YÜCEL TANYERİ

Ben, Yücel Tanyeri
Duydum ki merak ediyormuşsunuz,
Hususi hayatımı,
Anlatayım:
Evvela hekimim, yani
Büyücü falan değilim.
Burnum var, kulağım var,
Pek biçimli olmamakla beraber.
Lojmanda otururum,
Üniversitede çalışırım.
Ne başımda bulut gezdiririm,
Ne sırtımda mühr-ü nübüvvet.
Ne İngiliz kralı kadar
Mütevaziyim,
Ne de Celâl Bayar'ın
Sabık ahır uşağı gibi aristokrat.
Ispanağı çok severim
Puf böreğine hele
Biterim
Malda mülkte gözüm yoktur.
Vallahi yoktur.
Orhan Veli ile Melih Cevdet'tir
En sevdiğim şairler.
Bir kızım vardır,
İki de torunum pek muteber;
İsmini söyleyemem
Çiçekle uğraşanlar bulsun.
Ehemmiyetsiz şeylerle de uğraşırım,
Ne bileyim,
Belki daha bin bir huyum vardır.
Amma ne lüzum var hepsini sıralamaya.
Onlar da bunlara benzer...


Beni, benden iyi anlatan Orhan Veli'ye teşekkürlerimle...

29 Eylül 2020 Salı

UŞAKİZADE KÖŞKÜ...



Uşakizade Köşkü mahallemizde.
İzmirGöztepe'de.
Yapılmış 1860 senesinde.
Yakın tarihimiz için önemli bir Müze...

Helvacızade Hacı Ali Efendi.
Uşak şehrinin önemli bir zengini.
1830-40'lı yıllarda.
Karar verir işlerini İzmir'e taşımaya...

İzmir'e göç ederler. buraya yerleşirler.
Ata meslekleri Helvacılığı terk ederler.
İzmir'de halı ticareti ile iştigal ederler.
Uşakizadeler olarak burada ünlenirler...

Hacı Ali Efendi'nin oğlu Sadık Bey'dir.
Sadık Bey, deve kervancılığına atılır.
2000 tane deve alır.
Aydın-İzmir arasında kervanla yük taşır...

Üzüm, incir, pamuk, tütün Aydın'dan getirilir.
İzmir limanından gemilerle ihraç edilir.
İşler iyidir.
Oldukça yüklü gelirler elde edilir...

Sadık Bey, Makbule Hanım ile evlenir.
Karşıyaka'da bir evleri bulunmaktadır.
İkisinin de mutlu bir yaşamı vardır.
Yazlık bir Köşk yapılması ihtiyaçtır...

Araştırılır. 
Göztepe'de bir yer bulunur.
1860 yılında Köşkün yapımına başlanır.
Ve Uşakizade Köşkü buraya yapılır...

Uşakizade Köşkü'nde 12 yıl sonra.
1872 yılında.
Sadık Bey'in  Muammer adında.
Bir erkek çocukları gelir dünyaya...

Muammer Bey de zamanla büyür.
Adeviye Hanım ile evlenir.
Bu evlilikten 6 çocukları olur.
Çocukların en büyüğü Latife'dir...

Latife de büyür.
Eğitim zamanı gelir.
Köşk'ün bahçesinde camlı bir bölme yaptırılır.
Ve Latife burada özel olarak eğitilir... 

Latife'nin beş kardeşi de daha sonra. 
Eğitim görürler burada.
İlerleyen yıllarda.
Mahallenin çocuklarıyla bir arada...

Latife Hanım iyi bir öğrenim görür.
Arnavutköy Amerikan Koleji'ni bitirir.
Sorbonne Ünivesitesi'nde Hukuk eğitimi alır.
İngilizce, Fransızca, İspanyolca, Rumca öğrenir.
Piyano dersleri alır, Paris'te Konserler verir...

Uşakizade Muammer Bey de.
Yürür babası Sadık Bey'in izinde.
İyi bir tüccardır 20 yaşlarında İzmir'de. 
Belediye Başkanlığı da yapar 2 kez bu şehirde...

15 Mayıs 1919'da İzmir işgal edilir.
16 Mayıs, M. Kemal Paşa İstanbul'u terk eder.
19 Mayıs'ta Samsun'a çıkar.
Kurtuluş Savaşı başlar...

Üç yıl geçer.
9 Eylül 1922, Türk Ordusu İzmir'e girer.
10 Eylül M. Kemal Paşa, Vilayete gelir.
3 gün, Karşıyaka'da konuk edilir... 

