YÜCEL TANYERİ

Ben, Yücel Tanyeri
Duydum ki merak ediyormuşsunuz,
Hususi hayatımı,
Anlatayım:
Evvela hekimim, yani
Büyücü falan değilim.
Burnum var, kulağım var,
Pek biçimli olmamakla beraber.
Lojmanda otururum,
Üniversitede çalışırım.
Ne başımda bulut gezdiririm,
Ne sırtımda mühr-ü nübüvvet.
Ne İngiliz kralı kadar
Mütevaziyim,
Ne de Celâl Bayar'ın
Sabık ahır uşağı gibi aristokrat.
Ispanağı çok severim
Puf böreğine hele
Biterim
Malda mülkte gözüm yoktur.
Vallahi yoktur.
Orhan Veli ile Melih Cevdet'tir
En sevdiğim şairler.
Bir kızım vardır,
İki de torunum pek muteber;
İsmini söyleyemem
Çiçekle uğraşanlar bulsun.
Ehemmiyetsiz şeylerle de uğraşırım,
Ne bileyim,
Belki daha bin bir huyum vardır.
Amma ne lüzum var hepsini sıralamaya.
Onlar da bunlara benzer...


Beni, benden iyi anlatan Orhan Veli'ye teşekkürlerimle...

26 Ekim 2020 Pazartesi

BATI AKDENİZ GEZİSİ...

 

- 5-22 Ekim 2020, Batı Akdeniz -

5 Ekim tarihinde çıktım İzmir'den yola.
İstikamet Bodrum'a.
Toplanacağız burada.
Tatil geçiren Lise arkadaşlarımızla...

Önce Lakina antik kenti ziyareti.
Yatağan kentindeki.
Termoelektrik santrali.
Yakınındaki...

Akşam, Aytaç Güldamla önderliğinde. 
Grança Evleri'nde.
Lise arkadaşlarıyla buluşma, hasret giderme.
Sağlığa kaldırılan kadehler, sohbet eşliğinde...

Ertesi gün de.
Hekimköy sahilinde.
Denize girilmesi.
Sohbetlere aralıksız devam edilmesi...

Arkadaşlara ve Bodrum'a veda.
Feribotla geçiş Datça'ya.
Yolda uğranılması Aktur'a.
Ver elini Marmaris Yat Marina...

Hasan Beşer'in botla gelmesi.
Morton teknesine geçilmesi.
Cennet adası
Adakoy'da konaklanması...

Cennet gibi yemyeşil bir koy burası.
Karşımızda Bedir adası.
Sabah erkenden kalkılması.
Gündoğumu fotoğraflanması...

Pırıl pırıl bir hava.
Çam ormanı arkamızda.
Birkaç yat yanımızda.
Masmavi deniz altımızda...

Dört gün burada kalıyoruz.
Sonra Hale'yi de karşılıyoruz.
5. gün demir alıyoruz.
Marmaris Netsel Marina'ya geçiyoruz... 

Bir gece de Netsel Marina'da.
Sonra Beşer'lere veda.
Otomobille Cennet adası turu.
Nimara Mağarası ekspedisyonu...

Kıyıdan otomobille Köyceğiz'e.
Burada Alila Otele yerleşme.
Sığla Ormanı'nda gezinme.
Akşam günbatımını görüntüleme...

Sabah Köyceğiz'den tekneye binme.
Sultaniye ve İztuzu'nu görme.
Caretta Caretta'yı görüntüleme.
Akşam dönüşte geçiyorum Hamitköy'e...

Arkadaşım Ragıp Esener burada.
Bir Botanik Bahçesi oluşturmuş 35 yılda.
Palmiye Merkezi adında.
Yaşıyor Tropik bitkiler, çiçekler arasında...

Bir günde zor geziyorum.
Ragıp'la sohbet ediyorum, bilgi alıyorum.
Otomobille Ekincik Koyu'na geçiyorum.
Yolda müthiş manzaralar görüyorum...

Öğlenden sonra yola çıkıyorum.
Antalya'ya gitmeyi amaçlıyorum.
Görmediğim Korkuteli yolunu seçiyorum.
Müthiş Gümüş Han Otel'de kalıyorum...

Sabah erkenden Antalya'dayım.
Geyikbayırı'ndayım.
Dağcı Tunç Fındık'ın evindeyim.
Beydağları'nın içindeyim...

Tunç'la dağlarda geziyoruz.
Trabenna Antik Kenti'ni keşfediyoruz.
3 gün birlikte çevreyi dolaşıyorum.
Sonunda dönüş yoluna koyuluyorum...

Kemer, Çamyuva, Tekirova'yı geçiyorum.
Kumluca'da sahile ulaşıyorum.
Finike'de koylar başlıyor.
Turkuaz mavisi koylar peş peşe geliyor... 

Çayağzı'na geliyorum.
Yeni açılmış Likya Müzesi'ni geziyorum.
Oradan Sülüklü Plajı'na gidiyorum.
Kaputaş ve Kaş'ı bir kez daha görüyorum...

