- 24 Kasım 2011, Adana -
Adana'daki Ulucami, Osmanlı döneminde 1513 yılında
Ramazanoğlu Halil Bey tarafından yapımına başlanan,
ancak 1541 yılında Halil Bey'in oğlu Piri Mehmet Paşa
zamanında tamamlanan bir Ulu Camidir. Selçuklu, Memlûklu
ve Osmanlı dönemlerine ait mimari özellikler barındıran ve
içinde Cami, Türbe, Medrese, Çeşme, Sebil ve Şadırvan
bulunduran kompleks bir yapıdır. Gelin, burayı 1672 yılında
ziyaret eden Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesinden öğrenelim:
....................
Ramazanoğlu Camii, yan kapıdan yan kapıya boyu 100
ayaktır. Kıble kapısından mihraba 60 ayaktır. Mihrap üzerinde
yüksek bir kubbesi var, bütün kubbelerden yüksek, göklere
doğru uzayıp gitmiş sivri kârgir kubbedir ve dört yüksek sütun
üzere yapılmıştır.
Bundan başka kubbeleri toloz kârgir yapıdır. Yüksek kubbenin
altın aleminin parıltısı gözleri kamaştırır. Bu düzgün kubbe
kurşunludur.
Bu camiin içi ve dışı baştan başa Bihzad ve Mânî kalemi ile
yazılmıştır. Bazı kitabeler içinde Karahisarî tarzı iri yazılarla
ayetler yazılmıştır.
Mihrap ve minberinin övgüsünde dil acizdir. Mihrap duvarında
pencereleri yoktur. Ancak açık olması için usta mühendis
kıble kapısı tarafında 7 geniş kapı yapmış. Bu kapılar üzerinde
ve camiin dört tarafında öyle şebekeli billur ve moran, sanatlı
renkli camlar var ki çok güzeldir. Güneşin aksi vurup camiin
içi nur üstüne nur olur. Camiin içinde nice bin kıymetli avize ve
kandiller asılıdır ki övgüsünde dil aciz ve bütün bakanlar biçare
olur. Müezzin mahfili ince sütunlar üzerinde kafesli bir köşktür
ki sanki İrem köşküdür.
Dış avlusu öyle bukalemun nakşı renkli, değerli küçük küçük
taşlarla döşenmiştir ki sanki hakkak elinden çıkmış bir cilâlı
avludur. Ilıman diyar olmakla bütün cemaat bu avluda ibadet
ederler.
Bu avlunun üç tarafında yan sofaları üzere ham mermer, siyah
mermer, somaki, zenburi ve yerekan taşından toplam 23 sütun
üzerinde 20 kubbe, gök kubbe ve mavi kâse gibidir. Ama üzerleri
sanatlı kırmızı kiremitlidir. Yapı ustası öyle düzgün kiremit
örtmüştür ki biri birinden ayrı değildir. Yine bu kubbecikler
üzere sıralı alemler altın taçlı köleler gibi dizilmiştir. Bu sofalar
çeşit çeşit ibretlik halılar ile döşenmiştir. Ve kalabalık cemaatten
bir an boş değildir.
Bu camiin solunda camie bitişik bir sivri kurşun örtülü yüksek
kubbe içinde hayır sahibi Ramazanoğlu medfundur. Bu türbeye
bitişik cami avlusunun sol kapısı üzerine yapılmış düzgün
bir minaresi var, göklere boy uzatmıştır. Bir şeşhane sanatlı
minaredir. Şerefeleri Arabistan tarzı köşk gibi örtülü minarelerdir,
zira mübarek gecelerde müezzin elinden minareler alınmaz.
Onun için üzerlerini köşk gibi örterler. Bu minarenin altındaki
avlu kapısı üzere: "Binasını Allah korkusu ve rızası üzerine
kuran kimse mi daha hayırlıdır" âyeti yazılmıştır.
Kısacası, Cenâb-ı Hakk'm ihsanı üzere yedi iklimde çok
acayip eserler ve büyüleyici sanatlı garip binalar gördüm ama
bu camide olan ruhaniyet ve kalp temizliği ile olan ibadet bir
camide görmedim. Zira hayır sahibi, bu nurlu camii gaza malıyla
yapmıştır. Kısacası misli bir mamur beldede yoktur. Ve âdemoğlu
onun yapısını, güzel sanatlarını ve çeşit çeşit tasarruflarının
anlatımında acizdir. Yeryüzünde öyle bir insan yapısı
yapılmamıştır. Zarifliği, yapısındaki letafet ve incelik
anlatılamayacak bir camidir.
Evliya Çelebi Seyahatnamesi
Seyit Ali Kahraman
9. Kitap, I. Cilt, sayfa: 359-360
Adana Ulucami Fotoğraflarım:
.
Çok güzel ve mimarlık açısından çok ilginç. Eline sağlık. mkahramanyol@yahoo.com
YanıtlaSilEmeğinize sağlık değerli dostum.
YanıtlaSilÇok güzel bir eser.
YanıtlaSilMinare mimarisi çok değişik.Şadırvanı andırıyor.
YanıtlaSil