Karagâh için İzmir'de güvenli bir ev bakılır.
Başyaver Salih Bozok araştırır.
Göztepe'deki Uşakizade Köşkü'nü beğenir.
Ev sahibi Latife Hanım ile tanışır...

Başyaver Salih Bozok önerir. 
13 Eylül'de Gazi Paşa, Köşke gelir.
Köşkü beğenmiştir.
Latife Hanım'ın babasına danışması gerekir...

14 Eylül'de İzmir yangını başlar.
M. Kemal Paşa köşke tekrar uğrar.
Latife Hanım, Paşa'yı candan karşılar.
Evin, Başkumandanlık Karargâhı olmasını onaylar...

Gazi Paşanın annesi Zübeyde Hanım.
Hastadır ve İzmir'de istirahat önerilir.
1922 Aralık ayında Karşıyaka'ya gelir.
Ve Latife Hanım Konağı'nda misafir edilir...

Bizzat Latife Hanım ona çok yakınlık gösterir.
Zübeyde Hanım, evde özenle konuk edilir.
Ancak bir ay sonra, 14 Ocak 1923'de ölür.
Ve Karşıyaka'da Cami bahçesine gömülür...

Gazi Paşa'nın programları yüklüdür.
27 Ocak günü ancak İzmir' e gelebilir.
Annesinin kabrini ziyaret edebilir.
Muammer Bey'e  teşekkürlerini bildirir...

Gazi Paşa, annesine gösterilen yakınlığa.
Latife Hanım'ın özverili davranışlarına.
Saygı duyar.
Ve aralarında bir sevgi başlar...

29 Ocak tarihinde, Göztepe'de.
Uşakizade Köşkünde, saat 17.00'de.
Aile arasında yapılan bir seremoniyle.
Evlenirler dini bir törenle...

Birlikte katılırlar İzmir İktisat Kongresi'ne.
Ertesi gün giderler Balıkesir'e
Akhisar, Bergama ve Edremit'e  trenle.
10 Şubat 1923'de dönerler tekrar İzmir'e...

Gazi Paşa, İzmir'e üçüncü gelişinde.
Kalır Uşakizade Köşkü'nde.
Giderler Latife Hanım ile Eskişehir'e.
Lozan'dan dönen İsmet Paşa'yı karşılamaya trenle...

Oradan dönerler Ankara'ya.
Hep birlikte Latife Hanım'la.
Ankara halkı hepsini törenle karşılar.
Ve Latife Hanım'ı da bağırlarına basarlar...

Atatürk, Uşakizade Köşkü'ne. 
Dördüncü defa gelişinde.
53 gün kalır Göztepe'de.
İş Bankası kuruluş kararı alınır bu evde...

Gazi Mustafa Kemal Paşa ile.
Latife Hanım'ın evlilikleri.
2 yıl 5 ay 5 gün sürer.
Ve 5 Ağustos 1925'te sona erer...

Gazi Mustafa Kemal Paşa.
14.9.1922 ile 22.02.1924 arasında.
Beş kez gelir Uşakizade Köşkü'ne.
Ve toplam 91 gün kalır bu evde...

Baba Muammer Bey ölür 1951'de.
Köşk, kiralanır bir Okul olarak önce.
Sonra da varisler 1979 senesinde.
Satarlar  Köşk İzmir Türk Koleji'ne...  

Latife Hanım, 13 Temmuz 1975'te.
İntikal eder ebediyete.
Gömülüdür Edirnekapı Aile Mezarlığı'nda.
Babası Muammer Bey ile yan yana...

Gazi Mustafa Kemal Paşa ile.
Latife Hanım, 2.5 yıl olurlar birlikte.
Ayrılırlar karşılıklı anlaşarak saygı ile.
Ve çocukları olmaz bu evlilikte...

Ancak günümüzde.
Giderseniz bu Köşkün bahçesine.
Görürsünüz her yaştan yüzlerce çocuğu birlikte.
Oynarken İzmir Türk Koleji'nin bahçesinde...


Uşakizade Köşkü Fotoğrafları:

Atatürk ve Latife Hanım Uşakizade Köşkü'nde (belgesel video):



.

25 Eylül 2020 Cuma

KULADOKYA...

- 4.08.2020  Kuladokya, Kula-Manisa -

"... bu sahayı geçtikten sonra Katakekaumene diyarına varılır. Bu memlekette, en kaliteli şaraplardan hiçbir eksiği olmayan "Katakekaumenit" şaraplarının üretildiği asmalardan başka tek bir ağaç bile yoktur. Toprağın yüzeyi bir tür külle kaplı olup dağ taş her yer ateşte yanmışcasına simsiyahtır. Sahada, "Physse" başka bir deyişle "nefes alan delikler" olarak bilinen üç tane çukur vardır".

