YÜCEL TANYERİ

Ben, Yücel Tanyeri
Duydum ki merak ediyormuşsunuz,
Hususi hayatımı,
Anlatayım:
Evvela hekimim, yani
Büyücü falan değilim.
Burnum var, kulağım var,
Pek biçimli olmamakla beraber.
Lojmanda otururum,
Üniversitede çalışırım.
Ne başımda bulut gezdiririm,
Ne sırtımda mühr-ü nübüvvet.
Ne İngiliz kralı kadar
Mütevaziyim,
Ne de Celâl Bayar'ın
Sabık ahır uşağı gibi aristokrat.
Ispanağı çok severim
Puf böreğine hele
Biterim
Malda mülkte gözüm yoktur.
Vallahi yoktur.
Orhan Veli ile Melih Cevdet'tir
En sevdiğim şairler.
Bir kızım vardır,
İki de torunum pek muteber;
İsmini söyleyemem
Çiçekle uğraşanlar bulsun.
Ehemmiyetsiz şeylerle de uğraşırım,
Ne bileyim,
Belki daha bin bir huyum vardır.
Amma ne lüzum var hepsini sıralamaya.
Onlar da bunlara benzer...


Beni, benden iyi anlatan Orhan Veli'ye teşekkürlerimle...

24 Nisan 2022 Pazar

DOKTORA ÖVGÜ...

- Dr. Mehmet Ali Altın, 1949-1996 -

Dr. M. Ali Altın
Kırşehir'liydi.
Yağmurlu köyünde.
Dünyaya gelmişti...

Ayni dönemlerde.
Okumuştuk Hacettepe'de.
Çok sevilirdi Fakültede.
İlişkisi iyiydi herkesle...

Hacettepe'den mezun oldu.
Çocuk Cerrahisi'ne girdi.
Burada 4 yıl geçirdi.
Uzmanlığını da bitirdi...

Sonra Erciyes Üniversitesi.
Ve Gazi Üniversitesi.
Çocuk Cerrahisi.
Öğretim Üyeliği.
Doçentliği ve Profesörlüğü...

1995 seçimlerinde.
Kırşehir ilinde.
Milletvekiliğine seçildi.
Çok kısa görev yapabildi...

Bir yıl sonrasıydı.
1996 yılıydı.
Kötü hastalığa yakalandı.
Aramızdan ayrıldı...

O herkesi sevmişti
Herkes  de onu çok sevdi.
Neşet Ertaş hemşerisiydi.
Ona da hizmeti geçmişti...

N. Ertaş'ın tezene tutan eli.
Bir felç geçirmişti.
M. Ali Altın uğraştı, didindi.
Sağladı tedavisini...

Neşet Ertaş bunun üzerine.
Aldı sazı eline.
Bir türkü getirdi ki dile.
Dolu, Hekimine gerçeklerle:


Çarığınan köyünden gelen
Tıp okuyup Doktor olan
Hastanın halından bilen
Doktor Mehmet Ali Altın

İnsanlık kaynıyor kanı
Hizmet vermektir her anı
Kardeş bilen tüm insanı
Doktor Mehmet Ali Altın

İnsanlıktır onun yolu
Yüreği insanlık dolu
Kırşehir'in altın oğlu
Doktor Mehmet Ali Altın

O hep insanları sevmiş
Bencilliği çoktan kovmuş
Sanki hizmet için doğmuş
Doktor Mehmet Ali Altın

Oturup yerinde durmayan
Hiç bir insanı kırmayan
Kimseden çıkar görmeyen
Doktor Mehmet Ali Altın

Köyü Yağmurlu obası
Nur olsun doğuran anası
Yoksul fakirler babası
Doktor Mehmet Ali Altın

Nice acıları tadan
Acı demeyerek yutan
Lütuftur bize tanrıdan
Doktor Mehmet Ali Altın

Garibim iyiliği çoktur
Bartıl yemez, yüzü aktır
Bakana yakışan Doktor
Doktor Mehmet Ali Altın

Dr. M. Ali Altın türküsünü 
Neşet Ertaş'dan dinlemek için:
.

22 Nisan 2022 Cuma

1. MECLİS...

 

- İlk Meclis, 23 Nisan 1920 Ankara -

Meclis-i Mebusan.
Osmanlı İmparatorluğu'nda.
23 Aralık 1876'da.
Açılmıştı İstanbul'da...