Akşama doğru Ölüdeniz'deyim.
50 yıl önce kimsenin olmadığı yerdeyim.
Her yer otel, bina, market olmuş.
Buna rağmen doğal güzelliği korunmuş...

Öğlen yola çıkıyorum.
Dalyan'a geçiyorum.
Burada, Patagonya gezi rehberimiz.
Sevgili Cahit İnal ile buluşuyorum...

Uzun yıllar sonra kucaklaşıyoruz.
Minik bir feribotla karşıya geçiyoruz.
Köyceğiz gölü karşı kıyısında gidiyoruz.
Çandır köyü'ne geçiyoruz...

Güzel bir köy Çandır halâ..
Kaunos antik kenti yakınında.
Bir gün, Kaunos'u geziyorum.
İki gün de Cahit'in konuğu oluyorum...

Sabah Çandır'dan  ayrılıyorum.
Muğla üzerinden Bodrum'a geçiyorum.
Gündoğan'a gidiyorum.
Villa Rustica Otel'de konaklıyorum....

Serpil ve Mustafa Türkoğlu tarafından. 
Misafir gibi karşılanıyorum.
Arkadaş gibi ağırlanıyorum.
Dost gibi uğurlanıyorum...

Dönüşe geçiyorum.
İzmir'e dönüyorum.
18 günde 2000 km yol yapıyorum.
Müthiş güzellikler görüyorum...

Gezide eski dostlarla buluşuyorum.
Hâl hatır sorup, sohbet ediyorum.
Bunu gezinin en mutlu. 
Bölümü kabul ediyorum...

Seval ve Aytaç Güldamla'ya.
Hale ve Hasan Beşer'e.
Ragıp Esener'e.
Tunç Fındık'a.
Cahit İnal'a.
Serpil ve Mustafa Türkoğlu'na.
Yürekten teşekkür ve dostlukla...


Batı Akdeniz gezisi fotoğraflarım:
.

22 Ekim 2020 Perşembe

GÖĞCELİ CAMİSİ...

 



Samsun'un Çarşamba ilçesindeki.
Göğceli Camisi.
Türkiye'nin bilinen en eski.
Ahşap yapılı Camisi...

Bu Cami bir mezarlık içinde.
Eskiden dünyadan göçenlere.
"Göç ehli" denilirmiş bir şekilde.
Dönmüş zaman içinde. 
Gökçeli ve Göğceli biçimine...

Bilimsel incelemelerle.
Yapıldığı saptanmış 1206 senesinde.
Selçuklular döneminde.
I. Gıyaseddin Keyhüsrev devrinde... 

Camide yapılan tamiratlar sırasında. 
Arapça rakamlarla.
592'ye (miladi 1195) sayısına rastlansa da.
Karar verilememiş bunun ne anlamda.
Kullanıldığına...

Bu dikdörtgen biçimli.
Temeli olmayan cami.
Tabandaki taşlar üzerinde.
Durmakta, yerden 60 cm yüksekte...

Caminin boyutları yaklaşık 18x22 m.
Ve alanı da 396 m2 büyüklüğünde...

Yapılmış, 15-18 cm kalınlığında. 
20-22 m kadar uzunluğunda. 
Ve 50-70 cm yüksekliğinde.
Ahşap malzemeyle...

Caminin yapımında sadece.
Duvarlarda Kestane.
Diğer bölümlerde ise.
Karaağaç ve Dışbudak kullanılmış.
Ancak, hiç çivi çakılmamış...

Duvarlar tek parça ahşap malzemeyle.
Kalaslar birbirine giydirme tekniği ile.
Köşeler kurtboğazı geçme yöntemiyle.
Yapılmış bu Cami 814 sene önce...

Ahşap kolonlar caminin içinde.
Yapılmış belli bir meyille.
Kıble yönüne hafif bir eğimle.
Depremde yıkılırsa diye...

Cami içinde.
Rastlıyorsunuz renkli süslemelere. 
Yapılmış kök boyaları ve kalem işiyle.
Şekiller, dallar, yapraklar ve çiçeklere...

Bu cami Çarşamba ilçemizde.
Sahip 300 kişilik bir cemaat kapasitesine.
Yapımcısının ismi beli değilse de.
Namaza  duranlar anıyorlardır herhalde.

İsimsiz yapımcısını hayır duaları ile...


Göğceli Camisi fotoğraflarım:
.

10 Ekim 2020 Cumartesi

ŞAHİNKAYA KANYONU...



Şahinkaya KanyonuSamsun ilinde.
Samsun'un Vezirköprü ilçesinde.
Onun Türkmen köyünde.
Kızılırmak nehrinin geçtiği yerde...

1990 yılından önce.
Pek de bilinen bir yer değildi bu yöre.
Altınkaya Barajı yapıldı 1988'de.
Bafra yakınında Kızılırmak üzerine...

Kızılırmağın önü kesildi.
Arkada dev bir göl belirdi.
Bu göl suları Vezirköprü'de.
Yer buldu kendine kayalık, sarp bir vadide...

