Prof. Dr. Nazmi Hoşal Hacettepe KBB'ın kurucusudur. 1963 yılından itibaren bu Klinikte çok ciddî çalışmalar yapmış ve Türk KBB ve Baş-Boyun Cerrahisi'nin bugünkü çağdaş seviyesine ulaşmasında çok büyük katkısı olmuştur. İçlerinde benim de dahil olduğum çok sayıda Uzman yetiştirmiştir. Bu değerli Hoca'mız aralıksız 34 yıl sürdürdüğü görevinin sonunda, 1997 yılında düzenlenen bir törenle emekli olmuştur. Ahmet Muhip Dranas'ın meşhur "Fahriye Abla" şiirini "Nazmiye Abla" biçiminde değiştirerek ve Hocamın engin hoşgörüsüne sığınarak onun Emeklilik Töreni sırasında her satırında, o satırın anlamı ile ilgili fotoğraflarını kullanarak sunmuştum :
NAZMİYE ABLA
Hava keskin bir alkol kokusuyla dolar
Açılırdı daha gün doğmadan kapılar
Bu basık, izbe ve karanlık poliklinikten
Hayalimde bir tek sen kalmışsın, sen !
Koridordaki geniş aydınlığa gülen
Gözlerin, dişlerin ve ak-pak gerdanınla
Ne güzel Hocamızdın sen Nazmiye Abla.
Önceleri kapkara, sonra gümüş beyazı saçların vardı
Tenin buğdaysı, boyun bir başak kadardı
İçini gıcıklardı bütün dişilerin
Kıllarla dolu beyaz göğüslerin
İnci gibi dişlerin ve kara bıyıklarınla
Açık saçık fıkralar anlatırdın bize ara sıra
Ne çapkın Hocamızdın sen Nazmiye Abla.
Odan kutu gibi, sanki küçük bir evdi
Masan, evraklarla dolu darmadağınık bir yerdi
Güneşin batmasına yakın saatlerde
Dolaşırdı bağırtın kuytu köşelerde
Asistanların korkuyla titrerdi, küçücük ünitelerde
Çatık kaşların, asık suratın ve fırçalarınla
Ne haşin bir Hocamızdın sen Nazmiye Abla.
Muayene odan dik bir yokuşa bakardı
İçinde antik bir muayene ünitin vardı
Nice kulağı duymaz, burnu kanayana
Sesi kısılmışa ve de soluğu zorluya
Güler yüzünle olmaya çalışırken deva
Başında aynan ve elinde diyapazonunla
Ne yaman bir Hekimdin sen Nazmiye Abla.
Servisimiz ıtır çiçekleri ve akvaryumuyla
Benzerdi dördüncü katta tertemiz bir yayla'ya
Tanyerinde ve akşam saatlerinde
Çıkardın avanenle hızlı bir vizite.
Yer yarılır, gök gürler, herkes dönerdi kedi'ye
Yüz desibellik sesin ve elinde sopanla
Ne otoriter Hocamızdın sen Nazmiye Abla.
Sen servise çıkıp adım attığında
Güller açardı hastaların solgun yanaklarında
Onlara şifa verir, canına can katardın
Trakeotomi oldu mu hepimizden önde koşardın
Sonsuz bilgin, yorulmaz bitmez-tükenmez enerjin
Hastalara karşı yoğun sevgin ve alâkanla
Ne mükemmel bir klinisyendin sen Nazmiye Abla.
Ameliyathanemiz iki göz yemyeşil bir yerdi
Asistanların orada sürekli tonsil keserdi
Üzerine farz olan fırçanı attıktan sonra
Çınlardı bağırtın ince uzun koridorlarda
Ameliyat mikroskobun ve başındaki halojen lâmbanla
Ne ilginç ameliyatlar yapardın sen Nazmiye Abla.
