
Satıcılar tarafından doldurulmuşlar...

Kentin en güzel yeri güneyi.
Bana sorarsanız Victoria gölü sahilleri.
Yemyeşil çimenler üzerinde, kuşlarla, çiçeklerle.
Dolaşıyorsunuz sessizce doğayla iç içe...

Kampala'da ve tüm Uganda'da.
Kişilerin silah bulundurması yasak.
Bu nedenle cinayet ve insan öldürme.
Sıfır seviyelerinde...

Onlardan her konuda iyiysek de.
Uganda'lılar bu yönüyle.
Fersah fersah ilerideler bizden de.
Birçok medeni geçinen ülkeden de...


Kampala fotoğraflarım: 
https://picasaweb.google.com/105371707000908378020/Kampala#6247789602036477410
.