Strabon. Coğrafya kitabı, İÖ 63-İS 24

....................

Çoğu kişi görmüştür.
Kapadokya'yı.
Ama çok az kişi.
Bilir Kuladokya'yı...

Kuladokya, Manisa-Uşak il sınırında.
Ama sakın sanmayın ki çok uzakta.
İzmir-Ankara kara yolunda.
Ve yolun hemen kenarında...

Manisa'nın Kula ilçesinde.
Kula'ya da 16 km mesafede.
Gediz nehri çevresinde.
Büyük bir Jeotermal Park içerisinde...

Jeoparklar;
Uluslararası önemdeki Jeolojik mirasların.
Bir arada bulunduğu yerlerin.
Ve doğa alanlarının koruma bölgesidir...

Kula'daki bu Volkanik Jeoparkı.
Ülkemizin ilk ve tek Jeolojik Park alanı.
Burası, Türkiye'nin en genç volkanik arazisi.
2012 yılından beri Avrupa'nın 58.inci,
Ve dünyanın da 100. Jeopark bahçesi... 

Bu Jeopark'ın  bir bölgesinde.
Bundan yaklaşık 1,5 milyon yıl önce.
Bölgedeki yanardağların kükremesiyle.
Volkanlar geçmiş faaliyete...

Çevre volkanik püskürtülerle kaplanmış.
Yüzyıllar geçmiş, buraya yanık ülke denilmiş. 
Seller, rüzgarlar, erozyonlar oluşmuş.
Tüf yapı zamanla aşınmış.
Biri birinden ilginç yapılar ortaya çıkmış...

Kapadokya'daki görüntülere. 
Benzerliği nedeniyle.
Çok yakınındaki Kula kenti nedeniyle.
Kuladokya denilmiş bu yöreye...

Buradaki Peribacaları.
Kapadokya'dakilerden biraz farklı.
Kapadokya peribacalarının şapkaları.
Volkanik malzeme yapılı...

Kula'daki peribacalarının şapkaları.
İse daha kırılgan yapılı.
Çakıl ve kum karışımı.
Nispeten dayanıksız başlıklı...

Bu nedenle.
Peribacaları zamanla hızla aşınmakta.
Büyük ölçüde şekil değiştirmekte.
Ve farklı görüntüler meydana gelmekte... 

Ona rağmen yoldan içeri girmeli.
Bu coğrafya muhakkak görülmeli.
Farklı görünümlü yapı incelenmeli.
Sonra da yola devam edilmeli...


Kuladokya fotoğraflarım:

veya:

21 Eylül 2020 Pazartesi

UŞAK MÜZESİ...

 

- 11 Ağustos 2020, Uşak -

Kul Himmet üstadım gelse otursa
Hakkın kelâmını dile getirse
Dünya benim deyi zapta geçirse
Karun kadar malın olsa ne fayda?

Kul Himmet, 16. yy
....................

Lidya Krallığı, günümüzde. 
Gediz nehri ile.
Küçük Menderes arasındaki bölgeye.
Hükmetti MÖ 6. yy'a kadar olan sürede...

2600 yıl önce.
Bugünkü Manisa-Uşak bölgesinde.
Zengin bir ülkede.
Yaşadılar Lidyalılar senelerce...

Son İmparatoru Kroisos (Krezüs) idi.
Bizim tarafımızda Karun diye bilinirdi.
Çok zengindi, MÖ 546'da Persler'e yenildi.
"Karun kadar zengin"liği de bitti...

Sonrasında Persler, Romalılar.
Bizanslar, Selçuklular.
Osmanlılar ve Türkler.
Bu bölgeye yerleştiler...

Tüm bu uygarlıklar.
Geride çok fazla eser bıraktılar.
Zamanla bunlar yağmalandı.
Geriye de fazla bir şey kalmadı...

Uşak Arkeoloji Müzesi.
1970 yılında kurulmuştu.
Tam 48 yıl süresince basit bir evde.
Koruganlık yaptı çok değerli eserlere...

432 parçalık Karun Hazinesi.
1965-68 senelerinde.
Eser kaçakçılarınca götürülmüştü ABD'ye.
Konulmuştu NY Metroplitan Müzesi'ne...

Devletimiz çaba gösterdi.
Kültür Bakanlığı devreye girdi.
1993 yılında 432 parça da geri getirildi.
Uşak Müzesi'ne özenle yerleştirildi.
Yeniden çalındı içlerinden en değerlisi...

