YÜCEL TANYERİ

Ben, Yücel Tanyeri
Duydum ki merak ediyormuşsunuz,
Hususi hayatımı,
Anlatayım:
Evvela hekimim, yani
Büyücü falan değilim.
Burnum var, kulağım var,
Pek biçimli olmamakla beraber.
Lojmanda otururum,
Üniversitede çalışırım.
Ne başımda bulut gezdiririm,
Ne sırtımda mühr-ü nübüvvet.
Ne İngiliz kralı kadar
Mütevaziyim,
Ne de Celâl Bayar'ın
Sabık ahır uşağı gibi aristokrat.
Ispanağı çok severim
Puf böreğine hele
Biterim
Malda mülkte gözüm yoktur.
Vallahi yoktur.
Orhan Veli ile Melih Cevdet'tir
En sevdiğim şairler.
Bir kızım vardır,
İki de torunum pek muteber;
İsmini söyleyemem
Çiçekle uğraşanlar bulsun.
Ehemmiyetsiz şeylerle de uğraşırım,
Ne bileyim,
Belki daha bin bir huyum vardır.
Amma ne lüzum var hepsini sıralamaya.
Onlar da bunlara benzer...


Beni, benden iyi anlatan Orhan Veli'ye teşekkürlerimle...

29 Kasım 2020 Pazar

NİMARA MAĞARASI...

- 12 Ekim 2020, Cennet Adası-Marmaris -

Marmaris'ten baktığınızda.
Marmaris Koyu'nun çıkışına.
Bir ada görürsünüz karşınızda.
Cennet Adası adında... 

Ada değildir burası aslında.
Yarımada'dır ve bağlıdır anakaraya.
İnce bir bağlantıyla.
Sizi ada görünümüyle aldatsa da...

Marmaris'e birkaç günlüğüne gelenler.
Turunç, İncekum, İçmeler'e.
Amos, Orhaniye, Selimiye'ye.
Söğüt ve Bördübet'e, giderler gezmeye...

Marmarisliler'in dışında.
Çok az kişi gider bu Cennet Adası'na.
Yalancı boğaz'ı geçerek karayoluyla.
Gerçek bir cennet olan Nimara adasına...

Yalancı boğaz'ı geçiyorsunuz.
Otomobilinizle yükseliyorsunuz.
Marmaris koyu'na yüksekten bakıyorsunuz.
Masmavi denizine hayran kalıyorsunuz.
Yemyeşil Çam ormanına doyamıyorsunuz...

Marmaris Milli Parkı'nın.
Bir bölümü burası.
Antik ismi Nimara adası.
Sanki cennetin bir parçası...

Adanın en yüksek yerinde.
Denizden 350 m yükseklikte.
Ormanın içinde gizli bir yerde.
Bir mağara var Nimara isminde...

Bu mağara.
Yaklaşık 100 bin yaşında.
Ancak keşfi 1999'da.
Ziyarete ise açılmış 2008 yılında...

Mağara içine girdiğinizde.
Değişik mineral şekilleriyle.
Ve ilginç biçimleriyle.
Rastlıyorsunuz sarkıt ve dikit'lere...

Ancak bu mağara.
12 bin yıl öncesiyle.
Ve Tunç Çağı dönemiyle.
Daha çok arkeolojik bir önemde...

1500 kadar.
Delgiler, keskiler, renkli camlar.
500 civarında da cam ve boncuklar.
Bu mağarada bulunmuşlar...

Bu bulgularla Nimara mağarasında.
Buranın Tunç Çağı'nda.
Boncuk Atölyesi olarak kullanıldığına.
Arkeologlar inanmakta...

Roma Dönemi'nde de.
50 tane insan figürü ve sikke.
Bulunmasıyla bu mağarada.
Buranın bir Adak yeri veya. 
Tapınak olduğu sanılmakta...

Marmaris'e gitmeli.
Güzel bir hava seçilmeli.
Hem bu cennet gibi ada gezilmeli.
Denizine girmek de ihmal edilmemeli...


Cennet Adası ve Nimara Mağarası fotoğraflarım:

.

