YÜCEL TANYERİ

Ben, Yücel Tanyeri
Duydum ki merak ediyormuşsunuz,
Hususi hayatımı,
Anlatayım:
Evvela hekimim, yani
Büyücü falan değilim.
Burnum var, kulağım var,
Pek biçimli olmamakla beraber.
Lojmanda otururum,
Üniversitede çalışırım.
Ne başımda bulut gezdiririm,
Ne sırtımda mühr-ü nübüvvet.
Ne İngiliz kralı kadar
Mütevaziyim,
Ne de Celâl Bayar'ın
Sabık ahır uşağı gibi aristokrat.
Ispanağı çok severim
Puf böreğine hele
Biterim
Malda mülkte gözüm yoktur.
Vallahi yoktur.
Orhan Veli ile Melih Cevdet'tir
En sevdiğim şairler.
Bir kızım vardır,
İki de torunum pek muteber;
İsmini söyleyemem
Çiçekle uğraşanlar bulsun.
Ehemmiyetsiz şeylerle de uğraşırım,
Ne bileyim,
Belki daha bin bir huyum vardır.
Amma ne lüzum var hepsini sıralamaya.
Onlar da bunlara benzer...


Beni, benden iyi anlatan Orhan Veli'ye teşekkürlerimle...

31 Aralık 2018 Pazartesi

YENİ YIL...




Yeni Yıl'da
çalışan, övünen, kendisine güvenen, üreten
ülkesini ve biri birini seven, hür düşünceli, ileri fikirli
bilim aydınlığında ve Atatürk'ün yolunda yürüyen
sanatı seven, okuyan, düşünen, bilgili, hoşgörülü
vatandaşlarımızın sayısının artmasını istiyor,
hepinize sağlık, barış ve sevgi dolu
huzurlu, güzel bir yıl dileğimle
sevgilerimi sunuyorum...

                                                         YÜCEL TANYERİ



28 Aralık 2018 Cuma

SİEM REAP PAZARI...



- 27 Ağustos 2018, Pazartesi-Siem Reap -

Siem Reap.
Kamboçya'da.
Ünlü Angkor Tapınağı'nın.
Olduğu kasaba...

İki gün kaldık bu yerde.
Golden Citadel Otel'de.
Otelin çok yakınında da.
Her gün bir "pazar" kurulmakta...

Bildiğimiz sokak pazarı.
Daracık sokak araları.
Çocuğu, kadını, adamı.
Alanı, satanı, şöyle bir bakanı...

Adını, sanını bilmediğimiz sebzeler.
Tadını hiç tatmadığımız meyveler.
Yerlere konulmuş etler, börekler.
Tepsi içinde çeşit çeşit böcekler...

Arada motosikletle gezenleri.
Simitcisi, kurabiyecisi.
Et keseni, tavuk pişireni.
Yemek yiyeni, çorba içeni...

Acısı, tatlısı.
İşportacısı, kunduracısı.
Turşucusu, yumurtacısı.
Tavukcusu, salatacısı...

Çamaşır yıkayanı, balık ayıklayanı.
Şiş kebapcısı, kurbağa satanı.
Mangalda muz kızartanı.
Bağıranı, uyuyanı, uyanık olanı...

Biliyorum şimdi merak edeceksiniz.
Bir şeyler aldın mı diyeceksiniz.
Yedim mi, içtim mi öğrenmek isteyeceksiniz.
Fiyatlar nasıldı bilmeyi dileyeceksiniz...

Ne malların ismini sordum.
Ne fiyatlarını araştırdım.
Ne bir şey aldım.
Ne de bir şeyin tadına baktım...

İsmini sorsam, yanıtı anlamam.
Söylenen ismi aklımda da tutamam.
Acı mı, tatlı mı diye merak da etmem.
Öğrensem de zaten yemem...

Birkaç saat geçirdim bu yerde.
Farklı ortamda, farklı kişilerle.
Renkli, sevimli, düzgün insanlarla.
Kamboçya'nın bir mahalle pazarında...


Siem Reap pazar yeri fotoğraflarım:
https://photos.google.com/share/AF1QipPdMnRf6Gdi13YGtpNvmM35PvD_lNLFU9u0aOe5uEf_gIC1wZYvW8KnokErVddJbA/photo/AF1QipOmjO3ayh3JYEuFfIyPdLr4mIfOt18fv9u2Q0Wm?key=Y256UmJDeExfNEZWM2x4cUc5ZDdwUGEwc3gzQ2R3

25 Aralık 2018 Salı

GÖR KONYAYI...



