YÜCEL TANYERİ

Ben, Yücel Tanyeri
Duydum ki merak ediyormuşsunuz,
Hususi hayatımı,
Anlatayım:
Evvela hekimim, yani
Büyücü falan değilim.
Burnum var, kulağım var,
Pek biçimli olmamakla beraber.
Lojmanda otururum,
Üniversitede çalışırım.
Ne başımda bulut gezdiririm,
Ne sırtımda mühr-ü nübüvvet.
Ne İngiliz kralı kadar
Mütevaziyim,
Ne de Celâl Bayar'ın
Sabık ahır uşağı gibi aristokrat.
Ispanağı çok severim
Puf böreğine hele
Biterim
Malda mülkte gözüm yoktur.
Vallahi yoktur.
Orhan Veli ile Melih Cevdet'tir
En sevdiğim şairler.
Bir kızım vardır,
İki de torunum pek muteber;
İsmini söyleyemem
Çiçekle uğraşanlar bulsun.
Ehemmiyetsiz şeylerle de uğraşırım,
Ne bileyim,
Belki daha bin bir huyum vardır.
Amma ne lüzum var hepsini sıralamaya.
Onlar da bunlara benzer...


Beni, benden iyi anlatan Orhan Veli'ye teşekkürlerimle...

31 Ocak 2025 Cuma

PİCASSO SERGİSİ-2...

 

- 20 Aralık 2024, Kültürpark-İzmir -

Küçük bir çocukken annem şöyle demişti:
"Asker olursan General olacaksın,
Rahip olursan  Papa olacaksın..."
Ben Ressam oldum, Picasso olarak kaldım.

Pablo Picasso, 1881-1973
....................


İlk Picasso Sergisi.
Açılmıştı İzmir'de.
18 Eylül 2019 tarihinde.
Arkas Sanat Galerisi'nde:

İkinci Picasso Sergisi ise.
Yine İzmir'de.
2024'ün son günlerinde.
Kültürpark Sanat Galerisinde.
Açıldı Resim-Heykel Müzesi'nde...

Picasso Sergisi.
Gravür, Resim, Çizimleri.
DesenFotoğraf ve Litografileri.
Gibi eserlerini havi...

Sanatçının bu Sergisi.
1914-1971 senelerinde ürettiği.
Tam 170 çizim içerikli.
Ve içeriyor özgün desenlerini...

Picasso, Grafik sanatının.
Büyük bir sanatçısı.
Biçimsel özgürlüğün tutkunu.
Ve gerçek bir Ustası...

Picasso, farklı çalışmalarla.
Yaşamı boyunca.
2000'den fazla.
Gravür üretmiştir...

Bu teknik onun.
Resim sanatının gelişiminde.
Önemli ölçüde.
Yer almış ve rol oynamıştır...

Onun tüm yapıtlarında.
Değerli olan tüm temalara.
Bu çizim ve gravürlere.
Bu Sergide yer verilmekte...


Picasso Sergisi fotoğraflarım:
https://photos.google.com/share/AF1QipPGQsMQ4Ov-o6i-L2Q-KJXHUc-pLi6o0peYHFcsxT-QPJkbAge_TnK7I_UpeA5KaQ/photo/AF1QipN_JBJWcptlNt8OsWr9krMHC30x_IYtPB1h2Ojd?key=MDVqVWx2RE1fQ1ZHeVZLMzVxY1JGSHo5aTFpVzJR

.

15 Ocak 2025 Çarşamba

PAPAZIN BAĞI...


- 25 Ekim 2024,  Çankaya-Ankara -

Angara'nın bağları
Büklüm büklüm yolları
Ne zaman zarhoş oldun da
Galdıramıyo'n golları...
....................

Cumhuriyet öncesi.
Ankara'nın çevresi.
Dağlıktı, tepelikti.
Bağlıktı, bahçelikti...

Bağlar vardı Cumhuriyet öncesinde.
Ankara'nın çeşitli yerlerinde.
Seyran Bağları'nda, Dikmen'de.
Keçiören'de ve Kavaklıdere'de...

Bir bahçelik alan da.
Bulunmaktaydı Çankaya'da.
Bir Kilise vardı yakınında.
Bir de Papaz yaşardı bağ yakınında.
Çıkmıştı buraların adı Papazın Bağı'na... 

14 dönümlük büyük bir araziydi.
Gözden ve gönülden uzak bir yerdi.
Kişiler uyarırdı birbirini.
Gitmeyin derlerdi oralara.
Papazın Bağı sanılan alana...

Aslında burası bir Ermeni ailenin yeriydi.
1915'ten sonra burası terkedilmişti.
Alanın Topal Osman'a tahsis edildiği.
Rivayetleri de söylenirdi...

