Ne içindeyim zamanın
Ne de büsbütün dışında
Yekpare, geniş bir anın
Parçalanmaz akışında
Ahmet Hamdi Tanpınar
……………
“Ben Gönen’de doğdum. Yirmi yıldır görmediğim bu şehir yavaş yavaş hayalimden silinmeye başladı…”
Cümleleri ile başlar.
Ömer Seyfettin’in.
Pek güzel.
“Ant” isimli öyküsü…
Ben Besni’de doğdum.
Hayalimde zaten hiç yoktu.
Çünkü altı aylıkken ayrılmıştım.
Bu şehirden…
Bu Bayram’da gördüm.
İlk kez Besni’yi.
65 yıl aradan sonra.
Doğduğum bu yeri…
Malatya’ya bağlı bir kazadır.
Besni.
19. yüzyılın.
Sonlarında…
Gaziantep’e bağlanır.
Cumhuriyet'in ilk yıllarında.
Tekrar Malatya’ya verilir.
1933 yılında…
Adıyaman’a bağlanır.
Sonunda.
Adıyaman vilayet olduğunda.
1954 yılında…
Gaziantep'li de diyebilirsiniz bana.
Malatya'lı da.
Ya da.
Adıyaman'lı da…
Peki.
Diyebilir misiniz Besni’li?
Acaba.
Bana ?
Küçük bir yerleşim yeridir.
Ben doğduğumda.
Besni, 1946 yılında.
Dar bir vadide ve iki dağ arasında…
Yolu yokuştur, seli boldur.
Sokakları dardır, evleri topraktır.
1933 yılında Devlet bir karar alır.
Besni buradan kaldırılacaktır…
Besni tümüyle taşınır.
1965 yılında.
Daha kuzeyde bir alana.
“Yeni Besni” adıyla…
Uğradık son gezimizde.
Yeni Besni’ye.
Geniş caddeleriyle.
5 katlı modern evleriyle…
Benim doğduğum Besni yok olmuştu.
Bir antik köprü kalıntısı.
İki de minare artığı kalmıştı.
Başka da hiçbir şey yoktu…
“Bethesna” denilmiş.
Antik dönemde.
Benim doğduğum alana.
“Cennete eş” anlamında…
Sonra Bihisni olmuş.
En sonunda da Besni.
Şimdilerde “Eski Besni” deniliyor buraya.
Tümüyle yok olduktan sonra…
Ne doğduğum düz damlı kerpiç ev.
Ne de kulağıma ilk ezanın okunduğu cami.
Ne suyunu içirdikleri tarihi çeşme.
Ne de gölgesinde belki de serinlediğim meşe.
Hiç birisi yok yerinde…
Besni fotoğraflarım için:
https://photos.google.com/share/AF1QipNpe3CFMXWqY_zZCoXEgC5B-GI1glC_1FRABRRM-lzCv6vc7EZL2xyQWLEK82GopA/photo/AF1QipN5dWm3E3y4LUztIQN-WP95KGhrsorMCOkqHaVc?key=MGdmTFJicHMxTGo5eWtOb0VPSWtFWjQ5aXBNSl9n
Besni Eğitim Festivali videosu:
http://www.youtube.com/watch?feature=player_embedded&v=NBRm62R96cc
.
Bana ?
Küçük bir yerleşim yeridir.
Ben doğduğumda.
Besni, 1946 yılında.
Dar bir vadide ve iki dağ arasında…
Yolu yokuştur, seli boldur.
Sokakları dardır, evleri topraktır.
1933 yılında Devlet bir karar alır.
Besni buradan kaldırılacaktır…
Besni tümüyle taşınır.
1965 yılında.
Daha kuzeyde bir alana.
“Yeni Besni” adıyla…
Uğradık son gezimizde.
Yeni Besni’ye.
Geniş caddeleriyle.
5 katlı modern evleriyle…
Benim doğduğum Besni yok olmuştu.
Bir antik köprü kalıntısı.
İki de minare artığı kalmıştı.
Başka da hiçbir şey yoktu…
“Bethesna” denilmiş.
Antik dönemde.
Benim doğduğum alana.
“Cennete eş” anlamında…
Sonra Bihisni olmuş.
En sonunda da Besni.
Şimdilerde “Eski Besni” deniliyor buraya.
Tümüyle yok olduktan sonra…
Ne doğduğum düz damlı kerpiç ev.
Ne de kulağıma ilk ezanın okunduğu cami.
Ne suyunu içirdikleri tarihi çeşme.
Ne de gölgesinde belki de serinlediğim meşe.
Hiç birisi yok yerinde…
https://photos.google.com/share/AF1QipNpe3CFMXWqY_zZCoXEgC5B-GI1glC_1FRABRRM-lzCv6vc7EZL2xyQWLEK82GopA/photo/AF1QipN5dWm3E3y4LUztIQN-WP95KGhrsorMCOkqHaVc?key=MGdmTFJicHMxTGo5eWtOb0VPSWtFWjQ5aXBNSl9n
Besni Eğitim Festivali videosu:
http://www.youtube.com/watch?feature=player_embedded&v=NBRm62R96cc
.