YÜCEL TANYERİ

Ben, Yücel Tanyeri
Duydum ki merak ediyormuşsunuz,
Hususi hayatımı,
Anlatayım:
Evvela hekimim, yani
Büyücü falan değilim.
Burnum var, kulağım var,
Pek biçimli olmamakla beraber.
Lojmanda otururum,
Üniversitede çalışırım.
Ne başımda bulut gezdiririm,
Ne sırtımda mühr-ü nübüvvet.
Ne İngiliz kralı kadar
Mütevaziyim,
Ne de Celâl Bayar'ın
Sabık ahır uşağı gibi aristokrat.
Ispanağı çok severim
Puf böreğine hele
Biterim
Malda mülkte gözüm yoktur.
Vallahi yoktur.
Orhan Veli ile Melih Cevdet'tir
En sevdiğim şairler.
Bir kızım vardır,
İki de torunum pek muteber;
İsmini söyleyemem
Çiçekle uğraşanlar bulsun.
Ehemmiyetsiz şeylerle de uğraşırım,
Ne bileyim,
Belki daha bin bir huyum vardır.
Amma ne lüzum var hepsini sıralamaya.
Onlar da bunlara benzer...


Beni, benden iyi anlatan Orhan Veli'ye teşekkürlerimle...

26 Aralık 2021 Pazar

PİLAVOĞLU HAN...

 

- 2 Eylül 2021, Ulus-Ankara -

Ankara, Cumhuriyet öncesi.
Küçük bir ticaret merkeziydi.
Ticaretin kalbi.
Ulus'ta Kale ve çevresiydi...

Ankara'nın yerleşim alanları.
Hamamönü, Atpazarı.
Ulus, Samanpazarı.
Cebeci ve İçkale gibi mekanlardı...

Ankara'nın Çarşıları.
Anafartalar, Samanpazarı.
Sobacılar-Demirciler Çarşısı.
Çıkrıkcılar yokuşunda bulunurdu.
Ve bunların genel mekânı Ulus'tu...

Alış-verişler Han'larda yapılırdı.
Taşhan, Çukurhan, SuluhanBala Hanı.
Çengelhan, Pirinçhan, Kıbrıs Hanı.
Kurşunluhan bunlardan bazılarıydı...

Bunların çoğu Osmanlı yapısıydı.
16-19. yüzyılları
Arasında yapılmıştı.
İki veya üç katlıydı...

Zemin katlar ahırdı.
Alt katlar dükkândı.
Üst katları.
Gece yatmak için kullanılırdı...

Bunlardan bir tanesi.
Pilavoğlu Han idi.
16-17. yüzyıl'da yapılmıştı.
İlk adı Ali Paşa Hanı'ydı...

Uzun yıllar Han olarak kullanıldı.
İki katlıydı.
Farkı, iki giriş-çıkış kapısı olmasıydı.
Ortasında geniş bir avlusu vardı...

Alt kat, dükkân ve işyeriydi.
Üst kat ise Han'ın misafirleri içindi.
Cumhuriyet sırasında bakımsızdı.
Başka amaçlarla kullanılmıştı...

Bir süre konaklama için kullanıldı.
Sonra Depo yapılmıştı.
Bir süre kadın çocuk Cezaevi yapıldı.
Sonraları kimsesizlerin yurdu oldu...

Han'ın 30-50 yıllık.
Yoksul konukları olmuştu.
Çoğunun ilginç yaşamları.
Ve öyküleri vardı...

Bu konuklardan küçük bir kısmı.
Konaklama ücreti veriyordu.
Olandan çok az alınırdı.
Olmayanın ise yeterliydi duası...

Örneğin, Cumali dayı.
Seyyar satıcıydı.
30 yıldan fazla.
Konaklamıştı bu Han'da...

İki kardeş ise 70-75 yaşlarında.
Bulgaristan'dan göç etmişti Ankara'ya.
Üç-beş kuruş kazanıyorlardı hamallıkla.
Birlikte 40 yıl kalmışlardı burada...

Pilavoğlu Han, 20. yüzyılın sonunda.
Kullanılmaya başladı ticari amaçlarla.
Hanın avlusunda sevimli bir Kafe'yle.
Ve iki kattaki renkli Atölyelerle...