Geçen 40 yıllık arada.
Çıkan savaşlarla.
Ve kaybedilen topraklarla.
Güç kalmamıştı Osmanlı'da...

Bu arada Mustafa Kemal Paşa.
Çıkmıştı Samsun'a.
19 Mayıs 1919'da.
Kurtuluş Savaşı'na başlamaya...

Samsun, Amasya
Ve Sivas, Erzurum yoluyla.
Gelmişti Ankara'ya.
7 ay sonra. 
27 Aralık 1919'da...

16 Mart 1920 tarihiydi.
İngiliz İşgal Kuvvetleri.
İstanbul'u işgal etti.
Meclis-i Mebusan'ı feshetti.
Ve vekilleri sürgüne gönderdi...

Mustafa Kemal harekete geçti.
Aradan üç gün geçti.
Heyet-i Temsilye'yi belirledi.
Tarih 19 Mart 1920 idi...

Bir bildiri kaleme aldı.
23 Nisan'da onları.
Ankara'ya çağırdı...

Ancak zorlandı Ankara'da.
Büyük ve uygun donanımda.
Onları toplayacak bir bina.
Bulmakta...

İnşasına başlanan 1915 yılında. 
İttihat ve Terakki Fırka'sına.
Ait bir bina vardı Ulus'da.
Çatısı yapılmamış olsa da...

Ulucanlarda Numune Mektebi.
Ve Ankara evlerinin kiremitleri.
Toplandı getirildi, çatı kapatıldı.
Bir  ay'da bina hazırlandı...

23 Nisan 1920 gününde.
Hacı Bayram Camii'nde. 
Kılınan Cuma namazın ertesinde.
Meclis açıldı dualar ile...

115 Milletvekiliyle.
Başlandı yüce bir göreve.
Ve en yaşlı üye.
Sinop Milletvekili.
Şerif Bey kürsüye geldi:

"Bu yüksek Meclisin en yaşlı 
üyesi sıfatıyla ve Allah'ın yardımıyla
milletimizin iç ve dış tam 
bağımsızlık içinde alın yazısının
sorumluluğunu doğrudan doğruya
yüklenip kendisini yönetmeye
başladığını bütün dünyaya ilan
ederek Büyük Millet Meclisini 
açıyorum" dedi...

Sonraki gün, 24 Nisan'da.
Yapılan ikinci toplantıda.
Mustafa Kemal Paşa.
Seçildi Meclis Başkanlığı'na...

15 Ekim 1924 tarihine. 
Kadar geçen sürede.
Ve Kurtuluş Savaşı zamanı.
Bu bina  4.5 yıl kullanıldı.
Ve çok önemli kararlar alındı...

Kurtuluş Savaşı kararı.
İlk Anayasa'nın kabulü.
İstiklâl Marşı'mızın kabulü.
Saltanatın kaldırılması.
Lozan Barış Antlaşması.
Ankara'nın Başkent olması.
Cumhuriyet'in ilânı.
M. Kemal'in Cumhurbaşkanı.
Olması kararları. 
Hep bu binada alındı...

İlk Meclis 4.5 yıl burada kaldı.
15 Ekim 1924'de görevi sonlandı.
3 gün sonra da biraz aşağıdaki.
Yeni binasına taşındı...

İlk yapı.
Sonra Cumhuriyet Halk Fırkası.
Binası olarak kullanıldı.
Hukuk Mektebi'ne kucak açtı...

1952 senesinde.
Devredildi Maarif Vekaleti'ne.
1957 senesinde ise.
Başlandı Müze'ye çevrilmeye...

Tam 23 Nisan 1961'de.
Edildikten sonra restore.
Açıldı ziyarete.
Kurtuluş Savaşı Müzesi
İsmiyle...

Toplantı Salonu'ndaki.
Kürsü.
Bir Marangozun emeği idi.
Yapıp Meclise hediye etmişti...

İki Gaz Lambası ise.
Öğretmen Okulu'nun hediyesi.
Büro malzemeleri ise.
Resmî dairelerden getirilmişti...