Bunun üzerine.
Eserler yeniden çalınmasın diye.
Karar verildi yapımına yeni bir Müze.
45 yıl sonra Uşak şehir merkezinde...

Müze tamamlandı.
2018 yılında açıldı.
Çağdaş görünümüyle.
İçindeki çok zengin eserlerle...

Paleolitik Çağ'dan eserler.
Sebaste, Blaundos, Akmonia, Pepouza,
Tymion Antik kentlerinden buluntular.
Bu Müze'de konuklara sunuluyorlar...

Ayrıca BasmacıKenantepeGüre ve
İkiztepe Höyüğü'nden çıkarılanlar.
Sürmecik Paleolitik yerleşimi.
Ve Kayaağıl ile Aybey nekropolü eserleri.
Bu Müze'nin önemli objeleri...

Çok güzel inşa edilmiş bir binada.
15 dönüm bir alanda.
Eldeki 43 bin eserden yalnızca.
2.500 obje kronolojik sırayla sunulmakta...

İdoller, toprak eserler, heykeller, lahitler.
Altın, gümüş, bronz sikkeler.
Tütsü ve koku kapları, adaklar, takılar.
Süs eşyaları, mezar taşları hep buradalar...

İkinci katta.
Lidya uygarlığındaki yaşama.
Ait üç boyutlu canlandırmalarla.
Karun hazineleri izlenmekte hayranlıkla...

Daha önce iki kez ülkemizden kaçırılan.
Sonradan yurda döndürülen.
"Kanatlı Denizatı Broşu" da burada.
Artık emniyetle koruma altında...


Uşak Müzesi fotoğraflarım:
.

17 Eylül 2020 Perşembe

FRANSIZ HOROZU...

 


İzmir'in bir ilçesi Foça.
Kuruldu MÖ 9. yüzyılda.
Antik İyonya'da.
Adını Phokaia'dan (fok balığı) almakta...

Foça'lılarca.
Fok balığı simgesi çok önemli ama.
Daha da önemlisi bunun yanında.
Fransa Horozu simgesi aslında...

Horoz, Phokaia'lıların sembolüymüş
Horoz heykellerini koyarlarmış. 
Dört bir yana. 
Teknelerinin burnuna, binalarına.
Sokaklarına, tapınaklarına...

Günümüzdeki Foçalıların inancına göre.
Fransızların Horoz sembolüne.
Köken oluşturmuş Foça'lar geçmişte.
Foça'lıların Marsilya'ya göç etmeleriyle...

Gerçeklere göre.
Kuşatılmış Phokaia, MÖ 600'lerde.
Persler tarafından günlerce.
Sonunda izin istemişler sadece bir gece...

Persler ertesi gün Phokaia'ya girmiş.
Ama Foçalılar ortada yokmuş.
Foça halkı gece kenti terk etmiş.
Teknelerine binmiş denize açılmış.
Marsilya'ya ulaşmış ve bu kenti kurmuş...

Bugün Marsilya Limanına girdiğinizde.
Karşılaşırsınız şöyle bir bilgilendirmeyle:
"Küçük Asya Foça'dan gelen denizcilerle
Marsilya kuruldu MÖ 600'lü senelerde..."

Foça yakınlarında arkeologlar.
Antik bir Horoz kabartması bulurlar.
1899 yılında Marsilya'nın kuruluş yıl dönümünde.
Hediye edilir kente giden Foça'lı yöneticilerce.
Bunun bir kabartma örneği Marsilya kentine...

Marsilyalılar buna bir nazire yapmışlar.
1966'da Foça'ya gelmişler.
Foça'da ilk Fransız Tatil Köyü'nü kurmuşlar.
Ve ülkemizde ilk Turizm hareketini başlatmışlar...

Bu kez de 2009 Haziran'ında Foça iskelesinde.
12 m boyunda ve 20 küreği ve yelkeniyle.
Bir tekne hareket eder ayni rota üzerinde.
1700 mil yol yapar ve ulaşır Marsilya'ya 56 günde...

Foça'lılar 9 sene sonra, 2018 yılında.
Bu kez bir Horoz Heykeli yaptırırlar.
Foça'daki Marsilya Meydanı'na.
Heykel Sanatçısı Eşber Karayalçın'a...

Büyük, güzel ve çelik bir heykeldir.
Foça'da bir anı simgesidir.
Horoz kanatları açık diklenmektedir.
Foçalılar bu heykeli çok sevmektedir...

