YÜCEL TANYERİ

Ben, Yücel Tanyeri
Duydum ki merak ediyormuşsunuz,
Hususi hayatımı,
Anlatayım:
Evvela hekimim, yani
Büyücü falan değilim.
Burnum var, kulağım var,
Pek biçimli olmamakla beraber.
Lojmanda otururum,
Üniversitede çalışırım.
Ne başımda bulut gezdiririm,
Ne sırtımda mühr-ü nübüvvet.
Ne İngiliz kralı kadar
Mütevaziyim,
Ne de Celâl Bayar'ın
Sabık ahır uşağı gibi aristokrat.
Ispanağı çok severim
Puf böreğine hele
Biterim
Malda mülkte gözüm yoktur.
Vallahi yoktur.
Orhan Veli ile Melih Cevdet'tir
En sevdiğim şairler.
Bir kızım vardır,
İki de torunum pek muteber;
İsmini söyleyemem
Çiçekle uğraşanlar bulsun.
Ehemmiyetsiz şeylerle de uğraşırım,
Ne bileyim,
Belki daha bin bir huyum vardır.
Amma ne lüzum var hepsini sıralamaya.
Onlar da bunlara benzer...


Beni, benden iyi anlatan Orhan Veli'ye teşekkürlerimle...

26 Ağustos 2020 Çarşamba

BUDİST MABEDİ...

- 4.08.2012 Terelj Ulusal Parkı-Moğolistan -


Konakladık Terelj Ulusal Parkı'nda.
Gece, Yurt denilen çadırlarda.
Nefis bir uykudan sonra.
Uyandık temiz bir havada...

Sabah için sözleşmiştik.
Sabah yürüyüş yapacaktık.
Hacettepe'den sınıf arkadaşımla. 
Çocuk Hekimi Armağan'la...

Armağan'ın Berlin'den.
Yaman ve Kahraman isminde.
İki kardeşi de katıldılar bize.
Sabahın erinde bu yürüyüşe...

Sabah serinliğinde.
Sohbet ede ede.
Yürüyorduk birlikte.
Yemyeşil çimenlerin üzerinde...

Az gittik, uz gittik.
Dere tepe düz gittik.
Bir kaç arpa boyu ilerlemiştik.
Uzakta bir tepede bir yapı gördük...

Uzaktan anlam veremedik.
Nedir bu dedik.
Bir şeye benzetemedik.
Hadi, yürüyüp görelim dedik...

Düzlüğü arkamızda bıraktık.
Bir ana kapıdan giriş yaptık.
Yokuşu tırmanmaya başladık.
Asma bir köprüden geçtik.
Bir sürü merdiven tırmandık...

Epey yükselmiştik.
Bir Budist Mabedi'ne gelmiştik.
Ortalarda kimse görünmüyordu.
Bizden başka da kimsecikler yoktu...

Çok güzel renkli bir binaydı.
Kapısı, penceresi açıktı.
İçinde renkli ahşap oymalar. 
Resimler, vazolar, dokuma halılar vardı... 

Yüksekten manzara da çok güzeldi.
Etrafta göremedik kimseyi.
Hayranlıkla seyrettik içindeki objeleri.
Anlamadan gezdik bu güzel Mabedi...

Döndükten sonra araştırdım.
Adının.
Ariyabal Mabedi olduğunu buldum.
1810 yılında yapıldığını öğrendim...

Moğol ve Tibet sanatçıları yapmış.
Tibet stilinde bir yapıymış.
1937-1939'da Komünist rejim sırasında.
Tümüyle yıkılmış, Rahipleri de öldürülmüş...

Budist Rahipler, tam 60 yıl sonra. 
2000 yılında.
Kolları sıvamışlar, Mabedi yeniden yapmışlar.
2007 yılında da tamamlamışlar.
Ve yeniden ibadete açmışlar...

Buraya yalnızca yürüyerek gidilebiliyor.
Sallanan bir Asma köprüden geçiliyor.
Buraya "Cennet Köprüsü" deniliyor.
Sonra da merdivenler tırmanılıyor...