Mutlaka gidiniz bu Müze'ye.
Şahit olun basitliğine, sadeliğine.
Ancak farkına varın bir de.
Bu ortamda bile.
Neler gerçekleştirilebildiğine...


1. Meclis Binası Fotoğraflarım:

I. Meclis Binası Videosu:

.

18 Nisan 2022 Pazartesi

NEŞET ERTAŞ ve LEYLA'SI...

 

-Leyla ve Neşet Ertaş -

16 Nisan 2022 Cumartesi

AHİLİK...

 

- 26 Mart 2022, Ahi Evran, Cami ve Türbesi, Kırşehir -

Ahi Evran, 1171 yılında.
Doğdu Horasan'da.
Çocukluğu geçti Azerbaycan'da.
Gençliğinde geldi Bağdat'a.
Katıldı Fütüvvet teşkilatına...

1204 yılında.
Selçuklu zamanında.
Geldi Anadolu'ya.
Ahilik Teşkilatı'nı kurmaya...

Pir'i Hacı Bektaş Veli idi.
Alevi-Bektaşi Tarikatı'na girdi.
Kırşehir'i seçti.
Ahilik Örgütü'nü düzenledi.
Kendisi Debbağların Şeyhi idi...

Ahi ve Ahilik nedir.
Sizler için derledim:

Kendi tarihimizde “Meslek ve Sanatkarlar Örgütü”nün 800 yıl önce Türkler tarafından AHİLİK TEŞKİLATI adı altında  Anadolu'da kurulduğunu ve gerek Selçuklular ve gerekse de Osmanlı İmparatorluğu dönemlerinde Türk Esnaf ve Sanatkarları arasında güçlü bir Meslek, Ahlak ve Dayanışma örgütü oluşturduğunu görüyoruz.

Ahi nedir? Önce bu sorunun yanıtını açıklığa kavuşturalım :

Ahi Arapça bir kelime olup, "kardeşim" anlamına gelir. Bu yönüyle  dostluk, sevgi ve kardeşlik bağlarını çok güzel bir biçimde tanımlamaktadır.

XIII. yüzyılda Anadolu'da Türkler tarafından kurulan AHİLİK ÖRGÜTÜ, adını ayni zamanda güzel Türkçemizde "cömert", "eliaçık" anlamına gelen "Akısözcüğünden de almaktadır.

Ahilik Örgütü, XIII. yüzyılda kurulurken kökenini dinsel ve ahlaki bir prensipler zinciri olan "Fütüvvetname"ye dayandırmıştır. Fütüvvetname, iyi ve mükemmel insan olma kurallarını kapsayan İslami prensiplerdi. "Fütüvvet" kelimesi de Arapça olan "Feta" kelimesinden kaynaklanmaktadır ve Feta; delikanlı, yiğit, mert, gözü pek ve iyi huylu kişi anlamına gelmektedir.

Fütüvve, Prof. Dr. Neşet Çağatay'a göre eli açıklık, başkasına yardım edicilik ve olgun kişilik demektir. Fütüvvet ise dostların yanlış ve eksikliklerini bağışlamak, hiç kimseye düşmanlık duygusu beslememektir.

Bu yönleriyle bakıldığında Ahilik;

1.Yiğitlik, eli açıklık

2. İyi Ahlaklılık, dostluk, konukseverlik ve

3. Sanatkarlık (yani Meslek)

olmak üzere üç ana dayanak üzerine kurulmuştur. 


Ahilik, XIII. yüzyılda yani bundan yaklaşık 800 yıl önce Türklerin Anadolu'ya yerleşmeleri sırasında Ahi Evran (1171-1261) tarafından kurulup, belli kurallarla işlemiş bir Meslek ve Sanatkarlar Örgüt ve Birliği'dir.

800 yıl önce böyle bir Örgüte acaba neden gereksinim vardı?

XIII. yüzyılda Asya'dan gelip Anadolu'ya yerleşen Sanatkar ve Tüccar Türklerin, Anadolu'da daha önceden yerleşmiş Tüccar ve Sanatkarlar karşısında tutunabilmeleri, onlarla rekabete girip yarışabilmeleri ve başarılı olabilmeleri ancak aralarında sağlam bir örgüt kurup, dayanışma sağlamaları ve bu şekilde iyi ve sağlam mal üretip, satmaları ile mümkün olabilirdi.

