YÜCEL TANYERİ

Ben, Yücel Tanyeri
Duydum ki merak ediyormuşsunuz,
Hususi hayatımı,
Anlatayım:
Evvela hekimim, yani
Büyücü falan değilim.
Burnum var, kulağım var,
Pek biçimli olmamakla beraber.
Lojmanda otururum,
Üniversitede çalışırım.
Ne başımda bulut gezdiririm,
Ne sırtımda mühr-ü nübüvvet.
Ne İngiliz kralı kadar
Mütevaziyim,
Ne de Celâl Bayar'ın
Sabık ahır uşağı gibi aristokrat.
Ispanağı çok severim
Puf böreğine hele
Biterim
Malda mülkte gözüm yoktur.
Vallahi yoktur.
Orhan Veli ile Melih Cevdet'tir
En sevdiğim şairler.
Bir kızım vardır,
İki de torunum pek muteber;
İsmini söyleyemem
Çiçekle uğraşanlar bulsun.
Ehemmiyetsiz şeylerle de uğraşırım,
Ne bileyim,
Belki daha bin bir huyum vardır.
Amma ne lüzum var hepsini sıralamaya.
Onlar da bunlara benzer...


Beni, benden iyi anlatan Orhan Veli'ye teşekkürlerimle...

22 Mart 2023 Çarşamba

ERDİNÇ DİNÇER...

 


1964 senesinde Hacettepe'de Tıp Fakültesine kaydımızı yaptırmıştık. Lise'yi yeni bitirmiştik. İlk kez Üniversiteye gidiyorduk. Çoğumuz da Ankara dışından taşradan, Kars'dan, Van'dan, Samsun'dan geliyorduk. Haliyle sosyal olaylardan bihaberdik. 

Derslerimiz sıkıydı, programımız da oldukça yüklüydü. Cumartesi günleri bile saat 13.00'e kadar eğitim yapılırdı. Nefes alacak bile vaktimiz çok azdı. Neyse ki Hacettepe Parkı içinde bir Çayhanemiz vardı. Oraya gidilir, çay içilir. sohbet edilirdi. Müzik becerisi olan birkaç kişi de bizi eğlendirirdi. Bu işin başını da Ahmet Kurtaran çekerdi.

https://yucel-tanyeri.blogspot.com/2008/11/hacettepe-parki.html

https://yucel-tanyeri.blogspot.com/2010/07/modern-folk-uclusu.html

Hocalarımız çok gençti, çok da dinamiklerdi. Öğrenci işleri Müdürümüz Bozkurt Güvenç'di. O, öğrenciler daha aktif olsun isterdi. Pınar Özand, Altan Günalp derslerin dışında bizleri eğitirlerdi. Tanju Fırat, Cumartesi günleri öğlenden sonra 14.30'da Klasik Müzik LP'leri ile gelir, hem bilgiler verir, anlatır ve hem de DUAL marka pikap'ından bizlere çok güzel müzikler dinletirdi.

Sonraları daha da güzel organizasyonlar yapıldı. Sanıyorum arkasında yine Bozkurt Güvenç vardı. Devlet Tiyatrosu ile güzel ilişkiler kurmuştu. Aralıklarla Tiyatro Sanatçıları gelir, bire bir öğrencilerle beraber olurlardı. Çok değişik performanslar sunarlardı. Bir defasında Semih Sergen gelmişti. O enfes sesiyle şiirler okumuştu. Bir başka zamanda Yılmaz Gruda gelmişti. O davudi sesiyle "One Man Show" yapmıştı. Bunlar 60 sene önceydi. Stand-up filan o dönemde daha keşfedilmemişti. Cem Yılmaz belki daha dünyaya bile gelmemişti. Biz One Man Show'u orada öğrenmiştik...

Bunlardan bir diğeri de Erdinç Dinçer'di. İsmi hiç işitilmemişti. Hala Fransa'da öğrenimine devam ediyordu. Pandomim gösterisi yapacak denilmişti. Pandomim de neyin nesiydi ki?.. 

İlk kez işitiyorduk, ilk kez de görecektik. Gencecik, çöp gibi ince bir adam geldi. Siyah basit bir giysi üzerindeydi. Tek kelime laf etmedi. Ama sadece vücut ve el hareketleri ile öyle güzel şeyler ifade ediyor, anlatıyordu ki Pandomim'in yalnızca el-kol, vücut ve mim denilen yüz hareketleri ile  bir konuyu anlatmak olduğunu ondan öğrendik...

Erdinç Dinçer, 1935 doğumluydu. 1951'de Ankara Konservatuarı'na girmişti. Önceleri Ahmed Adnan Saygun'un talebesiydi. Sonra birkaç bölüm değiştirmişti. 1956'da bir Fransız Pandomim sanatçısıyla tanıştı, Pandomim'i çok sevmişti. 1961-65 yılları arasında Paris'e gitti. Jacques Lecoq Pandomim Okulunda öğrenim gördü. Marcel Marceau ile mim çalışmaları ve Laura Shelee ile de modern dans çalışmaları yaptı. İyi bir Pandomim sanatçısı oldu. İzmir Devlet Operası ve Balesi'nde Klasik Bale ve Modern Bale temsillerinde rol aldı.  Avrupa'da çeşitli ülkelerde gösteriler yaptı. Belgrad Pandomim Festivali'nde Altın Madalya kazandı. İtalya'da "Sessizliğin Sesi" gösterisi ile en iyi oyuncu ödülünü aldı. 1999'da da Moldova'da Pandomim dalında Dünya birincisi seçildi. Sonra da Hacettepe Üniversitesi'nde Öğretim Görevlisi olarak çalıştı...