Tam 108 merdiven basamağı varmış burada.
108'in anlamı da.
Budha'nın 108 öğretisi varmış.
Bu kadar basamak meğerse onu anlatırmış...

Merdivenlerin etrafında.
144 tane de yazılı Poster bulunmakta.
İngilizce ve Moğol lisanında.
Budha'nın aydınlatıcı sözleri okunmakta...

Burası Dalay Lama tarafından ziyaret edilmiş.
Oldukça önemli bir Budist Tapınağı imiş.
Buranın Meditasyon törenleri görkemliymiş...

Rahipler bu Tapınağa.
Yalnızca.
Dolunay sıralarında.
Gelirlermiş belirsiz zamanlarda...

Biz de görmedik zaten etrafta.
Ne bir Rahip, ne de bir görevli.
Kendi kendimize gezdik.
Renklerin, doyumsuz manzaranın.
Sessizliğin ve ulviliğin keyfini çıkardık...


Terelj Parkı Budist Tapınağı fotoğraflarım:
.

21 Ağustos 2020 Cuma

TERELJ ULUSAL PARKI...

 


Başkent Ulan Bator'dan başlamıştık.
Yemyeşil kırsaldan geçmiştik.
Cengiz Han'ın devasa heykelini görmüştük.
Terelj Ulusal Parkı için yola koyulmuştuk...

Moğolistan koca bir alanı kapsamakta.
Burada tam 35 Ulusal Park bulunmakta.
Bunlardan birisi Terelj Uusal Parkı.
Ve bulundurmakta 2920 km2'lik bir alanı...

Başkent Ulan Bator'un çok yakınlarında.
66 km'lik bir yolla buraya ulaşılmakta.
Buradan da Rusya sınırına kadar alanda.
Müthiş güzellikler başlamakta...

1600 m rakımda.
Dağlar, tepeler, kayalıklar arasında.
Yemyeşil otlar, rengarenk çiçekler.
Dereler, kuşlar, kelebekler, böcekler...

Yol, Parkın sınırından içeriye girmiyor.
Evler, binalar ortalıkta görünmüyor.
Çimende, patikada yürüyorsunuz.
Yurt denilen obalarda kalıyorsunuz...

Keyifle yürüyenler, gezenler. 
Develere, atlara binenler.
Çayırlar, ormanlar, akarsular.
Dağlar, tepeler, nefes kesen manzaralar...

Bu kadar güzelliğin arasında.
En popüler yer burada.
Büyük bir granit kayada.
Görüntüsü benzetilen Kaplumbağa'ya...

Ulan Bator'dan gelen yolun sonunda.
Kocaman bir kayalıkta bir Kaplumbağa.
Efsaneye göre anlatılanlara bakılırsa.
Zengin çeşitliliği getiren o, buraya...

Doğal güzelliklerin yanında.
En güzel şey burada 
"Yurt" denilen Moğol lisanında.
Yuvarlak çadırlarda konaklama...

Sessiz  bir ortamda geceliyorsunuz.
Mis gibi uyuyorsunuz.
Sabah dinç uyanıyorsunuz.
Sonra da doğa içinde kayboluyorsunuz...


Terelj-Gorki Ulusal Parkı Fotoğraflarım:

.

18 Ağustos 2020 Salı

CENGİZ HAN HEYKELİ...

 

"At sırtında dünyayı fethetmek kolaydır.
Zor olan, inip onu yönetmektir"
Cengiz Han, 1155-1227
...............

Cengiz Han, ya da.
Cenghis Khan, Chinggis Khaan.
Veya Tengiz (Deniz) Han.
Kurucusu Moğol İmparatorluğu'nun...

21 Ocak 1155'de Sibirya'da doğdu.
Dünyanın en büyük İmparatorluğu.
Moğol İmparatorluğu'nu kurdu.
72 yaşında 1227'de Çin'de öldü...