Bu zorunluluk, dini ve ahlaki kuralları zaten Fütüvvetname'de mevcut olan bir Esnaf ve Sanatkarlar dayanışma Örgütünün yani Ahiliğin kurulması sonucunu doğurdu. Bu prensiplerle yetişen Türk Esnaf ve Sanatkarları, aralarında güçlü bir dayanışma ve mesleki yardımlaşma geliştirip, iki büyük İmparatorluğun Ekonomik temelini oluşturdular.

Ahi Evran'ın sanatı Debbağlık yani Deri İşçiliği idi. Önce kendi sanat dalı olan Deri İşçiliğinde başlattığı girişimlerini, daha sonraları tüm Esnaf ve Sanatkarları kapsayacak biçimde bir Mesleki Ahlak ve Sanat Örgütü olan Ahilik kuruluşunda birleştirdi. Bu örgüt ahlak kurallarını tüm İslam Ülkelerinde bilinen Fütüvvetname'den alıyordu. Fütüvvetname iyi ve mükemmel insan olma kurallarını kapsayan eserlerdi.

Ahiliğin temel bir prensibi vardı ki, bu Örgüte ancak ve ancak bir İşi ve Mesleği olan, Esnaf ve Sanatkarlar katılabiliyorlardı. Yani bu Örgüte üye olabilmek için, kişinin bir  ve sanatı olması ve bu işinde kendisini ahlaken ve kabiliyetiyle kanıtlamış olması gerekiyordu. 

Ahilik Örgütü'ne girişleri düzenleyen ve burada uyulması gereken tören, töre ve kuralları kapsayan geniş bir yönetmelik vardı ve  bu yönetmeliğe de son zamanlara kadar "Fütüvvetname" denilmekteydi.

Ahilik Örgütünde her yeni giren yeni üyeye kabul törenlerin yapılmaktaydı. Bu törenlere "Şed Kuşanma” ve “Hırka Giydirme Töreni" denilirdi. Bu törenler hakkında "Avarif-ül Maarif" isimli eserde neler anlatılıyor: "Eğer, Şeyh bir Mürid'e hırka giydirse, öyle gerektir kim, Mürid'e hırka giymenin şartlarını ve edeplerini deyivere..." 

Ahiliğe kabul şartlarının başında iyi ahlaklılık, yardımseverlik ve cömertlik olduğundan, bu örgüte girenler seçkintemiz ahlaklı ve iyiliksever kişilerden oluşurdu.

Ahiliğe ilk adım atan kişi de önce Yiğit yanında, sonra Ahi yanında ve en sonra da Şeyh yanında yetiştirilerek eğitilirler. Bu konuda İmam Kuseyri; "Şeyhsiz yetişenler dağda yetişen ağaç gibidirler, meyvesi acı olur. Halbuki bağda yetişen ağacın yemişi lezzetli olur " demiştir. Şeyh Bayezid de bu konuda; "Kimin ki Üstadı ve Şeyh'i olmazsa, onun imamı (yani önderi) şeytan olur..." diye buyurmuşlardır.

Ahilik Örgütü Anadolu'nun tüm şehir, kasaba ve hatta "Yaren Teşkilatı" adı altında köylerde bile örgütlenmiştir.

Ahi Evran, bu işe Debbağ, yani Ayakkabıcı ve Saraç esnafını çevresinde toplayarak başladı. Kısa zamanda üstün becerisi, ahlak sağlamlığı ve hakseverliği ile büyük saygı toplayıp, kurduğu Örgütün Başkanı ve "Ahi Babası" oldu. Sonradan, Örgütteki Sanat kollarının sayısı 32'ye kadar çıkmıştır.

Ahilik teşkilatı Anadolu'da geliştikten sonra yalnızca Anadolu'ya has bir kuruluş olmakla kalmadı. Balkanlar ve Kırım'da da gelişerek Uluslararası sayılabilecek bir Örgüt haline dönüştü.

Ahilik'de Gençlik örgütlenmesi vardı ve bu gençler, "Delikanlı Örgütleri" ve "Delikanlı Birlikleri" adı altında örgütlenmişlerdi.

