Gidiyorsunuz upuzun bir yolda.
Yemyeşil bir ortamda.
Bir tren kompartımanında.
Sanki bir sonsuzluğa…
Gözünüz yeşile doyuyor.
Ama gönlünüz doymuyor.
Olmak istiyorsunuz o sonsuz yeşilin içinde.
Değil bir tren penceresinin gerisinde…
Trenden fotoğraf çekmek zor dostlar.
Öncelikle özgür değilsiniz.
Hareket alanımız kısıtlı.
Görüş alanınız da sınırlı…
Seyahatin yarısı zaten gece geçiyor.
Gündüz görüşünüz de tek pencere ile kısıtlı.
Pencereler zaten çift camlı ve kapalı.
Çoğu kez de ışık yansımalı, lekeli ve de pasaklı…
Tren gidiyor 120-140 km hızla.
Objeler önünüzden kayıyor büyük bir süratle.
Tren sallanıyor belirli bir ritimle.
Zorluk çekiyorsunuz kareyi belirlemekte…
Direklerin, tellerin ve ağaçların bolluğu.
Nehir geçişlerinde köprü korkuluklarının çokluğu.
Bir de ters ışığın varlığı.
Engelliyor güzel görüntü yakalamayı…
En kötü ve yoksul bölgelerinden geçer.
Tren yolları genellikle şehirlerde.
O nedenle görüntüleyemezsiniz.
Kentlerin güzel yerlerini de…
Dijital fotoğrafçıların bolluğu.
54 kişiye bir tek prizin oluşu.
Ve de bataryaların şarj edilme sorunu.
Oluşturuyor trende fotoğraf çekmenin dayanılmaz zorluğunu...
Çok fazla fotoğraf çekemedim.
Tren penceresinde.
Çok beğenmedim çektiklerimi de.
Tüm bu nedenlerle…
Göreceksiniz yine de.
Bir bölümü çekilmiş tren penceresinde.
Biraz daha güzeller.
İstasyon molalarında çekilenler belki de…
TransMongolia ekspresi tren fotoğraflarım:
http://picasaweb.google.com/105371707000908378020/TrendenFotograf#5776517161978846450
.