25 Kasım 2020 Çarşamba

GOMEDA VADİSİ...

 

- Gomeda Vadisi, Ürgüp 31 Ekim 2020 -

Gomeda Vadisi'nde.
Anlatılan rivayete göre.
Bir savaş alanıymış burası.
İyilik ve kötülükler arası...

Savaşta mağlup olunca.
Kötülük taraftarları da.
Vadideki çok sayıda mağaralarda.
Dalmışlar uzun bir uykuya...

Yine rivayete göre.
Kötülük tarafı uyanacakmış.
Vakti geldiğinde.
İyilik ne zaman ölürse...

Gitmiştim daha önce.
İki kere.
Sinasos'a.
Bugünkü adıyla Mustafapaşa'ya...

Ama görememiştim.
Mustafapaşa'nın yanındaki.
Ve yaklaşık 5 km uzağındaki.
Gomeda Vadisini...

Son Ürgüp gezimizde.
Seyahatimizin bitim gününde.
Sevgili Murat Selam ile.
Gidelim dedik Gomeda Vadisi'ne...

Ihlara Vadisi benzeri.
Ama onun daha az derini.
Doğal güzellikleri.
Ve mağaraları ile ünlü bu Vadi...

Vadi'ye girmeden daha.
Haçlı Kilise solunuzda.
Tavanında.
Kocaman bir haç kabartmasıyla...

Sonra iniyorsunuz vadiye.
Yürüyüş mesafesi 7.5 km.
Tümünü yürüyeceğiz ama.
Vaktimiz de pek kısa...

Vadini yarısını yürüyeceğiz.
Şöyle bir gidip-geleceğiz.
Görebildiğimiz kadarını göreceğiz.
Sonra da eve döneceğiz...

Şeytan deresi tabanına iniyoruz.
Sararmış ağaçlar içine giriyoruz.
Kapadokya'nın tipik görüntüsü.
Mağaraları, güvercinlikleri, nekropolü...

St. Basil Kilisesi.
Kuş yuvası gibi yüksek yerleşimli.
İmparator Konstantin eseri.
Yapımı MS 912-959 arası tarihli...

Tırmanılması zor bir Kilise.
Ancak çıkıldığında değiyor emeğinize.
Rengarenk freskleriyle sessizlik içinde.
Eski günlerini anıyor özlemle...

Sonra tekrar geri dönüyoruz.
İlginç mağaralara giriyoruz.
Mağaralarda ses  bile çıkartmıyoruz.
Kötülükcüleri uyandırmak istemiyoruz...


Gomeda Vadisi fotoğraflarım:
.

22 Kasım 2020 Pazar

LAGİNA...


- 5 Ekim 2020, Yatağan-Muğla -

Beş bin yıllık antik bir kent Lagina.
Bodrum yolunda.
Yatağan'a 8 km uzakta.
Termik Santral'in hemen yanında...

Yakınındaki bir diğer antik kentten.
Karyalılar'ın antik yerleşim yerinden.
Stratonikeia'den 11 km uzakta.
Ve oranın "kutsal alanıLagina...

Lagina.
Stratonikeia'ya.
Bağlı kutsal bir yolla.
Adanmış Hekate adlı Tanrıça'ya...

Hekate.
Ay ve gece ile.
İlgili bir Tanrıçadır.
Perses ile Asteria'nın kızıdır...

Baştanrı Zeus, Gökyüzünü.
Kardeşi Poseidon, Denizleri.
Diğer kardeşi Hades Yeraltını almış.
Hekate ise üç alanda da yetkili kılınmıştır...

Anadolu'ya özgü bir Tanrıça Hekate.
Havada, karada ve denizde.
Güçleri olan tek Tanrıçadır.
Ölüler ve yeraltından da sorumludur...

Kutsal merkez Lagina.
Anadolu'da.
Tanrıça Hekate adına.
İnşa edilmiş tek Tapınak olmakta...

Lagina kazılarının en önemli kısmı da.
Osmanlı döneminde, 1891-93 yıllarında.
Osman Hamdi ve Halil Ethem Beyler'ce.
Yapılan ilk Türk Arkeolojik kazısı olmasında...