Ahilerin muntazam haftalık ve aylık toplantıları vardı. Ahi Sohbetleri çoğu kez Cuma akşamları yapılırdı. Şehirlerde ve köylerde bu toplantıların yapıldığı yerlere "Zaviye" ismi verilirdi. Bu Zaviyelere Ahi Teşkilatından olanların dışında, Ahi olmayan kimseler, öğretmenler, müderrisler, kadılar, hatipler, vaizler, yani bölgenin faziletli ve ulu kişileri devam edebilirlerdi. 

Zaviye'yi Başkan yaptırır, her zaviyeye kayıtlı sanatkarlar  kazançlarından bir bölümünü Başkan'a getirir ve bu para ile Zaviyenin bazı giderleri karşılanırdı. Zaviyelerin ve yapılan toplantıların da Başkanı olan, Sanatkar topluluğunun Ahi Baba'sı seçimle başa gelirdi ve bunun buyruklarına kesinlikle uyulurdu.

....................

Ahiliğin Özellikleri;

Ahi’nin üç şeyi açık, üç şeyi kapalı olmalı:

AÇIK

1. Eli açık olmalı, yani cömert olmalı

2. Kapısı açık olmalı, yani konuksever olmalı

3. Sofrası açık olmalı, yani  geleni tok döndürmeli

KAPALI

1.Gözleri kapalı olmalı, kimseye kötü bakmamalı, kimsenin ayıbını görmemeli

2. Dili bağlı olmalı, kimseye kötü söz söylememeli

3. Beli bağlı olmalı, kimsenin namusuna göz dikmemeli

....................

KİMLER AHİ OLAMAZLAR:

*Her yerde ve her işte, iyiliği emir ve kötülüğü men etmeye çalışmayanlar Ahi olamazlar.

*Geçimini temin edecek bir Meslek veya Sanatı olmayanlar, Ahi olamazlar

*Yardım etmeyen, yardımlaşmayan, başkasına yük olan ve başkasının sırtından geçinenler, Ahi olamazlar

*İnançsızlar, Falcı, Sihirbaz ve Büyücüler, Yalancı, Avcı, İçkici ve Vefasızlar, Hırsız, Dolandırıcı, Zalim ve Madrabazlar, Kalbi Taş bağlamış Cerrahlar, Tefeci, Stokcu, Fırsatcı ve Hilekarlar, Gösteriş Budalaları Ahi olamazlar

*Ahiliğe girmiş ve Ustalık şed’i bağlamış bile olsalar; Ahlaksızlık, ayyaşlık, zina, livata, sapıklık, iftira ve hıyanette bulunanlar, Ahilikten çıkartılır, bunların ustalıkları düşer. Bunların durum ve isimleri bir hafta içinde Menzil Teşkilatları ve ulaklar vasıtasıyla bütün Ahi Teşkilatına duyurulur. Ayni İş ve Ustalık için artık hiçbir yerden ruhsat alamazlar.

YAREN DEVAMSIZLIK YAPARSA:

Yaren efradından biri, meşru sayılabilecek mazeretini haber vermeden üst üste üç toplantıdan fazla  odaya gelmezse; odadan ellerinde içinde küllü su bulunan bir kap, verilen üç kişilik bir topluluk, yarenin hasta olduğunu varsayarak evinde hasta görmeye, ziyarete giderler. Bunlar : “Yaren Başkanının selamı var, hasta görmeye geldik” derler.

Gerçekten hasta olduğu veya gelmesine engel olacak bir mazereti olduğu görülürse, geri dönülür. Mazereti yoksa odaya gelmesi öğütlenip, geri dönülür. O da mendiline yeterince yemiş doldurup, odaya gelir ve verilecek cezayı kabul eder.

Bozkurt Güvenç’in Türk Kimliği Kitabından:

AHİ DESTURU

Sevgi göster herkese ha! 

Selamdan kaçınma sakın İnsanları ayırma ha! 

Hepsine adil ver hakkın

Niyetin iyi olsun ha! 

Her şeyin gerçeğini söyle Hayırlıdan ayrılma ha! 

İyi anlaş herkes ile

Etrafına dostluk saç ha! 

Eser kalır sen gidersin İyi belle, unutma ha! 

Önce hizmet, sonra sensin...