Geziniyorsunuz bu tarihi ortamda.
Yeni şekliyle 20 yıl sonra.
Renklenmiş dükkânlarıyla.
Pilavoğlu Han'da...

Burası, Ressamı, Çinicisiyle.
Kumaşcısı, Keçecisiyle.
Tasarımcısı, Minecisiyle.
Camcısı ve Gümüşçüsüyle...

Pilavoğlu Han çevresiyle. 
Rengarenk el emeği eserleriyle.
Anıları ve renkli geçmişiyle.
Görülesi tarihi bir yöre...



Pilavoğlu Hanı fotoğraflarım:
.

22 Aralık 2021 Çarşamba

ABANT...

- 13 Eylül 2021, Abant-Bolu - 

Sanki göl dışı çamlar nöbet tutan neferler 
Gölde soyunmakta bak sapsarı nilüferler... 

 Alper Kürük, Abant Gölünden Resimler şiirinden 

.................... 

İsterseniz Mudurnu'dan. 
Dilerseniz D-100 yolundan. 
Saptığınızda Abant yoluna. 
Oradasınız tam 22 km sonra... 

1350 m yükseklikte. 
18 m derinlikte. 
125 hektar yüzölçümüyle. 
Bir Milli Park statüsünde...

Abant, benzer bir cennete. 
Lacivert-mavi gölüyle. 
Tertemiz bir gökyüzüyle. 
Çevresindeki dağlarıyla. 
Ve yemyeşil ormanlarıyla... 

Göl çevresi 7-8 kilometre. 
Yürürsünüz iki saatte. 
Çam, kayın, gürgen ağaçlarıyla. 
Ve nilüferlerle göl kıyısında... 

İlk kez 1962 yılında. 
Bir Ağustos ayında. 
Gitmiştim Abant'a... 

Gece otobüsle yola çıkmıştık. 
Sabah erkenden ulaşmıştık. 
Ağustos sabahında üşümüştük. 
Bir soba karşısında ısınmıştık... 

Yazın sıcağında da güzeldir. 
Kışın soğuğunda da serindir. 
Ama en güzel mevsimi. 
İlkbahar ve Sonbahar'dır... 

Uzun sözün kısası. 
Abant'ın her mevsimi. 
Vivaldi'nin Dört Mevsim'i gibidir. 
Ilıktır, sıcaktır, serindir, güzeldir... 


4 Mevsim Abant Fotoğraflarım: 

19 Aralık 2021 Pazar

MUDURNU...

 

- 13 Eylül 2021, Mudurnu-Bolu -

"Osmanoğulları'nın atası Ertuğrul bu kaleyi nice kere yağmalamıştır, ama sarp ve sağlam bir kale olduğundan, yerle bir olası küffarı bu kaleye sığındığından fethedilmesi nasip olmazdı. Sonunda 1322 tarihinde "Evvela Osman" lafzı tarihtir, Osman Gazi Rum diyarına sikke ve hutbe sahibi müstakil padişah olunca Bismillah ile ilk gazası bu Mudurnu Kalesi olmuştur"  
Evliya Çelebi, Seyahatname'den
....................

Mudurnu, adını.
Bursa Tekfurunun kızı.
Moderna'dan alsa da.
Osmanlı'nın ilk gazası burada...

Halâ.
Osmanlı'dan kalma. 
İzler var burada.
Mudurnu'da...

Taş döşeli, dar sokakları.
Bahçeleri, kaldırımları.
Çok katlı Osmanlı Konakları.
Eski Arastaları, Çarşıları...

173 tane eski yapısı.
Çeşme ve Hamamları.
700 yılı aşkın Camileri ile burası.
Bir Kentsel Sit Alanı...

Yapımı 1374 senesi.
Yıldırım Beyazıt Camisi.
Osmanlı'nın büyük kubbeli cami.
Mimarisinin ilk örneği...

Yapımı 1890 senesi.
Şeyh-ül Ümran Tepesi'ndeki.
Kare biçimli ahşap Saat Kulesi.
Mudurnu'nun en yüksek yeri...