Cengiz Han, dünya tarihinin.
En büyük askeri Liderlerinden birisi.
Bozkırdaki kavimleri  birleştirdi.
Ve onları bir ulus haline getirdi...

Cengiz Han1206'da Hakan oldu.
Yaşamı sırasında İmparatorluğu.
Doğu'da Pasifik Okyanusu'ndan.
Avrupa'nın ortasına kadar uzuyordu...

Çin, Kore, İran, Azerbaycan, Rusya.
Ermenistan, Gürcistan, Irak, Ukrayna.
Anadolu, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan.
Polonya, Moldova, Tacikistan, Afganistan.  
Macaristan, Türkmenistan, Pakistan.
İşgal edildi kısa zamanda Cengiz Han tarafından...

Hava yoluyla gelirseniz Moğolistan'a.
İndiğinizde Cengiz Han Hava limanı'na.
Anlıyorsunuz daha başlangıçta.
Cengiz Han'ın değerini Moğol halkı'nca...

Cengiz Han'ın mezarı bulunmuyor.
Gömüldüğü yer hiç bilinmiyor.
Dolayısıyla mezar anıtı mevcut olmasa da.
O, tüm Moğol halkının gönlünde ama...

Moğolistan'ın Başkent Ulan Bator'da.
Sühbatur  Meydanı'nda.
Parlamento'nun ana giriş kapısında.
Cengiz Han'ın büyük bir heykeli bulunmakta...

Moğol halkı.
En güzel ulusal kıyafetlerini giyinmekte.
Sık sık burayı ziyaret etmekte.
Cengiz Han'ı anmakta, büyük bir sevgiyle...

Ulan Bator'dan doğuya doğru hareket etmiştik.
Trelj Ulusal Parkı'na gidecektik.
Şehirden çıkar çıkmaz kırsal alana girdik.
Yemyeşil ovalar içinde obalar, yurtlar geçtik...

A 0501 karayolunda 54. km'ye geldiğimizde.
Tsonjin-Boldag bölgesinde bir tepe üzerinde.
Cengiz Han'ın 40 m yüksekliğinde 
Dev bir heykeli çıktı önümüze...

Bu heykel 2008 yılında yapılmış.
Yapımında çelik malzeme kullanılmış. 
Tasarımcısı heykeltraş D. Erdembileg'miş.
Mimarı da J. Enkhiargal'mış...

Anıt, 10 m yüksekliğinde.
Büyük bir mimari yapı üzerinde.
Görkemli Moğol askerleri heykelli bir kapısı.
Ve bulunmakta çok geniş bir bahçe alanı...

Binanın içinde kültür ve eğlence mekanları.
Müze, Sanat Galerisi, Restoranı, Dükkanları.
Ve tarihteki 36 Moğol Hanı da.
Bina çevresindeki 36 sütunla anılmakta...

Bu heykel dünyada atlı heykeller arasında.
Büyüklük sıralamasında ilk sırada.
Önceki büyük heykel Uruguay'da imiş.
Bu heykel onun iki misli büyüklükteymiş...
   
Bomboş kırsaldaki bu heykel alanı.
Tesadüfen belirlenmemiş.
Efsaneye göre burası.
Cengiz Han'ın altın kırbaç bulduğu yermiş...

Bu büyük komutanı selamlıyoruz.
Dev heykelinden ayrılıyoruz.
Yeşil ovalar, yurtlar, obalar geçiyoruz.
Cennet gibi bir Ulusal Park'a gidiyoruz...


Cengiz Han Heykeli fotoğraflarım:
.

10 Ağustos 2020 Pazartesi

TONYUKUK YAZITI'NIN 1300. YILI...

Ben özüm Tabgaç ilinge kılındım. Türk budun Tabgakça körür erti. Ben kendim Çin ilinde doğdum. Türk ulusu Çin'e bağlı idi.   - Tonyukuk Yazıtının, ilk iki cümlesi -
 
...................................