Ahilik ve Ahi Evran fotoğraflarım:

https://photos.google.com/u/1/share/AF1QipPCKSXPjaHIEjDl7qFshuCKrdegpo1sxHJ9ZaR6KeYAz0f79FMqfGExmo8FJNW3xg/photo/AF1QipP_27-OjxN_zqKbKGJXcM8G9GqPCpvzG4930ddH?key=MlBLOE1zVDNNdk9uVFhFaEtWb1ltQk1waV9qUXpB

.

12 Nisan 2022 Salı

KIRŞEHİR...

- 26 Mart 2022, Kırşehir -


Anavatanımsın baba yurdumsun
Ozanlar diyarı şirin Kırşehir
Uzak kaldım gurbet elde derdimsin
Hasretin bağrımda derin Kırşehir

Neşet Ertaş
....................

Kırşehir, bozkırın ortasında.
Verimsiz gibi görünen topraklarda.
Dağlarla çevrili bir alanda.
Kurulmuş bir kır şehri anlamında...

Termal sularıyla.
Bu sıcak sulardan fışkırırcasına.
Ortaya çıkan filozof kişileriyle.
Kırşehir sanki bir göze...
.....

Asıl adı Derviş Ahmed.
Osmanlı Tarihçisi ve Şairi.
Büyük dedesi ise Aşık Paşa.
Bu nedenle "Aşıkpaşazade".
Olarak bilinmekte...

1400'lü yıllarda doğdu.
Sultan II. Murad'ın dostuydu.
10.613 beyiti havi.
Garipname adlı eseri.
Türkçe yazılmasıyla önemli...

"Aşıkpaşazade Tarihi" isimli.
Tevarih-i Ali-i Osman adlı tarih.
Kitabını bitirdi.
Ve 85 yaşında vefat etti...
.....

Vefat eden 1250 yılında.
Selçuklu Beyi adına.
Yapılan Melikgazi Türbesi de.
Burada çadır biçimiyle...
.....

Caca Bey
1240'da Kırşehir'de dünyaya geldi.
Selçuklu Beyi.
Ve üstün bir Devlet adamıydı...

Kırşehir'de.
Cacabey Medresesi'ni yaptırdı.
O dönemin Üniversitesiydi.
Türkçe eğitim özelliğiydi...

Cacabey, yaşadığı dönemde.
Mevlâna ve
Hacı Bektaş Veli ile.
Yakın dostluk ilişkisinde...

Mederse'nin kubbesi açıktı.
Buradan yıldızlar incelenirdi.
Yörenin Astronomi merkeziydi.
Fizik, Kimya, Matematik incelenirdi...

Caca Bey, 1301 yılında.
Rum Tekfurları ile savaşta.
Şehit oldu.
Medrese yanı Türbe'ye gömüldü...
.....

Ahi Evran da.
1171'de Horasan'da doğdu.
Kurmuş Ahilik Teşkilatı'nı.
Kırşehir'de burada...

Kendisi bir Debbağ'dı.
Deri işi ile uğraşırdı.
Ama 32 çeşit Esnafın.
Ve Sanatkârın başıydı...
.....

Hacı Bektaş Veli.
Anadolu-Balkan Alevileri.
Ve Bektaşileri.
Topluluğunun Pir'i..

Horasan Türkleri göçeri.
Hz. Ali ve  Ahmet Yesevi.
Kökenli ve Kırşehir ili.
Suluca Karahöyük yerleşimli.
Bir yüce kişi...
.....

Abdal geleneğinin ustası.
Ve bağlama sanatçısı.
Muharrem Ertaş ve evladı.
Bozkırın Tezenesi.
Neşet Ertaş da Kırşehir'li...

Kırşehir'de tüm buraları gezdik.
Son olarak kabristana gittik.
Ertaş'ların mezarını ziyaret ettik.

Mezar taşında:
Sakin ol ha, insanoğlu
İncitme canı
Her can bir kalp Hakk'a bağlı
İncitme canı, incitme yazılı...

Neşet Ertaş.
Aile mezarlığında.
Babasının hemen ayak ucunda.
Ebedi uykusunda...

Kırşehir'de.
Her ikisinin de
Anılarını önünde.
Eğildik hürmetle...
 

Kırşehir Fotoğraflarım:

Şirin Kırşehir türküsü (Neşet Ertaş'dan): 

.