YÜCEL TANYERİ

Ben, Yücel Tanyeri
Duydum ki merak ediyormuşsunuz,
Hususi hayatımı,
Anlatayım:
Evvela hekimim, yani
Büyücü falan değilim.
Burnum var, kulağım var,
Pek biçimli olmamakla beraber.
Lojmanda otururum,
Üniversitede çalışırım.
Ne başımda bulut gezdiririm,
Ne sırtımda mühr-ü nübüvvet.
Ne İngiliz kralı kadar
Mütevaziyim,
Ne de Celâl Bayar'ın
Sabık ahır uşağı gibi aristokrat.
Ispanağı çok severim
Puf böreğine hele
Biterim
Malda mülkte gözüm yoktur.
Vallahi yoktur.
Orhan Veli ile Melih Cevdet'tir
En sevdiğim şairler.
Bir kızım vardır,
İki de torunum pek muteber;
İsmini söyleyemem
Çiçekle uğraşanlar bulsun.
Ehemmiyetsiz şeylerle de uğraşırım,
Ne bileyim,
Belki daha bin bir huyum vardır.
Amma ne lüzum var hepsini sıralamaya.
Onlar da bunlara benzer...


Beni, benden iyi anlatan Orhan Veli'ye teşekkürlerimle...

14 Kasım 2019 Perşembe

CEYHUN ATUF KANSU...



1919 doğumluydu.
Bir Cumhuriyet aydınıydı.
Babası da bir Cumhuriyet inkilâpcısı.
Nafi Atıf Kansu'ydu...
https://yucel-tanyeri.blogspot.com/2017/11/nafi-atuf-bey.html

Ceyhun Atuf bir Hekimdi.
Ayrıca bir Şairdi.
Çocuklar ve onların hastalıkları.
İlgi alanıydı....

Altındağ'da.
Turhal'da.
Ve Etimesgut'da yıllarca.
Uğraşmıştı hep Çocuk hastalıklarıyla...

Ali'lerin kızı Emine.
Yusuflar'ın Kadir'i.
Onun emmisinin Durdu'su, Döne'si.
Kızamıktan ölmüştü bir kış gecesi...

Tek tek saymıştı.
Yirmi üç çocuk ölmüştü.
Güllü Gülizar da ölmüştü.
Oğlanlar dal'dı, kızlar çiçek'ti...

Çocukların hastalanması.
Hele hele de ölmesi.
Onu çok üzerdi.
Bu hekimi, bu şairi...

Bir Köy Öğretmeninin.
Ölürken öğrencileri için.
Şefik Sınığ'ın son sözleriydi.
"Buraya getirin dünyanın bütün çiçeklerini".

Bunu duymuştu.
Ceyhun Atuf Kansu.
Çok duygulanmıştı.
Eline aldı, kalemi kağıdı...

Ve Şefik Sınığ'ın duygusuyla.
Şu dizeleri yazdı:

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum
Bütün çiçeklerini getirin buraya,
Öğrencilerimi getirin, getirin buraya,
Kaya diplerinde açmış çiğdemlere benzer
Bütün köy çocuklarını getirin buraya,
Son bir ders vereceğim onlara,
Son şarkımı söyleyeceğim,
Getirin, getirin.. Ve sonra öleceğim.


Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Kır ve dağ çiçeklerini istiyorum,
Kaderleri bana benzeyen,
Yalnızlıkta açarlar, kimse bilmez onları
Geniş ovalarda kaybolur kokuları..
Yurdumun sevgili ve adsız çiçekleri
Hepinizi, hepinizi istiyorum, gelin görün beni,
Toprağı nasıl örterseniz öylece örtün beni.


Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Afyon ovasında açan haşhaş çiçeklerini
Bacımın suladığı fesleğenleri,
Köy çiçeklerinin hepsini, hepsini,
Avluların pembe entarili hatmisini,
Çoban yastığını, peygamber çiçeğini de unutmayın,
Aman Isparta güllerini de unutmayın
Hepsini, hepsini bir anda koklamak istiyorum.
Getirin, dünyanın bütün çiçeklerini istiyorum.


Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Ben köy öğretmeniyim, bir bahçıvanım,
Ben bir bahçe suluyordum, gönlümden,
Kimse bilmez, kimse anlamaz dilimden,
Ne güller fışkırır çilelerimden,
Kandır, hayattır, emektir benim güllerim,
Korkmadım, korkmuyorum ölümden,
Siz çiçek getirin yalnız, çiçek getirin.


Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Baharda Polatlı kırlarında açan,
Güz geldi mi Kopdağı'na göçen,
Yörükler yaylasında Toroslar'da eğleşen,
Muş ovasından, Ağrı eteğinden,
Gücenmesin bütün yurt bahçelerinden
Çiçek getirin, çiçek getirin, örtün beni,
Eğin türkülerinin içine gömün beni.


Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
En güzellerini saymadım çiçeklerin,
Çocukları, öğrencileri istiyorum.
Yalnız ve çileli hayatımın çiçeklerini,
Köy okullarında açan, gizli ve sessiz,
O bakımsız, ama kokusu eşsiz çiçek.
Kimse bilmeyecek, seni beni kimse bilmeyecek,
Seni beni yalnızlık örtecek, yalnızlık örtecek.


Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Ben mezarsız yaşamayı diliyorum,
Ölmemek istiyorum, yaşamak istiyorum,
Yetiştirdiğim bahçe yarıda kalmasın,
Tarumar olmasın istiyorum, perişan olmasın,
Beni bilse bilse çiçekler bilir, dostlarım,
Niçin yaşadığımı ben onlara söyledim,
Çiçeklerde açar benim gizli arzularım.


Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Okulun duvarı çöktü altında kaldım,
Ama ben dünya üstündeyim, toprakta,
Yaz kış bir şey söyleyen toprakta,
Çile çektim, yalnız kaldım, ama yaşadım,
Yurdumun çiçeklenmesi için daima yaşadım,
Bilir bunu bahçeler, kayalar, köyler bilir.
Şimdi sustum, örtün beni, yatırın buraya,
Dünyanın bütün çiçeklerini getirin buraya...


İşte bu dizelerin şairi.
Ve onun Portrelerinden oluşan bir Sergi.
Doğumunun 100. yılında.
Bugün açıldı Ankara'da.
Çankaya Çağdaş Sanatlar'da...


Ceyhun Atuf Kansu Sergisinden fotoğraflar:
https://photos.google.com/share/AF1QipPpTB96KR_gWz8a1DAZTrcabWHtjqICHVMIAvNI_1ILBSQxqD5OG1iNN_8ny9z5RA/photo/AF1QipP6Esb4KU_E2Sgrul-sPKwsrFU5A2TULqdWdy7f?key=anBMS0dFbF9rSkZGRWI2Nk50XzFWRUJNQ2RUQjN3
.

11 Kasım 2019 Pazartesi

AİNESİ İŞ'DİR...



"Siyasi ve Askerî zaferler
Ne kadar büyük olurlarsa olsunlar
İktisadî zaferlerle taçlandırılmazlarsa
Meydana gelen zaferler devamlı olamaz".
Mustafa Kemal Atatürk
...............

1923 senesiydi.
Cumhuriyet henüz ilan edilmemişti.
17 Şubat 1923 tarihinde.
İktisat Kongresi toplandı İzmir'de...

Gazi Mustafa Kemal, kongre açılışında:
"Tam bağımsızlıktan söz edebilmek için,
Ulusal egemenlikle iktisadi egemenliğin
Birlikte düşünülmesi gerektiğini" söyledi...

İzmir İktisat Kongresi'nde.
Alınan kararlardan biri de.
Yeni kurulacak ülkede.
Ulusal Bankaların kurulmasıydı...

İlk adım, Kongreden hemen sonra atılmıştı.
29 Ekim 1923'te Cumhuriyet kuruldu.
10 ay sonra da 26 Ağustos 1924'te.
Türkiye İş Bankası açıldı...

Bir milyon TL sermaye ile işe başlanmıştı.
Sermayenin 250 bin TL'sı.
Atatürk tarafından ödenmişti.
Diğer kısmı halkın mütevazi birikimlerinden oluşmuştu...

Millî'lik önemliydi.
Çeşitli yollarla tasarruf özendirildi.
Bankanın gelirleri arttırıldı.
Ve biriken paralarla yatırımlara başlandı...

Demiryolları, köprüler yapıldı.
Sanayi'ye ağırlık verildi.
Fabrikalar açıldı.
İstihdam alanları yaratıldı...

İlk 10 yılda hayli mesafe alındı.
Ülke çapında birçok şube açıldı.
Üreticiye destek verildi.
Yerli mallara rağbet arttı...

Bu arada 1924'de Bankanın ilk merkezi.
Kılıç Ali'nin evinde kurulmuştu.
Sonra, 1926 yılında Ankara'da.
Taşınıldı kirayla ikinci bir binaya...

Bankanın kuruluşundan 5 yıl sonra.
1929 yılı Haziran ayında.
Genel Müdürlük taşındı Ulus'a.
Ulusal Mimari akımlı görkemli binasına...

İşte bu binanın ilk üç katında.
Bir Müze açıldı bu yılın Mayıs ayında.
"İktisadi Bağımsızlık Müzesi" adıyla.
Ankara'nın artık tarih olmuş binasında...

Geziyorsunuz görkemli bir yapıda.
Tarihi alanlarda, muhteşem mekânlarda.
Atatürk'le, İnönü'yle, Bayar'la.
Sanki Cumhuriyetin ilk yıllarında...