Bölüm 43 te küçük bir dershanemiz vardı
Beyaz pancurlu penceresi tren yoluna bakardı
Her Çarşamba eğitim toplantıları yapardın
Herkese söz verir, fikir tartışması açardın
Yine de son sözü sen söyler, noktayı sen koyardın
Eleştiriden hoşlanmaz yapın ve değiştirilmez kararlarınla
Ne yaman tartışmacımızdın sen Nazmiye Abla.
Ne kadar emek gösterse Asistanların nafile
Bitmezdi dört yıl ırgatların çektiği çile
Onlara vizitte olmadık sorular sorardın
Serviste hata yapanı haşlar, polikliniğe kovardın
Ameliyattakini ise tek ayak üstünde tutardın
Katı tutumunla ve içimize saldığın korkuyla
Ne disiplinli bir Hocamızdın sen Nazmiye Abla.
Ders verdiğin odalar stadyum gibi yerlerdi
Amfilerde iğne atsan yere düşmezdi
Öğrencilerine Kulak, Burun, Boğaz'ı anlatırdın
Pratiğe önem verir ve onların sevgisini kazanırdın
Ağzında Bal'la, projeksiyondaki slayt'larla
Ne tatlı dersler anlatırdın sen Nazmiye Abla.
Önceleri hiç düşünmedin hastalardan almak para-pul
Baktın ki kalmadı sırtında ne bir ceket, ne de bir çul
Karar verdin Meşrutiyet'te Muayenehane açmaya
Özen gösterdin onlara faydalı olmaya
Sonra başladın meşhur olup, nam salmaya
Hastalara yaklaşımın, alın terin ve kazandığın helâl paralarla
Ne örnek bir Muayenehaneciydin sen Nazmiye Abla.
Eskişehir yolunda minik bir çiftlik evin vardı
Baharda çiçekler açar, etraf tezek kokardı
Yıllar boyu çorak toprakla boğuştun, uğraştın
Sonunda orada irem bağı gibi bir cennet yarattın
Her yıl birkaç Uzmanın ve onbeş Asistanın
Masmavi havuzunda eğlendikçe gülerdi suratın
Unutulmaz ev sahipliğin, doyulmaz sohbetin ve alâkanla
Ne konuksever bir evsahibiydin sen Nazmiye Abla.
Tanrı vergisi kuvvetin ve adaleli göbeğin
Ne bükülürdü bileğin, ne de kesilirdi nefesin
Tonsilspor adında bir takım kurmuştun
Yıllar boyu top oynayıp, kaptanlığımızı yapmış
Nice şampiyonluklara adımızı yazdırmıştın
Sahadaki deparların ve inanılmaz eforunla
Ne acar bir santrforumuzdun sen Nazmiye Abla.
Gönül verdin derlerdi Hacettepe KBB'a
En sonunda karar vermişsin emekli olup, ayrılmaya
Bilmem şimdi gururlu, memnun ve mesut musun
Yoksa ayrılıyorum diye ağlıyor musun
Bırak tüm bunları, ürettiğin güzel kişileri hatırla
Hatıralarımızda kalan güzel ve unutulmaz anılarınla
Ne güzel bir Hocamızdın sen Nazmiye Abla.
Acı-tatlı anılar kalırken mazide
Kalıyor "Hoşal" adı, hoş bir sada olarak bu Klinikte
Bindokuzyüz altmışüç yılının sonbaharında
Şaban Şifaî'nin izbe bodrum katında
Tek başına ve birkaç Asistanınla
34 yıllık emeğin ve çabanla
Ne iyi ettin de kurdun bu Kliniği, Nazmiye Abla.
Yetiştirdiğin yüzlerce Asistan ve binlerce Öğrencin adına
Şifaya kavuşturduğun onbinlerce hasta namına
Sevgi sana, minnet sana, şükran sana
Saygıdeğer önderimiz, Nazmi Hoca.
Güle güle, kendine iyi bak, hoşça kal
Sevgili Hocamız NAZMİ HOŞAL...
.