Mudurnu'nun tam ortası.
Tarihi Orta Çarşı'sı...

Demircisi, Bakırcısı.
Terzisi, Kalaycısı.
Marangozu, Nalbantı.
Berberi, Sobacısı...

Semercisi, Hıdavatçısı
Saraçcısı, Fırıncısı
Burada Mudurnu kasabası.
Tüm Esnaf ve Zanaatkârı...

Tüm bu meslek erbabı.
700 yıldır her Cuma.
Salâ'dan hemen sonra.
Ahilik Bereket Duası yapmakta...

Katılıyorlar bu duaya.
Oturarak çalışanlar ayakta.
Çalışanlar da oturmakla.
Birbirinin işine saygıyla...

Mudurnu'da.
Yeni bir İşyeri açılacaksa.
Açılış mutlaka, her defasında.
Esnaf Duası'ndan sonra yapılmakta...

Mudurnu'da.
Ekim ayının ikinci haftasında.
Ahilik Kültür Haftası'nda.
Şeyh-ül Ümran günü kutlanmakta...

Tad alamadıysanız Mudurnu'dan.
Giriniz Abant yolundan.
Tadınız Fabrika yapımından.
Mudurnu'nun Saray Helvası'ndan.

Yok halâ tad alamadıysanız.
Yaptığınız bu seyahattan.
22 km daha gidiniz ormandan.
Kesin keyif alacaksınız Abant'tan...

 
Mudurnu fotoğraflarım:
.

14 Aralık 2021 Salı

MARMARİS KALESİ...

 

- 21 Ekim 2021, Kale ve Müze, Marmaris -

"Taşlık ve dar yerde bulunmakla çepeçevre büyüklüğü dört yüz adım, bir küçük kaledir. Bir yüksek ve yalçın kaya üzerine dört köşe gayet sağlam ve müstahkem kaledirEvliya Çelebi, 1671

....................


Marmaris'in önündeki göle.
Ve denize hakim bir yerde.
Küçük bir yarımada üzerinde.
Bulunur Kale-i Marmarisiyye...

Heredot'un yazdığına göre.
İlk önce.
MÖ 3000 senesinde.
Yapıldığı söylenmekte...

İyonlar döneminde.
Yeniden yapılmış MÖ 1000'erde.
Ve daha sonraki senelerde.
Onartmış burayı B. İskender de...

Evliya Çelebi'nin anlattığı.
Buranın son yapımı.
Kanuni S. Süleyman zamanında.
Rodos adasının fethi sırasında.
1522 yılında...

I. Dünya Savaşında.
Fransızların top atışlarıyla.
Biraz hasar alsa da.
Onlar da onarılmış daha sonra...

Minik mi minik.
Şirin mi şirin.
Küçük bir Kalecik burası.
Girişi de dar sokaklar arası...

Surlarına çıktığınızda.
Deniz ayaklarınızın altında.
Dağlar, ormanlar karşınızda.
Marmaris de yanı başınızda...

Kale açıktı yerleşime.
1980'lerde.
18 ev ve bir çeşme.
Vardı Kale içinde...

Bunlar kamulaştırıldı.
Evler yıkıldı.
Kale iskândan arındırıldı.
Restorasyon ve bakımı yapıldı...

Tabanı Zen stilinde düzenlendi.
Çin işi bir Bahçe inşa edildi.
Bitki ve çiçeklerle bezendi.
Jinjan Bahçesi adı verildi...

Kale içindeki odalar düzenlendi.
Çevreden tarihi eserler getirildi.
Bir bölümü bahçede sergilendi.
Kale 1991'de Müze'ye çevrildi...

Kale'nin kendisi gibi.
Sevimli bir Müze meydana getirildi.
Roma, Helen, Bizans, Osmanlı.
Eserleri sergilenmeye başlandı...

Gitmek için Kaleye.
Tırmanmaya gerek yok dağ-tepe.
Kale hemen Marmaris'in içinde. 
Yürümekle 3 dakika mesafede...

Daracık sokaklardan geçin.
Üç bin yıllık Kaleye girin. 
Yemyeşil bahçesini görün.
Tarihin içinde gezinin.
Masmavi denizi, dağları seyredin...