Bizlere çok genç yaşlarımızda Pandomim sanatını sevdiren ve ülkemizde Mim Sanatı'nın öncüsü olan bu sanatçı on yıl önce 2013 senesinde ve 78 yaşında yine sessizce aramızdan ayrıldı...



Erdinç Dinçer ve Pandomim
(TRT tanıtım Videosu)

.

15 yorum:

  1. Hocam çok teşekkür ediyorum sağolun. Sizlerden öğretmeye devam. İyi ki varsınız, iyi ki sizi tanıma olanağını yakalamıştı. Selamlar saygılar.

    YanıtlaSil
  2. Sevgili Yücel Kardeş, blog yazılarını, öğrenerek, severek okuyorum. Ellerine sağlık...

    YanıtlaSil
  3. Bu isim hiç de yabancı gelmedi bana yücel, mim gösterisini izlemiş ama hiç bir şey anlamamıştım çünkü kafam hep hücre biyolojisinin karmaşık crebcyclus ile meşgüldü. Sanatkarlarımızın kaybı toplumda büyük iz bırakır , senin gibi vefakar dostunun olması ise büyük bir şans. Allah rahmet eylesin

    YanıtlaSil
  4. Çok teşekkürler sevgili hocam .Bu saygıdeğer güzel sanatçıların hayatını ayrıntılarıyla ve sizlerin de zorlu gençlik yıllarınızın birleşimiyle anlatmanız hikayenizi daha da güzel hale getiriyor.Nur içinde yatsın güzel sanatçılarımız .Rabbim sizlere de sağlıklı ve mutlu uzun ömürler versin ki daha nice yıllarca okuyup takip edelim inşallah.Sevgi ve saygılarımla..

    YanıtlaSil
  5. Anıları okurken adeta başka alemlerde geziniyorum.Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  6. Çok değerli meslektaşım, Yücel Kardeşim,

    1964 den başlayan anılarını, duygularını diğer yazıların gibi duygulanarak, etkilenerek okuyanlardan biriyim.
    Anı biriktirip güzel sözlerle yazabilmek ne güzel.
    Ben de, çok severek okuyup kariyerimi yaptığım Hacettepe ‘mize çok şey borçluyum.

    Ben 1965 yılında girdim Hacettepe’ye.
    Yazıda geçen tüm hocalarımızı dün gibi anımsıyorum.
    Kurucumuz , en büyük değerimiz Doğramacı Hoca’mızın ne denli önemli olduğunu bilmeyen yoktur eminim.
    1960 lı yılların ortalarında 50-60 öğrenci alınarak en iyi tıp eğitimini sağlayan, hekimlik sanatını, ahlakını, önemini, sorumluluklarını öğreten tüm hocalarımızı minnetle ve saygıyla anıyorum.
    Çok iyi İngilizce ve tıp öğrenmenin yanı sıra Sosyal Antropoloji, Sosyoloji, Psikoloji eğitimi veren, hepimize bir laboratuvar masası, mikroskop, dolap sağlayan, kütüphanede en son yayınları okuma olanağı sağlayan, çeşitli karşılıksız burslar veren bir Üniversite nasıl unutulur.
    Güzel yazını okuduça o günleri yeniden yaşar gibi oldum.
    İyi hekim , iyi insan, sorgulayan-aydınlık düşünceleri olan, yurtsever, sorumlu , insancı değerleri taşıyan özelliklerini bizlere aşılayan tüm değerlerimizi unutmayalım, unutturmayalım.

    İçten selamlar, sevgiler gönderiyorum.

    Dr. Sırrı Bektaş

    YanıtlaSil
  7. Çok teşekkürler güzel katkıların için sevgili Sırrı. Hep en iyiye ve en ileriye...

    YanıtlaSil
  8. Değerli Arkadaşım, yine ne güzel yazmış ve anıları tazelemişsin ve de genç kuşağa böyle çok değerli bir sanatçıyı anlatmışsın. Bu vesile ile bize Pınar Özand, Altan Günalp ve Tanju Fırat gibi çok değerli hocalarımızı ve tabii Bozkurt Güvenç gibi bir değeri anma fırsatı yaratmışsın. Çok teşekkürler Değerli Arkadaşım. Uğur Erdener

    YanıtlaSil
  9. Anılarınızın devamını okumak isterim,geçmişi yaşattığınız için çok teşekkürler.

    YanıtlaSil
  10. Çok teşekkürler.

    YanıtlaSil
  11. Çok teşekkürler. Karşıyaka Lisesi'nde bize gösteri yapmıştı. Sevgiler, selamlar...

    YanıtlaSil
  12. Sağol Hocam,
    1968 yılında Hacettepe’ye girdim, 1973 da Maden Mühendisi olarak mezun oldum.
    O sosyal aktivitelerin pek çoğunda bulundum. Özellikle Çayhane de.
    Üniversite yapılmadan Hacettepe bir mahalleydi ve mesire yeriydi . (yerlerine barakalar yaıpıldı.Teyzem orada otururdu.evler istimlak edildi. Yerine yapılan barakalar hazırlık okulu sınıfları ve kafeterya olarak bir kaç yıl kullanıldı.
    Teşekkür ediyorum. Beni bir ömür geri götürdünüz.
    Tasarladığınız rozeti hala yakamda gururla taşıyorum.
    Saygılarımla,
    Murad Çakıl

    YanıtlaSil
  13. Ne güzel sevgili Murat eskiye gitmek. Hacettepe ve Hamamönü birlikte idi:

    YanıtlaSil
  14. https://yucel-tanyeri.blogspot.com/2022/01/hamamonu.html

    YanıtlaSil
  15. Kopyala-yapıştır yöntemi ile ulaşabilirsin.

    YanıtlaSil