Adrian Shevchenko'yu.
Ya da yalnızca Şevçenko'yu.
Futbolla ilgisi olanlar tanır.
Attığı golleri de iyi bilir...
İki hafta önce.
Kharkiv'de.
Milli Takımımız Ukrayna'ya 2-0 yenildiğinde.
Şevçenko, Ukrayna Teknik Direktör'üydü...
Şevçenko, esas ününü Dinamo Kiev'de yaptı.
İyi bir golcüydü, üstüste Kupalar kazandı.
Sonra Milan takımına geçti.
İtalya'da da Gol Kralı oldu...
Ardından Chelsea takımına seçti.
2012'de futbolculuğa veda etti.
21. yüzyılın en iyi golcüleri.
Sıralamasında 74 golle yerini edindi...
Futbolcu Şevçenko'yu.
Çoğumuz, tanır ve biliriz de.
Taras Shevchenko'yu.
Nedense çok azımız biliriz...
Taras Shevchenko da.
Adrian Şevçenko gibi.
Ukrayna'lı.
Futbolcu değil, bir Sanat ve Kültür adamı...
1814 yılında.
Kiev yakınlarında.
Bir köle olarak doğuyor.
47 yaşında Ulusal Kahraman olarak ölüyor...
11 yaşındayken yetim kalıyor.
Okumayı köyünde kendi kendine öğreniyor.
Önce Resim yeteneği keşfediliyor.
1838'de özgürlüğüne kavuşturuluyor...
Rus Çarlığında önemli bir Ressam'dır.
Ukrayna Edebiyatında mühim bir Ozan'dır.
Yazdığı yazılarıyla, şiirleriyle..
Katkı yapmıştır Ukrayna Ulusal bilincini geliştirmeye...
Köleliğin kaldırılması.
İçin yaşamı boyunca savaştı.
Ancak, 10 Mart 1861'de öldü.
7 gün sonra Ukrayna'da köleliğe son verildi...
Shevchenko, büyük bir devrimci.
Sanatçı, şair, düşünür ve milliyetçi.
Modern Ukrayna Dili.
Ve Edebiyatının öncüsü...
Heykelleri var her yerde.
Odesa'da, Liviv'de, Kharkiv'de.
Amerika'da, Kanada'da ve Paris'te.
Bir de adına Üniversite, Kiev'de...
Böylesine ünlü bir aydını.
Böylesine ünlü bir Edebiyatçıyı.
Şevçenko kadar tanımıyorsak yeterince.
Bu eksiklik yeter de artar bize...
Modern Ukrayna Dili.
Ve Edebiyatının öncüsü...
Heykelleri var her yerde.
Odesa'da, Liviv'de, Kharkiv'de.
Amerika'da, Kanada'da ve Paris'te.
Bir de adına Üniversite, Kiev'de...
Böylesine ünlü bir aydını.
Böylesine ünlü bir Edebiyatçıyı.
Şevçenko kadar tanımıyorsak yeterince.
Bu eksiklik yeter de artar bize...
Nazım Hikmet'ten "Şevçenko'nun Kalemi" şiiri (1956):
“... Kapısından içeri girer
girmez
Şevçenko karşıladı beni
Gözlerini görür görmez
Eğildim, öptüm
elini
Oturduk aynı sofrada, ekmeğini yedim
Dnepr'in suyunda yüzümü yudum
Ustam,
bahtı karalığı bilirsin dedim
Arzettim memleketimin halini
Konuştuk şiir
üstüne
Yüreğim gibi dedi, yana yana
Şiir düşmeli, dedi, halkın önüne
Verdi bana
kalemini...”