Foçalılar.
Her ne kadar.
Horoz simgesinin gittiğine inansalar da.
Foça'dan Marsilya'ya... 

Ancak Fransızlar, Fransız kalırlar. 
Buna pek inanmazlar.
Horoz simgesinin Foça'yla.
İlişkili olduğuna...

Öncelikle. 
Bu simge.
Fransa'nın resmi bir.
Simgesi değildir...

Le coq France.
Bir söz Galyalılar'dan kalma.
Gallus kelimesi Latince'de
Eş anlamda Galyalılar (Gallus) ile...

Yani, Galya'nın sakinleri.
Anlamındaki Gallus kelimesi.
Horoz anlamındaki.
Gallus ile hemen hemen ayni idi...

Galya ülkesinin sınırları.
Yaklaşık bugünkü Fransa haritası.
Keltler yerleşmiş buraya MÖ 100'lerde.
Romalılar burayı işgal edince de.
"Galyalılar" demişler buradaki Keltler'e...

Sözün özü: Le coq (horoz) France.
Galyalılar anlamındaki Gallus ile.
Gallus anlamındaki Horoz nedeniyle.
Horoz simgesi, girmiş Fransız kültürüne...

Goscinny'in yazdığı, Uderzo'nun resimlediği.
Fransızlar'ın en ünü çizgi roman serisi.
Asterix ve Oburix tiplemeleri.
Anlatır Galyalılar'ın bu bölgedeki serüvenlerini...

Horoz simgesi Fransa'da her yerde.
Çeşitli şehirlerde heykellerde.
Paralarda, pullarda, T-şortlarda.
Hatta Fransa Milli Takımı'nın formasında...

Horoz simgesi Fransa'ya Foça'dan da gitse.
Galyalılar'dan da gelse.
Horoz, önemli bir obje. 
Fransa kültüründe...

Neyse.
Bu günlerde.
Fransa'daki sokak gösterileriyle.
Fransa'nın başı ciddi biçimde dertte...

Horozun bir özelliği de gezinmesi çöplükte.
Her zaman ayakları pislik içinde.
Ayakları pislik içinde olup da halâ.
Ötebilen tek hayvan Horozdur da...


Fransa'nın simgesi Horoz fotoğraflarım:
.

13 Eylül 2020 Pazar

PESSİNUS...

 

- 4.08.2020, Sivrihisar-Eskişehir -


Pessinus antik kenti.
Sivrihisar'dan 16 km uzaklıktaki.
Eski Kral yolu üzerindeki.
Ballıhisar köyünde bir antik yerleşim yeri...

Pessinus kenti burada.
Kurulmuş MÖ 8. yüzyılda.
Oldukça kurak bir toprakta..
Antik Gallos Nehri kıyısında...

Kutsal bir kent burası.
Kuruldu Pessinus topraklarında.
Frigya Kralı Midas'ca.
Ana TanrıçKibele adına...

Kibele veya Kybele.
Anadolu Mitolojisinde.
Ideae Mater ismiyle.
Bereket Tanrısı idi Frigya Kültürü'nde...

Grek kültüründe Rhea adıyla anılmış.
Yine Demeter olarak tanınmış.
Frigya'da Magna Mater (Tanrıların Anası)'ymış.
Roma kültüründe Cybele olmuş...

Kadınların yeni bir canlıyı.
Yaratması ve doğurması.
Olağanüstü bir olaydı.
Ve Kibele inancı buradan kaynaklanıyordu...

Ana Tanrıça Kybele de.
Frig dinsel kültüründe.
Sembolüydü annenin, üretkenliğin.
Bereketin, doğanın ve her şeyin... 

Pessinus antik kenti de.
Sahne olurmuş Kibele'ye. 
Onun için yapılan törenlere.
Ve onun için kendini adamaya gelenlere...

Erkekler kendini adamak için Kibele'ye.
Pessinus antik kentine.
Gelirlermiş büyük bir istekle.
Erkeklik organlarını kesmeye...

Hıristiyanlık var olana kadar.
Dünyadaki dinsel inancın temelidir.
Yeryüzündeki tüm varlıkların yaratıcısı.
Kabul edilmiş Kibele Ana Tanrıçası...

Frigler'lerde ve de. 
Lidyalılar'da Kybele.
Kültepe'de Kubaba.
Girit'te Rhea...

Efes'te Artemis.
İtalya'da Venüs.
Roma'da Magne Mater.
Hititler'de Hepat olmuş bu Tanrıça...

Söylenceye göre MÖ 3. yüzyılda.
Siyah bir gök taşı (Lapis Niger) düşmüş buraya.
Ve Frigler tapınmışlar bu siyah taşa.
Yıllar boyunca büyük inançla...