22-23 Aralık 2018, Konya -

Strabon gezi grubumuzla.
7 yıl önce gitmiştik Konya'ya.
Yazmıştım bloğumda.
"Gez Konya'yı..." başlığıyla:

3 hafta önce yine.
Gitmiştik Konya'ya trenle.
Kelebek Parkı'nı görmeye...
Göremeden dönmüştük ayni gün geriye:

Bu hafta sonunda.
Yeniden gittik Konya'ya.
Ankara Üniversitesi.
Kültür Gezginleri ile...

Sabah çıktık Ankara'dan yola.
27 kişilik bir gurupla.
Öğlende verdik bir mola.
Hacı Şükrü Lokantası'nda...

Konya gezimizin ilk yapısı.
Bir 13. yüzyıl binası.
Horozlu Han isimli.
Selçuklu konaklama yeri...

Sonrasında Karatay Medresesi.
Şimdilerde Selçuklu dönemi eserleri Müzesi.
Taç kapısı, ince minaresi, çinileri, gök kubbesi.
Ve Celaleddin Karatay'ın  türbesi...

Sonra Konya'nın merkezindeki. 
Toprak taşınarak oluşturulmuş Alaaddin Tepesi.
Ve onun da üzerindeki.
Alaaddin Keykubat adına yapılmış Alaaddin Camii...

Mevlâna'nın ölümünün 745. seneyi devriyesinde.
Yoğun kalabalık içinde.
Mevlâna Müzesi'nin ziyaret edilmesi.
Restorasyon nedeniyle türbenin görülememesi...

Akşam yeni yapılmış.
Mevlâna Kültür Merkezi'nde.
Muhteşem bir gösteriyle.
Semazenler eşliğinde Sema Gösterisi'nde...

Ertesi sabah erkende.
İzzet Koyunoğlu evinde.
Türkiye'nin ilk Özel Arkeoloji Müzesi'nde.
Kapalı olduğu için avlusunda kısa bir gezinme...

Sonrasında 1258 yapımı.
Sahip Ata Camii ve
Selçuklu  Müzesinde.
Selçuklu tarihi ve eserleri ile iç içe...

Peşinden Konya Arkeoloji Müzesi'ne.
Roma ve Etnografik eserlerle.
Muhteşem lahitlerle ve.
Konya el emeği eserlerle birlikte...

Ardından, Fıkıh ilmi okutulmak üzere.
İnşa edilmiş Sırçalı Medrese.
Açık avlusu ve.
Muhteşem taç kapısı ile...

Öğlende.
Konya'nın meşhur Etli ekmeğiyle.
Hızlı bir beslenme.
Çay ve Kahve ile kısa bir dinlenme...

Peşinden Mevlâna dönemi.
İslâm bilgini.
Sadreddin Konevi.
Camii ve Türbesinin ziyareti...

Sonrasında, 3 hafta önce.
Göremediğimiz Kelebek Bahçesinde.
Tropik ortam ve bitkilerle.
Birlikteydik rengarenk kelebeklerle...

En son olarak da.
İki dağ arasında akan suyun iki yanında
Superileri anlamında.
Günümüzde Sille, antik çağdaki Sylla'da...

Müslüman ve Hıristiyanlar bir arada.
Yıllarca barış içinde yaşamışlar burada.
Dümdüz Konya ovasının hemen yanında.
Bu dağlık alanda...

Bizans İmparatoru Konstantin'in anası.
Helena,  MS 327 yılında.
Giderken konaklamış Sylla'da.
Ve emretmiş "burada bir Kilise yapıla"...

Aya Eleni Kilisesi.
Geçirmiş birçok değişiklikleri.
Son onarım 1833'de yapılmış.
Yeni haline de son yıllarda ulaşmış...

500 m yukarıda bir tepede.
Eski bir Şapel içinde.
Zaman Müzesi'nde.
Saatlertakvimler sergilenmekte...

Zaman Müzesi'nin önünde mezarlar.
Eskimiş, eğilmiş, yıkılmış taşlar.
Ahmet Hamdi Tanpınar.
Gibi haykırmaktalar:

Bir zafer müjdesi burda her isim
Sanki tek bir anda gün, saat, mevsim
Yaşıyor sihrini geçmiş zamanın
Hâlâ bu taşlarda gülen rüyanın...