2 Nisan 1923 Topal Osman öldürülmüştü.
Ayni yıl Cumhuriyet ilan edilmişti.
Cumhuriyetin ilk ikizleri dünyaya gelmişti.
Arazi, Necati ve Hayati Kuloğlu isimli.
Bebeklere armağan edilmişti...

Bir rivayete göre de.
Kuloğlu ailesinin 1936 senesinde.
Bu araziyi Cumhuriyet döneminde.
Açık arttırma ile aldığı söylenmekte...

Her ne olursa olsun.
Papazın Bağı diye bilinen.
Yerin sahibi  Ahmet Kuloğlu'na aitti.
Ve orada eşi. 
Şaziye hanımla yaşamını sürdürmekteydi...

1963 senesiydi Ahmet Kuloğlu'nun eşi.
Şaziye hanım bahçede çamaşır yıkıyordu.
ODTÜ'lü bir öğrenci buraya geldi.
Bağ evini görmek istedi.
Şaziye hanım evi ve bahçeyi gezdirdi.
Bir de dürüm ve çay ikram etti.
Öğrenci para vermek istedi.
Şaziye hanım reddetti, almak istemedi.
Öğrenci tamam dedi, bir şart söyledi.
Haftaya arkadaşları ile gelecekti.
Ama o zaman paralar verilecekti...

Ertesi hafta ODTÜ öğrencileri geldiler.
Çaylarını içtiler, dürümlerini yediler.
Oradan hiç ayrılmak istemediler.
Bu kez paralarını verdiler
Hafta sonlarında tekrar geldiler...

Gençler arasında bahçenin ünü yayıldı.
Bir anda gençlerin gözdesi oldu.
Semaverler alındı, masalar konuldu.
Papazın Bağı tabelası takıldı.
Bir de küçük fıskiyeli havuz yapıldı...

Uzun  yıllar boyu.
Ankara'nın gözde yerlerinden oldu.
Papazın Bağı'nın ünü arttı.
Müşteriler akın etmeye başladı...

Özellikle 1970-80 seneleriydi.
Birçok gencin buluşma yeriydi.
Sonra Ankara buraya doğru gelişti.
Aileye büyük paralar teklif edildi.
Aba altından sopa bile gösterildi.
Aile direndi, betona teslim etmedi.
1994 senesine gelindi.
Sit alanı olarak tescil ettirildi...

İki yamaç arasında.
Tam 14 dönümlük koca bir arsa.
Şimdilerde her iki yanında.
Kocaman yüksek binalar arasında.
Sanki apartmanlar arası bir vaha...

Yemyeşil, sık ağaçlı geniş bir arazi.
Her tarafı tellerle çevrili.
Oturup bir çay bile içemiyorsunuz.
Bırakın çay içmeyi, dürüm yemeyi. 
Ağaçlık alana bile giremiyorsunuz... 

Çevresinde surlar gibi birçok apartman.
Ortada cennet gibi, kocaman bir orman.
İçine girilemeyen kimsesiz bir alan...


Papazın bağı eski ve yeni Fotoğrafları:

.

11 Ocak 2025 Cumartesi

CERRAHI ALKIŞLAMAK...

 

- 7 Ocak 2025, Karikatür, Claude Serre -


Eliyle çalışana "Usta".
Zihniyle çalışana "Bilim İnsanı".
Kalbiyle çalışana "Sanatçı".
Eli, Zihni ve Kalbiyle çalışana da 
"Cerrah" denilir.
....................


İki yazı yazmıştım Bloğumda.
İlki 14 Mart Tıp Bayramı'mızda
"Doktoru Alkışlamak" başlığıyla:

İkincisi de.
2016 senesinde.
"Pilotu Alkışlamak" söylemiyle:

Doktor alkışlanır, Pilot alkışlanır da.
Cerrah alkışlanmaz mı acaba.
Koca bir ameliyat
Başarıyla yapılmışsa...

Cerrahi de farklı değildir.
İşin geri tarafı çok geniştir.
İnsanlığın başlangıcı kadar eskidir.
Berberler biraz daha öndedir...

Günümüzde iş hayli karışıktır.
Geri planda çok bilgi birikimi vardır.
Çok sayıda insan rol almıştır.
Müthiş bir emek bulunmaktadır...

5000 yıl önce.
Mısır medeniyetinde.
Milattan önce de.
Bizans-Roma döneminde.
Sonrasında İslam ülkelerinde.
Yakında da Berber olarak İngiltere'de. 
Vardı Cerrahlar hemen her köşede...

Cerrahlar, sonradan Bilime yöneldiler.
Anatomiyi öğrendiler.
Sepsisi-Antisepsiyi bildiler.
Teknikler geliştirdiler.
Kendilerini eğittiler. 
Deneyimler edindiler...