Daha önce hiç kazılmamış Lagina'da.
Türk Bilim adamlarıyla yapılan kazılarda.
Bulunan kalıntıların tümü eksiksiz olarak.
İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde bulunmakta...

Muhteşem Anıtsal kapısından giriyorsunuz.
Kutsal yol'dan geçiyorsunuz.
Kurban ve Sunak yerlerini görüyorsunuz.
Hekate Tapınağı'nı hayranlıkla izliyorsunuz... 

3000 yıl önceki eserlere bakıyorsunuz.
Mimarideki zarafete hayran kalıyorsunuz.
20. yüzyıla dönüyorsunuz. 
Yatağan Termik Santrali'ne bakıp üzülüyorsunuz...


Lagina fotoğraflarım:
.

19 Kasım 2020 Perşembe

TÜFLER ARASINDA...

 


İşim gücüm budur benim
Boyarım Kapadokya'yı
Hepiniz şehirde çalışırken
Gelir bakarsınız ki sarı...

Orhan Veli'den uyarlama

..................

Anlatmıştım son yazımda Kapadokya'yı.
Kapadokya'nın oluşumunu.
Tüf tabakalarını, bazalt katmanlarını.
Bunların zamanla nasıl farklılandığını:

Tüf, Lav ve Bazalt püskürtmeler.
Ve sonradan şekillenmeler.
Kısa zamanda oluşmuyor.
Oldukça uzun zamanlar alıyor...

Bu oluşumda.
Ve geçen zamanda.
Tüf, Lav ve Bazalt katmanları.
Birikiyor ince ya da kalın tabakalarla...

Volkanik aktivite ile çıkan püskürtüler.
Ve Kül gibi küçük partiküller.
Üst üste birikirler.
Gazlar veya buharla etkileşirler.
Ve farklı Volkanik tüfleri üretirler...

Bunlar yoğunlaşırlar.
İçlerindeki farklı mineraller.
Katmanlar halinde çökelirler.
Farklı renklerde görüntü verirler...

Farklı zamanlarda.
Farklı kaynaklarla.
Ortaya çıkan katmanlar.
Değişik renkler oluştururlar...

Katmanlar Demir oksit zenginiyse.
Kırmızı-pembe bir renk oluşur.
Hidrojen sülfür'ce zengin ise.
Sarı-turuncu bir renk alır...

Bu renkli katmanlara.
Rastlarsınız Kapadokya'da.
Bunlar çoğu yerde çıkar karşınıza.
Muhteşem şekiller ve renk tonlarıyla...


(Jeolojik bilgiler için 
sevgili Çağrı Hekimoğlu'na teşekkürlerimle)

Kapadokya katman bantlanmaları Fotoğraflarım:
.

14 Kasım 2020 Cumartesi

PALMİYE MERKEZİ'NDEN DAHA FAZLASI...


- 14-15 Ekim 2020, Köyceğiz-Antalya -

Ragıp Esener.
Samsun'dan arkadaşım.
Doğa dostu yandaşım.
Doktor bir meslektaşım...

1968 senesiydi.
Ankara Tıp Fakültesi'ni bitirdi.
Orada Genel Cerrahi'yi seçti.
Dört sene Asistan olarak geçirdi...

Genel Cerrahi Uzmanı oldu.
İngiltere'de bir yıl çalıştı.
Üç yıl da Zambiya'da görev yaptı.
Müthiş bir deneyim kazandı...

Sonra Samsun'a geldi.
Önce SSK Hastanesine girdi.
Bir yıl sonra OMÜ Tıp Fakültesi'ne geçti.
Başarılı bir Cerrah ve Hekimdi...

İyi bir Öğretim Üyesi'ydi.
9  yıl burada başarıyla çalıştı.
Doçentliğini de aldı.
30 yıllık Hekimliğini sonlandırdı.
Ve OMÜ'den 1997'de ayrıldı...

Samsun'da doğa sevgisi sonsuzdu.
Doğayı Koruma Derneği'ni kurmuştu.
10 yıl bu Derneğin Başkanlığını yaptı.
Toplantılar, gösteriler, geziler düzenledi...