O zamanlarda .
Vezirköprü-Alaçam arasında.
Kısa bir yol vardı.
Araçlar bu yolu kullanırlardı...

Baraj gölü oluştuğunda.
Doldu ve kapandı bu yol suyla.
Yolun bir ucu kaldı bu kıyıda.
Diğer ucu da öbür kıyıda...

Hemen çaresi bulundu.
Basit bir tekne yapıldı.
Tekne iki araç alıyordu.
Beş dakikada araçları karşıya taşıyordu...

Sonra birkaç kişi akıl etti.
Bu teknelerle Kanyon içine girilebilirdi.
Girilip, Kanyon gezilebilirdi.
Kanyon'un güzelliği herkese gösterilebilirdi...

30 senedir tekne gezileri yapılmakta.
Şahinkaya Kanyonu'nda.
Bu basit teknelerle.
Gerçekten inanılmaz görüntüler içinde...

Kanyon çok dar bir boğazda.
Yaklaşık 2.5 km uzunlukta.
300 m yükseklikte dik duvarlar arasında.
Suyun derinliği de 80 m civarında...

Göl gibi çok durgun bir suda.
Yemyeşil bir ortamda.
Sarp kayalıklar arasında.
Geziyorsunuz bir saat kadar bir zamanda...

Son yıllarda yer verildi tanıtımlarına.
Falcon Fest etkinlikleri yapılmakta.
Şahinkaya Kanyonu'nada.
Turistik amaçlarla...

Öneririm.
Fazla bozulmadan bu güzellikler.
Gidin Şahinkaya Kanyonu'na.
Bu doğal güzellikten keyif almaya...


Şahinkaya Kanyonu fotoğraflarım:
.

3 Ekim 2020 Cumartesi

SİMİ ADASI...

 

- 20.10.2014 Simi adası, Yunanistan -


2014 yılında, 3 Lise arkadaşımızla.
Ahmet, Nurocan ve Aytaç'la.
Ege'de çıkmıştık bir Mavi Yolculuğa.
Arasbey isimli motor yatıyla...

Bodrum Marina'dan çıkmıştık yola.
Gökova Körfezi kalmıştı solumuzda.
Knidos Feneri'ni döndüğümüzde.
Hisarönü Körfezi önümüzde...

Palamutbükü demir atıldı.
Kargı ve Çiftlik'te konaklandı.
Hisarönü, Orhaniye ulaşıldı. 
Bencikbükü ve Selimiye'de kalındı...

Beşinci gün Datça'ya gelindi.
Billurkent'de dostlarla biraraya gelindi.
Artık yavaş yavaş geri dönülecekti.
Datça'dan demir aldık.
Kısa zamanda Simi açıklarındaydık...

Simi Limanı'na girildi.
Öğlen yemeği orada yenilecekti...
Hemen botumuza atladık.
Simi'ye çıkartmamızı yaptık...

Simi, bir Yunan adası.
Datça'nın tam karşısı.
Bizim dilimizdeki adı.
Sömbeki adası...

Sümbek.
Bir çeşit "balıkçı teknesi" demek.
Osmanlı'da Sümbekler yapılırmış burada.
O nedenle Sömbeki ismi verilmiş buraya...

Simi adası ise adını Nymph Syme
İsimli bu Su Perisi'nden almakta.
Onun Poseidon ile evliliğinden olma.
Adanın ilk yerleşimcisi Hthonios doğmakta...

Burası 12 adalar'ın bir parçası.
8 km, Datça'ya uzaklığı.
Daha da yakın Bozburun'dan.
Yalnızca 6.5 km oranın limanından...

Pire Limanı'na ise.
Tam 425 km mesafede.
Bu koca adada.
Sadece 2500 kişi oturmakta...

Roma ve Bizans İmparatorluklarından sonra.
St. John Şövalyelerince ele geçirilen ada.
1522 yılında Rodos'un fethi sonrasında.
Katılmış Osmanlı İmparatorluğu'na...

1522'den 1912 yılına kadar olan zamanda.
4 asır veya 390 yıl kalıyor Osmanlı'da.
Bu tarihte bırakılıyor İtalyanlar'a.
Sonra geçiyor 1948 yılında Yunanistan'a...

Simi, sahip "U" biçiminde bir limana.
Arkasını yaslamış küçük bir dağa.
Simi'nin evleri sıra sıra, üst üste.
Doyumsuz Pastel renkleriyle...

Tertemiz, masmavi bir deniziyle.
Daracık sokakları, renkli evleri.
Güzel Restoran ve Kafeleri.
İle görülesi bir yer Simi...

Simi'de birkaç saat kalıyoruz.
Daracık sokaklarında geziniyoruz.
Manos Restoran'da karnımızı doyuruyoruz.
Kos adasına doğru yolumuza koyuluyoruz...

Türkiye'den Simi'ye.
Birkaç yıldır son verildi geçişlere.
Düşmanlıklara bir son verilse de.
Barış denizi olsa artık Ege...
 

Simi Adası fotoğraflarım:
.