Niğde Gazozu'nu içmiştim.
(http://yucel-tanyeri.blogspot.com.tr/2008/02/yerli-mali-yurdun-mali.html)
Aladağlar'a tırmanmıştım.
Ama Niğde'yi hiç görmemiştim...
Geçen hafta Niğde'ye gidecektik.
Bu kez bir kültür gezisi yapacaktık.
Soğuk ve kar nedeniyle bir hafta erteledik.
Ve geziyi bu hafta yapmaya karar verdik...
Sabah önce Strabon grubumuzla Müze'yi gezdik.
Paleolitik, Neolitik ve Kalkolitik.
Çağlara ait Köşk Höyük eserlerini.
Beğeniyle izledik...
Geç Hitit ve Frig kalıntılarını.
Helenistik, Roma ve Bizans buluntularını.
Etnografik yapıtları gördük.
Niğde hakkında ilk bilgileri edindik...
Sonrasında.
Yolculuk Andaval'a.
Burası Niğde'ye.
8 km mesafede...
Niğde'nin bir köyü.
Günümüzde Aktaş olarak geçiyor ismi.
Aslında Andabalis isimli.
Şirin bir Rum yerleşimi...
Andaval köylüleri.
Aslında konuksever insanları.
Öylesine misafirperver ki.
Kendileri yemez, doyururlarmış misafirlerini...
Konukseverliğini her duyan.
Andaval'a gelirmiş heman.
Yer, içer, yatar.
Beslenirlermiş uzun zaman...
Kötüye kullanılmış bu iyilikleri.
Ve misafirperverlikleri.
Andavallı'ların bu özelikleri.
Saflıklarını ve içtenlikleri...
Bu nedenle ve de zamanla.
Çıkmış adı "Andavallı"ya.
Ve söylenir olmuş "andavallı" terimi.
Ahmak ve aptal insanlara...
Günümüzde.
Andaval da yok.
Anabalis de.
Kala kala kalmış bu deyim dilimizde...
Bir de.
Yıkık bir kilise.
Anabalis'ten kalan bize.
6. yüzyıldan önemli bir dinsel harabe...
Bu kilise Haç yolu üzerinde.
Önemli bir yerde.
İmparator Konstantin'in anası adına.
İnşa ettiği sanılıyor Helena'ya...
Günümüzde yarı yıkık biçimli.
Konstantin Helena Kilisesi.
Anabalis'ten kalan bu tek abideyi.
Restore etmiş Hacettepe Üniversitesi...
Niğde Müzesi ve Konstantin Helena Kilisesi fotoğraflarım:
https://photos.google.com/share/AF1QipOUYLwHeuzUvqMLWUyqxeiF1dPMQodT91gz0G7Hw3Hnzvx_nmJcz05aHJP6Xn0Eow/photo/AF1QipNJ4213IAUH4PN4OnOX2-FIlfGpH2nCBumdb3Xa?key=d3dVNFB3OElQZDJxOXpNZ3BnODNxbzZGeG9FektR
.