Yorulduğunuzda bir kafeye girin.
Çay-kahve, biranızı için.
Manzaranın tadını çıkartın.
Tarihin içinde keyfinize bakın...


Marmaris Kale ve Müze fotoğraflarım:
.

10 Aralık 2021 Cuma

MARMARİS...

 

- 20 Ekim 2021, Marmaris-Muğla -

"Limanı bin parça gemi alır, sekiz rüzgârdan korunaklı güzel bir limandır. Limanın sağ tarafı daracık bir boğazdır. İnsan ayağını sığayıp, geçebilir". Evliya Çelebi, 1671
....................


Evliya Çelebi'den
300 yıl kadar sonra.
1969 yılında ilk defa.
Gitmiştim Marmaris'e...

Sakar geçidi tarikiyle.
İnmiştik Gökova Körfezi'ne.
Sonra da ağaçlıklı yolla.
Ulaşmıştık Marmaris kazasına...

Küçücük bir yerdi.
Köy benzeriydi.
Vardı bembeyaz taş evleri.
Bir de küçük Kale'si.
Sahilde de üç-beş de balıkçı teknesi...

Masmavi ve göl gibi.
Pırıl pırıl denizi.
Etrafta adaları, yüksek dağları.
Yemyeşil ormanları.
İle bir doğa harikasıydı...

Sonraki yıllarda da.
Defalarca geldim buraya.
Önce Sakar geçidi düzeldi.
Sonra Marmaris gelişti...

Güzel Oteller yapıldı.
Restoranlar, Kafeler açıldı.
Çevre düzenlemeleri yapıldı.
Yat Limanları hazırlandı...

Şehir çok büyüdü, gelişti.
Ama doğa çok kirletilmedi.
Elden geldiğince korundu.
Keyifle gezilen bir yer oldu...

Marmaris tarihi, oldukça eski.
Nimara Mağarası içindeki.
Tarihi eserlerin keşifleri.
Bunların bir belgesi:

Burası, Karya'nın  Liman kenti.
Physkos (Fiskos) en eski ismi.
Anlamı, Karya dilindeki.
"Doğa Kenti"...

Mermeris sonraki ismi.
Yani bir mermer şehri.
Marmarice Latincesi.
Marmorice de İngilizcesi...

Yağmalar, işgaller.
Talanlar, depremler.
Doğal felaketler.
Geçen yüzlerce seneler...

Sonunda Menteşoğlu Beyliği.
1517, Mermeris nüfusu 24 kişi.
1520 senesi Kanunî'nin gelmesi.
Ve Rodos adasının fethi...

Ekim ayı içinde.
Marmaris'teydim yine.
5 gün kaldım burada.
Yürüdüm, dolaştım bolca...

Eskimeyen anılarla...


Marmaris Fotoğraflarım:

.

7 Aralık 2021 Salı

MEMDUH GÜPGÜPOĞLU...

 

- TC MB Başkanı M. Güpgüpoğlu imzalı 500 TL, 1974 -

Güpgüpoğlu Konağı'na.
Yer vermiştim son yazımda.
Bloğumda:
https://yucel-tanyeri.blogspot.com/2021/12/gupgupoglu-konagi.html

Güpgüpoğlu ailesi.
Kayseri'nin en eski.
Ve en köklü.
Ailelerinden birisiydi...

Ahmed Mithat Güpgüpoğlu.
1862 Kayseri doğumluydu.
1894'de Mülkiye'yi bitirmişti.
Kaymakamlık görevleri yapmıştı.
1931 yılında vefat etmişti...

Ahmed Mithat Bey'in torunu.
Memduh Güpgüpoğlu'ydu...

Memduh Güpgüpoğlu.
1921'de Kayseri'de doğdu.
Bitirdi Siyasal Bilgiler Okulu'nu.
1948 senesiydi. 
Merkez Bankası'na girdi...

Burada Müfettiş Yardımcılığı.
Müdür Muavinliği.
Genel Müdür Muavinliği.
Genel Müdürlüğü.
Başkan Yardımcılığı.
Görevlerini  yaptı.

