YÜCEL TANYERİ

Ben, Yücel Tanyeri
Duydum ki merak ediyormuşsunuz,
Hususi hayatımı,
Anlatayım:
Evvela hekimim, yani
Büyücü falan değilim.
Burnum var, kulağım var,
Pek biçimli olmamakla beraber.
Lojmanda otururum,
Üniversitede çalışırım.
Ne başımda bulut gezdiririm,
Ne sırtımda mühr-ü nübüvvet.
Ne İngiliz kralı kadar
Mütevaziyim,
Ne de Celâl Bayar'ın
Sabık ahır uşağı gibi aristokrat.
Ispanağı çok severim
Puf böreğine hele
Biterim
Malda mülkte gözüm yoktur.
Vallahi yoktur.
Orhan Veli ile Melih Cevdet'tir
En sevdiğim şairler.
Bir kızım vardır,
İki de torunum pek muteber;
İsmini söyleyemem
Çiçekle uğraşanlar bulsun.
Ehemmiyetsiz şeylerle de uğraşırım,
Ne bileyim,
Belki daha bin bir huyum vardır.
Amma ne lüzum var hepsini sıralamaya.
Onlar da bunlara benzer...


Beni, benden iyi anlatan Orhan Veli'ye teşekkürlerimle...

31 Mayıs 2020 Pazar

+ 65 SOKAKLARDA...



Bugün pazar
Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar
Ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün
bu kadar benden uzak
bu kadar mavi
bu kadar geniş olduğuna şaşarak
kımıldamadan durdum.
Sonra saygıyla toprağa oturdum,
dayadım sırtımı duvara.
Bu anda ne düşmek dalgalara,
bu anda ne hürriyet, ne karım.
Toprak, güneş ve ben.
Bahtiyarım...
                                Nazım Hikmet
...............

Corona çıktı.
Mertlik bozuldu.
Eskiden yaşlıya olan saygı.
Tümünden kayboldu...

Şimdilerde sokaklarda, caddelerde.
Yaşlıyı görenlerde.
Bir ürkeklik, bir çekingenlik.
Sanki Corona'yı biz getirdik...

Yaşı 65 olanlar.
1955 doğumlular.
Benim gibi tevellüdü 46 olanlar.
68 Kuşağı'nı oluşturanlar...

Bizim doğduğumuz zamanlarda.
40'ı çıkmadan daha.
Çıkartmazlardı bebeleri.
Sokağa bile...

Çocukluğumuzda da.
Salmazlardı bizleri sokağa.
Evlerimizdeki odalarda.
Oynardık arkadaşlarımızla...

Okul çağımızda. 
Çıkardık sokaklara.
Bomboş arsalara.
Top oynamaya...

Ergenliğimizde.
27 Mayıs'ın öncesinde.
Sokaklarda karşıydık DP yönetimine.
Olur mu böyle olur mu türküsüyle...

Gençliğimizde.
Çıkardık en güzel giysilerimizle.
Sokaklara, caddelere.
Karşı cinslerle flört etmeye...

20'li yaşlarımızda.
Ya taksim, ya ölüm sloganıyla.
Destek olmak için Kıbrıs'a.
Dökülmüştük yine yollara.

Üniversite yıllarımızda.
Artık aittik 68 Kuşağı'na.
Yürümekle pek aşınmasa da.
Ömrümüz geçiyordu yine yollarda...

1970'li yıllarda.
Yıllarımız geçti Taksim Meydanı'nda.
Arkadaşlar kaybettik sokaklarda.
Sağ-Sol çatışmalarında...

1980'lerden sonra.
Kendimizi bulduk Otobanlar'da.
Önce Renault, Murat'larla.
Sonra Honda, Toyota'larla...

1990'larda yine yollarda.
Bu kez uçaklarla.
İç hat uçuşlarıyla.
Türk Hava Yollarında...

Geldik belli bir yaşa.
Tam, eriştik derken olgunluğa.
Bu defa da.
Bulmuştuk kendimizi Gezi olaylarında...

Derken kocadık.
Emekli olduk.
Bomboş dağlara, yaylalara çıktık.
Kırlarda yürüdük, dolaştık...

Yavaş yavaş azaldı görmemiz.
Çoğumuz birkaç hastalıkla birlikteyiz.
Ya by-pass'lıyız, ya stent'liyiz.
Ya da prostat eksikliyiz...

Corona geldi cihane.
"Artık yaşlısınız" demektense.
Nazik bir söylemle.
Adımız çıktı + 65'e...

Bizler 68 kuşağı gençleriyiz.
Toplam 7.5 milyon kişiyiz.
Boş sokaklarda yetişmişiz.
Bomboş sokaklarda oynamışız.
Tenha sokaklarda gezmişiz.
Sokaklarda gösteri yapmışız. 
Okullarda boykotlara katılmışız.
Sokak yasaklı nüfus sayımları yaşamışız.
Kıbrıs Barış Harekâtı'na katılmışız.
3 ihtilal, 2 tane yarım kalkışma görmüşüz.
Görmüş, geçirmişiz.
Ömrümüzün sonuna gelmişiz...

Ölmek kaderde var, bize ürküntü vermiyor
Lakin sokaktan ayrılışın ıztırâbı zor...
                                 (Yahya Kemal Beyatlı)

.