YÜCEL TANYERİ

Ben, Yücel Tanyeri
Duydum ki merak ediyormuşsunuz,
Hususi hayatımı,
Anlatayım:
Evvela hekimim, yani
Büyücü falan değilim.
Burnum var, kulağım var,
Pek biçimli olmamakla beraber.
Lojmanda otururum,
Üniversitede çalışırım.
Ne başımda bulut gezdiririm,
Ne sırtımda mühr-ü nübüvvet.
Ne İngiliz kralı kadar
Mütevaziyim,
Ne de Celâl Bayar'ın
Sabık ahır uşağı gibi aristokrat.
Ispanağı çok severim
Puf böreğine hele
Biterim
Malda mülkte gözüm yoktur.
Vallahi yoktur.
Orhan Veli ile Melih Cevdet'tir
En sevdiğim şairler.
Bir kızım vardır,
İki de torunum pek muteber;
İsmini söyleyemem
Çiçekle uğraşanlar bulsun.
Ehemmiyetsiz şeylerle de uğraşırım,
Ne bileyim,
Belki daha bin bir huyum vardır.
Amma ne lüzum var hepsini sıralamaya.
Onlar da bunlara benzer...


Beni, benden iyi anlatan Orhan Veli'ye teşekkürlerimle...

2 Mart 2015 Pazartesi

AĞRI DAĞI İLE...


"...kalabalık toptan yüzünü Ağrıya dönüp, 
gözlerini kırpmamacasına dağın doruğuna diktiler. 
Ve hep inatla öyle kaldılar".

Ağrı Dağı Efsanesi'nden, Yaşar Kemal 

...............

Bir gün önce 21 Şubat'ta.
Küçük Ağrı dağını görmüştük zorla.
Gün batımında.
O da bulutların arasında...

Ertesi günü.
22 Şubat.
Benim.
Doğum günümdü...

Yeğenim Tunç, 4 yıl önce.
Kendi doğum gününde.
Ağrı'ya kış tırmanışı yapmıştı.
Bu ulu dağa tek başına çıkmıştı...
http://yucel-tanyeri.blogspot.com.tr/2011/04/tek-basina-agri-dagina.html

Benim öyle bir niyetim yoktu.
Doğum günümde.
Yüce Ağrı'yı görsem bile.
Yeterdi kendime...

Sabah ilk işim.
Hava'ya bakmak oldu.
Günlük güneşlik bir havaydı.
Adeta yaz'dan kalmaydı...

Iğdır'da meslektaşım.
Dr. Yüksel Çavuşoğlu.
Ve arkadaşım Burak Köroğlu ile.
Sözleşmiştik Ağrı'yı görmeye...

Sevgili Yüksel geldi otelimize..
Bizi aldı otomobiliyle.
Iğdır'dan çıktık yola.
Ağrı'nın etrafını dolanmaya...

Yüce bir dağ Ağrı.
5137 metre rakımlı.
Türkiye'nin en büyük dağı.
Başı çoğu zaman dumanla kaplı...

Sabah başı yine hafif dumanlıydı.
Öğlene doğru açıldı.
Dümdüz bir ovanın ortasında.
Sanki mağrur bir yapıydı...

Gittik sonra.
Gürbulak sınır kapısına.
Dura kalka.
Bu muhteşem güzelliğe baka baka...

Dönüşte Doğubayazıt'ta.
Bir restoranda.
Abdigör Köftesi'yle.
Karnımızı doyurduk öğlen yemeğinde...
http://yucel-tanyeri.blogspot.com.tr/2010/09/abdigor-koftesi.html

Yemeğin sonrasında.
Ağrı dağının tabanında.
Dümdüz çimenlik bir merada.
Topumuzu da oynadık kendi aramızda...

Sonra da kuzeyinden.
Ağrı'nın eteklerinden.
Seyreyledik yeniden.
Bu muhteşem dağı gün biterken...

Müthiş bir gezi olmuştu.
Ağrı'nın çevresi dolaşılmıştı.
Dağın güzelliğine hayran kalınmıştı.
Ağrı dağı bol bol fotoğraflanmıştı...

O gün pasta, masta yenilmemişti.
Mum filan da söndürülmemişti.
Caf caflı bir kutlama yapılmamıştı.
Ağrı dağı doğum günüm için unutulmaz bir olaydı...


Ağrı Dağı Fotoğraflarım:
https://photos.google.com/share/AF1QipPvYrAopWy-RpH-TYqgyE50O4txStwTN-yX5j_bG1UEi7KcYmGgpf_k8N-6n2Ry3Q/photo/AF1QipNjF5JNkhHM820xEU0sdeEleWlj_1fp3ed6tK-B?key=eXNtWlpUVzRzVThxV3FWX1VSWDBpTUpHSzh4LWtR

.