Bu taş sonra taşınmış Roma'ya.
MÖ 204 yılında.
Kartaca savaşını kazanmak amacıyla.
Adlandırmışlar Magna Mater (Ulu Ana) adıyla...

Savaş sonlandığında.
MÖ 191 yılında.
Bu taş da yerleştirilmiş Roma'da.
Zafer Tapınağı'na...

Pessinus keşfedilmiş ilk kez 1834'de.
Charles Texier'ce.
1882 senesinde de.
Karl Humann resimler yapmış antik kentte...

Alan kazıları yapılmış  1967'de.
Bu antik kentte Ghent Üniversitesi'nce.
John Devreker başkanlığında.
Kazılar sürdürülmüş 1987-2008 arasında.
Melbourne Üniversitesi'nce de sonrasında...

Pessinus'da bu çalışmalar sonrası.
Agora, TapınakTiyatro, Çarşı.
Nekropol, Mermer Su Kanalları.
Küçük bir bölümü ortaya çıkartıldı...

Kanımca antik taşların büyük kısmını.
Geçen zamanda burada yaşayanlar kullandı.
Günümüzde evlerde, ağıllarda, mezarlıkta.
Bu taşlar hala kullanılmakta...


Pessinus Antik Kenti fotoğraflarım:
.

8 Eylül 2020 Salı

SİVRİHİSAR...

- 4.08.2020, Sivrihisar-Eskişehir -

Bir beşik kalmış Sivrihisar'da
Akşehir'de bir mezar
Sayesinde akraba olmuşlar
Akşehir'le Sivrihisar

Arif Nihat Asya

....................

Nasreddin Hoca'nın. 
Sivrihisar'da doğduğu söylenir.
Ama onun.
Akşehir'li olduğu da iddia edilir...

Sivrihsar'da da doğsa.
Akşehir'de türbesi de olsa.
O bizim canımız.
O bizim kültür varlığımız...

Ankara'dan yola çıktığınızda.
E90 yolunu kullandığınızda.
Ve 120 km yol yaptığınızda.
Ulaşırsınız Sivrihisar kavşağına...

Doğru ilerlerseniz.
Eskişehir-Bursa yönüne gidersiniz.
Sola dönerseniz.
Afyon-Antalya-İzmir'e erişirsiniz...

Çoğu kişi uzaktan bakar.
Beğeniyle ve hayranlıkla.
Yol sapağında Sivri kayalıklara.
Ama gelmez kimsenin aklına. 
Sağa dönüp de, girmek Sivrihisar'a...

Oysa o kayalıkların eteğinde.
Eşlik etmektedir Sivrihisar zengin bir tarihe.
Türbeleriyle, camileriyle, evleriyle.
Kilisesiyle, saat kulesiyle ve kültürüyle...

MÖ 5-3 bin yıllarından bu yana.
Yerleşim vardır Sivrihisar'da.
Kalkolitik Çağ'da, Tunç Çağı'nda.
Sonra da Frigyalılar zamanında...

Milat'ın öncesinde ve sonrasında.
Bizans ve Roma yerleşimi vardır buralarda.
1074'de Selçuklular'la.
Ve 1289'da da Osmanlılar'la...

TC'nin Ankara dışında. 
İlk Bakanlar Kurulu toplantısı da.
24.03.1922'de yapılmıştır Sivrihisrar'da. 
Mustafa  Kemal'in de katılımıyla.
Şehir merkezindeki Zaimağa Konağı'nda...

Bu Konağın dışında. 
Restorasyonları tamamlanmış durumda.
Birçok eski Ev ve Konak bulunmakta.
Sivrihisar'da...

Yapılardan en görkemlisi.
Yaklaşık 745 yıllık, şehir merkezindeki.
Tam 67 tane ahşap sütunlu Ulu Cami.
Mimberi de gerçek bir sanat eseri...

Yalçın ve sivri kayalıkların etekleri.
1328 yapımı Alemşah Kümbeti.
Selçuklu eseri Hoşkadem Camisi.
Ve 1492 yapımı Kurşunlu Camileri..

Bunların yanında Anadolu'nun.
İkinci en büyük Ermeni Kilisesi.
Surp Yerrortutyun Kilisesi.
İlk yapımı 1650 ve 1881 seneleri...

Salı günleri kurulan sokak Pazarı.
Sevimli, candan insanları.
Nefis Bamya Çorbası ve Sucukları.
Görmeyi gerektiriyor Sivrihisar'ı...