Tanık oluyorsunuz o yıllarda.
Ülkenin ilk durumuna.
Duyulan heyecana, yapılan atılıma.
Ve yoklukta başarılanlara gururla...

Yoktan var edilen Ankara gibi.
Yoktan var edilen Ekonomimizi.
Görebilmek için geçirdiğimiz tarihi süreci.
İyi bir adres, İktisadi Bağımsızlık Müzesi.

Lütfen geniş bir zaman ayırın.
Muhteşem bir mekânla birlikte olun.
Yazıları, fotoğrafları dikkatle inceleyin.
Nereden nereye gelmişiz siz karar verin...

Benden söylemesi:
Bu güzel sergi yıl sonunda kapanıyor.
"Daha 1.5 ay zaman var" demeyin.
İlk fırsatta bu Sergiyi gezin...

Gezdiniz  gezdiniz, eğer gezmez iseniz.
Ayni binada "İstiklâl Mücadelesinin 100. Yılı".
Ve "Nazım'a Yolculuk" isimli
İki muhteşem Sergiyi de kaçırdınız demektir...



İktisadi Bağımsızlık Müzesi Sergisi Fotoğraflarım:
https://photos.google.com/share/AF1QipMcwtITwQyFQ2S-PRrb8ndBCBT3RhCOfDfMx_OTvSgaRA6o-iIAXcufH5kKW-Flag/photo/AF1QipNDUFPootlBEJJaBKEbbcwTFLjtgLEO7BzZ1OwX?key=SGxWdHhVN3VqandXVjIxWWpnM0VkZjVFN3RaV2d3
.

6 Kasım 2019 Çarşamba

OSMAN BAYATLI...



1892 yılında.
Doğdu Kırkağaç'ta.
Kırkağaç İptidasi ve Rüştiyesi'ni bitirdi.
1913'de Muallim oldu...

İlk görev yeri.
Soma Muallim Mektebi.
Muallimliği idi.
1919 başında Kırkağaç'a döndü...

12 Haziran 1919 tarihiydi.
Yunanlılar Bergama'ya girdi.
O sırada İzmir'de Resmî görevi.
Sıhhiye Mektebi Başmuallimliği idi...

1923'te Bergama'ya yeni görev yerine.
Gazipaşa Numune Mektebi'ne.
Müdür olarak tayini çiktı.
Cumhuriyet Öğretmeni olarak görev yapacaktı.

İzci takımı kurdu.
Trampet takımı oluşturdu.
Şarkı ve türküleri derledi.
Yöresel şifalı otları belirledi...

Bergama yöresi.
Tarih, Sanat ve Folkloru'nu inceledi.
Yöresel adetleri derledi.
Bu konularda 24 kitap neşretti...

Çarşı Camisi'nin avlusunda.
Yerleşti bir odaya.
Burayı doldurdu çok sayıda kitapla.
Çevirdi burasını bir Bilim Yuvası'na...

Türk Tarih Kongresi'nde bildiri sundu.
1934'de Bergama Halkevi'ni açtı.
15 kadın, 429 erkek üyesi vardı.
Uzun yıllar Halkevi Başkanlığı yaptı...

İlk Kermes yeni ülkede.
Yapıldı Bergama ilçesinde.
Halk Oyunları'yla, Deve Güreşleri'yle.
Yarışmalarla, çeşitli eğlencelerle...

Alevi-Tahtacılar'dan, köylülerden.
Malzemeler topladı.
Yeni ülkenin ilk Etnografya Müzesini.
Kuran Cumhuriyet öncüsüydü...

Arkeoloji ile de ilgileniyordu.
Sık sık Akropol'e çıkıyordu.
Almanlarla ilişki kurdu.
Eserlerin korunmasına öncü oldu...

Atatürk, 13 Nisan 1934'de.
Tarihi yerleri ziyaret için Bergama'ya gitti.
Osman Bayatlı ona eşlik etti.
Kente bir Müze yapılmasını önerdi...

Atatürk bu öneriyi.
Kabul etti.
İki yıl sonra da 1936'da.
Müze açıldı Bergama'da...

Müze yapılana kadar geçen sürede.
Eserlerin korunduğu yerde.
Muhafız Memuru olarak görev yaptı.
Sonra da Müze Müdürü olarak atandı...

Yöresel bir Kültür Devrimcisi'ydi.
1957 senesinde. 
Türkiye Müzeleri Millî Komitesi'ne.
Üye seçildi...

Öldüğü 15 Nisan 1958'e.
Kadar 22 yıl süreyle.
Bergama Müze Müdürlüğü'ndeki.
Görevine devam etti...

Bergama'ya giderseniz.
Arkeoloji-Etnografya Müzesi'ni geziniz.
Osman Bayatlı'nın kaldırımdaki.
Büstüne de bir selam vermeyi ihmal etmeyiniz...


Bergama Arkeoloji Müzesi Fotoğraflarım:

.