Arkalarında destek var günümüzde.
Çok sayıda Kimyacısı, Fizikçileriyle.
Eczacısı, Optikçileriyle.
Mekanikçi, Görüntüleyicileriyle.
Anestezi ve Cerrahi alet üreticileriyle. 
Mühendisleri ve Elektronikçileriyle...

Görürsünüz, görmezsiniz.
Tanırsınız veya hiç tanımazsınız.
Birçoğu hastanede etrafınızdadırlar.
Hemşireler, Hastabakıcılar.
Teknisyenler, Hasta taşıyıcılar.
Cihazların bakımını yapanlar.
Stajyerler, Asistanlar, Uzmanlar.
Sizi uyutanlar, uyandıranlar...

Ameliyathaneye girersiniz.
Orada Cerrahınızı görür, sevinirsiniz.
Hatırınızı sorar, iyiyim dersiniz.
Uyursunuz, hiçbir acı çekmezsiniz.
Cerrahınız saatlerce uğraşır, didinir.
Meydan savaşları verilir.
Sürprizler çıkar düzeltilir.
Eğrisi doğrusuna getirilir.
Zorlu işlemler bitirilir.
Bitince emin olun ki en çok o sevinir.
Sonunda çok zorlu bir işlem bitmiştir...

Uyanırsınız, Servise getirilirsiniz.
Cerrahınız gelir, sevinirsiniz.
Yürekten bir teşekkür edersiniz.
Onu alkışlamayı istersiniz.
Ama alkışlayamazsınız...

Çünkü Sanatkârlar alkışlanır.
Cerrahın alkışlanması pek alışılmamıştır.
Sanatçı işini bireysel olarak yapmıştır.
Ortaya bir Sanat eseri çıkartmıştır.
Bol bol alkış alacaktır...

Aslında, Cerrah da alkışlanmalıdır.
O da işini bireysel yapmıştır.
Çoğu kişi yapılan eseri hiç görmemiştir.
Cerrah son dikişi atıp, yarayı kapatmıştır.
Ve eserine imzasını da atmıştır...

Cerrah bunu tek başına yapmamıştır.
Bilimden yararlanılmıştır.
Emek yoğun bir iş başarılmıştır.
Geride çok kişinin emeği vardır...

Bunların hepsine bir biçimde.
Şükran aktarılmalıdır.
Cerrahın şahsında.
Bence, hepsi birlikte alkışlanmalıdır...

Bir Cerrah,
Arslan gibi bir yüreğe,
Kartal gibi gözlere,
Bir Dervişin sabrına
ve bir Kadının ellerine sahip olmalıdır.

.

3 Ocak 2025 Cuma

TIP ve DİŞ HEKİMLİĞİ MÜZESİ...

 

- 29 Kasım 2024, Adana -  

"Tarihin görevi, şimdi ile geçmiş arasındaki devamlılığı
hem korumak hem de nedenini açıklamaktır.
Geçmişle olan bu devamlılık ilişkisini gözden kaçırmak
Tıp gelişiminin hatta diğer tüm kültürel yapıların
gelişiminin önündeki en büyük engeldir".

Dr. Cecilia C. Metter (1909-1943)
Tıp Tarihçisi
....................

İlter Uzel, 1944 yılında doğdu. 1965 yılında İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nden mezun oldu. 1972'de GATA'da göreve başladı. 1976 yılında “Ortodonti Uzmanı” oldu. 1979 yılında “Tıp Tarihi ve Etik” alanında (M.Sc.Dr.) unvanını aldı. 1981'de Doçent, 1986 yılında Profesör oldu. Kıdemli Albay rütbesinde GATA'dan kendi isteği ile ayrıldı. 1994'te Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Deontoloji ve Tıp Tarihi Anabilim Dalı Başkanlığı yaptı ve burada 14 yıl Diş Hekimliği Fakültesi Dekanlığında bulundu.

Dr. İlter Uzel, Osmanlı Tıp Tarihi, Antik Anadolu Tıp Tarihi ve Paleostomatoloji alanlarında araştırmalar yaptı. Bu alandaki Ulusal ve Uluslararası derneklere üyedir. Tabip Mustafa Ebu’l-Feyz’in, Tuhfetü’l Müteehhilîn (Evlilik Armağanı) ve Şerefeddin Sabuncuoğlu’nun Cerrahiyet-ül Haniye ve Mücerreb-Nâme gibi eserlerini sadeleştirerek günümüz Türkçesine kazandırdı. Bu çalışmaları ile 2000 yılında Sedat Simavi Sağlık Bilimleri Ödülü ve 2011 yılında Puduhepa Bilim-Sanat Başarı Onur Ödülü’nü aldı. Prof. Dr. İlter Uzel, halen İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nde Öğretim Üyesi olarak görev yapmaktadır.