Sormuşlar Hoca Nasreddin'e.
Sivrihisar'dan ayrılıp giderken Akşehir'e.
"Eşeğine niye ters biniyorsun" diye.
Yanıtlamış: "memleketi son bir kez göreyim" diye...

Tayini çıkmış Şair Eşref'in 1900 yılında.
Kaymakam olarak Sivrihisar'a.
Oysa Eşref tayin olmak istiyormuş Akhisar'a.
Bu durumda yazmış İzmir Valisi Kamil Paşa'ya:

Beni Sivrihisar'a merhamet et oturtturma.
Kerem kıl Akhisar'ı dersen İzmir'den ırak olsun
Mücerret bir hisara gönderilmekse eğer maksat
Efendim başı sivri olması da, bari ak olsun...

Sivrihisar'da olsa, Akhisar da olsa.  
Akşehir de olsa, Kırşehir de olsa.
Şair Eşref de olsa, Hoca Nasreddin de olsa.
Hepsi bizim hepsi bizden, tümüne bin can feda...


Sivrihisar fotoğraflarım:
.

5 Eylül 2020 Cumartesi

KOZAK YAYLASI...


Kozak Yaylası, İzmir ilinde.
Kısmen de Balıkesir'de.
Bergama'ya 20-30 km mesafede.
Fıstık Ormanları içinde...

Bergama'dan Ayvalık'a.
Gitmek isterseniz sahil yoluyla.
Göremezsiniz bu ormanı da, yaylayı da.
Vurmanız gerekir arabanızı dağ yoluna...

Yaklaşık 1000 m rakımda.
Yoğun Fıstık çamları arasında.
Güzel ve geniş bir ormanda.
Geziniyorsunuz doğal bir ortamda...

Çam Kozalağı'ndan alıyor adını.
Kozak Yaylası.
Çok sayıda köy var bu yaylada.
Geçimlerini çam fıstığından sağlamakta...

Kasım-Mart ayları arasında.
Kozalaklar toplanmakta.
Bunlar yaz aylarında sıcakta.
Güneşe serilip, kurutulmakta...

Kurutulan kozalaklar tek tek açılıyor.
İçinden fıstıklar çıkartılıyor.
Çam fıstığı toplanıyor.
Ve köylüye iyi bir gelir sağlıyor...

Biliyorsunuz çam fıstığı.
Çok güzel lezzetlendiriyor dolma'yı.
Biber veya patlıcan dolmasının lezzeti de
Çoğunlukla çam fısığı'ndan gelmekte...

Fıstığın bol olduğu yerde.
Çam fıstığı da girmiş yerel lezzetlere.
Fıstıklar kavruluyor, çayın içine atılıyor.
"Cilveli Çay" olarak keyifle içiliyor...

Ya da çam fıstıkları eziliyor.
Şeker ilave ediliyor.
"Fıstık Helvası" oluyor.
Ve afiyetle yeniliyor...

Çam ağaçları dibinde mantar yetişiyor.
Buna Çıntar deniliyor.
Güzelce kızartılıyor.
Köylülere iyi bir gelir sağlıyor...

Bunların ötesinde Kozak Yaylasında.
Fıstık çamları arasında, granit bir kayada.
Ülkemizin belki de en anlamlı.
Atatürk Heykeli bulunmakta...

Golf pantolonlu spor giysisiyle.
Başında kasketiyle.
Bir eli beş kitabın üzerinde.
Atamız dinlenirken görülmekte...

Kitaplar, Ata'nın eserlerini simgelemekte.
İlk kitap, Milli Mücadele.
Sonrakiler ait Cumhuriyet ve Devrimler'e.
Altta Bilim ve Sanat ile Nutuk görülmekte...

Eğitimci Süha Şen öncü oluyor.
Kozak Yaylası'nda bir gün yürüyüşe çıkıyor.
Ormanda muhteşem bir granit kaya görüyor.
Kayanın olduğu araziyi satın almak istiyor...

Süha Bey, Bağyüzü Köyü'ne gidiyor.
Köyün Muhtarını buluyor.
Arazinin sahibini soruyor.
Yücel Koray'a ait olduğunu öğreniyor...

Bu kez köyde Yücel Koray'ı buluyor.
Bu araziyi satın almak istediğini söylüyor.
Arazi sahibi niçin almak istediğini soruyor.
Süha Bey, granit kayayı çok beğendim diyor.
Atatürk Heykeli yaptıracağını anlatıyor...

Arazi sahibi, Süha Bey'in amacını anlıyor. 
Yücel Koray bu karara çok seviniyor.
"Bu amaçla alacaksan para istemem" diyor.
"Sınırı sen çiz, armağanım olsun" diye ekliyor.