Orhun Yazıtlarını görmüştük.
Hepimiz çok etkilenmiştik.
1290 yıl kadar öncesini yaşamıştık.
Atalarımızın at koşturduğu yerde konaklamıştık...

Şimdi sırada Tonyukuk Yazıtları vardı.
Bunlar tam 720 yılında yazılmıştı.
Bu sene yazıtların tam 1300. yılıydı.
UNESCO, bu rastlantıyı. 
Bilge Tonyukuk Yılı olarak tanımladı...

Bunlar Türkler'in ilk yazılı tarihiydi.
Bu yazıtların önemi:
Türk budun (Türk milleti) kelimesi.
Tarihte ilk kez burada geçmekteydi...

Tonyukuk Yazıtları.
Ulan Bator'un 40 km kadar doğusunda.
Bayantsogt'da.
Yemyeşil bir kırsalın tam ortasında...

Güzel bir yolculuktan sonra.
Ulaşıyoruz bu kırsal alana.
Biraz yürüyerek patika bir yolda.
İki büyük taş yazıt karşımızda...

732 ve 735 yıllarında.
Koltigin ve Bilge Kağan'a.
Ait Orhun Yazıtları'ndan.
12 ve 15 yıl önce yazılmış bunlar...

Yazarı, Koltigin ve Bilge Kağan'ın.
Babası İlteriş Han'ın.
Baş Veziri, Baş danışmanı.
Bilge Tonyukuk, bir Devlet adamı...

1897 yılında, tam bu alanda.
Yazıldıktan 1177 yıl sonra.
Botanik Bilimcisi Klement tarafından.
Bulundu tesadüfen...

Tonyukuk Abideleri.
2.5 m'den fazla yüksekliğiyle.
İki dikilitaş halinde.
Yazılmış Göktürk Alfabesiyle...

Türk tarihinin en eski.
Yazılı belgelerinden birincisi.
Yazıtları diken bilge kişi.
Devletin Kumandanı ve Veziri...

Bilge Tonyukuk bu özelliği ile.
Türk Tarihi'nde.
İlk Türk Tarih yazarı.
Olarak kabul edilmekte...

Göktürk Devleti
Kuruldu Bumin Kağan'ca. 
1550 senesinde.
Yıkıldı 630'da Çinlilerce...

Tonyukuk Abideleri.
Göktürk dönemi.
Çin'den bağımsızlık mücadeleleri.
Konu edilir savaşları ve stratejileri...

Bizzat Tonyukuk'un ağzından.
Çin esareti anlatılır.
Nasıl mücadeleler yapıldığı.
Ve nasıl kurtulduğu yazılır...

Bilge Tonyukuk'un abidesinde.
Son cümleler de.
Aynen şöyle:

Bu Türk milleti arasında silahlı düşman koşturmadım,
damgalı atı koşturmadım. İltiriş Kağan kazanmasa ve
ben kendim kazanmasam, il de millet de yok olacaktı.
Kazandığı için ve kendim kazandığım için il de il oldu,
millet de millet oldu. Kendim ihtiyar oldum, kocaldım.
Her hangi bir yerdeki Kağanlı millete böylesi var olsa, 
ne sıkıntısı mevcut olacakmış? Türk Bilge Kağanı 
ilinde yazdırdım. İltiriş Kağan kazanmasa, yok olsa idi,
ben kendim, Bilge Tonyukuk kazanmasam, ben yok 
olsa idim,   Kapğan Kağanın, Türk milletinin yerine 
boy da, millet de, insan da hep yok olacaktı.
Ben Bilge Tonyukuk.


Tonyukuk Yazıtları Fotoğraflarım:

https://photos.google.com/share/AF1QipNFJ1T2x1xVgLeUZfR6D1lGNnvioMOcUjmQN3wanYfqP-98g0dTHL4Ue21n98XyJQ/photo/AF1QipNqeok_8FQFtRzmASGmdl63-cwNhKoJzpWajnuT?key=UjRLRDJHR1A4UFVvUFpVNDlCU3RSbFpzWTRTd2Z3
.