Ülkemizde Tıp Tarihi alanında.
İlk kez Doktora yapan.
Bir Diş Hekimi uzmanı olan.
İter Uzel, bunca işinin arasında.
2020 yılında Adana'da.
1972'den bu yana 50 yıl boyunca.
Topladığı, satın aldığı, biriktirdiği
Obje ve çizimlerle.
Açtı çok güzel bir Müze... 

Bu Müze, Türkiye'de 
İlk Diş Hekimliği Müzesine.
Ev sahipliği yapmakta.
Ve ayrıca Tıp Tarihi hakkında.
Çok geniş bilgiler aktarmakta... 

İki katlı ve on odalı bir Konağı.
Seyhan Belediyesi onarttı.
Sevgili İlter Uzel derledi, toparladı.
Ve geniş bir Tıp Müzesi yarattı...

Tarihi Konağın avlusuna giriyorsunuz.
Üç sağda, üç tane de solda.
Altı sütun görüyorsunuz.
İbni Sina, Ebul Kasım Zahravi,
P. Fauchard ile Halit Şazi,
A. Kantorowicz ve Black Diş Hekimleri,
İle göz göze geliyorsunuz...

İçeriye geçiyorsunuz.
Büyük bir tablo görüyorsunuz.
Tıp Tarihinin önemli Filozofları burada.
Hipokrat'ın büyük bir büstü de tam ortada.

Anadolu kökenli Tıbbın Babası Hipokrat.
Ve "İyi bir Hekim, iyi bir Filozof olmalıdır"
Diyen Bergama'lı Hekim Galen.
Akılcı Tıbbın önderlerinden...

MS 1. yüzyılda Adana'da.
Anavarza'lı Dioscorides.
Materia Medika kitabını yazmıştı.
MS 4. yüzyılda Yumurtalık'da.
Cosmos ve Daimen.
Dünyada ilk organ naklini yapmıştı...

Ardından Roma ve Bizans Tıbbı.
Harp Cerrahisi Truva'da başladı.
İlk Türk Hekimi İbni Sina'ydı.
Cerrahi Atlası Amasya'da yazıldı.
Bir Şerafeddin Sabuncuoğlu kitabıydı...

Osmanlı dönemi.
Ayaş'lı Çocuk Hekimi, Şaban Şifaî.
1705'de vefat etti.
Şanizade Mehmet Ataullah Efendi.
Basılı ilk Anatomi Kitabı'nı neşretti...

İlter Uzel Tıp ve Diş Hekimliği Müzesi.
Bir araya getirmiş sekiz bin Objeyi.
Üç bin kitaplık bir Tıp Kütüphane'yi.
Ve çok sayıda kendi çizimlerini...

Tıp ve Diş Hekimliği aletleri.
1840 yılından kalma bir Diş Üniti.
Mustafa Kemal Atatürk'e ait.
Üst çene kemiğinin kalıbı örneği.
Enver Paşa'ya ait altın azı dişi.
Çanakkale savaşına katılmış.
Bir Anzak askerinin çene kemiği...

MÖ 9250 senesi.
İlk Tarım toplumu üyesi.
Alt çenesi.
Gömülü bir diş örneği...

Beş bin yıl öncesi.
MÖ 3000 senesi.
Bir Sümer tableti örneği.
Ve yazılı sağlık önerileri...

1820 senesi.
Şanizade Mehmet Ataullah Efendi.
"Türk Tıp Tarihi".
Basılı ilk eseri...

1460 senesinde.
"Şifa bula Allahın izniyle".
Diyen Şerafeddin Sabuncuoğlu.
Özlü sözü...

Hemen onun yanında.
1580 yılında "Yarayı ben sardım, 
Şifayı Allah verdi" diyen.
Cerrah Ambroise Paré'nin sözü...

Bir Diş Hekiminin kişisel girişimi.
Birikimleri ve emekleriyle.
Açılan ilk Tıp Tarihi Müzesi ülkemizde.
Oldukça geniş kapsamlı bir Müze.
Tıp ve Diş Hekimliği Tarihi
Sunulan bilgiler, belgeler ve objelerle.
Kültür ve Turizm Bakanlığı görüşüyle.
"Özel Müze" statüsünde...

Ayrıca bu Müze2021 senesinde.
Tarihi Kentler Birliği'nce.
Arşiv Müzeleri kategorisinde.
Değer görüldü Özel bir ödüle...

Her Diş ve Tıp Fakültesi öğrencisi.
Ve her Diş ve Tıp Hekimi.
Merak eden her Sağlık Tarihi gelişimini.
Bence gidip bu Müzeyi görmeli.
Ve de ayrıntılarıyla incelemeli...


Prof. Dr. İlter Uzel Tıp ve Diş Hekimliği Müzesi fotoğraflarım:

.