Arazi bu şekilde temin ediliyor.
Sıra bir heykeltıraş bulmaya geliyor.
Prof. Dr. Tankut Öktem bulunuyor.
O da anıtı hiçbir ücret almadan yapıyor...

Bu "güzel ve yalnız", 
Heykelin tabelasında.
Şunlar yazmakta:

Şaşırma ey yolcu!
Dahiler, her an yalnızdırlar.
Onları ölümsüz yapan
Düşünceleri ve eserleridir...

İşte bu güzel ve yeşil yaylada.
Çamfıstığı ağaçları arasında.
Rast gelirseniz bir kayanın üzerinde.
Yalnız başına bir Atatürk heykeline...

Saygılarınızı sunmayı unutmayın.
Hem Süha Şen adlı eğitimciye.
Hem Yücel Koray isimli köylüye.
Hem sanatçı Tankut Öktem'e...

Hem de yüce Atatürk'e...



Kozak Yaylası fotoğraflarım:
.

1 Eylül 2020 Salı

KARAKURUM...


Biz Karakurum diyoruz.
Moğollar Harhorin diyorlar.
"Kara taş yığını" anlamında.
Orhun Nehri'nin sol kıyısında...

Karakurum'u ziyaret etmiştim.
Bizler için önemine değinmiştim.
Blog sitemde yazmıştım.
Orhun Yazıtları'nı anlatmıştım:

Orhun YazıtlarıKarakurum'da değildi.
Bu şehirden en as 60 km uzaktaydı.
Orijinal yeri Orhun nehri kenarındaydı.
Ama şimdi bir Müze'de bulunmaktaydı...

Karakurum, önce Uygur Devleti'nce.
Kurulmuş 759-779 senelerinde.
Orhun nehri çevresinde.
Terk edilmiş Uygurlar ortadan çekilince...

Karakurum, Moğollar'ın Başkenti.
Kurulmuş ikinci kez, 1220 senesinde.
Bundan tam 800 yıl önce.
Cengiz Han yönetiminde...

Cengiz Han uzun savaşlardan sonra.
Can verdi Moğol İmparatorluğu'na.
Bu, dünyanın gördüğü en büyük İmparatorluk'du.
Ve tüm dünya buradan yönetiliyordu...

Cengiz Han ve Moğollar.
Hun, Göktürk ve Uygurlar'ın.
Yani eski Türk Devletlerinin.
Mirasçısı idiler ve birliği sağladılar... 

Karakurum, 13. yy'da Moğol Başkenti oldu.
Toplam 30 yıl kadar Başkentlik yaptı.
1260 senesinde Kubilay Han döneminde. 
Son verildi şehrin Başkentliğine...

1271 senesinde. 
Çin Hanedanlarının egemenliğiyle. 
Önemi azaldı Karakurum'un büyük ölçüde.
Ve 15. yüzyıl'da unutuldu tümüyle...

Karakurum günümüzde.
Köyden büyük, kasabadan küçük ölçekte.
50-60 baraka tipi, tek katlı evlerle.
Eski ihtişamından yeller esiyor yerinde...

Toprak bir cadde üzerinde.
Tahta, basit satış yerleri olan bir cadde.
Ivır-zıvır şeyler satan dükkanlar.
Kartalcılar, yerel giysili Moğollar...

Buradan 46 km uzaklıkta
Orhun Yazıtları dışında.
Bir tek Erdene Zuu Manastırı var burada.
Gezilip görülecekler arasında...

Abatay Han tarafından yapımına başlanmış.
1585 yılında inşa edilmiş.
Tibet, Çin ve Moğol karışık mimari stiliyle.
Moğolistan'da Budizm'in yayılması istemiyle...

Erdene Zuu çok geniş bir alanı kaplıyor.
Yüksek ve uzun duvarlarla çerçeveleniyor.
İçinde birçok tapınak ve manastır bulunduruyor.
Bölgede Budizm'in yayılımını sağlıyor...

400 yıl kadar ibadete açık kalıyor.
1930'da Komunist idare tarafından yıktırılıyor.
1944'de Müze olarak kullanımına izin veriliyor.
1990'da bağımsızlıkla yeniden  Manastır oluyor...

Erdene Zuu Manastırı sonunda.
2004 yılında.
UNESCO Dünya Kültür Mirası listesine giriyor.
Ve ülkenin önemli bir dini merkezi oluyor...


Karakurum ve Erdene Zuu Fotoğraflarım: