YÜCEL TANYERİ

Ben, Yücel Tanyeri
Duydum ki merak ediyormuşsunuz,
Hususi hayatımı,
Anlatayım:
Evvela hekimim, yani
Büyücü falan değilim.
Burnum var, kulağım var,
Pek biçimli olmamakla beraber.
Lojmanda otururum,
Üniversitede çalışırım.
Ne başımda bulut gezdiririm,
Ne sırtımda mühr-ü nübüvvet.
Ne İngiliz kralı kadar
Mütevaziyim,
Ne de Celâl Bayar'ın
Sabık ahır uşağı gibi aristokrat.
Ispanağı çok severim
Puf böreğine hele
Biterim
Malda mülkte gözüm yoktur.
Vallahi yoktur.
Orhan Veli ile Melih Cevdet'tir
En sevdiğim şairler.
Bir kızım vardır,
İki de torunum pek muteber;
İsmini söyleyemem
Çiçekle uğraşanlar bulsun.
Ehemmiyetsiz şeylerle de uğraşırım,
Ne bileyim,
Belki daha bin bir huyum vardır.
Amma ne lüzum var hepsini sıralamaya.
Onlar da bunlara benzer...


Beni, benden iyi anlatan Orhan Veli'ye teşekkürlerimle...

17 Mayıs 2020 Pazar

Dr. ORHAN CURA (1929-2020)




Hacettepe KBB Bölümüne 1970 Haziran ayında girmiştim. İki yıl geçtikten sonra İzmir’de Ulusal KBB Kongresinin toplanacağını öğrendik. Bildirilerin hazırlanması için haliyle yeni Asistanların çalışması gerekiyordu. Görevler verildi ve bizler de istenilen bilgileri, belgeleri toplamaya başladık.

Toplantı İzmir’de Ege Üniversitesinin organizatörlüğünde yapılacaktı. Ege Üniversitesi KBB’dan Orhan Cura Hoca’nın ismini o zaman duymuştum. Kendisini hiç görmemiştim ve tanımıyordum. Nasıl bir Kongre olacağını da çaylak olduğum için tahmin edemiyordum.

Yoğun bir çalışma temposu ile bana verilen görevi Hocalarımla birlikte tamamladım. İki bildiride ismim vardı, sunumlarını da ben yapacaktım. Haliyle heyecanlıydık, Kongrenin nasıl geçeceğini tahmin edemiyorduk.

50 yıl önce Kongreler için sponsor filan yoktu. Kongreler Üniversite veya Fakültelerin salonlarında yapılırdı. Tek tek değiştirmeli projeksiyonlarda siyah-beyaz slide’larla sunumlar yapılırdı. O slideları projeksiyona doğru yerleştirmek hayli zordu ve deneyim gerektirirdi. Ve bu görevi çoğu kez Asistan yapar, epeyce de olumsuz puanlar alırdı. Herkes Kongre masraflarını kendisi karşılar, sembolik katılım ücretini öder ve konaklama-yeme işlemlerini de kendi cebinden yapardı.

Biz Ankara’dan Hocalarımızın otomobillerine sıkışarak yola koyulduk. Nazmi Hoşal, Ziya Tinel ve Abdulkadir Tanyeri’nin otomobillerine dağıldık. Kıvanç Ayas, Cem Keçik, Bülent Gürsel, Aras Şenvar ve Odyoloji’den Erol Belgin ve Nevma Madanoğlu ekibi oluşturuyordu.

O yıllarda Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Tepecik Hastanesi’ndeki geçici yerinden Bornova’da yeni yapılmış olan modern Hastaneye yeni geçmişti. Orhan Hoca biz Asistanlara bir kolaylık yapmış ve KBB Servisini birkaç günlüğüne boşaltmış ve Kongre için gelen Asistanlara tahsis etmişti. Tüm Asistanlar geceleri Serviste yatıyorduk.

Orhan Hocamız bizleri bir gece evinde, bir gün de Çeşme’deki yazlığında  ağırladı. Hızlı konuşması, konukseverliği, dostluğu, ilgisi olağanüstüydü. Bize kendi elleri ile tuttuğu Mercan balıklarla ziyafetler çekti. Uduyla, Piyanosuyla ve Erol Belgin’in iştirakiyle güzel fasıllar yaptık. Haliyle Orhan Cura Hocamızı yakından ilk kez böyle tanıdık.

Babası olan KBB Uzmanı Dr. Hüseyin Hulki Cura’yı da bu toplantılarda gördük, tanıdık. Hüseyin Hulki Bey, KBB Camiamızın ilk isimlerinden Ziya Nuri Paşa’nın yanında eğitimini almış ve onun prensipleri ile yetişmiş, Oğlunu da daha sonra Ziya Nuri Paşa’nın prensipleriyle eğitmişti ve İzmir’in ilk Türk KBB Hekimi idi.

Emekli olduktan sonra 2001 yılında anılarını anlatması için Orhan Hocamızı Samsun’a davet etmiştik. Sunumlarını titizlikle ve yazarak hazırlardı. Ama sunumu sırasında o yazdıklarına hiç bakmadan ama sohbet eder gibi öyle hızla anlatırdı ki herkes hayranlıkla kendisini dinlerdi. Samsun konuşmasının metnini de bana vermişti. Oradan bir paragraf aktarmak istiyorum:

Uzman olmadan önce Poliklinikte gördüğüm hastalara endikasyonlarına göre babamdan öğrendiğim Ziya Nuri Paşa’nın tüm gargara, inhalasyon, çocuk burun damlası, kulak damlaları formüllerini yazıyordum…

Yine ayni sunumda, babasından aldığı bir dersi de aynen şöyle anlatmıştı:

İkinci sınıfta Tıp öğrencisiydim, bir gün babam muayenehanesinde beni muayene koltuğuna oturttu, eline burun spekulumunu alıp sert bir şekilde burnuma soktu. Sanki boksör Muhammed Ali Clay’den bir direk yumruk yemiştim. ‘Bizim meslekte el yumuşaklığının değerini artık hiç unutmazsın’ dedi. Sonra açıklamağa başladı. Alın aynasının özelliklerini anlattı. Önce, ışığın nasıl yöneltileceğini gösterdi ve stereovizyonun önemine değindi. Her iki elin dirsek, bilek ve parmak eklemlerinin boşa alınmış otomobil vites kolu gibi gevşek olması ve spekulumların ters elde ve elden kayacak kadar yumuşak tutulması gerektiğini belirtti. ‘En önem taşıyacak olan özellik ise’ diye ekledi KBB bakısı öğrenilirken belirli bir el yumuşaklığı ve ters el çalışması kazanılmadan polikliniğe gelen hastanın muayene edilmemesidir. Hasta, beyaz gömlek giymiş 5 inci sınıf stajyeri ile KBB hekimini ayıramaz. Polikliniğe denek olmak için değil, derdine çare aramaya gelmiştir. Tıp öğrencileri her uygun fırsatta bu muayeneyi önce birbirleri üzerinde denemelidirler. Esas muayeneyi yönetecek olan koltuğa oturan öğrenci olacaktır ve el yumuşaklık dozunu muayene eden arkadaşına o benimsetecektir’. ‘Gel, ben oturayım beraber çalışalım’ demesine karşın, babamla aramda olan mesafe ve saygı nedenleriyle ben buna yanaşmadım.

Baba-oğul Cura’lar, babası ve evladı da KBB Uzmanı olan ülkemizdeki ilk ailedir. Bakın, Orhan Hocamız bunu nasıl anlatıyor: “Bana gelince, ben tüm alışkanlıklarımı, yaşam özelliklerimi babama borçluyum.  Mesleği bir usta-çırak niteliğinde bana o öğretti. 6 günde parça parça koparılarak tonsillektominin yapıldığı bir ortamdan başlayarak, ülkemizin modern önemli bir kuruluşu olan Ege Tıp Fakültesi KBB’ın 40 yıllık gelişimini gerçekleştirebilmemde en büyük pay babama aittir”.

Bizler, hiçbirimiz Türk KBB topluluğunun ilk kurucusu olan Ziya Nuri Paşa’yı göremedik. Ama onun Kliniğinde yetişmiş olan Hüseyin Hulki Bey’den KBB’ın temel prensiplerini öğrenmiş olan son büyüğümüz Dr. Orhan Cura Hocamız 
iki gün önce aramızdan ayrıldı ve bir devir de böylece kapandı.

Her iki büyüğümüz de Türk KBB evrimini geliştirdiler, ileriye taşıdılar.

Hep saygılarımızla hatırlayacağız.

Dr. Orhan Cura, İzmir Tabip Odası tarafından düzenlenen 
meslekte 60 yıl töreninde babası KBB Mütehassısı 
Dr. Hüseyin Hulki Cura'nın elini öperken, 1980



.