Nihal Tanyeri Ovacık 1953
2013 yılında Bloğumda yazmıştım.
Nihal Ablamdan bahsetmiştim.
Tam 60 yıl önceki anısına değinmiştim.
Ata'mızın Anıtkabir'e nakli anılarını dile getirmiştim:
Nihal Ablam şimdi 80 yaşının üzerinde.
Engin kültürüyle.
Yılmaz azmiyle.
Halâ Atatürkçü, Devrimci çizgide...
Dün bir yazı yazdı.
İki anısını anlattı.
Kendisinin Facebook sayfasında.
İşte bu yazısı da aşağıda:
..........
Konuma Mahmut Makal’ın bir cümlesiyle
başlamak istiyorum
“Yaşama Can katan kadınlar,
Ayakları çıplak,başlarında kara yazgı...
1953-54 yılları.
Ankara Kız Teknik Öğretmen Okulu öğrencisiyim.
Ayni zamanda
Ankara Yüksek Okullar Talebe Birliği Başkanıyım.
(Övünmek gibi olmasın, Türkiye’nin ilk
kız Talebe Birliği Başkanıydım)
Sık sık Gazi Eğitim Enstitüsü’ne gidiyorum.
Sık sık Gazi Eğitim Enstitüsü’ne gidiyorum.
Orada Köy Enstitülerinden gelmiş çok
değerli insanlarla tanıştım.
Fakir Baykurt ve Mahmut Makal da onlardan ikisiydi.
Mahmut Makal “Bizim Köy”ün yazarıydı.
Fakir Baykurt ve Mahmut Makal da onlardan ikisiydi.
Mahmut Makal “Bizim Köy”ün yazarıydı.
Namı yürümüştü.
Yargılanmış, salıverilmiş ve sakıncalı olmuştu.
Yargılanmış, salıverilmiş ve sakıncalı olmuştu.
Solculuğun suç olduğu yıllardı.
Fakir Baykurt’la arkadaştı.
Hep onları yan yana gördüm.
Belli bir süre öğretmenlik yapmış,
Milli Eğitim Bakanlığında müfettiş olmak
için Pedagoji okumaya gelmişlerdi.
Yaşlarının ve yaşadıklarının etkisiyle
sanki
İhtiyarlamışlardı.
İhtiyarlamışlardı.
Konuşmalarımız hep köy, sefalet ve
cehalet üzerine olurdu.
Mahmut Makal öğretmenlerin, bilhassa kadın öğretmenlerin
Ülke kalkınmasında çok önemli olduğunu vurguluyordu.
Mahmut Makal öğretmenlerin, bilhassa kadın öğretmenlerin
Ülke kalkınmasında çok önemli olduğunu vurguluyordu.
Örnek olarak da eşini göstermişti.
Eşi Naciye Makal da öğretmendi.
Eşi Naciye Makal da öğretmendi.
İkisi de köye atandılar.
Naciye öğretmen hamileydi.
Naciye öğretmen hamileydi.
Ve doğumunu köyde yaptı.
Köyün geleneklerine göre yeni doğan bebeğin bıngıldağı bir jiletle çizilirdi.
Köyün geleneklerine göre yeni doğan bebeğin bıngıldağı bir jiletle çizilirdi.
Bıngıldağın yara olup geç kapanması
ilerde çocuğun akıllı olması için gerekliydi.
Bir de dil altındaki perde kesilirdi ki
çocuk kekeme olmasın.
Naciye Öğretmen izin vermedi.
Köyün anne adayları onu örnek aldılar.
Onlarda Naciye öğretmen gibi karşı
çıktılar ve
böylece yaşlıların bozulmalarına rağmen
bu gelenekten vaz geçildi.
Bu varan bir’di...
Aklımda kalan ve beni çok etkileyen bu
olayı dostlarımla paylaşmak istedim.
Onun için ben; ”öncelikle çevre insandır” diyorum.
Onun için ben; ”öncelikle çevre insandır” diyorum.
Aradan çok zaman geçti.
Türkan Saylan’la karşılaştım.
Onun için de çevre insandı,
Onun için de çevre insandı,
Çok yol aldı, çok büyük işler başardı.
Toplum kalkınması için kadınların bakan
olmasına siyasete atılmasına gerek yoktu,
Yeter ki ülkesini, ülkesinin insanlarını
sevsin.
Kadınsan başarırsın, yeter ki iste...
Kadınsan başarırsın, yeter ki iste...
Atatürk “yeryüzünde gördüğün her güzel şey kadının eseridir” demiş.
Ne güzel demiş.
Ruhu şad olsun…
.