ORHUN YAZITLARI...


"Üstte mavi gök çökmedikçe, altta yağız yer delinmedikçe
ey Türk halkı, senin ilini ve töreni kim bozabilir"
Kül Tigin yazıtı, 731 yılı
...............

Trans-Sibirya tren yolculuğuyla.
Gitmiştik anayurt topraklarına.
Moğolistan'a.
2012 yılında...

Amacımız gitmek Karakurum'a.
Orhun Yazıtları'na.
Karakurum, Başkent Ulan Bator'a.
Karayoluyla 400 km uzaklıkta...

Yolun son 46 km'si.
Bilge Kağan yolu isimli.
Kaliteli  asfalt döşemeli.
TİKA'nın bir eseri...

Orhun ya da.
Göktürk Yazıtları burada.
Bulunmuş Orhun Vadisi'nde.
Orhun Nehri'nin geçtiği yerde.

Türkiye'nin girişimleriyle.
Taşınmış yakın bir yerde.
Koruganlı, güzel bir Müze'ye.
Karakurum yöresine...

Akşam üzeri geldik buraya.
Bilge Kağan Yolu'yla.
Gece yatacağız burada.
Yurt (Ger) denilen Moğol Çadır'ında...

Sabah erkenden kalktım.
Gün doğumunu fotoğrafladım.
Ardından gittik Müze'ye.
Orhun Yazıtları'nı görmeye...

Müze, geniş bir bahçe içinde.
Yüksek çatılı ve kapalı bir yüzeyde.
Göktürk eserleri sergilenmekte.
Heykeller, mezar taşları, koç başları.
Oklar, takılar, altın taçlar buradalar...

İki tane taş blok var bu Müze'de.
Yaklaşık 4 m yükseklikte.
Yazılmış MS 730'lu senelerde.
Göktürk alfabesiyle...

Bu bloklar bulunmuş 1888'de.
Bin yıl sonra Orhun Vadisi'nde.
Okunabilmiş beş yıl geçtiğinde.
1893 senesinde...

Yazıtlar, Danimarka'lı Thomsen.
Ve Rus Dilbilimci Radlof tarafından okunmuş.
Danimarka Kraliyet Bilim Akademisi.
Tarafından Bilim Dünyası'na açıklanmış...

İki Stel var bu Müze'de.
Birisi dikilmiş 732'de, ait Kültiğin'e.
Diğeri de ait Bilge Kağan'a.
Dikilmiş 1285 yıl önce, 735 yılında...

Bunlar Türkler'in.
İlk yazılı tarihlerinden biri.
Bunun önemi.
Göktürk Alfabesi ile yazılması...

Göktürk Alfabesi.
Farklı simgeli ve 38 harfli.
Sağdan-sola veya.
Yukarıdan-aşağıya yazılmakta...

Alfabe'de 3'ü sesli.
35 de sessiz harf bulunmakta.
Sözcükleri, biri birinden ayırmakta.
Genellikle iki nokta konulmakta...

Orhun Abideleri.
2004 yılından beri.
Unesco Dünya Kültür Hazinesi.
Eserlerinden bir tanesi...

Orhun Yazıtları'nın önemi:
Türkler'in bilinen en eski.
Yazılı metinleri ve Türk Tarihi'ni.
Aydınlatan en önemli eseri...

KültiginBilge Han'ın kardeşi.
Ölümü 731 senesi.
Ölümünün bir sene ertesi.
Bilge Han diker bu taş abideyi...

"Kardeşim Kültiğin öldü" der.
"Eren aklım ermez oldu" diye ekler.
Kardeşinin kahramanlıklarını anlatır.
Devleti nasıl kurduklarını hatırlatır...

Bilge Kağan yazıtı da.
"İt yıl onunç ay altı otuzka".
Yani köpek yılı 10cu ayın 26'sında.
Dikilmiştir Bilge Han'ın ölümü sonrasında...