1993'de Köyceğiz'i seçti.
Arazi alıp, 1997'de buraya yerleşti.
Buranın iklimi iyiydi.
Tropik bitkiler için iyi bir yerdi...

1997'de ilk Palmiye dikimleri yapıldı.
Zamanla Palmiye türü sayısı 140'ı aştı. 
Burada "Palmetum" adlı.
Geniş bir Palmiye Müzesi oluşturuldu...

Zaman içinde Palmiye dışında.
Farklı bitki türleri de yetiştirildi burada.
Kaktüs evi, Su Bahçeleri, Tropik Sera.
Botanik Bahçesi, 22 dönümlük alanda...

Su Bahçesi, 4 dönümlük bir sahada.
Rüya Bahçesi'ndeki 19 havuz'da.
Sergilenmekte 18 tür Nilüfer çiçeği.
Birçok tür Su ve Bataklık bitkileri...

Bitirilen 2005 senesinde.
Kaktüs Evi'nde de.
300 çeşidin üzerinde.
Kaktüs Bitkisi sergilenmekte...

Zakkum Kafe'de de.
Zakkum'un 30 çeşidi gündemde.
En önemlisi, eşi-benzeri olmayan dünyada.
Nerium oleander Esener bulunmakta...

Bitki türlerinin 1000'i geçtiği.
Yemyeşil renkli.
Palmiye Merkezi.
80 dönümlük bir arazi...

Burada bitkiler, çiçekler, ağaçlar.
1.5-4 dönümlük dev seralar.
Ve açık alanlarda yetiştiriliyor.
Çok sayıda insan çalışıyor...

Burası ayni zamanda.
Bitki yetiştirilmesi, bakımı alanında.
Bir eğitim, araştırma ve uygulama.
Yeri aslında...

Peysaj Mimarları'nın yanında.
Birçok Stajyer öğrenci çalışmakta.
Araştırmalar yapılmakta.
Toplantılarla eşi olmayan konumda...

Gerçekten de burası.
İşletmesi, doğaya bakış açısı.
Eğitimi, üretimi, anlayışı.
İle Palmiye Merkezi'nden daha fazlası...


Palmiye Merkezi Fotoğraflarım:

Palmiye Merkezi Web Sitesi: www.palmiyemerkezi.com
.

12 Kasım 2020 Perşembe

KAPADOKYA...

 

- 27-31 Ekim 2020, Kapadokya -


Gelin mi demeli üç güzeline
Direnir kışına, akan seline
Şöyle bir uzaktan baktım haline
Hak'tan iltimaslı ele benzersin

                       Zübeyde Gökbulut
....................

İnanılmaz bir coğrafya.
Kapadokya.
Anadolu'nun ortasında.
Tam 5 şehri içine almakta...

60 milyon yıl önceydi.
Anadolu platosu itildi.
Toros dağları yükseldi.
Yanardağlar faaliyete geçti...

Bölgedeki Erciyes, Hasandağ.
Ve de Güllüdağ.
Aktif hale geldi, Lavlar püskürttü.
Yıllar boyu Küller üretti...

Platoda biriken küller.
Yumuşak bir Tüf tabakası ürettiler.
Bu Tüf tabakasının da sathı.
İnce, sert Bazalt bir lav tabakası ile kaplandı... 

Bazalt tabaka zamanla kurudu.
Çatladı ve parçalara ayrıldı.
Yağmur çatlak aralarından sızdı.
Yumuşak Tüf tabakasını aşındırdı...

Zaman zamanı kovaladı.
Hava bir soğudu, bir ısındı.
Rüzgârlar Tüf tabakasını aşındırdı.
Üstte Bazalt, altta Tüf tabakalarıyla.
Oluştu ilginç bir coğrafya...

Doğa bu şartlar altında.
İnanılmaz bir sabırla.
Asırlar boyu bir sanatçı edasıyla.
Heykeller oluşturdu Peribacası adıyla...

Gezmekle, görmekle, fotoğraflamakla.
Bitmek bilmiyor bu Kapadokya.
Her köşesinde ayrı bir güzellik.
Her yerinde farklı bir manzara...

