- 14 Mart 1966 Mantar Dergisi-Hacettepe -
1964 yılı Ekim'inde.
Başlamıştık Hacettepe'ye.
Tıp ve Sağlık Bilimleri Fakültesi'ne.
Yoğun bir eğitim sürecine...
18 yaşındaydık.
Delikanlı çağındaydık.
Sıkıcı Lise eğitiminden sonra.
Kavuşmuştuk oldukça hür bir ortama...
İlk yıllarda.
Her gün 8 saat boyunca.
Teorik dersler alırdık.
Laboratuarlarda çalışırdık...
Serbest zamanlarda.
Sosyal alanlarda.
Aktivitelerimiz olurdu.
İlgimizin çoğunluğu.
Müzik, Tiyatro ve Spor'du...
Bir de Tıp Bayramı'mız vardı.
Her yıl 14 Martlarda kutlanırdı.
Gündüz toplantılar yapılırdı.
Çekişmeli maçlar oynanırdı.
Gece de Baloya katılınırdı...
Bir de Dergi çıkardı.
Tıp öğrencileri çıkartırdı.
Büyük boy bir Dergiydi.
"Hacettepe'de biter"di.
İsmi de "MANTAR" idi...
Hazırlıklar aylar önce başlardı.
Yazılar, karikatürler, hicivler.
Takılmalar, espiriler gırla giderdi.
Çıkardı Mantar Dergisi.
Hocaları, öğrencileri neşelendirirdi...
Ben de 4-5 sene peş peşe..
Çalışmıştım bu dergide.
Kapaklarını yapmıştım.
Yazılar yazmıştım.
Karikatürler yapmıştım.
Oldukça da beğeniler almıştım...
1966 yılında da.
Çizgi ve yazılarımla.
Birçok katkıda.
Bulunmuştum Mantar'a...
Bunlardan birisi de.
Bu gülmece dergisinde.
"Ciddiyet" başlığı ile.
Hazırlamıştım sanal bir Gazete...
Gazetenin başlığını.
Ben seçmiştim.
Hürriyet'in başlığına benzetmiştim.
Ellerimle çizmiştim...
Mottosunu da belirlemiştim.
"Bugün var, yarın yok" demiştim.
Gazetenin prensibini de seçmiştim.
"TAHSİLİ TATİL OLANIN"
"TATİLİ TAHSİL OLUR" demiştim...
Okuyucularını da
"Gazetenin zararına"
Ortak etmiştim.
Tafsilatını da.
"Pazar günü veririm" demiştim...
Doğramacı'yı haber yapmıştım.
Onun bir karikatürünü çizmiştim.
Ara İmtihan puanlarını açıklamıştım.
Biyokimya Hocamızı.
Sebastian John Bach'ı uğurlamıştım.
Pınar Özand Hocamızı evlendirmiştim...
Bunun gibi.
İpe sapa gelmez haberleri.
Uydurmuş, yazılarını yazmış.
Tek sayfada yayınlamıştım...
58 sene öncesiydi.
Yıl 1966 idi.
"Ciddiyet" tek bir gazeteydi.
Bir sayı çıkmıştı.
Bir daha da çıkmadı...
Aradan 11 sene geçti.
1977 yılına gelinmişti.
Cumhuriyet çok ciddi bir gazeteydi.
"Ciddiyet" başlıklı bir ek verdi...
Turhan Selçuk ve Tan Oral.
El ele vermişlerdi.
"Ciddiyet" başlıklı tek sayfa.
Karikatürler ve yazılarla.
Başlamışlardı her hafta sonunda.
Bir mizah sayfası yayınlamaya...
Sonraları bu sayfaya.
Başka çizer ve yazarlar da.
Başladılar katılmaya.
Örneğin Semih Poroy da Ciddiyet'te.
Başladı çizmeye.
Sonra da devam etti Cumhuriyet'te.
Günlük karikatürler çizmeye...
Bizim Ciddiyet ise.
O kadar zengin değildi.
Devam edemedi.
Mantar'ın sayfaları arasında kaldı.
Bir daha da kimse hatırlamadı...
Geçen hafta.
Cumhuriyet'in 100. yıl kutlamasında.
Ankara'da Sergi açılışında.
Gördüğümde Ciddiyet'i duvarda.
Canlandı eski hatıralar bir anda...
Cumhuriyet Ciddiyet.
47 yıldır hala ayakta.
Daha nice senelere.
Hem Cumhuriyet'e.
Hem de Ciddiyet'e...
İki "Ciddiyet" mizah sayfası görüntüleri:
.
Geçmiş zaman olur ki hayâli cihan değer!.... Mustafa Kahramanyol
YanıtlaSilsen ne guzel abimizsin yücel abi
YanıtlaSilsaglıkli ve uzun ömürler diliyorum
Atilla'ya katılıyorum. Fazlası var, azı yok!
YanıtlaSilYÜCEL Agbim herzaman muhtesemsin uzun ömürler diliyorum safak uluer
YanıtlaSilKelimelerle yeniden yılları yaşamak ve yaşatmak👏🏻👏🏻👏🏻
YanıtlaSil