Bilge Han'ın ölüm zamanı bu yazıtta.
"Iazgın yil bişinç ay yiti otuzka"
Yani "domuz yılının 5.ci ayının 27'sine".
19 Ağustos 735 tarihine denk gelmekte...

Yazıtta: "Ölecek milleti diriltip, doğrulttum.
Çıplak kavmi elbiseli, fakir kavmi zengin kıldım.
Gayrı ülkelerden, gayri hakanlardan daha iyi kıldım. 
Kavmi hep muti kıldım, düşmansız kıldım" yazmakta.


Kül Tigin yazıtlarında
Bundan 1300 yıl önce, 732 yılında
Kardeşi Bilge Han'ın yazdıklarıyla
Devletin dağılışı da şu şekilde anlatılmakta:

"Akılsız Hakanlar tahta oturmuş
Kötü Hakanlar tahta kurulmuş
Kumandanları da akılsız imişler.
Beyleri, halkı itaatkar olmadığı için
Çin halkı hilekar ve sahtekar olduğu için
Beyler, halkı karşılıklı kışkırttığı için
Türk halkı kurduğu Devleti
Elden çıkarıvermiş..."

Orhun Yazıtları Fotoğraflarım:

5 Ağustos 2020 Çarşamba

MİLLET KÜTÜPHANESİ...


- 19 Haziran 2020, Beştepe-Ankara -

2014 senesinde.
Washington'u ziyaretimde.
Gitmiştim Kongre Kütüphanesi'ne.
Kütüphane denilince.
Dünyada önde gelenlerden birisine...

Kongre Kütüphanesi ile.
Mukayese edilemese de.
Önemli ve yeni.
Bir yer Millet Kütüphanesi...

Ankara Üniversitesi.
Kültür Gezginleri.
İle gittik 8 kişi birlikte.
Buradaki iki Sergi'yi görmeye...

"Mürekkebin İzi" yazma eserleri.
Ve "Hatt-ı Hümayun" Sergileri.
Kütüphanenin Sergi Salonu'nda.
Gösterime sunulmakta...

Önce.
Bir rehber eşliğinde.
Gittik Kütüphaneyi gezmeye.
Verilen açıklayıcı bilgilerle...

Benzetilmiş bu kütüphane.
Kısmen Kongre Kütüphanesi'ne.
Yapının  mimarının ismi de.
Sayın Şefik Birkiye...

125 dönümlük geniş bir alanda.
5500 oturarak okuma imkanıyla.
201 km kitap rafı uzunluğuyla.
Açılmış  2019 yılında...

Kütüphanenin en görkemli alanı.
Cihannüma Salonu.
34 m yükseklikte, 16 sütunu ile.
16 Türk Devletini simgelemekte...

3.5 dönümlük sahasıyla.
216 kişilik okuma alanıyla.
Cihannüma Salonu'nda. 
134 farklı lisanda.
200 bin kadar kitap bulunmakta...

Okuma Salonları, 2. ve 4. katlarda.
Yaklaşık 10 dönümlük bir alanda.
Ayni anda 1200 kişiyi alabilmekte.
Kitap sayısı burada 300 bin tane... 

Nasreddin Hoca Çocuk Kütüphanesi.
Ses ve Görüntü Kütüphanesi.
Gençlik ve Araştırma Kütüphaneleri.
Nadir Eserler Kütüphanesi.
Süreli Yayınlar Salonu buranın ayrı kesimleri...

Kütüphane'nin koleksiyonunda.
Basılı kitap sayısı 2 milyon dolayında.
12.500 farklı Dergi'nin.
2 milyon sayısı bulunmakta...

46 Veri tabanı arasında.
550 bin E-kitap'a.
6.5 milyon elektronik Tez'e.
60 bin'e yakın E-dergi'ye.
12 milyon makale'ye ulaşılabilmekte...