Kışı, baharı.
Yazı, hazanı.
Ayrı ayrı.
Hem çok güzel, hem de çok farklı...

Tüf'lü topraklarında yürüyorsunuz.
Sanki Mars'da dolaşıyorsunuz.
Peribacaları'nı selamlıyorsunuz.
Gördüklerinize doyamıyorsunuz.

"Bir daha geleceğim" diyorsunuz...


Kapadokya fotoğraflarım:
.

7 Kasım 2020 Cumartesi

ÜRGÜP...

- 27-31 Ekim, Ürgüp-Nevşehir -

"Ürgüp'ün evleri taştan, son derece zarif yapılmıştır.
Ürgüp'ün arkasındaki yayla, bağlarla örtülüdür ve
derin vadilerle bölünmüştür"
Prusya'lı Mareşal Moltke, 1838 

....................

Kapadokya bölgesi.
Nevşehir ili.
Ürgüp ilçesi.
Bölgenin en önemli Turizm yeri...

Asurlar döneminde Katpatuka.
Klasik çağlarda Kapadokya.
İsimleriyle anılmakta.
Bu tarihi ve güzel coğrafya...

Sonraları Romalılar, Bizanslar.
Selçuklular ve Osmanlılar.
Bu bölgede yaşadılar.
Yaşam izlerini bıraktılar...

Ürgüp, Nevşehir'e 20 km uzaklıkta.
Göreme Milli Parkı'nın hemen yanında.
Göreme ve Zelve ile kucak kucağa.
Doğal güzellikler ile yan yana...

Kapadokya'ya gelen gezginlerin.
Hemen hemen hepsinin.
Görmeyi arzu edip, ziyaret ettikleri.
Ürgüp, Kapadokya'nın şirin bir ilçesi...

Turizm, ilçe ekonomisinde.
Sahip önemli bir yere.
Halkın geçim kaynağı Ürgüp'te.
Dayanmakta % 70 oranında turizme...

Ürgüp'de vadiler, peribacaları yanında.
Tarihi eserler, camiler, kiliseler.
Dinsel ve etnografik eserler.
Ve eski konutlar bir arada bulunmakta...

Geleneksel taş mimarisi.
Kayalara oyulmuş evleri.
Evlerin özenli taş işlemeleri.
Ürgüp'ün en önemli görülesi yerleri...

Kentteki görkemli taş konaklar yanında.
Konutlar, oyulmuş kayalara.
Sofalarıyla, odalarıyla, mutfaklarıyla.
Ve geleneksel mimari anlayışıyla...

Ürgüp'te görülmesi, gezilmesi gerekli.
Yunak, Esbelli.
Kayakapı ve Temeni mahalleleri.
Ve buradaki mağara (cave) otelleri...

Buradaki mağara otellerin her biri.
Özenle korunarak eski özellikleri.
Çevrilmiş günümüzde Butik Otellere.
Eski yaşamı anlatmak amacıyla gelenlere...
 
Kaya kitleleri ile iç içe.
Geçmiş mimari özellikleriyle.
İnanılmaz doğal güzellikleriyle.
Geçen yaşam belki de.
Hiç uğramamıştır kesintiye Ürgüp'te...
................

Bir masaldır yelken açmış
Yelkeni taş, rüzgârı taş
Teknesi taştan

Bir kadehtir, dolup taşmış
Köpüğü taş, salkımı taş
Saçağı taştan

Bir acaip dünyadır
Her yanı taştan

Güpegündüz bir rüyadır
Yatağı taş, yorganı taş, yastığı taş
Uykusu taştan...

                  Bedri Rahmi Eyüboğlu



Ürgüp  yöresi fotoğraflarım:
.

3 Kasım 2020 Salı

1811 CAVE HOTEL...

 

- 27-31 Ekim 2020, Ürgüp-Nevşehir -

4 yıl önce.
Gitmiştik Ürgüp'e.
Murat Selam ile.
Arkadaşımız Hüseyin Tokat'ı görmeye...