Konya Kültür Gezisi Fotoğraflarım:

21 Aralık 2018 Cuma

TONLE SAP GÖLÜ...



- 26 Ağustos 2018 Pazar, Chong Khneas  -

Tonle Sap gölü Güneydoğu Asya'da.
Kamboçya'nın ortasında.
Geçim kaynağı olan çok sayıda  insana.
İlginç bir tatlı su gölü aslında...

Büyüklüğü ve derinliği.
Çok değişiklik gösteriyor.
Muson yağışlarıyla.
Ya da kurak aylarda...

120 km uzunluğunda.
Tonle Sap nehri aracılığıyla.
Ve Mekong nehri ile göl bağlanmakta.
Vietnam'daki Mekong Deltası'na...

Göl yılın 6 ayında.
Akıyor gölden Mekong deltası tarafına.
Yılın ikinci yarısında da.
Akıyor delta'dan göl tarafına...

Göl yayılıyor, yağışsız sezonda.
1 m derinliğe ve 3 bin km² alana.
Mayıs-Ekim yağışlı sezonda ise.
Ulaşıyor 8 m derinliğe ve 16 bin km² yüzeye...

Küçülen göl kurak aylarda.
Giderek genişliyor. 
Muson yağmurlarıyla.
Mekong nehrinden gelen sularla...

Kurak aylarında.
Tam tersi bir durum oluşmakta.
Genişlemiş göl suları bu kez ters bir akımla.
Ayni nehir göl sularını Vietnam'a boşaltmakta...

Göl çevresinde 4 milyon dolayında.
İnsan yaşamakta.
Bunların tümü uğraşmakta.
Ya tarımla, ya da balıkçılıkla...

Tonle Sap gölü ve çevresi.
Unesco Dünya Biyosfer Rezervi.
Mangrov ormanlarıyla, 300 çeşit balığıyla.
Timsah, kaplumbağa, yılanları ve kuşlarıyla...

İşte bu gölün kıyısında.
Siem Reap'tan 15 km uzakta. 
Chong Khneas adında.
Göl üzerinde bir köy bulunmakta...

Karadan teknelere binilmekte.
Bu köye ancak motorlarla gidilebilmekte.
Her şey bu köyde.
Su üzerinde yüzen tekne evlerde...

Chong Khneas köyünde.
Khemerler, Müslümanlar.
Vietnam kökenli insanlar.
Hep birlikte yaşıyorlar...

Bu köyde 1000 kadar insan bulunuyor.
Yüzen evlerinde tavuk, horoz, domuz besliyor.
Evlerinde domates, kabak, biber yetiştiriyor.
Geçimini balıkçılıkla sağlıyor...

Aslında yaşam yüksek direklerle.
Suyun üzerine yapılmış baraka evlerde.
Okul da, karakol da, revir de, market de.
Her şey suyun üzerinde...

Köyde sokak bulunmuyor.
Çocuklar suların içinde yürüyor, oynuyor.
Erken yaşta yüzmeyi öğreniyor
Kürek çekmeyi, tekne kullanmayı biliyor...

İnsanlar ardaşık evlerde yaşıyor.
Çamur gibi suda sebzelerini yıkıyor.
Bulaşıklarını, elbiselerini bu suda temizliyor.
Tuvalet ihtiyaçlarını da burada gideriyor...

Ol mahiler ki derya içredir,
Deryayı bilmezler denilir.
"O balıklar ki deniz içindedir,
Denizi bilmezler" anlamındadır...

Bu köyde en büyük sorun.
Yokluğudur içecek temiz suyun.
Yani bu insanlar suyun içindedir.
Ama içme suyuna kolayca erişememektedir...


Tonle Sap Gölü köyü fotoğraflarım:

.

8 Aralık 2018 Cumartesi

ŞEMSİYE MERKEZİNDE...



- 23 Ağustos 2018 Perşembe, Chiang Mai-Tayland -


Şems kelimesi Arapça'da.
Güneş anlamında.
Pek yağmur yağmadığından Arabistan'da.
Şemsiye, "güneşten koruyan" anlamında...

ŞemsiyeTürkçe'mizde ise.
Genellikle yağmurla ilgili bir obje.
Kullanılıyor yağışlı havalarda.
Yağmurdan korunmak amacıyla...