1971 yılıydı.
Merkez Bankası Başkanlığı.
Görevine atandı.
Başarılı bir Başkan'dı.
1975'de görevinden ayrıldı...

Merkez Bankası Başkanları.
5 yıllığına  seçilirdi.
Başkanlığının 4. yılıydı.
Başbakan Sadi Irmak'dı...

Tedavüldeki para.
37-38 milyar TL kadardı.
Devletin paraya ihtiyacı vardı.
Benzin, Şeker ve Çay'a.
Zam yapılmaması amacıyla.
Acil ihtiyaç vardı 10 milyar'a...

Başbakan Sadi Irmak.
MB Başkanı Güpgüpoğlu'yla.
Görüştü telefonla.
Emretti 10 milyar basılmasına...

Güpgüpoğlu telefonda.
Anlattı nezaketiyle olduğunca.
Eğer 10 milyar TL basılırsa.
Enflasyonun artacağına.
Ve Devletin fukaralaşacağına... 

Başbakan çok kızdı.
Küplere bindi:
"Sen kim oluyorsun" dedi.
"Ben emrediyorum" diye ekledi...

Güpgüpoğlu bir anda kızdı :
"Ben bu parayı basamam".
"Sıkıysa gel, sen bas" dedi.
Ve telefon yüzüne kapandı...

MB Başkanı Sekreteri çağırdı:
"Kızım bana kağıt getir" dedi...

"TC Merkez Bankası
Genel Müdürlüğüne" diye başladı.
"44 yıllık görev verdiğim ve
Başkanı olduğum görevimden
istifa ediyorum" diye yazdı.
Ve MB Başkanlığından ayrıldı...

Sonrasında Numan Aksoy.
TC MB Başkan Vekili oldu.
Başbakan, 10 milyarı ona da
Bastırtamayacağını anlayınca...

Başbakan Sadi Irmak da.
Ayrıldı görevinden istifayla...

O zamanlarda.
70'li yıllarda.
Merkez Bankası Başkanları.
Böylesine kalıplı insanlardı...

Memduh Güpgüpoğlu.
10 Mart 1993'te.
Kayseri'de.
Kavuştu ebediyete...

- 20 TL üzerinde Başkan ve Yardımcısının imzaları -

(Bilgileri ileten arkadaşım sevgili Ali Akın'a teşekkürlerimle)
.

2 Aralık 2021 Perşembe

GÜPGÜPOĞLU KONAĞI...

 

- Kayseri -


Güpgüpoğlu ailesi.
Kayseri'nin en eski.
Ve en köklü.
Ailelerinden birisi...

Ailenin Konağı.
1419 yapımı.
Yani 600 yılı.
Aşmış tarihi bir yapı...

Yapımına 1419'da.
Başlanmış ama.
Tamamlanması da. 
80 yıl sonra.
1497 yılında...

Konaktaki eklemeler.
Ve değişiklikler.
18. yüzyıla kadar.
Devam edegelmiştir...

Konak, Kayseri'de.
Kentin en eski mahallesinde.
Melikgazi ilçesinde.
Geniş bir alan üzerinde...

1976'da kamulaştırıldı.
Kültür varlığı olarak anıldı.
1995'de Müze-Ev olarak açıldı.
1998'de Etnografya Müzesi oldu.

Bu görkemli Konak.
Selamlık ve Haremlik olarak.
İki bölümden oluşmakta.
Avlusu da surlarla komşulukta...

Selâmlık, yaslanmakta. 
Kale duvarına.
Alt kat ayrılmış hayvanlara.
Ve yiyecek depolanmasına.
Üst katı da yüksek tavanlarla.
Görkemli Salon ve odalara...

Haremlik kısmı da.
Ana yaşam alanı aslında.
Burada da Harem Odası, Sofa.
Tokana (Mutfak) bulunmakta...

Tüm bu odalarda.
Çeşitli eski eşyalarla.
Ve balmumu canlandırmalarla.
Eski yaşam ortaya konulmakta...

Konağın geniş avlusunda da.
Bulunan çeşmeler, havuzlarla.
Ve antik taş yapıtlarla.
Burası gerçek bir.
Etnografya Müzesi aslında...


Güpgüpoğlu Konağı fotoğraflarım:
.