Birçok mağara yerleşimi var Ürgüp'te.
İnsanlar yaşamışlar burada uzun süre.
Kolayca işlenen kayaları oyarak.
Odalar, sofalar, mutfaklar yaparak...

Hüseyin gezdirmişti bizi.
Yıllardır kullandıkları Kaya Evi'ni.
Her ne kadar terkedilmiş olsa da.
Artık boş olsa da ve kullanılmasa da...

Sevgili Hüseyin'in amacı.
Bir Butik Otel haline getirmekti burayı.
Hem heyecanla anlatıyordu mekânı.
Hem de düşlerini, hayallerini, plânlarını...

Hüseyin tam 9 yıl önce. 
Başlamıştı mücadeleye.
AFAD, çeşitli Kurullar ve Hazine ile.
Geçen tam beş yıllık uzun bir süre...

Kendisinin müthiş gayretiyle. 
Ve tüm zorlu işlemleri yenmesiyle.
Çevrildi bu alan bir Butik Otel'e.
Kültür Varlığı ve tescilli bir yere...

Çok keyifli.
Ve de çok becerikli.
Yaratıcı ve gerçekçi hayalleri olan.
Bir arkadaşımız Hüseyin...

Yıllardır kullanılmayan odaları.
Mutfakları, terasları, mekânları.
Düşünmüş, plânlamış, değiştirmiş.
Hüseyin, toplam 9 yılda işi bitirmiş...

Aileden kalma, 200 yıllık bir yer burası.
İçinde 1811 tarihli bir yazıtlı.
Büyük Dede kalkmış gelmiş buraya.
Tokat'tan Askerlik görevini yapmaya...

Askerlik görevi bitmiş.
Ürgüp'e yerleşmeye karar vermiş.
Bu mekân kendisine tahsis edilmiş.
Büyük Dede burayı evi bilmiş...

Zaman hızla geçmiş.
Dedeler, babalar, çocuklar, torunlar.
Burada dünyaya gelmiş.
Sevinçler, üzüntüler burada yaşanmış...

Hüseyin, bu tarihi mekânı. 
Ve geleneksel ev yaşantısını.
Korumuş, çok değiştirmemiş.
Ama çağdaş bir hale dönüştürmüş...

8 tane kayalara oyulmuş odası var.
Bu Cave (mağara) Otel'in.
Odalar da adlandırılmakta.
Eski kullanım alanlarıyla...

Örneğin "Elmalık Odası".
Eskiden elmaların saklandığı.
"Kuzuluk Odası" da.
Kuzuların toplandığı bir alan aslında...

"Kuşluk Odası" ismi.
Güvercinlerin gecelediği.
Arıların bal ürettiği.
Bir üretim merkezi...

"Tafana Odası"nın anlamı.
İçinde, tandır ve kiler olması.
Evin gerekli bir sahası.
Tandır odanın tabanında durmakta. 
Kiler ise çevrilmiş modern banyoya...

"Mavi Oda".
Adını mavi renginden almakta.
Kapısı ve pencere demirleri.
Masmavi bir renkte...

"Ambar Odası".
Evin en önemli deposu.
"Büyük ve Küçük Sofa"lar.
Sedirleri olan geniş odalar...

Geniş Kahvaltı Salonu'yla.
Yekpâre ceviz masası'yla.
Nefis sabah kahvaltılarıyla.
Burası çok güzel bir ortam aslında...

Murat ile bir arada.
Cumhuriyet Bayramı'mızda.
İlk açılışına katıldık Ürgüp'te.
Bu Cave Otel'in 29 Ekim 2020'de...

Hüseyin ve Annesi.
Kız ve Erkek kardeşleri.
Birkaç yakın misafirleri.
Bu açılışta birlikteydi...

Misafir gibi karşılanıyor.
Arkadaş gibi ağırlanıyor.
Arkasından su dökülüyor.
Ve bir dost gibi uğurlanıyor.

Ürgüp'te.
Esbelli mahallesi'nde.
Ruhu olan bu eski ev'de.
1811 Cave Hotel'de...


Cave Hotel 1811 Fotoğraflarım:
.