Tayland ülkesinde ise.
Çok güneşli günler de.
Aşırı yağışlı Muson mevsimleri de.
Birlikte...

Şemsiye, oldukça sık kullanılmakta.
Tüm mevsimler boyunca Tayland'da.
Şehirde, köyde, tarlada yıl boyunca.
Güneş ve yağmurdan korunmak amacıyla...

Chiang Mai'ye. 
9 km mesafede.
Borsang köyünde.
Renkli Şemsiyeler üretilmekte...

Başlanmış yüz yıl kadar önce.
Yapımına bu şemsiyelere.
Komşu Burma'dan bu köye.
Bir Budist Rahip'in gelmesiyle...

Bu şemsiyeler Chiang Mai'nin.
Kültürel bir simgesi olmuş.
Yapımında, dut ağacı kabuğundan üretilmiş.
Özel Sa kağıdı kullanılmış...

Küçüklü-büyüklü, ufaklı-irili.
Değişken renkli ve desenli.
Çok sayıda şemsiye yapılıyor burada. 
Tayland'da Borsang'da...

Şemsiye Fabrikası'nda.
Çok sayıda kadınla.
Başlarındaki ustalarla.
Şemsiyeler üretiliyor büyük bir hızla...

Sabahın erinde başlıyorlar işe.
Geç saatlere kadar sessizce ve biteviye.
Dinlenmeden, konuşmadan çalışıyorlar.
Sürekli kendi işlerini yapıyorlar...

Geniş, açık bir alanda.
Çeşitli masalarda.
Herkes şemsiyenin.
Farklı bir bölümünü yapıyor...

Şemsiye yapıldığında.
Canlı renklerle boyalarla. 
Canlandırılıyor ressamlarla.
Sonra da bırakılıyorlar kurumaya...

Eskiden yapımda doğal malzeme kullanılıyormuş.
Dut ağacı kabuğundan kağıt yapılıyormuş.
Sapı için bambu ve doğal lateks gerekiyormuş
Renkler de bitkilerden elde ediliyormuş...

Günümüzde çoğunlukla pamuk kullanılıyor.
Renkler, şekiller akrilik boya ile boyanıyor.
Ama üretim halâ.
Geleneksel yöntemlerle tümüyle elde yapılıyor...

Çok yetenekli insanlar görüyorsunuz.
Ciddi bir üretim gözlüyorsunuz.
Renkler, desenler içinde geziniyorsunuz.
El emeği, göz nuruna saygı duyuyorsunuz...


Borsang Şemsiye Üretim Merkezi fotoğraflarım:
.

3 Aralık 2018 Pazartesi

ŞAMANLAR ve MİTLER...



Gitmiştim bir Mehmet Aksoy sergisine.
İzmir'de.
4 yıl önce.
Decazon Sanat Galerisi'nde...

Anlatmıştım sanatçıyı.
Mehmet Aksoy ve yapıtlarını.
"Ucubeler Arasında" başlıklı yazımla.
Ve de Bloğumdaki fotoğraflarımla...

Bu kez de Ankara Kalesi'nde.
Erimtan Arkeoloji ve Sanat Müzesi'nde.
"Şamanlar ve Mitler" sergisiyle.
Yeniden olduk Mehmet Aksoy ile birlikte...

Şaman inancı Orta Asya'da.
Ve de Türk toplumunda.
Tanrı, ruh ve insan arasında.
Bağlı bir inanca...

Mit ise.
Toplum içerisinde.
Anlatılan öykülerle.
Dayanır inanılan hadiselere...

Şamanizm inancını.
Ve mit anlatımlarını.
Birleştirmiş sanatçı.
Oluşturmuş bu güzel ortamı...

Nispeten karanlık bir ortamda.
Havva, Yılan ve Elma'yla.
Sağaltıcı Şaman'la, Yaşam Ağacı'yla.
Kendini Doğuran Adam'la...

Mermer ve metal objelerle.
Bilinen birçok hikayeyle.
Sağaltıcı güçlerle.
Birliktesiniz bu sergide...

Sözün özü özetle.
Mehmet Aksoy'un dizelerinde:

Kum denize aşık
Deniz dağa
Dağ buluta aşık
Bulut güneşe
Siyah beyaza aşık
Su ateşe
Ruh bedene...
Yok etmekle
Var olmak sarmalında
Hep,
Aşıkız...


Şamanlar ve Mitler Sergisi fotoğraflarım:

.