Kütüphane'nin Sergi Salonu'nda.
Olduk iki tarihsel Sergi ile bir arada.
Padişahlara ait Hatt-ı Hümayun'larla.
Ve muhteşem Hat yazıları'yla ...


Millet Kütüphanesi ve Sergi fotoğraflarım:

Web Sitesi: www.mk.gov.tr  
.

1 Ağustos 2020 Cumartesi

YAZILIKAYA'YA...


- 26 Temmuz 2020 Yazılıkaya, Han-Eskişehir -

Gazi Diş Hekimliği önünden hareket ediyoruz.
Hemen Beştepe'den geçiyoruz.
Buradaki Frig tümülüsü'nü selamlıyoruz.
Frig Başkenti Gordion'u geride bırakıyoruz...

Kaymaz'dan sola dönüyoruz.
Çifteler'e ulaşıyoruz.
6 km daha gidiyoruz.
Sakarya'nın çıkış noktasına geliyoruz...

Sakarya adı, Nehir Tanrısı
Sangarius kaynaklı.
824 km uzunluğuyla.
Kızılırmak ve Fırat'dan sonra.
Ülkemizin 3. nehri konumunda...

Sakarya Nehri burada.
Çıkıyor yeryüzüne geniş bir alanda.
Tertemiz, pırıl pırıl bir su'yla.
Sakaryabaşı'nda...

Yıllar önce gelmiştim buraya.
Nefis bir doğal kaynak alanına.
Hayran kalmıştım Sakaryabaşı'na.
Temizliğine, doğallığına...

Geçen zamanda Sakaryabaşı'nda.
Restoranlar, Kafeler açılmış etrafta.
Mangalcılar yayılmış her yana.
Piknik insanları doluşmuş buralara...

Frigya Krallığı.
Sakarya Nehri'nin suladığı.
Alanlarda kurulmuş bir uygarlık.
Anadolu'da MÖ 750'li yıllarda...

İki ana kent var Frig uygarlığında.
Birisi politik başkent Gordion'da.
Meşhur olan Kral Midas'ıyla.
Öbürü de inanç kenti Yazılıkaya'da...

Amacımız ulaşmak Eskişehir'e.
Eskişehir'in Han ilçesine.
Han ilçesindeki Yazılıkaya'ya.
MÖ 8-6. yy'da yapılmış alanlara...

Burası Frig vadisi. 
Önemli bir kutsal inanç merkezi.
Odalar, koridorlar, mezarlar, sarnıçlarla.
Oldukça geniş bir yerleşim yeri...

Bölgenin en önemli eseri.
Görkemli bir kaya yüzeyi.
Yazılıkaya denilmiş buraya.
Üzerindeki ilginç Frig yazısıyla...

17 m yüksekliğiyle.
Ve yaklaşık 17 m genişliğiyle.
Üzerindeki geometrik şekilleriyle.
Kaya oymalarının muhteşem bir eseri...

Yapılmış MÖ 500'lü yıllarda.
Doğa ve canlıların Tanrıçası.
Ana Tanrıça Matar Kubileya'ya
Ait görkemli bir Tapınağa...

Yazılıkaya'dan ayrılıyoruz.
Han ilçesine gidiyoruz.
Hüsrevpaşa Camisini geziyoruz.
Frig-Roma ve Bizans yerleşimi.
Yeraltı şehri ve Nekropolü inceliyoruz...

Ardından Sivrihisar gezisi.
1231 yılı yapımı Ulu Camisi.
Muhteşem ahşap sütunları.
Ve olağanüstü ahşap Minberi...

Sivrihisar'ın eski konakları.
Görkemli kayalıklar önündeki Parkı.
Yapımı 1650 ve 1881 senesi.
Büyük Ermeni Kilisesi...

Sakarbaşı ve Frig Vadisi.
Yazılıkaya ve Han şehri.
Ardından Sivrihisar'ın görülmesi.
Hepsi günübirlik güzel bir geziydi...



Sakarbaşı, Frig Vadisi ve Sivrihisar Fotoğraflarım:
.