FATİH SULTAN MEHMET VE AYOVA Fatih Sultan Mehmet beş lisanı akıcı olarak konuşur, “Avni” mahlâsı ile de şiirler yazar idi.
“Avniyâ, gerçi ölüm dünyede müşkil işdür
Gamze-i dilber ile biz ânı âsân iderüz”
Avnî (Fatih Sultan Mehmet)
(Meali: Ey Avnî , ölüm dünyada güç bir iştir, lâkin güzelin gamzesi ile biz onu kolaylaştırıveririz) (âsân=kolay)
Bazı arkadaşlarımızın oraya buraya seğirtip nutuk yarışına girdikleri şu sıralar, madem yeri gelmiştir, yıllar önce önce başımıza gelmiş gülmeye müstehak bir fıkrayı anlatsam gerek.
Yirmi sene kadar oluyor ; Ayova (Iowa) Üniversitesi’nin pediatri hematolojisi kemik iliği nakil bölümünde iş bulma amacıyla, Ayova (Iowa) eyaletinin, tilkinin bakır sıçtığı bir kenti olan Ayova Siti’ye (Iowa City) gelmiş idik. Kızıl derililer, haliyle,Türk asıllı (!) :) olduklarından, buraya “Ay Ova” demişlerse de “sonradan gelen gâvurlar, hâliyle Türk düşmanı olduklarından :) , bu ismi “Iowa”‘ya çevirmişlerdir” diye de efkâr (fikirler) yürütmüş idik. Ziyaret tasarımızda en önce, kargaların dışkı yemelerinin öncesine alınmış olan fakirin “Lösemi” başlıklı dersi, takiben de hastane turu ve mülâkatlar bulunmakta ki, yaman heyecanlanmakta idik.
Akşam ezan vakti bizi konuk evine aldılar. Ferdâsı (ertesi) sabah bir de görelim ki, amanın her yanı rezil bir kar sarmış ki, ümüğümüze değin kara batarak ve de kolumuz altında kaygan (“slide”) resim gösterme halkasını taşıyaraktan hastaneye olan yüz metrelik mesafeyi yürüyüp ders anlatacağımız opera salonu misali koca salona gelip sahneye çıkmış idik.
Lakin koca salonda hiç kimse bulunmamasına karşın, katiyyen dert edinmeyip, kaygan resim göstericisini de bir güzelce kurup hazırlamış idik.
Vakti saati gelince ise, “Heyvah kimsecikler gelmeyecek nutkumuzu dinlemeye” dememize kalmamış, arka kapudan zarif bir âdem sökün etmiş, gelip en ön sıraya da oturuvermesiyle, bu âdemi gözümüz bir yerden ısırsa da, “Yok artık !!..daha neler” deyip, buranın üniversite muallimlerinden biridir zâhir diye kıyas etmiş idik. 
Zarif âdemdir, “bu havada hiç kimse gelmez, sen başla gitsin” anlamına, “If you wish you may start” diyerekten işmar edince, sular seller gibi ezberimize aldığımız nutku tam bir saat boyunca bir güzelce irâd etmiş idik.
Konuşmamızın bitiminde, tek dinleyenimiz olan bu zarif âdemcağız zıplayaraktan ayağa dikilip, tabançalarını (avuçlarını) yek diğerine çarptıraraktan bu hakîre avazı çıktığınca “Bravo !! Bravo” nidalerı atarak bir alkış tutsun… Konuşmamız çok beğenildi besbelli diyerekten sırıtmaktayız. Muhabbetimizden gözlerimiz yaşararaktan resimlerimizi toparlayıp salonun çıkışına doğru yürümeye başladığımızda ise, zarif âdemdir ayağa kalkıp önümüzü kesmesiyle yüzü kıpkızıl olup, derhal lehçesi bozulmuş, fakirin yüzüne doğru işaret parmağını sallayaraktan, “Nereye gitmektesin bakalım !?” diye sual etmiş, fakir ise korkudan lebimiz (dudağımız) uçuklamış, gövdemiz titreyerekten cavaba ayâz edip , “Konuşmamız sona erdi, hastaneye gitmekteyiz” dediğimizde ise, ol âdemin imlâsı ve zarâfeti derhal bozulup, “Hööst beyim !.. hiç bir yere gidebilemezsin… otur bakalımdı şuraya…Zîra ki senden sonraki konuşmacı benim” diyesi var.
Kolunuzu “Heil Hitler” el peşreviyle semâya (gök yüzüne) uzattığınızda, serçe kuşu parmağızın tırnağının eni, semâda 1 derecelik mesafeyi ölçer.
Akşam 10:00 sularında yüzünüzü kuzey batı yönüne çevirip “Büyük ayı”yı bulup, saniyen sol yumruğunuz ile Che Guevera misâli ayımızın kepçesini kapayıp, sâlisen de kepçe sapının “Alkaid” tesmiye (isimlendirilmiş) birinci yıldızından başlayarak 3 tırnak boyu güney-batı yönünde aşağıya inerseniz…, heyhât hiç birşey göremezsiniz.
Lâkin, güzelce bir dürbünle tam burada “M51” ya da “Whirlpool galaxy” tesmiye yıldız adasını görürsünüz ki amanın dikkat etmez iseniz, hayretinizden uvulanızı (küçük dilinizi) “gurppadanak” yutma tehlikesi vardır..
Gözleriniz hep yükseklerde olsun,
Sırıtaraktan,
Hakîr-i pür taksir,
Dr. Timur Sümer
M51 : Fakirin 24 CM’lik TELESKOPUYLA
M51 : Arkadaşım Kiresci’nin 35 CM’lik TELESKOPUYLA
.



Enfes bir makale. Öğrenerek, gülerek , düşünerek okudum. İki başarılı, yetenekli, yaratıcı, aydınlık yüzlü meslektaşım olarak size ve Timur beye daha nice yıllar üretimlerinizi sürdürmenizi dilerim. Sağlıklı ve mutlu yaşamlarınız olsun.
YanıtlaSilSırrı Bektaş
Sevgili Timur Sümer'in öğrenciliğini hatırladım ,osmanlıcayı bu kadar güzel bir hicviyeye dönüştürmesine hayran olmamak imkansız. Müthiş gezgin Yücel ile birleşince bu öyküyü unutmak imkansızlaştı. İkinize de sağlıklı bir süreçte nice güzelliklerle birlikte olmanızı dilerim.
YanıtlaSilPazar sabahın bu saatinde uyumak yerine merakla okuyunca uyku falan kalmadı. Kendi kendime güldüğümü sonradan farklıyım. Değerli büyüğümüz Timurtaş beyin yazısına sayesinde vakıf olduğumuz değerli Yücel ağabey sonsuz teşekkürler. Saygı ve sevgiyle..
YanıtlaSilLevent.ozluoglu@gmail.com
Otomatik edit kurbanı olduğum farkedilmistir sanırım. Özür kabul edile 🙏 LEVENT
YanıtlaSilİki üstad bir araya gelmişler, ibret olsun deyu cihane, meclisinde olmak ne kadar şahane?!... Mustafa Kahramanyol
YanıtlaSilNe yorumu gireyim ,bende yorum girecek kadar bilgi , nükte , akıl , yaratıcılık yok. Müthiş bir tıbbiye sınıfının iki cevheri tevazu ile başlarına gelen şansızlığı ne kadar mükemmel bir destek ve sunum hikayesine döndürmüşler. Sevgi ve saygımla ve onların hasbelkader arkadaşları olmanın gururu ile yanaklarından öperim. Allah sağlık ve ömürlerini uzun etsin.🥰👌
YanıtlaSilTeşekkürler, çok güzel.
YanıtlaSilÇok hoş bir anlatım.
YanıtlaSilSevdim.
Sevgiyle
Bir düşünce ekersin,bir eylem biçersin
YanıtlaSilBir eylem ekersin,alışkanlık biçersin
Bir alışkanlık ekersin,karakter biçersin
Bir karakter ekersin,kaderini biçersin.
Teşekkürler Yücel Bey…
İki üst seviyedeki dostlar tebrik ve teşekkür ederim
YanıtlaSilHiç ara vermeden, büyük bir heyecanla tüm blogu okudum. Çok harika yazılar, bilgiler öğrendim. Dr.Timur abimi tebrik ediyorum.
YanıtlaSilOna ait bilgileri, bizlere aktardığın için, sevgili kardeşim, sana da çok teşekkürlerimi sunuyorum.
Dr. Osman Nuri Cengiz.